Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2446 E. 2019/2088 K. 11.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2446 Esas
KARAR NO : 2019/2088
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL(KAPATILAN) 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/12/2016
NUMARASI : 2014/204 E. – 2016/130 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde ; müvekkili …’in besteci kimliğiyle kamuoyu tarafından yakinen tanınan bir müzik adamı olduğunu, … gibi önemli isimlere orkestra şefliği yaptığını ve bu isimlerin yorumladığı bir çok önemli esere imza atmış bir müzik adamı olduğunu, “…” isimli müzik eserinin ise bestecisi sıfatı ile eserin sahibi olduğunu, davalı parti tarafından 2002 yılından bu yana şarkının kongre, miting, grup toplantılarında kullanıldığını ve şarkının partinin resmi şarkısı haline geldiğini, müvekkilinin söz ve yazarıyla yapılan telif anlaşmasının kendisiyle de yapılmasını beklediğini ancak aradan geçen bunca zamana rağmen müvekkiline telif ödenmeksizin eserin izinsiz kullanıldığını, sözlü olarak defalarca başvurmasına rağmen sonuç alamaması üzerine müvekkili tarafından 09/05/2014 tarihinde Beyoğlu … Noterliği’nin … Yevmiye nolu ihtari ile esere ait teliflerin ödenmesini talep ettiğini ancak tebliğe cevap dahi verilmediğini, bu nedenle iş bu davanın açılmasının zorunlu hale geldiğini belirterek, hali hazırda eserin davalı parti tarafından kullanılmakta olduğundan ve de davalı partinin eseri izinsiz kullanacağı yönünde kuvvetli karine mevcut olduğundan tecavüzün ref’i ve men’ine karar verilmesini, eserin izinsiz kullanıldığı sabit olduğundan FSEK kapsamında 25.000-TL manevi tazminat ve sonradan ıslah edilmek şartıyla FSEK 68 kapsamında şimdilik 25.000-TL maddi tazminatın ihbarın tebliğ tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ; müvekkili partinin toplumun yarısından fazla kabul gören bir parti olduğunu, propaganda süreçlerinde profesyonel ekiplerle çalıştığını, bu bağlamda şarkı, reklam ve tanıtımlarda … Tic.Ltd.Şti. ile değişik tarihlerde anlaşma imzalayarak reklam ve tanıtım konusunda bu firma ile çalışma yaptıklarını, haklarında herhangi bir karar verilmesi halinde hükmolunacak miktarın bu şirkette rücu edilecek olması sebebiyle davanın …Tic.Ltd.Şti.ne ihbar edilmesini, “…” isimli eserin hiçbir zaman müvekkili tarafından seçim şarkısı olarak davacının bestelediğini iddia ettiği şekilde kullanılmadığını, eserin şarkı olarak … resmi internet sitesinde dahi yer almadığını, dava konusu eserin sadece sözlerinin müvekkili tarafından kullanıldığını, kullanılan sözlerden dolayı davacının da dilekçesinde ikrar ederek kabulünde olduğu gibi … ile telif anlaşması yapıldığını ve reklam ajansı tarafından da telif ücretlerinin ödendiğini, yine kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafından talep edilen miktarların fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesine istemiştir. İhbar olunan …Tic.Ltd.Şti. vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin reklam ve organizasyon sektöründe ulusal ve uluslararası alanda birçok başarı elde ettiğini ve sektöründe tanınmış bir firma olduğunu, … bu güne kadar geçirmiş olduğu bütün seçimlerdeki tanıtımlarını üstlendiğini, bu süreç içerisinde yürütülen reklam faaliyetlerinde telif konusu olabilecek tüm hak sahiplerinden gerekli izinlerin alındığını, dava konusu şarkının söz yazarı olan … telif ücretlerinin ödendiğini, müvekkili tarafından kullanılmayan beste sebebiyle davacıya tazminat ödenmesini hukuka ve adalete aykırı olduğunu ayrıca davacı tarafça talep edilen tazminat ücretlerinin de fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. İstanbul 4.FSHHM’nin 08.12.2016 tarihli 2014/204 E. – 2016/130 K.sayılı kararıyla; dava konusu olan “…” isimli eserin söz yazarı olan … ile davalı parti arasında telif anlaşması yapıldığı ve bu anlaşma uyarınca da telif ücreti ödendiği, tüm dosya kapsamı, dosyadaki belgeler, görsellerden de anlaşıldığı üzere davalı siyasi parti dava konusu eserin sözlerini kullandığı, bestesi ile beraber kullanmadığının görüldüğü, yine aynı şekilde seçim şarkısı