Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2433 E. 2019/2089 K. 11.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2433 Esas
KARAR NO : 2019/2089
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2017
NUMARASI : 2016/141 E. – 2017/27 K.
DAVANIN KONU : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 11/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … ibaresini 1986 yılından beri kullandığını, 15 tane tescilli marka sahibi olduğunu, bundan 20 yıl sonra karşı tarafın aynı ibareyi kullanmasını kabul etmediklerini, ,davalı tarafın hukuka aykırı olarak tescil ettirmiş olduğu müvekkilin gerek tescilli ticaret unvanı gerek seri markaları ile iltibas teşkil eden ” …Tic. ve San. Ltd. Şti şeklindeki ticaret unvanının sicilden terkini ve buna ilişkin verilen kararın 556 sayılı KHK. nın 72 maddesi uyarınca günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafın süresinde dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı; davalı vekilinin katıldığı ön inceleme duruşmasında; “cevap dilekçesi süresinde olmasa bile inkar kapsamında beyanlar içerdiğini ayrıca söz konusu müvekkilin ticaret sicil kayıtları ve belgeleriyle 1978 yılından beri… ibaresini kullandığının belli olduğunu, gerekirse ticaret sicil kayıtlarının celp edilebileceğini, müvekkil ve davalı taraf aynı sektörde yer almamakla birlikte müvekkilinin kullanımının … şeklinde olup farklı olduğunu, ayrıca uzun süre sessiz kalınarak dava açma hakkının kaybedildiğini” beyanla davanın reddini talep ettiği görülmüştür.Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/02/2017 tarihli 2016/141 Esas- 2017/27 Karar sayılı kararıyla; MK 2.maddesi gereğince, herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı, somut olayda davalı tarafa ait ticaret unvanı olarak İnka ibaresinin 1978 yılından beri kullanıldığı, ayrıca en son ibarenin ticaret siciline 05.09.1995 tarihinde tescil edildiği, davalı tarafın marka tescilinden önce dahi inka ibaresini unvan olarak kullandığı uzun süre sessiz kalınma nedeniyle davacı tarafın dava açma hakkını kaybettiği” gerekçesiyle tüm talepler yönünden davanın reddine karar vermiştir.Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalı tarafça davalı şirketin 1978 senesinde kurulduğunun bildirildiği, ancak ticaret sicil bilgilerinin davalı şirketin 1995 senesinde kurulduğunu gösterdiği, dava dışı bir şahıs şirketin kullanımlarının işbu davada delil olarak kullanılması ve davalı yana müktesep hak sağlamasının mümkün olmadığını,- Mahkeme kararında da her tacirin ticari işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret unvanı ile yapmak ve işletmesi ile ilgili senetleri diğer belgeleri bu unvan altında imzalamak zorunda olduğu zikredilmişken, davalı yanın 14.06.1978 tarihli kaydının olduğunun tespiti ve buna delil niteliği atfedilmesinin, hukuka aykırı olduğunu, davanın tarafının “…Tic. Ve San. Ltd. Şti” olduğu noktasında şüphe bulunmadığını, davalı firmanın tüzel kişiliği haiz olan 1995 senesinde ticaret sicile tescil ile kurulmuş ve faaliyete başlamış bir limited şirketi olup, kendi hak ehliyeti ve ayrı bir hükmi kişiliği mevcut olduğunu,- Müvekkilinin … kod numaralı “…” ibareli markaya davalı tarafça tescil sürecinde itiraz edilerek, müvekkili markasının bazı sınıflar yönünden reddine sebep olunduğunu, müvekkilinin aynı sınıfta tescilli 95/012594 kod numaralı … ibareli markası ve tescilli olduğu emtialarının açık olduğunu aynı emtialar bakımından 10 yıl sonra tescil başvurusuna davalı tarafça itiraz edildiğini, faaliyet alanları farklı ise neden itiraz edildiğini,-Müvekkili firmanın 1986 yılında kurulduğunu, davalının 10 yıl sonra kurulduğunu, davalıdan marka tesciline itiraz etmesi ile haberdar olduklarını, tarafların faaliyet alanları ile ilgili inceleme yapılmadığını,-Davalının cevap dilekçesinin süresinde sunulmadığını, cevaba cevap dilekçesinde itirazlarını bildirdiklerini, delillerin yargılamada dikkate alınamayacağını,-Bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verilmesinin de yerinde olmadığını beyanla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; başvurunun reddini istemiştir.Davacı taraf marka kayıtlarından, … ibareli markanın 164219 sayı ile 06,17,20. Sınıfta tescilli markanın 07.06.1996 tarihinden itibaren tescillendiği, 176394 sayılı … ibareli 06,20. Sınıflarda tescilli markanın 02.10.1997 tarihinde tescillendiği markaların sahibi adına geçerliliğini koruduğu anlaşılmıştır. Taraflara ait ticaret sicil kayıtlarından, davacı tarafa ait …San.Tic.AŞ’nin kaydından 25.11.1986 tarihinde…Tic. Ltd. Şti ünvanı ile tescil edildiği, 10/05/1994 tarihinde … Sanayi Ticaret Limited Şirketi, 04/08/2006 tarihinde ise son ünvanı aldığı, … Sanayi Ticaret Ltd. şirketi unvanını davalıya ait unvanın ise 05.09.1995 tarihinde ticaret siciline tescilli olduğu anlaşılmıştır.Yine davalı tarafın … olarak 14.06.1978 tarihinden itibaren kaydı bulunduğu, dosyaya ibraz edilen belgeden anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; ticaret ünvanından ve marka tescillerinden kaynaklanan haklarına dayanarak, davalı tarafın … çekirdek unsurlu ticaret ünvanının terkinini talep ettiği, davalı vekilinin süresinde cevap dilekçesi vermediği ancak ön inceleme duruşmasına katılarak, müvekkilinin 1978 yılından beri … ibaresini ticaret ünvanında kullandığını, tarafların aynı sektörde yer almamakla birlikte müvekkilinin kullanımının … şeklinde olup farklı olduğunu ve davacının sessiz kalmak suretiyle dava açma hakkını yitirdiğini beyan ettiği, davalı tarafça süresinde cevap verilmemekle birlikte, ön inceleme duruşmasında itiraza uğramayan davanın inkarı kapsamındaki beyanların dikkate alınacağı, kaldı ki mahkemenin MK 2. Madde gereğince davalı ticaret ünvanının tescil tarihinden itibaren geçen süre göz önüne alınarak, dava açma hakkının yitirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği, MK 2. Maddenin kamu düzeninden olmakla ve emredici hüküm olduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi, resen dikkate alınacağı, ispat yükünün davacıda olduğu, davacının tacir olup marka tesciline itiraz edilmesi üzerine davalıdan haberdar olduğuna dair savunmasının dinlenemeyeceği, tarafların ticaret sicil kayıtlarından iştigal konularının yapı, inşaat sektörüyle ilgili olduğunun anlaşıldığı, bilirkişi raporu alınmaksızın hakimin genel ve hukuki bilgisi ile değerlendirilebilecek konulardan olduğu, ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu kanaatiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 11/10/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.