Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2524 E. 2021/2207 K. 24.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2524 Esas
KARAR NO: 2021/2207 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:06/09/2016
NUMARASI: 2014/481 E., 2016/631 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ:24/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, davalı şirketin müvekkili …’in bilgisi ve rızası dışında sahte olarak düzenlenen iki adet bonoya dayalı olarak icra takibi başlattığını, takibe konu bonoların müvekkili tarafından düzenlenmediği gibi imzaların da müvekkiline ait olmadığını, davalının imzaların müvekkili …’e ait olmadığını bilebilecek durumda ve kötüniyetli olduğunu, buna rağmen icra dosyasında diğer müvekkili …’e haciz ihbarnamesi tebliğ ettirdiğini, müvekkili …’in de birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine sağlık problemleri nedeniyle itiraz edemediğini, müvekkili …’in bu şekilde borç altına sokularak müvekkilinin maaşında ve pirimlerinde kesintiler yapıldığını, yapılan kesintilerin 12.505,00 TL’nin üzerinde olduğunu belirterek müvekkili …’in takibe dayanak kambiyo senetlerinden dolayı borçlu olmadığının tespitine, müvekkili …’in maaş ve pirimlerinden yapılan kesintilerin istirdadına ve %40 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili ile davacı … arasında 1997 yılında başlayan ticari ilişkinin halen devam ettiğini, ticari ilişkinin müvekkili ile … arasında gerçekleştiğini, …’in devlet memuru olması nedeniyle işletmeyi fiilen …’in işlettiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, söz konusu senetlerin borca karşılık müvekkiline verildiğini, kaldı ki …’in takip başladıktan sonra da açık kalan borcuna karşılık olarak dava konusu bonoları verdiğini, ayrıca ticari ilişkinin halen devam etmekte olduğunu, haciz ihbarnameleri ile ilgili iddiaların ise hukuki değerden yoksun olduğunu belirterek davanın reddini istemiş, karşı davasında ise davacı tarafın ilk önce 4 adetten toplam 28.000,00 TL tutarında, daha sonra ise işbu davaya konu iki adetten toplam 9.000,00 TL’lik senetleri verdiğini, şayet imza inkarının kabulü cihetine gidilecek olursa temel ilişkiye dayalı olarak alacağın tespitini istediklerini, buna göre fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla davalı karşı davacının alacağının tespitine ve şimdilik 1.000 TL’nin avans faiziyle davacı karşı davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davacı-karşı davalılardan …’in yargılama sırasında vefat ettiği, açtığı davanın mirasçıları tarafından takip edilmediği, yine davalı-karşı davacı tarafından açılan karşı davanın da … yönünden takip edilmediği, asıl davaya konu bonolardaki imzanın davacı …’in eli ürünü olmadığı, …’e ait olup olmadığı konusunda ise tespit yapılamadığı,karşı dava yönünden alınan bilirkişi raporunda ise davalı-karşı davacı şirketin davacı … işletmesine 4.335,71 TL borçlu bulunduğu, dava konusu bonoların davalı – karşı davacı şirketin defterlerinde kayıtlı olduğu, buna göre senetlerin … tarafından imzalandığının kabulü halinde 4.664,29 TL borçlu olduğu, senetlerin … tarafından imzalanmadığının kabulü halinde ise davacı …’in herhangi bir borcunun bulunmadığı gerekçeleriyle davacı … tarafından açılan istirdat davasının açılmamış sayılmasına, davacı …’in açtığı menfi tespit davasının kabulü ile takibe konu bonolardan dolayı davacı …’in davalıya borçlu olmadığının tespitine, karşı davanın davacı-karşı davalı … yönünden açılmamış sayılmasına, davacı-karşı davalı … aleyhine açılan karşı davanın ise kanıtlanamadığından reddine karar verilmiş, kararı davalı-karşı davacı vekili istinaf etmiştir. Davalı-karşı davacı vekili istinaf sebebi olarak; müvekkili ile … arasındaki ticari ilişkinin 1997 yılından …’in öldüğü 22/11/2013 tarihine kadar devam ettiği, muhatap olarak …’in işlemler yaptığını, karşı tarafın açık hesap borca karşılık dava konusu bonoları kargo ile müvekkiline gönderdiğini ve … aleyhine takibe konulduğunu ve icra takibinde …’in maaşı haczedilerek dosya alacağının büyük kısmının tahsilinin sağlandığını, davacıların icra takibinden yaklaşık 3 yıl sonra imza inkarına dayalı menfi tespit davasını açtığını, 