olarak da kullanıldığına ilişkin dosyada bir delile ulaşılamadığı, dava konusu eserin bestecisinin FSEK 68.maddesi uyarınca bir tazminata hak kazandığı kanaatine varılamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; söz ve beste ile ayrılmaz bir bütün olan eserin kullanımı için müvekkilinden muvafakatname alınmış olunması gerektiğini, davalı parti tarafından 2002 yılından bu yana eserin kongre, miting, grup toplantılarında kullanıldığını, partinin resmi şarkısı haline geldiğini, davalı tarafça söz yazarı ile telif anlaşması yapıldığını, müvekkiline her hangi bir ödeme yapılmadığını, eserin sözü ve bestesi ile bütünlük arz etmesine rağmen muvafakat alınmadığını, bilirkişi raporlarında müzik eserinin müziği ile birlikte kullanıldığı durumlarda davacının izninin alınması gerektiği gibi kalabalıklar önünde müziksiz kullanılması durumunda da davacıdan izin alınması gerektiğinin beyan edildiğini, 08.04.2016 tarihli raporunda, eserin davalı tarafça kullanıldığının tespitine yer verildiğini, ihbar olunanın usul ve yasaya aykırı davranarak mağduriyete neden olduğunu, yargılama süresince davalının talebi üzerine üç bilirkişi heyeti değiştirildiğini, sadece eserin sözlerin kullanıldığı gerekçesiyle davanın reddinin açıkça yasaya aykırı olduğunu, sadece sözlerin kullanıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, eserin davalı parti tarafından kullanılarak siyasi bir eser haline geldiğini, hiçbir ticari markanın siyasi algısı olan esere reklam ve sinema filmlerinde kullanmak istemediğini, bilirkişi raporlarında izinsiz kullanım tespit edilmiş olmasına rağmen usul ve yasaya aykırı karar tesis edildiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak, yeniden yargılama yapılarak belirlenecek rayiç bedel ile taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; dava konusu eserin bestesinin kullanılmadığı, sadece sözlerinin kullanıldığı, söz yazarından muvafakatname alınarak 5.000 Doların kendisine ödendiği, süresiz kullanım hakkı alındığı, davacının eser sahibi olduğunu, söz yazarından gerekli izinleri ve yetkileri devraldığını göstermesi gerektiğini, sonuç olarak davacının kendilerinin de kabul ettiği üzere dava konusu eserin beste sahibi olup, eserin bestesiyle birlikte kullanılmadığını, davacının iddiasını ispatlayamadığını beyanla başvurunun reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince dosya kapsamında aldığı; 13.04.2015 tarihli bilirkişi raporunda; ” …” isimli eserin dosyadaki deliller çerçevesinde seçim çalışmalarında, miting ve propagandalarında kullanıldığının görüldüğünü, bu tür anlaşmalarda sözleşmelerin sayı ve süre belirtilmeden yıllık yapıldığını, kullanım şeklinin reklam niteliğinde olduğunu, dosyadaki deliller çerçevesinde şarkının bazen sözlerinin bazen de beştelenmiş haliyle şarkı olarak kullanıldığının görüldüğünü, bu anlaşmalarda emsal şarkılar için söz + beste 50.000TL-70.000TL ödeme yapıldığını, sonuç olarak müzik eserlerinin sözlü veya sözsüz notalara dökülmüş eserler olduğunu, bir sözün bestelenmeden müzik eseri olmadığını, bestelenmiş bir sözün alenileşmemiş ise sözü ve bestesi ayrı yerlerde bağımsız olarak da kullanılabileceğini, ancak alenileşmiş ise, artık o eserin sözü ve bestesi ile ayrılmaz bir bütün oluşturacağını, kullanım izni vermenin sadece eser sahibine ait olacağını, izin için imza alınırken eser sahiplerinin alınan ücreti aralarında başka anlaşma yoksa yarı yarıya paylaşacağını, alenileşmiş şarkıların sadece sözü yada sadece bestesinin başka bir alanda kullanılmış olması halinde şarkının sözü okunduğunda besteyi, bestesi okunduğunda sözü hatırlatacağından meslek birliği paylaşımlarında eseri meydana getiren her iki tarafa da telif ödemesi yapılacağının 2014 itibariyle ortalama 1 yıl için 30.000 TL, 11 yıl için 330.000 TL kullanım bedeli olması gerektiği beyan edilmiştir. Davacı vekilinin rapora itirazlarında; yapılan hesaplamaları ve emsal ücret tespitine itiraz ettiği, eser için belirlenen emsalin 75.000 TL olmasının kabul edilemeyeceğini ileri sürdüğü görülmüştür.Davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz