Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2536 E. 2019/2184 K. 18.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2536 Esas
KARAR NO : 2019/2184 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/11/2016
NUMARASI : 2016/298 E., 2016/987 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/10/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı vekili tarihli dava dilekçesinde; müvekkili şirket …. ile davalılardan …. (Eski Unvan: …TİC. A.Ş.) arasında 08.10.2015 tarihinde “2016 Yaz Sezonu Sözleşmesi” ve 08.10.2015 tarihli “Ek Protokol” yapıldığını, bu sözleşme uyarınca davalılardan … kendisine bağlı olan … otellerinde ve sözleşmesinin imzalanmasından sonra kendi bünyesine katılacak otellerde sözleşme içindeki detaylar doğrultusunda, otel kategorisi, oda ve yatak adetleri bulunan, ayları ve bunlara karşılık gelen fiyatları belirtilmiş olan odaları müvekkil şirket için rezerve edeceğini, buna karşılık olarak da müvekkili şirket tarafından davalı … bu edimlerinin karşılığı ve sözleşmenin ödeme vasıtası olarak çekler verildiğini, müvekkili şirketin, … ile yapmış olduğu sözleşme uyarınca birçok müşterisine hizmet sattığını ancak … ekonomik bir darboğaz içine girmesi, kendine bağlı otellerin kapanması ya da kira sözleşmelerinin iptal edilmesi nedenleri ile müşterilerin rezervasyonlarının iptal edilmesi sonucu ile karşılaştığını, müvekkili şirketin müşterilerin gözünde güven kaybetmiş olması ve uğradığı prestij kaybının yanı sıra davalı … sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmeyecek olmasının aşikar olması nedeni ile büyük bir maddi zarara uğrama ihtimalinin mevcut olduğunu, müvekkili şirket ile davalı … sözleşmedeki edimlerin yerine getirilmesi karşılığında, bu edimlerin bedellerinin ödemesini teşkil etmek üzere 12 adet çeki verdiğini, müvekkili şirket ile davalı … arasında imzalanmış 08.10.2015 tarihli “2016 Yaz Sezonu Sözleşmesi” uyarınca, çeklerin tamamının, müvekkili şirket tarafından davalı … vadesinde muteber olmak koşulu ile verilmiş ve taraflarca bu çeklerin vadesinden önce çekilemeyeceği ve başkasına devredilemeyeceği kararlaştırılarak imza altına alındığını, karşılıklı olarak imza altına alınan bu sözleşmenin 36. maddesi uyarınca, devir ve teslim edilen ödemelerin 08.10.2015 tarihli sözleşmenin ödeme vasıtaları olduğunu, sözleşmede düzenlenen bu hükümler doğrultusunda davalı … Beyoğlu …. Noterliği’nin 03.03.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini ve sözleşmenin ödeme vasıtası olarak verilmiş olan çeklerin iadesinin talep edildiğini, davalı … müvekkili şirkete Beyoğlu …. Noterliği’nin 10.03.2016 tarihli ve 01917 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap vererek, sözleşmesel edimlerini, içinde bulundukları darboğaz nedeni ile yerine getiremediklerini, çekleri vadesi geldiğinde tahsil edilmesi için çeşitli bankalara vermiş olduklarını ve müvekkil tarafından gönderilen ihtarname uyarınca bu ilgili bankalara ihtarnameler göndererek çeklerin tahsil edilmeksizin ve müvekkil şirkete teslim edilmek üzere iadesini istediklerini belirttiklerini, davalılardan … alınan bilgiye göre; çeklerin bir kısmının … Bank A.Ş. Antalya Şubesi’ne tahsil edilmesi amacı ile teslim edildiğini, diğer davalı … Bank A.Ş.’ye 13.10.2015 tarihli çek tevdi bordrosu ile tahsil amacı ile teslim edildiğini, davalı bankanın, bulunduğu konum itibari ile basiretli bir tacir gibi hareket etmek durumunda olduğunu, itibar müessesesi olan bankaların, bu vasıfları nedeniyle gerekli bilgi ve tecrübelerinin varlığı hususunda kendilerine duyulan güveni boşa çıkarmamaları gerektiğini belirterek müvekkili şirketin davalılara borçlu olmadığının tespitine, davalı bankada bulunan çeklerin istirdatı ile müvekkili şirkete iade edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı … Bank AŞ vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde; müvekkil bankanın Antalya Şubesi ile davalı …. (Eski Ünvanı … Ticaret A.