Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2467 E. 2019/2168 K. 17.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2467 Esas
KARAR NO : 2019/2168 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/01/2017
NUMARASI : 2015/637 E., 2017/2 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/10/2019
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı vekili dava dilekçesinde “ Büyükçekmece…İcra Müdüdürlüğünün… esas sayılı takipten müvekkiline gönderilen ödeme emrini 29.06.2015 tarihinde tebliğ aldıklarını, ancak müvekkilinin takibe dayanak çekten dolayı davalıya borcu olmadığını, müvekkilinin çek keşidecısi … San. ve Tic. Ltd. Şti’den, …. Bankası Küçükköy Şubesinin … nolu 10.000,00-TL bedelli 25.12.2013 vade tarihli çeki aldığını, devamında ticari ilişki içinde bulunduğu … San. ve Tic. Şti.’ne 15.06.2013 tarihinde ciro ettiğini, iş bu çekin … elindeyken 28.06.2013 tarihinde hırsızlık neticesinde bir çok çek ve teminat mektubu ile birlikte çalındığını, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/380 E, Sayılı dosyası ile tüm çeklere ödeme yasağı konduğunu, devamında Bakırköy 12. Aslîye Ticaret Mahkemesi 2013/273 esas ve 2013/70 karar numaralı dosyasında çek iptal davası açıldığını çalınan 24 adet çekin iptal edildiğini, çek iptal kararın müvekkiline ibraz eden … iptal olan çeke istinaden yine … .’den alınan 25.12.2013 tarihli 10.000,00-TL bedelli çeki alarak, alacaklı olan … verdiğini ve karşılığında tahsilat makbuzunun da alındığını, böylelikle takip konusu çekten dolayı müvekkilinin hiç kimseye borcu olmadığını, dava konusu çekteki ciro sinsilesinde, müvekkilinin ciro sinsilesinde sonraki şirketlerle müvekkilinin ticari ilişkisi bulunmadığını, icra dosyasındaki borcun alacaklıya ödenmemesi için I.I.K 72/3 mad. gereğince müvekkili açısından tedbir kararı verilmesini, davalıya borçlu olmadıklarının tespitine ve icra takibinin iptaline, davanın kabulü ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesin talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin, takibe konu çeki düzgün ciro silsilesi ile aralarında ticari ilişki bulunan …San. Dış Tic. Ltd. Şti.’den aldığını, müvekkili ile …. Arasındaki ticari ilişki sonucu mal alım satımı neticesinde düzenlenen faturalar karşılığında işbu çekin… Tarafından müvekkiline ciro edildiğini, müvekkilinin iyi niyetli 3. Kişi olduğunu, kendisinden önceki tüm cirantalardan çeki tahsil yoluna gidebileceğini, davacı yanın iddia ettiği gibi söz konusu çekin çalınması veya ciro sinsilesinde, davacı yanın cirosundan sonraki şirketlerle ticari ilişkisinin olmaması, borçtan doğan sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını, keşidece ve cirantaların kendilerinden sonra gelen hak sahiplerine çekin ödeneceğini garanti etmiş sayıldığını, davalı müvekkilin iyi niyetli 3. Kişi olduğunu gösterir taraflar arasındaki ticari ilişkiyi ispatlayan faturaların dilekçe ekinde sunulmuş olması karşısında, müvekkilinin iyi niyetli 3.kişi olarak çekin hamili olduğunu ispat etmesine dahi gerek olmadığını, 02.07.2015 tarihli tensip tutanağında 14 nolu ara kararla icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, dava konusu takibe borçlulardan yalnızca davacı tarafından itiraz edilmiş olması karşısında, davacı yönünden takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken takibin tüm borçlular yönünde