ettiği, eserin bestesinin değil sözlerinin kullanıldığı, eserin sözlerinin sahibi olan … gerekli izinler alındığı, eserin müziği değil sadece sözlerinin şiir ve slogan formunda, bestesinden tamamen bağımsız olarak kullanıldığını, FSEK’e göre güftenin yani sözlerin ilim ve edebiyat eseri olarak konulduğunu, güfte ve bestenin birlikte tek eser olması gerekmediğini, bilirkişinin habere konu olan mitinglere ilişkin görüntüleri dahi incelemediğini, hukuki denetime elverişli olmayan eksik bir rapor olduğunu, hesaplanan tazminatın fahiş olduğunu beyanla yeni bir heyet oluşturulmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, önceki bilirkişi ile birlikte yeni bir bilirkişi daha atanarak, ek rapor alınmış, bilirkişilerin 03.11.2015 tarihli ek raporlarında; kullanıma yönelik kök rapordaki görüşlerin tekrar edildiği; eserin, umuma arz edilip piyasaya sürüldükten sonra alenileştiği, davaya konu eserin de halka mal olmuş eserler kategorisinde olduğu, eser sahiplerinden gerekli yazılı izin belgesi alındıktan sonra bir takım sanatçılar tarafından yorumlanıp okunabileceği, kullanıcının o eserden faydalanacaksa eser sahiplerinden ayrı ayrı imza beyanlı muvafakatname alacağı, eserin bütün olduğu, asla ayrı ayrı düşünülemeyeceği, kullanıcının sadece sözlerini kullanmış olsa da, ayrıca bestecisinden izin almak zorunda olduğu, alınan hak ediş bedelinin genel olarak %50’şer pay edileceği, bilirkişi … aynı zamanda ağabeyi olduğu beyan edilen bestesi … ait “…(…)” adlı eserin sadece müziğinden faydalanarak değişik sözlerle kullanıldığında, söz yazarı … hak ediş bedeli %50 payın ödendiğini, eserin siyasi partiyle bütünleşmiş ve her gittiği mecralarda sıkça yorumlanmasından dolayı adeta genel başkanın miting şarkısı haline geldiğini, hatta toplantılarda “Bizim Şarkımız, Türkiye’nin şarkısı, bu şarkı milletimizin şarkısı, bu şarkı andımız oldu” gibi beyanlarda bulunduğunu, söz ve müziği ile video klip tasarlanarak televizyon ve ilgili mecralarda seyirci ile buluşturularak … partililer tarafından sunulduğunu, söz yazarı… telif hak edişi ödendiğini, eserin 2002’den beri bu mecralarda kullanılması nedeniyle diğer büyük ticari firma ve kullanılması veya kiralanmasının imkânsız hale geldiğini, ticarete konu edilmesi veya sinema filminde kullanılması ihtimalinin ortadan kalktığını, davacı 10 yıl beklediğinden, davacı 13 yıl beklediğinden gecikmeden kaynaklanan 3 misli kuralının anlam kazanmadığını, yıllık, 5 yıllık, 10 yıllık anlaşmalar yapılabildiğini, taraflarca art niyet taşımadığını, 500.000 TL tazminat ödenmesinin uygun olduğunu beyan etmişler, bilirkişi … aynı tarihli ayrık raporunda; raporun son kısmındaki görüşe aynı zamanda 3 katı’nın oluşmadığı yönündeki görüşünü beyan etmiştir. Davacı vekilinin ek rapora itiraz ettiği, raporun sonuç kısmındaki tarafların art niyet taşımadığı bu nedenle yalnızca manevi tazminat ödenmelidir görüşüne katılmadıklarını, … AŞ den gelen 03.03.2015 tarihli yazı cevabındaki, … reklamındaki … eseri için 1 yıllık kullanıma ilişkin 100.000 TL + stopaj + KDV rayiç bedel ödendiği hususunun emsal teşkil ettiğini, mahkemece yüksek rayiç bedel tayinini kabul görmez ise raporda yer alan emsal rayiç bedel üzerinden 3 katı izinsiz kullanım bedeline hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili kök rapora itirazlarını tekrar etmiş, kabul anlamına gelmemek üzere, söz yazarı ile yapılan Kadıköy ….Noterliğinin 01.11.2002 tarih … yev.numaralı muvafakatname örneğini sunduklarını, kendisine 5.000 Dolar ödenerek süresiz kullanım hakkı alındığını, raporda beyan edilen miktarlarının kabulü halinde sebepsiz zenginleşmeye neden olacağını beyan ettiği görülmüştür.