06/06/2013 tarihli grafolog raporunda imzanın …’in eli ürünü olmadığı, …’nın eli ürünü olabileceği, adli tıp raporunda ise imzanın İbrahim’in eli ürünü olmadığı, …yönünden ise tespit edilemediği şeklinde rapor verildiği, müvekkilinin hem kendi defterlerini hem de karşı tarafın defterlerinin delil olarak gösterdiğini ve 21/03/2012 tarihli duruşmada taraf defterleri üzerinde inceleme yapılmasını talep ettiklerini, bu doğrultuda karşı taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığını, 17/11/2014 tarihli bilirkişi raporunda … ferdi işletmesinin 2007-2008 yasal kayıtlarına göre davalı – karşı davacı şirkete takip tarihi itibariyle 14.904,00 TL cari hesap borcu bulunduğunun belirlendiğini, bu rapor gereği karşı davaları ıslah ettiklerini, buna rağmen karşı davanın reddedildiğini, yine 25/03/2015 tarihli bilirkişi raporuna karşı yaptıkları 29/04/2015 tarihli itirazlarında şirketin 2006 yılı defterlerinin incelenmesini istediklerini, ancak bu durumun dikkate alınmadığını, şayet 2006 yılı defterleri incelenmiş olsaydı müvekkilinin karşı yana bir bir borcunun olmadığı, aksine davacıdan alacaklı olduğunun ortaya çıkacağını, bu nedenle 2006 yılı defterlerinin incelenmesi gerektiğini, 2016 vadeli 4 adet ve toplam 28.000 TL tutarındaki senetlerin başlangıçtaki davacı hesabına alacak kaydedildiği halde ödenmeyip yasal takibe konulduklarında davacıya borç kaydedilmeyip alacak senetleri hesabında takip edildiğini, bu nedenle taraflar arasındaki gerçek duruma aykırı bir sonucun ortaya çıktığını, yine adli tıp raporunda … ile ilgili bir tespit yapılamaması nedeniyle bu belirsizliğin giderilmesi için üst kuruldan rapor alınmamış olunmasının ayrı bir eksiklik olduğunu, davanın hakkın kötüye kullanılması ve dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüklerinin ihlali mahiyetinde olduğunu bildirmiştir. Kadıköy …İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davalı-karşı davacının 05/08/2008 tarihinde davacı-karşı davalı … aleyhine her biri 4500 TL bedelli iki adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığı, icra takibi sırasında …’e haciz ihbarnamelerinin çıkarıldığı ve …’in maaşından kesintiler yapıldığı görülmüştür. İcra takibine dayanak bonoların 10/01/2007 tanzim – 28/02/2007 vade, 15/02/2007 tanzim – 12/04/2007 vade tarihli her biri 4500 TL bedelli malen kaydıyla düzenlenmiş, keşidecisi … , lehtarı davalı-karşı davacı şirket olan bonolar oldukları görülmüştür. Eldeki davanın 18/04/2011 tarihinde açıldığı, karşı davanın da süresinde 18/05/2011 tarihinde açıldığı görülmüştür. Davacı – karşı davalı …’in maaşından icra dosyasına 15/07/2009’dan 15/05/2011 tarihinde kadar olan dönemde toplam 18.098,11 TL kesinti yapıldığı, Afyon Devlet Hastanesinden gelen yazı içeriğinden anlaşılmıştır. Yargılama sırasında alınan 06/06/2013 tarihli grafolog bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; takibe konu senetlerdeki borçlu imzasının …’in eli mahsulu olmadığı, inceleme konusu imzaların …’in imzalarına benzetilmek suretiyle sahte olarak atılmış oldukları, söz konusu imzaların mukayese imzalara nispetle …’in eli ürünü olabileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.Yargılama sırasında adli tıp kurumundan alınan 25/10/2013 günlü raporda; dava konusu bonolardaki imzaların …’in eli ürünü olmadığı, imzaların …’in eli ürünü olup olmadığı hususunda tespit yapılamadığının bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında …’in 22/11/2013 tarihinde vefat ettiği, davacı vekili olan Av. … ‘in vekalet ilişkisinin sona ermesi nedeniyle davaya … yönünden devam edilmesinin mümkün olmadığını beyan etmiştir. Davacı … vekili ise; …’in mirasçılarının Afyon 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/1139 esas sayılı dosyasında mirası reddettiklerini beyan ettiğinden davaya sadece … yönünden devam ettikleri yolunda beyanda bulunmuştur. Afyon Karahisar … SHM’nin …Esas -…Karar sayılı ilamının incelenmesinde; …’in 22/11/2013 tarihinde vefat ettiği, geriye kalan mirasçılarının ise mirası reddettikleri, mahkemece 06/02/2014 tarihinde mirasın reddinin tespitine karar verildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 17/11/2014 