durdurulmasına karar verildiğini, müvekkilinin iyi niyetli 3. Kişi olduğunu gösterir faturaların göz önünde bulundurularak, mahkemenin arar kararında rücu ile takibin devamına karar verilmesini, aksi kanaatte ise takibin yalnızca davacı yan yönünden durdurularak, diğer borçlular yönünden devamına karar verilmesini” talep ederek davanın reddini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :İlk derece mahkemesince; incelenen ticari defter ve kayıt içerikleri doğrultusunda bilirkişinin hazırlamış olduğu raporda; davalı şirketin ticari defter kayıt ve içeriklerinde dava konusu çekin davalı şirket tarafından kötü niyetle iktisap olunduğuna dair muhasebesel bir kayıt olmadığı, davalı … ile dava dışı … Tic. Ltd. şti. arasında ticari ilişki olduğu, davalı şirketin dava dışı şirket ile giriştiği ticari ilişki sonucu çeki kazandığı, davalı şirketin iyi niyetli olmadığına dair muhasebesel bir kaydın davalı şirketin defter ve kayıtlarında bulunmadığı” gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davacı yan istinaf etmiştir. Dilekçesinde özetle “…. süresinde cevap vermeyen davalı, delil bildirme hakkını da yitirmiş sayılır. Eğer süresinde cevap verilmiş olsaydı, pek ala delillerini ön inceleme aşamasına kadar sunabilirdi. Ancak davalı cevabını süresinde vermemiştir. Bu nedenle usule aykırı olarak alınan raporun yok hükmünde olması gereği , kabul edilmemesi gerekirken rapor alınmasının usule aykırı olduğunu, esasa ilişkin olarak da Davaya konu çeki davadışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. ‘den ciro almış akabinde bu çeki müvekkil … San. Ve Tic. Ltd. Şti. Lehine cirolamıştır.Kısa bir süre sonra bu çekler … tarafından kaybedilmiştir. Bu çekler hakkında söz konusu firma Bakırköy 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/273 Esas ve 2013/73 Karar numaralı dosyası üzerinden iptal edilmiştir. Bu mihvalde müvekkilde bu karara istinaden makbuz karşılığı 25.12.2013 tarihinde 10.000,00.-TL … T.T.K 646 hükmü gereğince ödenmiştir.Zira Ticaret Kanunu 646. Maddesine göre ağır kusuru olmaksızın ödeme yapan borçlu borcundan kurtulacaktır.Yine Aslında bilirkişi raporunda görüleceği üzere davadışı borçlu … takiptekinin aksine davalıdan alacaklı konumundadır. Bu nedenle davalı anlaşılacağı üzere kötüniyetlidir. Aksi durumda ise davalının defterleri gereklerine aykırı olarak tutulmuş olup, buda davalı lehine delil kabul edilemeyecektir…” denilerek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava takibe konu edilmiş çekten dolayı açılmış bir menfi tespit davasıdır.Davaya konu … Bankası Küçükköy Şubesi muhataplı … çek numaralı 10.000 TL bedelli çekin keşidecisi dava dışı … Ltd. Şti olup lehtarı davacı … Ltd. Şti dir.Davacı çeki dava dışı … şirketine ciro etmiş ,ancak bu şirket uhdesinde iken kaybolması nedeni ile , çek hakkında Bakırköy 12. Asliye Ticaret Mahkemesinde hasımsız çek iptali davası açılmı şve çekin 11/10/2013 tarihinde iptaline karar verilmiştir.Davacının bu iptal kararı üzerine çeki borcuna mahsuben verdiği … şirketine makbuz karşılığı ödeme yaptığı da anlaşılmaktadır.