Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2469 E. 2018/2493 K. 21.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2469 Esas
KARAR NO : 2018/2493
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2017
NUMARASI : 2015/36 E. – 2017/26 K.
DAVANIN KONUSU : Marka (Manevi Tazminat İstemli) Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ : 21/11/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili, “müvekkilinin “…” biçiminde marka tecilli bulunduğunu, bu marka ile Kadıköy’de uzun yıllırdan beri gelinlik sektörüründe iş yaptığını, davalının ise Ümraniye’deki işyerinde kartvizitlerinde, .. evi Gelinlik, ..Modaevi . ibarelerini kullanarak aldatıcı durum ve yanılgıya yol açtığını, bu kullanımın KHK’nın 9.maddesi gereği marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, konuyla ilgili İstanbul Anadolu CBS’ye şikayette bulunduklarını ve savcılık talimatıyla davalının işyerinde 14.01.2015 tarihinde tespit yaptırılıp, tutanak düzenlendiğini, müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, yoksun kalınan kâr’ın, 556 sayılı KHK’nın 66/a maddesine göre hesaplanmasını istediklerini” iddia ile öncelikle tabelaların indirilerek el konulması biçimde tedbir kararı verilmesini, şimdilik 30.000 TL maddi tazminatın ve 40.000 TL manevi tazminatın ihlal tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, el konulacak tabela, reklam görselleri, kartvizit vb. materyalin imhasını, karar kesinleştiğinde gazetede ve sektörel yayında ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf, yasal sürede cevap dilekçesi sunmamış, 21.05.2015 tarihli duruşmada, “eşinin isminin…olması nedeniyle bu ismi kullandıklarını, şu anda … adı altında marka tecilleri bulunduğunu, tabeladan da davaya konu olan markayı kaldırdıklarını, bu nedenle iddiaları kabul etmediğini” beyan etmiş, sonrasında ise davalı vekili, “ceza yargılamasında, FSHCM’nin müvekkilinin, marka tecavüzü bulunmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiğini” işletmelerin farklı ilçelerde olduğunu” belirtmiştir.
Mahkemece, marka tescil belgesi ve ceza dosyası örneği getirtilip, bilirkişi raporu ve ek rapor da alındıktan sonra, “davacının markasının 40.sınıftaki hizmetlerini kapsadığı, davalının da gelinlik tasarımı ve satış işi yaptığını, davacının tescilli … no’lu markasının baskın unsuru İlknur ibaresinin pembe renkli ve el yazısı formunda italik yazıldığını, davalı işyerinin tabelasında ise siyah zemin üzerinde beyaz italik yazı ile ve el yazısı formuyla … Moda ibaresinin yazılı olduğu, …ibaresinin yaygın olarak kullanılan bir kadın ismi olduğu, Gelinlik Moda evi Haute Couture ibarelerinin ise moda sektöründe sıkça kullanılan bir terim olduğunu ve ayırd edicilik sağlamadığı, yazı sitillerinin ve fontlarının birebir aynı olmadığı, bu kullanımın karışıklığa yol açmayacağı, farklı ilçelerde oldukları, davacı markasının tanınmış ve davalının da bu markasının tanımışlığından istifade etmeye çalıştığının ispatlanamadığı, davalının çocuğunun annesi ve gayri resmi eşi… …l’ın ismini ön plana çıkararak kullandığı, eşi adına 26.sınıfta tescilli markanın tescil edildiği biçimde kullanmamasının markaya tecavüz olarak değerlendirilemeyeceği, markaya tecavüzün bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Davacı vekili istinafında önceki iddialarını tekrarla, “davalının kullanımının, tüketicilerde yanılgıya sebebiyet verecek derecede yanıltıcı olduğunu, tarafların işyerlerinin farklı ilçelerde olduğuna dair gerekçenin yerinde olmadığını, beraat kararının, kanıt yokluğu nedeniyle verildiğini ve henüz kesinleşmediğini, oysa davalının hem ceza soruşturmasından önce hem de bu davada önce ihtar edildiğini ve bilgi sahibi olduğunu, buna rağmen tecavüzünü sürdürdüğünü, davalının 14.01.2015 tarihi polis ifadesinde, tabelayı iş yoğunluğu nedeniyle kaldıramadığını ve en kısa zamanda bu değişikliği yapacağını bildirdiğini, dolayısıyla davalının kasıtlı hareket ettiğini, buna karşın duruşmalarda müvekkilinden ve işyerinden haberdar olmadığını beyan ettiğini, davalının uzun süre müvekkilinin markasına tecavüz oluşturur biçimde kullanımda bulunduktan sonra kullanımını değiştirdiğini, davalının bu kullanımının karıştırma ihtimali yaratacak biçimde olduğunu, davalının tescil ettirdiği markasını da tescilli olduğu şekilde kullanmadığının bilirkişi ek raporuyla da tespit edildiğini” savunarak, kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