tarihli muhasebeci bilirkişi raporunda; davacı-karşı davalı … ferdi işletmesinin 2007 ve 2008 yılı ticari defterlerinin incelendiği, bu defterlerde davalı-karşı davacı şirkete takip tarihi itibariyle 14.904,00 TL tutarında borcu bulunduğu, dava konusu senetlerin davacı-karşı davalı … ferdi işletmesinin 2007-2008 defterlerinde kayıtlı olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.Davalı-karşı davacı vekili, 17/12/2014 tarihinde mahkemeye verdiği dilekçe ile; rapordaki tespitlerin yeterli olduğunu, davayı sadece … yönünden takip ettiklerini ve karşı davalarını ıslah ederek 14.904,00 TL’nin davacı-karşı davalı …’ten tahsiline karar verilmesini istemiştir. Yargılama sırasında alınan 25/03/2015 tarihli bilirkişi raporunda ise; davalı-karşı davacı şirketin ticari defterlerinde davalının icra takip tarihi olan 05/08/2008 tarihi itibariyle davacıya 4.335,71 TL borçlu durumda olduğu, dava konusu bonoların davalı tarafından 01/01/2008 tarihinde davacıya alacak kaydedildiği, bonolar vadesinde ödenmemiş olup davalı nezdinde davacı hesabına borç kaydedilmemiş, bono tutarlarının alacak senetleri hesabında takip edildiğini, davalı ticari defterlerinde bonoların icra takibine konu edildiğinden 9.000 TL borç kaydedildiği, bu durumda davacının vadesinde ödenmeyen bonolardan dolayı davalıya 9000 TL borçlu bulunduğu, cari hesaptan ise 4.335,71 TL alacaklı durumda olduğu dikkate alındığında davalının icra takip tarihi itibariyle 4.664,29 TL borçlu olduğunun kabulü gerektiği kanaatine varıldığını, dava konusu bonoların davacı tarafından imzalandığının kabulü halinde davalının icra takip tarihi itibariyle davacıya 4.664,29 TL borçlu durumda olacağı, bonoların davacı tarafından imzalanmamış olduğunun kabulü halinde ise davacının bonolara dayalı herhangi bir borcunun bulunmadığının kabulü gerektiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.Davalı-karşı davacı tarafından rapora karşı sunulan 29/04/2015 tarihli beyan dilekçesinde; davalı-karşı davacının 2006 yılı defterlerinin incelenmesi suretiyle ek rapor alınmasını istediği görülmüştür.
GEREKÇE : Asıl dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası, karşı dava ise cari hesap alacağının tahsili davasıdır. Asıl davada, takibe konu bonolardaki imzaların davacı …’e ait olmadığı iddia edilmiş, karşı davada ise davalı, davacı karşı davalılardan temel ilişkiye dayalı olarak alacak talebinde bulunmuştur. Alınan bilirkişi raporu ile ATK raporunda takibe konu bonolardaki imzanın …’in eli ürünü olmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan yargılama sırasında asıl davanın davacılarından … vefat etmiş olup, mirasçıları da mirası reddetmişlerdir. Asıl davada, ayrıca takip sırasında davacılardan …’in ödemiş olduğu tutarların istirdatının da istendiği görülmüş olup davacı karşı davalı … yönünden dava takip edilmediğinden açılmamış sayılmasına, … yönünden ise menfi tespit davasının kabulü ile takibe konu bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, karşı davada ise karşı davacının alacağını ispat edemediği gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verilmiş olup kararı davalı karşı davacı vekili istinaf etmiştir. Asıl davaya konu takip, bonolara dayalı olduğundan ve asıl davada davacı … yönünden imza inkarına dayalı menfi tespit talebinde bulunulmakla ve takibe konu bonolardaki imzaların davacı karşı davalı …’in eli ürünü olmadığı Grafolog Bilirkişi ve ATK raporuyla sübuta erdiğinden ve ayrıca … yönünden de dava takip edilmediğinden asıl dava yönünden yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamıştır. Bu itibarla davalı karşı davacı vekilinin asıl davaya yönelik istinaf talepleri yerinde değildir.Karşı dava yönünden yapılan değerlendirmede ise, davalı karşı davacı davasını başlangıçta fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla 1.000 TL üzerinden açmış, daha sonra karşı davasını ıslah ederek toplam 14.904,00 TL’nin tahsilini istemiştir. Davalı karşı davacının verdiği 18/05/2011 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde alacağın 01/08/2008 takip tarihinden itibaren avans faiziyle istendiği görülmüştür. Öte yandan taraflar arasında İstanbul Anadolu 