Çek, bu tarihten sonra 2015 yılında davalı yanca Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu edilmiştir.Kopukluk bulunmadığı gözlemlenen çekte davacıdan sonra sırasıyla …, … şirketi ciranta ve davalı … ise son hamil durumundadır.Davalının yasal sürede cevap vermemesi münkir olma sonucunu doğurmakta ve artık delil bildirememektedir. Ancak yaptırılan bilirkişi incelemesi sadece davalının talebi üzerine yapılmış bir inceleme olmayıp davacı yan dava dlekçesinde ticari defter ve kayıtların gerek görülmesi halinde incelenmesini delil olarak bildirmiştir.Bu durumda aslında hiç gerek olmamakla birlikte incelenen taraf kayıtlarına davacı yanca da dayanılmış olmakla tarafların ortak delili toplanmış kabul edilmelidir.Bu nedenle bu istinaf nedeni açısından ileri sürülen hususlar doğru bulunmamıştır.Davacının makbuz karşılığı ödeme yapması hususu hakkında yapılan değerlendirmede ; iptal kararı hamili ( burada dava dışı Kayalar şirketi) , zayi edilen senet yerine yeni bir senet düzenlenmesini isteyebileceği gibi senetsiz olarak alacağını talep etme hakkına da sahiptir. ( 6102 Sayılı TTK.nın md.652/1 ) Alacak muaccel ise iptal kararının verilmesi ile karar hamili başkaca bir işleme gerek kalmaksızın, kimliğini ispatlayarak borçlulardan ifa talebinde bulunabilir. Borçlu, iptal kararı hamilinin sadece kararı ibraz etmesi ve kararda adı geçen alacaklının kendisi olduğunu ispatlaması üzerine, ağır kusur ve hilesi bulunmaksızın borcunu ifa ederse borcundan kurtulur ( 6102 Sayılı TTK.nın md.646/2 )İptal kararının niteliğinden doğan iki önemli sonucu vardır. Bunlar, iptal kararının olumsuz ve olumlu sonuçları olarak belirtilmektedir. İptal kararının verilmesiyle kıymetli evrakın en önemli özelliklerinden biri olan senedin hak sahibini teşhis fonksiyonu ortadan kalkar. Bu, iptal kararının olumsuz sonucudur. İptal kararını alan davaı, borçludan, kendisine senedi ibraz etmeden ödemede bulunmak hakkını kazanmaktadır. Borçlu da hile ve ağır kusuru bulunmadıkça iptal kararını ibraz edene karşı ödemede bulunmakla borcundan kurtulmaktadır ( TTK md.652). İptal kararının olumlu sonucu ise davacının hak sahipliğini borçluya karşı göstermesi yani hak sahibinin teşhisine imkan vermesi olarak karşımıza çıkar. Buna göre, iptal kararı davacının ( iptal kararını elde eden kişinin) senette mündemiç bulunan ve iptal ile artık senetten ayrılan hakkın sahibi olduğuna ilişkin bir karine yaratır. İptal kararının her iki etkisi de hak sahipliğinin teşhisi ( hak sahipliğinin tespiti) meselesine ilişkindir. Başka bir anlatımla, iptal kararı sadece senedi zayi eden hamilin senette mündemiç hakkı senetsiz olarak borçluya dermeyan edebilmesini ve borçlunun da iptal kararını alan kişiye ifada bulunmak suretiyle borcundan kurtulabilmesini sağlar. Kararın maddi hukuk yönünden bir etkisi yoktur. Maddi hukuk yönünden mevcut durum aynen kalır. Başka bir deyişle, iptal kararı hakkın mevcudiyetine, muhtevasına ve bu hak üzerinde tasarruf yetkisine tesir etmez. İptal kararı, iptal olunan senet yerine kain olan bir senet niteliği taşımamaktadır. Sadece elden çıkmış bulunan senedin teşkil fonksiyonunu ifa etmekte ve iptal kararı hamiline senetsiz olarak alacağı talep hakkı vermektedir. Görüldüğü gibi, borçlu, iptal kararı hamilinin sadece kararı ibraz etmesi ve kararda adı geçen alacaklının kendisi olduğunu ispatlaması üzerine, ağır kusur ve hilesi bulunmaksızın borcunu ifa ederse borcundan kurtulmaktadır. ( Borçlu, iptal kararını alan kişiye karşı bazı defileri ileri sürebilir.) Örneğin, Borçlu, iptal kararını alan kişinin aslında senet üzerinde herhangi bir hakkının olmadığı ( hiç hak sahibi