Ş.) arasında kredi ilişkisi bulunduğunu, taraflar arasında 28.03.2014 tarihli, 10.000.000.-TL bedelli Genel Kredi sözleşmesi imzalandığını, kredi sözleşmesi çerçevesinde, davalı ….’ne kredi kullandırıldığını, davalı …., ödendiğinde kredi borcuna mahsup edilmek üzere, keşidecisi …. olan … Bankası’na ait; … çek no’lu, 25.03.2016 keşide taihli 275.000.- TL tutarındaki, … çek no’lu, 28.09.2016 keşide tarihli 550.000.-TL tutarındaki,… çek no’lu, 21.10.2016 keşide tarihli 550.000.-TL tutarındaki, …8 çek no’lu 25.11.2016 keşide tarihli 550.000.-TL tutarındaki,… çek no’lu 09.12.2016 keşide tarihli 550.000.-TL tutarındaki,… çek no’lu 23.12.2016 keşide tarihli 550.000.-TL tutarındaki,… çek no’lu 20.05.2016 keşide tarihli 625.000.- TL tutarındaki,… çek no’lu 10.06.2016 keşide tarihli 675.000.-TL tutarındaki çekleri müvekkil Banka’nın Antalya Şubesi’ne ciro ve teslim ettiğini, müvekkili bankanın her gün binlerce çek ile işlem yapmakta olduğunu, çek keşidecileri ile cirantalar tarasındaki ticari ilişkiyi inceleme yükümlülüğünün olmadığını, davacının çeklerin ciro edilmesini, devredilmesini engellemek amacında ise bu hususu çek üzerine yazması gerektiğini bildirerek müvekkili banka yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde; davacı şirket ile müvekkili şirket arasında 08.10.2015 tarihinde 2016 Yaz Sezonu Sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme ile müvekkili şirkete ait olan otellerde, tur operatörü konumunda olan davacı şirkete oda rezervasyonu yapıldığını, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında yapılan sözleşme uyarınca; işbu sözleşmede müvekkil tarafından yüklenilen edimlerin karşılığını teşkil edecek şekilde birtakım çekler alındığını, sözleşmenin muhtelif yerlerinde de belirtildiği gibi bu çekler, sözleşmenin ödeme vasıtası olarak alınmıştır ve müvekkil şirketçe vadesinden önce muteber hale gelmeyeceğinden ötürü çekilmemesi ve devredilmemesi hususunda taahhüt verildiğini, müvekkili şirkete yüklenilen ve sözleşmede belirtilmiş olan edimlerin yerine getirilmemesi halinde çeklerin davacı firmaya iade edileceğinin de taahhüt altına alındığını, bu çeklerin bankalara verilmesinin amacının tamamen çeklerin vadesi geldiğinde müvekkili şirket adına ve hesabına tahsil edilmesini sağlamak olduğunu, şu aşamada müvekkilince sözleşmede belirtilmiş edimlerin yerine getirilmesi mümkün olmadığından ve davalı bankaya tahsil cirosu ile vermiş olunan çeklerin davacıya iade edilmesi gerektiğinden, davacı tarafından açılmış olan davayı kabul ettiklerini, ancak kendi insiyatifi ile yetkisini aşan ve işbu davanın açılmasına sebebiyet veren davalı banka olduğu için, davacının talep ettiği vekalet ücreti ve yargılama masraflarının davalı banka üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; “davalı …. (Eski Unvan: … TİC. A.Ş.) tarafından çeklerin bedelsiz kaldığı, davacının iddiaları kabul edildiği, davacının davalılardan …. (Eski Unvan: … TİC. A.Ş.)’ye dava konusu edilen 25.03.2016 keşide tarihli 275.000 TL, 20.05.2016 tarihli 625.000 TL, 10.06.2016 tarihli 675.000 TL,, 28.09.2016 tarihli 550.000 TL, 21.10.2016 tarihli 550.000 TL, 25.11.2016 tarihli 550.000 TL, 09.12.2016 tarihli 550.000 TL, 23.12.2016 tarihli 550.000 TL’lik 8 adet çekten dolayı borçlu bulunmadığının tespitine, çeklerin temlik cirosu ile davalı bankaya geçtiği, çekler üzerinde tahsil cirosu olduğuna ilişkin TTK.nun 688 maddesi uyarınca bir ibarenin bulunmadığı, davalı bankanın iyi niyetli hamil olduğu TTK.nun 687.maddesi uyarınca lehtar ile