Davalı vekili istinafa cevabında, “her iki tarafın işyerlerinin, aynı kitlenin alışveriş yapmayacağı semtlerde olduğunu, bu semtlerin hitap ettiği müşteri kitlelerinin farklı olduğunu, herhangi bir yanılgı ya da karışıklığa yol açılmadığını, davacı markasının ayırd edicilik taşımadığını, tarafların markalarının da teknik ve tasarım yönünden birbirinden farklı olduğunu, özel isim olan “…” sözcüğü dışında hiçbir benzerlik bulunmadığını, internette arandığında da farklı sonuçlar çıktığını, davacı markasının tanınmış marka olmadığını, 15 yıldır imam nikahı ile karı-koca gibi yaşayan ve çocuğunun annesi olan …’ın adını kullandığını, davacı markası ile müvekkilinin markalarının farklı sınıflarda tescilli olduğunu, markalar arasında en ufak bir iltibas bulunmadığını, ceza yargılamasındaki beraat gerekçesinin davacının iddia ettiğinden farklı olduğunu, yapılan sözlü ihtarın, tabelayı indirmek için bir gerekçe oluşturmadığını ve iyi niyeti ortadan kaldırmadığını, sözde benzerliğe istinaden müvekkilinin yıllardır kullandığı markasında değişiklik yapmasının beklenemeyeceğini” savunarak istinaf isteminin reddini istemiştir.
Her ne kadar ilk derece mahkemesi’nce yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar vermiş ise de, İstanbul Anadolu FSH Ceza Mahkemesi’nce verilen 07.06.2016 tarih ve 2015/366 E., 2016/398 K.sayılı beraat kararının, “sanığın suçun unsurlarında hataya düştüğü ve markayı bilmediği, tabelayı indir diyen herkesin söylediklerine uyma zorunluluğunun bulunmadığı” gibi bir gerekçeye dayalı olduğu ve bu kararın gerekçesi ve niteliği itibariyle hukuk hakimini bağlamadığı, davalının gayri resmi eşinin adının da …olmasının davalıya, davacının tescilli markasının asli unsuru olan “…” ibaresini, davacı markasının yazım şekli dahi benzeterek kullanma hakkı vermediği, dava dışı …isimli kişinin, 2014/37349 no’lu markasının davalıya bir hak sağlamaması bir yana, gerek bu markanın danteller, nakışlar, fistolar, düğmeler, fermuarlar, yapma çiçekler, takma saçlar gibi dava konusu kullanımla ilgili olmayan bir kısım emtiayı içermesi gerekse dava konusu kullanımın da bu markanın kullanımı olarak görülemeyecek olması karşısında kullanımın hukuka uygun kullanım olarak görülemeyeceği, davalının sonradan ihlal’e son vermesinin de sonuca bir etkisinin bulunmadığı, bu durumda davalının kullanımının, davacı marka hakkına tecavüz oluşturduğu yönündeki davacı iddiası nedeniyle maddi zarar hesabı yönünden davacının rapora itirazda bulunduğu da dikkate alınarak, iddia olunun maddi zarar konusunda ilk derece mahkemesi’nce ek araştırma yapılması gerektiği, dosyada mevcut bilirkişi raporunun, davacının, “tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin, markanın kullanılması ile elde edebileceği gelir” biçimindeki yoksun kalınan kazanç hesaplama tercihine uygun olmadığı bu hususun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi anlamında bir eksiklik olduğu gözetilerek, yargılamaya devam olunmak üzere aşağıdaki kararın verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin esastan kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İstanbul Anadolu 1.FSHHM’nin 21.02.2017 tarih ve 2015/36 E., 2017/26 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,
3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı 29,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 114,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 21/11/2018 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.