Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2431 E. 2018/1988 K. 28.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2431 Esas
KARAR NO : 2018/1988
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2016
NUMARASI : 2016/644 2016/1085
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 28/09/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında birebir ve karşılıklı edim sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu, davalının yetkiye de itiraz ettiğini, yetki itirazının geçersiz olduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin 6.1 ve 6.3 maddeleri uyarınca uyuşmazlıklara İngiliz hukukunun uygulanacak olup İngiliz mahkemelerinin yetkili olduğunu, ayrıca esas yönden de davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin 6.maddesinde milletlerarası yetki şartının bulunduğu, İngiliz mahkemelerinin yetkili kılındığı, bu yetki şartınının MÖHUK 47.maddesi hükmü ve diğer mevzuata uygun olduğu gerekçesi ile davalının yetki itirazının kabulü ile davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekili istinaf sebebi olarak; davalının yerleşim yerinin Zeytinburnu olup Bakırköy yargı çevresinde kaldığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, sözleşmede yer alan yetki şartının belirlilik ilkesine aykırı olduğunu, dolayısıyla geçersiz yetki şartının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, sözleşmede İngiltere mahkemeleri denildiğini, oysa İngiltere’nin hangi mahkemesinin yetkili olacağının belirtilmediği, 11.HD’sinin 2015 tarihli bir içtihadında huzurdaki davadaki ile benzer yetki şartının belirli olmadığı için geçersiz saydığını, yine aynı dairenin bir başka kararında birleşik krallık mahkemeleri şeklindeki yetki şartının da geçersiz saydığını, MÖHUK 47.maddesi kapsamında yetki şartının HMK 17 ve 18’e aykırı olması halinde Türk mahkemelerinin yargılama yapmaktan kaçınamayacağını, Türk mahkemelerinin yargılama yetkisini münhasır olup bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu, yine davalının yerleşim yerinde açılan davada davalının yetki itirazında bulunmasının MK’nın 2.maddesine aykırı olduğunu, zira davalının Türkiye’de kendisini daha iyi savunacak durumda olduğunu, Yargıtay 11.HD’sinin benzer bir olayda Türk uyruklu bir kişinin davasının Türkiye’de açılmasını iyi niyet kurallarına aykırı bulunduğunu bildirmiştir.
Davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 06/06/2016 tarihinde 3.879.299,87 USD alacağın tahsilinin temini maksadıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak ödeme dekontu, sözleşme ve elektronik posta yazışmalarının gösterildiği, davalının yetki ve esas yönden itirazda bulunduğu ve takibin durduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki sözleşmenin kredi ve karşılıklı edim sözleşmesi başlıklı olup 09/06/2011 tarihinde imzalandığı, sözleşmenin konusunun gerekli mimari ve inşaat olaylarının alınmasının ve projenin çalışmasının hızlandırılması olduğu, sözleşmenin 6.1 maddesinde sözleşmenin hükümlerine dayanılarak çözümlenmesi veya anlaşılamaması halinde yürürlükte olan İngiltere kanunlarının geçerli olacağı, 6.3 maddesinde tarafların herhangi bir uyuşmazlığa ya da farklılığa dair mutabakata varamaması halinde uyuşmazlıkların İngiltere mahkemelerine havale edileceği hükmünün bulunduğu görülmüştür.
Dava dilekçesinin 19/07/2016 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalının 15/07/2016 tarihinde cevap verdiği ve yetki itirazında bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık yetkili mahkemenin hangi mahkeme olduğuna yöneliktir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 6.1 maddesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlıkların sözleşmenin hükümlerine dayanılarak çözümlenmesi veya anlaşılamaması halinde yürürlükte olan İngiltere kanunlarının geçerli olacağı, 6.3 maddesinde ise tarafların herhangi bir uyuşmazlığa ya da farklılığa dair mutabakata varamaması halinde uyuşmazlıkların İngiltere mahkemelerine havale edileceği şeklinde bir düzenlemenin bulunduğu, mahkemece de bu düzenlemeye göre yazılı şekilde karar verildiği görülmüştür. 5718 Sayılı MÖHUK’nun yetki anlaşması ve sınırları başlıklı 47.maddesi ile Türk mahkemelerinin yer itibari ile yetki kurallarını münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde tarafların aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan bir uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesini kararlaştırmalarının Türk hukuku bakımından geçerli olacağı düzenlenmiştir. Türk hukuku bakımından yetkiye ilişkin düzenlemenin hukuki değer taşıması için öncelikle yazılı ve taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan bir uyuşmazlığa ilişkin olması, ayrıca söz konusu uyuşmazlık yönünden münhasır bir mahkemeye tayin edilmemiş olması ve yetki anlaşması da uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda olması gerekir. Diğer yandan yetki anlaşmasıyla yetkili kılınan yabancı devlet mahkemesinin HMK’nın 17 ve 18.maddelerindeki düzenlemeye bağlı olarak “belirli olması” şartı MÖHUK’un 47.maddesi yönünden de aranmalıdır. Seçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü için yetkili mahkemenin ismen zikredilmesi gerekir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin son uygulamaları da bu yöndedir (Y.11.HD 2015/5193 Esas 2015/12216 Karar, Y.11.HD 2014/15681 Esas 2015/11244 Karar). Mahkemece, açıklanan bu yönler gözetilmeden tarafların anlaşamaması halinde uyuşmazlığın İngiltere mahkemelerine havale edileceği şeklindeki düzenlemenin yukarıda bahsedilen “belirli olma” kriterini taşımayan yetki şartının geçerli olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,
2-Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/12/2016 tarih, 2016/644 esas, 2016/1085 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE,
4-Peşin harcın talebi halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 27,40 TL posta masrafı olmak üzere toplam 113,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.28/09/2018