5. Asliye Tic. Mah’nin 2011/1014 E.sayılı dosyasında davacı tarafça 4 adet bonoya dayalı olarak bir tespit davası açıldığı, davacı karşı davacı tarafından ise 07/02/2007 takip tarihi itibariyle davalı karşı davacı şirketin temel ilişkiye dayalı alacağının tespiti ile tahsilinin istendiği görülmüştür. Dolayısıyla istinafa konu dava dosyasındaki karşı dava ile İstanbul Anadolu 5. Asliye Tic. Mah’nin 2011/1014 E.sayılı dosyasındaki karşı davanın dönemlerinin birbiriyle aynı olmadığı anlaşılmıştır. Karşı dava yönünden ilk derece mahkemesinde bilirkişi raporları alınmış, davacı karşı davalı … ferdi işletmesinin 2007-2008 ticari defterlerinde takip tarihi itibariyle davalı- karşı davacı şirkete 14.904,00 TL borcu bulunduğu, dava konusu bonoların ise defterlerde kayıtlı olmadığının tespit edildiği, davalı karşı davacının defterleri üzerinde inceleme yapan bilirkişi tarafından düzenlenen 25/03/2015 tarihli bilirkişi raporunda ise davalı karşı davacının kendi ticari defterlerinde takip tarihi olan 05/08/2008 itibariyle davacıya 4.335,71 TL borçlu olduğu, bonoların davacı tarafından imzalandığının kabul edildiği takdirde davalının takip tarihi itibariyle davacıya 4.664,29 TL borçlu olacağı, bonoların davacı tarafından imzalanmamış olduğunun kabulü halinde davacının bonolara dayalı bir borcunun bulunmadığı yolunda kanaat bildirildiği görülmüştür. Davalı karşı davacı vekilinin müvekkilinin 2006 yılı defterlerinin incelenmesini istediği, ancak mahkemenin bu hususta bir inceleme yapmadığı anlaşılmış olup davalı karşı davacı vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi bakımından istinaf aşamasında bu doğrultuda bilirkişiden rapor alınması yoluna gidilmiş, bilirkişi tarafından davalı karşı davacı şirketin incelenen 2006 yılı ticari defterleri içeriğinden 31/12/2006 tarihi itibariyle davacı karşı davalıdan 418.72 TL alacaklı durumda bulunduğunun bildirildiği görülmüştür. Davalı karşı davacı vekilince söz konusu rapora itiraz edilerek taraflar arasındaki ticari ilişkide davacı karşı davalıdan her biri 7.000 TL bedelli 4 adette toplam 28.000 TL’lik senet aldıklarını ve bunu davacı karşı davalının hesabına alacak kaydettiklerini, senetlerinin vadesinde ödenmeyince takibe koyduklarını ve bu senetlerin daha sonra şüpheli ticari alacaklar hesabına aktarıldığını, bilirkişinin ise bu senetleri sanki tahsil edilmiş gibi değerlendirdiğini, bu yönden ek rapor alınmasını istediği görülmüştür. Davalı karşı davacı vekilinin bu talebi Dairemizce yerinde görülmemiştir. Zira bahse konu her biri 7.000 TL bedelli bonolardan dolayı davacı karşı davalının İstanbul Anadolu 5. Asliye Tic. Mah’nin 2011/1014 E.sayılı dosyasında menfi tespit davasının halen derdest olduğu ve yine davalı karşı davacının bu menfi tespit davasına karşı temel ilişkiye dayalı olarak alacak davası açtığı davanın da derdest olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı karşı davalı …’in ferdi işletme defter kayıtlarında davalı karşı davacıya borcu gözükmekte ise de, ticari defterler sahibinin lehine delil özelliği taşıdığı gibi aynı zamanda sahibi aleyhine de delil özelliği vardır. Alınan bilirkişi raporlarından davalı karşı davacının asıl davaya konu bonolara dayalı icra takibinin tarihi itibariyle davacı karşı davalı …’e borçlu gözükmektedir. Dolayısıyla davalı karşı davacı karşı davasında iddia ettiği alacağını ispatlayamamıştır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı karşı davacı vekilinin karşı davaya yönelik istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı karşı davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Davalı karşı davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, Asıl dava yönünden alınması gereken 614,79 TL harçtan peşin alınan 81,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 533,79 TL eksik harcın davalı karşı davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,Karşı dava yönünden alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 30,10 TL eksik harcın davalı karşı davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen davalı karşı davacı üzerinde bırakılmasına,İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 24/12/2021