İlk derece mahkemesince iki kişilik yeni bir bilirkişi heyetinden alınan 08.04.2016 tarihli kök raporda; dava konusu sözlü müzik eserinin müziğiyle birlikte kullanıldığı durumlarda davacının izninin alınması gerektiği gibi kalabalıklar önünde müziği kullanılması durumunda da davacıdan izin alınması icap ettiği, müzikle özdeşleşmiş şarkı sözünün müzik olmadan icra edilmeye çalışılmasını bilinen müziğin /melodinin etki gücünden yararlanamadığı anlamına gelmeyeceği, ayrıca şarkının salt bir seçim şarkısı olmaktan ziyade sıklıkla kullanım nedeniyle davalı siyasi partinin şarkısı haline geldiği, partice benimsendiği ve parti ile özdeşleştiği hususları dikkate alındığında eser sahibinin FSEK ile teminat altına alınmış menfaatlerinin zedelendiği, sözleşmelerde bedelin tarafların özgür iradesiyle belirlendiği, standart bir bedelden söz edilemeyeceğini, sektörel tecrübe ve dosya kapsamında yapılan incelemelere göre rayiç bedelin 15.000 TL olarak belirlenebileceğini, davaya konu müzik eserinin FSEK 1/B ve FSEK madde 3 anlamında eser (Musiki eser) korumasından yararlanan müşterek (ortak) eser olarak nitelendirilebileceğini, müzik eserinin seçim çalışmalarında, miting ve propagandalarda kullanıldığını, sadece şarkı sözlerinin kullanıldığı yerler olmakla birlikte bestenin de kullanıldığı etkinlikler olduğunu beyan etmişlerdir. Bilirkişilerin 27.06.2016 tarihli ek raporlarında; kök rapordaki görüşlerini tekrar ettikleri görülmüştür. Davalı vekilinin 02.05.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile; cevap dilekçesini ıslah ettiği, zaman aşımı def’inde bulunduğu, davanın ihbarını talep ettiği, davacının öncelikle eser sahipliğine, söz yazarından gerekli izin yahut hak kullanım yetkilerini devraldığını göstermesi gerektiğini beyan ettiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin ıslah dilekçesine cevabında; cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle zamanaşımı def’inin ileri sürülmesine muvafakatlerinin bulunmadığını beyanla Yargıtay 11.HD’nin 2003/11314 E. -2004/6003 K., 28.05.2004 tarihli kararına dayandığı, davalının kullanımının süreklilik arz ettiği, zamanaşımı def’inin kabulünün mümkün olmadığını beyan ettiği görülmüştür. Davacı vekilinin 29.04.2016 tarihli dilekçesiyle; 25.000 TL olarak talep edilen maddi tazminat miktarını 575.000 TL artırarak 600.000 TL’ye çıkardığı görülmüştür.
G E R E K Ç E : Davacı vekilinin, bestecisi olduğu “…” isimli müzik eserinin, davalı siyasi parti tarafından, 2002 yılından dava tarihine kadar izinsiz olarak ve telif ödenmeksizin kullanıldığı iddiasıyla, tecavüzün refi ve meni ile, manevi tazminat ve FSEK 68. Madde gereğince maddi tazminat davası açtığı, ilk derece mahkemesince eserin sözlerinin kullanıldığı, bestesinin kullanılmadığı ve seçim şarkısı olarak kullanıldığına ilişkin dosyada delil bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verdiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür.Dosya kapsamında ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporlarında; davaya konu “Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda” isimli müzik eserinin, söz yazarının …, bestesinin davacıya ait olduğu, yıllar önce sözü ve bestesiyle alenileşmiş, halka malolmuş bir eser olduğu beyan edilmiştir.FSEK 9/2 maddesinde, müşterek (ortak) eser üzerinde eser sahiplerinin tasarrufta bulunmak için diğerinin iştirakini isteyeceği, iştirak etmezse mahkemeden istenebileceği, aynı hükmün mali hakların kullanılmasında da uygulanacağı düzenlenmiştir.İlk derece mahkemesince kararın gerekçesinde, dosyaya sunulan gazete ve dergi haberleri, usb bellekteki delillerin değerlendirilerek tartışılmadığı gibi yargılama sırasında alınan, 13/04/2015 tarihli bilirkişi raporu ve 08/04/2016 tarihli bilirkişi raporundaki tespitler de değerlendirilmeksizin, soyut gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmediğinden; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, dosyaya sunulan deliller ve bilirkişi raporları değerlendirilerek, davacının mali haklarının ihlal edilip edilmediğinin FSEK 9. madde düzenlemesi çerçevesinde tartışılarak, davacının talepleri incelenerek yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İstanbul 4.FSHHM’nin 08.12.2016 tarihli 2014/204 E. – 2016/130 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak, davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 62, 00 TL (posta-teb-müz) masrafı olmak üzere toplam 147,70 davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 11/10/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.