olmadığı veya belirli nedenlerle hak sahipliği sıfatının sona erdiği) defini ileri sürebilir. Ancak, iptal kararı hamili, hak sahibi olduğunu iptale ilişkin yargılamada az çok ispatladığından bunun aksini iddia eden borçlu bu yöndeki iddialarını ispat etmek zorundadır. Borçlunun, iddialarını ispat etmesi ile zayi nedeniyle iptal kararı etkisini kaybeder yani sonuç doğurmaz. İptal kararının olumlu etkisi nedeniyle borçlunun karar hamiline yapacağı ifa onu borcundan kurtaracağı için senede zilyet olan üçüncü kişi borcun sona erdiği defi ile karşılaşabilir. Bu durumda üçüncü kişi, kendisine ifada bulunulan iptal kararı hamili aleyhine sebepsiz zenginleşme davası açabilir . Başka bir anlatımla böyle bir durumda senede zilyet olan üçüncü kişi, iyi niyetli iptal kararı hamiline ödemede bulunan borçluya başvuramaz ( Bu açıklamalar için bakınız: Hanife Öztürk ( Dirikkan) – Kıymetli Evrakın Ziyaı ve İptali, Ankara ,1990, s. 84 vd.; Prof. Dr. Fırat Öztan – Kıymeti Evrak Hukuku 2. Bası, Ankara, 1997, s. 274 vd.; Poroy-Tekinalp-Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, 19. Bası, İstanbul, 2010, s. 97 vd.; Prof. Dr. Naci Kınacıoğlu-Kıymetli Evrak Hukuku 5, Baskı, Ankara, 1999, s. 57 vd.). Eldeki davada icra takibinin ödeme tarihinden çok daha sonra olması karşısında davacının ödemeyi iyiniyetle yaptığı, kusurunun bulunmadığı, henüz davalı yanca takip başlatılmamış olması nedeni ile kusurunun bulunduğundan bahsedilemeyeceği, davalının zayi davasında bir müdahilliğinin de bulunmadığı anlaşılmaktadır.Bu nedenle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru bulunmamış ve kararın kaldırılması gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun KABULÜNE , ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/b-2 uyarınca KALDIRILMASINA HMK 353/b-2 hükmüne göre a- Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile ; Davacının iptal kararı hamiline ödeme yapmış olmasına nazaran TTK 652. madde uyarınca davalıya BORÇLU BULUNMADIĞININ TESPİTİNE b-Alınması gereken 865,78 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 216,45 TL kısmın mahsubu ile eksik kalan 649,33 TL bakiye harcın DAVALIDAN TAHSİLİ İLE HAZİNEYE GELİR YAZILMASINA c- Davacı yanca yapılan peşin harç ve başvuru harcı toplamı 244,15 TL ,müzekkere gideri 12,50 TL , tebligat gideri 38,00, TL bilirkişi ücreti gideri 450 TL, kıymetli evrak gönderim gideri 29,00 TL ki toplam 773,65 TL ilk derece yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine d- Davacı yan vekille temsil edilmiş olmakla 2.725,00 TL ücret vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesie- Kalan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesineİstinaf yargılaması hakkında 2- Karar tarihine göre 121,30 TL başvuru harcı alınması gerekmekle peşin alının 85,70 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 35,60 TL eksik başvuru harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir yazılmasına4- Davacı yanca yatırılan peşin harcın davacı yana iadesine 5-Davacı yanca yapılan istinaf yargılama gideri olarak başvuru harcı 85,70 TL, iki tebligat gideri 22,00 TL posta gideri 24,30 TL ki toplam 131,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine 6-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayinine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere ve oy birliğiyle karar verildi. 17/10/2019