Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2437 E. 2019/2112 K. 15.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2437 Esas
KARAR NO : 2019/2112
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2016
NUMARASI : 2014/1326 2016/677
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili; davalının cari hesaba dayalı olarak müvekkili aleyhine ilamsız icra başlattığını, müvekkilinin tebligattan haberi olmadığını, bu nedenle takibin kesinleştiğini, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi olmamakla birlikte geçmişte ticari alışveriş yapıldığını, ancak müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığını belirterek müvekkilinin takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkilinin davacı şirkete sattığı mallar nedeniyle 14.03.2014 tarihli 12.241,60 TL’lik fatura kestiğini, davacının kısmi ödemesi üzerine 8.241,97 TL üzerinden takip başlattıklarını bildirerek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; menfi tespit davasında kural olarak ispat yükünün davalı yanda olduğu, davalının mal teslimini kanıtlaması gerektiği, davacı defterlerinde alacak borç kaydı bulunmadığı, alacaklının faturayı defterine kaydetmesinin lehine sonuç doğurmayacağını, davacının mal teslimi ve fatura tebliğini usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; mahkemenin gerekli tahkikatı yapmadığını, delilleri toplamadığını, müvekkilinin sigortalı çalışanı … vasıtasıyla faturayı kargoya verdiğini ve kuryenin faturayı 15.03.2014 tarihinde davacıya teslim ettiğini, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunun sabit olması nedeniyle gelen kargoda fatura olmadığının ileri sürülmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, … dinlenmemesinin doğru olmadığını, gönderinin gramajının 30 gr. olduğunu ve taraflar arasında ticari ilişki bulunduğundan, gönderilen şeyin fatura olduğunu bildirmişler. Davalı tarafından davacı aleyhine 03.06.2014 tarihinde cari hesap dayanak gösterilmek suretiyle 8291,97 TL’ nin tahsili için ilamsız icra takibi başlattığı, davacının takibe itiraz etmediği görülmüştür. Davalı tarafından davacıya 14.03.2014 tarihinde, 12.241,60 TL bedelli “muhtelif film çıkışları” konulu faturanın düzenlendiği, faturanın irsaliye fatura olup, teslim alan kısmında isim ve imza bulunmadığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; davalının 2014 yılı kayıtlarına göre davacıdan 8.241,97 TL alacaklı göründüğü, davacı defterlerinde ise 2014 kayıtlarında herhangi bir borç görünmediği, ihtilafın çözümünün bu fatura içeriği hizmetin davacıya tesliminin belgelenmesi de mümkün olduğunu, davalının sunduğu gönderi kabul bilgileri belgesi ile bu faturayı davacıya teslim ettiğinin belgelendiğini, faturanın içeriğinin davacıya teslimini kanıtlayan belgenin geçerli olduğunu kabul halinde, davalının davacıdan alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı tarafından sunulan gönderi – reklamasyon başlıklı belgede; gönderinin davacı tarafından 15.03.2014 tarihinde teslim alındığı ve ağırlığının 30gr. olduğu, içeriğinin ne olduğunun açıkça yazılı olmadığı görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Somut olayda icra takibi ilamsız takip olup alacaklı olduğunu ispat külfeti davalı yandadır. Her ne kadar davalı defterlerinde davacıdan alacaklı olduğu yolunda kayıt bulunmakta ise de, alacağın kaynağı olan faturanın düzenlenmesi ve/veya tebliği alacağın varlığını kanıtlamaya yeterli değildir. Fatura içeriği, mal veya hizmetin karşı tarafa verildiğinin usulüne uygun delillerle kanıtlanması gerekir. Dava konusu fatura irsaliyeli olup teslim alan kısmında isim ve imza bulunmamaktadır. Ayrıca davalı taraf söz konusu fatura içeriğinin davacıya teslimini usulüne uygun delillerle kanıtlayamamıştır. Faturanın tebliğ edilmesi tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz. Açıklanan bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 563,00 TL harçtan, peşin alınan 140,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 422,25 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.15/10/2019