keşideci arasındaki temel ilişkiden kaynaklanan defilerin iyi niyetli hamillere karşı ileri sürülemeyeceği davalı bankanın çekleri kötü niyetle iktisap ettiğinin ispatlanamadığı, davalı tarafından yargılama sırasında bedelleri ödenen çeklerin istirdatının davacı vekili tarafından sunulan 25/10/2016 tarihli dilekçe ile sadece davalı bankadan talep edildiği, iyi niyetli hamilden istirdat talebinde bulunulamayacağı” gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalı … Bank AŞ hakkında açılan davanın reddine, davacının dava konusu 25.03.2016 keşide tarihli 275.000 TL, 20.05.2016 tarihli 625.000 TL, 10.06.2016 tarihli 675.000 TL,, 28.09.2016 tarihli 550.000 TL, 21.10.2016 tarihli 550.000 TL, 25.11.2016 tarihli 550.000 TL, 09.12.2016 tarihli 550.000 TL, 23.12.2016 tarihli 550.000 TL’lik 8 adet çekten dolayı davalı …. (Eski Unvan: …. TİC. A.Ş.)’ye borçlu bulunmadığının tespitine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davacı yan istinaf etmiş ve usule ilişkin olarak sözlü yargılamaya geçileceğinin açıklanmaması nedeni ile savunma haklarının kısıtlandığını ,esasa ilişkin olarak da mahkemenin sadece çekin arkasında tahsil cirosu olduğuna ilişkin bir kayıt bulunmadığı nedenle davayı banka açısından reddettiğini, oysa çek tevdi bordroları incelendiğinde çeklerin tahsil için bankaya tevdi edildiğinin açıkça yazdığını , çek tevdi bordrosunun yazılı bir delil olmasına rağmen dikkate alınmadan karar verildiğini beyanla kararın kaldırılarak banka açısından da davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava menfi tespit istemiyle açılmış olup, dava sırasında istirdad dönüşmüştür.Davacı ile davalılardan … A.Ş. arasındaki akdi ilişki, bu ilişki kapsamında davalının edimlerini yerine getiremeyip çeklerin davalı açısından bedelsiz kaldığı her iki yanın da kabulündedir.Nitekim davalı yan davayı aynı gerekçe ile kabul etmiş bulunmaktadır.Davalı … Bank A.Ş. açısından da çözümlenmesi gereken hukuki sorun bu davalının çeki ne şekilde devraldığıdır. Çeklerin arkasında ” tahsil ” ibaresi veya bu anlama gelebilecek ” vekaleten” vb. tabirler bulunmamakla cironun temlik cirosu olduğu kabul edilmelidir.Çek tevdi bordroları incelendiğinde ; çeklerin listesi yapılmış ve ” tahsil ve/veya tahsilinde borca mahsup ” kaydı ile tevdi edilmiştir. Bu durumda davalı bankaya diğer davalının seçimlik hak verdiği tahsil amacı yanında borça mahsup yetkisi de tanıdığı bu durumda temlik cirosu olmasına tevdi bordrosu anlamında da engel bir durum bulunmadığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır.Bu durumda davacı kişisel defilerini davalı bankaya karşı ileri süremeyecektir.Usule ilişkin istinaf başvurusu incelendiğinde ; mahkemenin son celse taraflara diyeceklerini sorduğu ve tarafların beyanda bulundukları, savunma için süre taleplerinin bulunmadığı ,aynı celse tahkikatın bitirldiği ve taraflara yeniden beyan hakkı verildiği , tarafların beyanlarının zapta yazıldığı, süre talebinin bulunmadığı , sözlü yargılamanın mutlaka bir sonraki celsede yapılmasını zorunlu kılan bir hüküm bulunmadığı ( tarafların tümü mahkeme huzurunda hazır bulunduğu durumda) gibi, tarafların savunmaya hazır olmadıkları veya bunun için süre taleplerinin olduğuna ilişkin bir beyan ve itirazın da zabıtta izlenmediği, mahkemenin sadece sözlü yargılamaya geçildiği ibaresini zapta yazmamasının sonucu değiştirmeyeceği nedenle davacı yanın tüm istinaf nedenleri yerinde görülmeyerek başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 13,00 TL maktu harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına 4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayinine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı ve oy birliğiyle karar verildi. 18/10/2019