Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2416 E. 2019/2116 K. 15.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2416 Esas
KARAR NO : 2019/2116
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2017
NUMARASI : 2015/562 2017/129
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, dava dışı … Ltd. Şti ile müvekkiline ait taşınmaz üzerinde yaptığı bağımsız bölümlerden 28 nolu bağımsız bölümün satımı konusunda taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye göre alıcının 160.000,00 TL peşin ödeyeceği, bakiye 525.000,00 TL’nin ise 12 eşit taksitle ödeneceğinin kararlaştırıldığını, dava dışı … şirketinin çekleri müvekkili lehine düzenleyip teslim ettiğini, müvekkilinin de bu çeklerden bir kısmını tahsil cirosu ile cirolayıp dava dışı … Bankası A.Ş’ye teslim ettiğini, dava dışı … şirketinin ekomonomik yönden zor duruma düşünce peşinatı ödeyemediğini, taraflar arasında 12/12/2014 tarihinde sözleşmenin protokolle feshedildiğini, protokol gereğince müvekkilinin elindeki çekleri bu şirkete verdiğini, bankaya verilen çeklerin ise dava dışı şirketin yazmış olduğu dilekçe ile … adlı şirket çalışanına teslimi konusunda anlaşıldığını, müvekkilinin bankaya verdiği talimat ile bankada bulunan 5 adet çekin … teslim edildiğini, müvekkili ile … şirketi arasındaki alacak borç ilişkisinin böylelikle sona erdiğini, çekleri teslim alan … çekleri çaldırdığını, davalının ise müvekkili ile hiçbir ticari ilişkisi olmamasına rağmen sanki müvekkilinden ciro yoluyla elde etmiş gibi çekleri bankaya ibraz ederek takibe koyduğunu, davalının kötüniyetli olduğunu belirterek müvekkilinin takipler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, çeklerin ve takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin çekleri usulüne uygun ciro silsilesiyle elinde bulunduran meşru hamil olduğunu, davacı tarafça çeklerin ödeme aracı olarak müvekkiline verildiğini, çeklerin çalındığına dair icra takibine kadar herhangi bir başvuru yapılmadığını, davacının çekteki imzayı inkar etmediğini, davacının tacir olup basiretli davranmadığını, ayrıca ihtiyati hacze de itiraz etmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davacının çekte lehtar ciranta olup imzasına itirazının bulunmadığını, çekin çalındığı yönünde dosyada bir delil yer almadığını, dava konusu çekin beyaz cirolu çek olup davalının meşru hamil olduğu, davalının kötüniyetli hareket ettiğine dair delil olmadığı, davacının iade işleminde ciro imzalarını silmediği, böylece basiretli tacir gibi davranmadığı gerekçeleriyle davanın reddine ve davacının %20 oranında tazminatla sorumluluğuna karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; menfi tespit davasında alacağın sebebini beyan eden davalının ispatla yükümlü olduğunu, davalının iddiasını ispat edemediği gibi bu hususun yerel mahkemece de araştırılmadığını, ciro silsilesinde kopukluk olduğunu, bankaya ait cironun iptal edildiğini, bu durumda çekin yeniden ciro edilebilmesi için lehtarın araya tekrar ciro girmesi gerektiğini, bu hususun mahkemece irdelenmediğini, çekleri elinde bulunduran davalının bu çekleri müvekkilinden iade alacak olan firmanın çalışanı olduğunu, nitekim davalı taraf da bu çekleri işçilik alacaklarına karşılık aldığını savunduğunu, dava konusu çeklerin keşidecisi tarafından bankadan iade alınması hususunda müvekkili ile keşidecinin anlaştığını, daha sonra da keşidecinin çalışanının bu çekleri bankadan aldığını, bu hususun banka kayıtları ile sabit olduğunu, keşidecinin çekleri bankadan iade aldıktan sonra çeklerin keşide tarihlerini paraflayarak değiştirdiğini, daha sonra da bu çeklerde müvekkilinin cirolarını iptal etmeksizin çekleri davalıya verdiğini, çeklerin müvekkilince bankaya verildikten sonra banka tarafından müvekkilinin eline geçmeksizin keşideciye iade edildiğini, dolayısıyla müvekkilinin çeklerdeki cirosunun fiilen iptal etme imkanının kalmadığını, çeklerin keşide tarihleri düzeltilmeden ve paraflanmadan bankaya müvekkilinin cirosuyla verildiğini ve bu şekilde keşideci tarafından bankadan iade alındığının banka kayıtlarıyla sabit olduğunu, davalının ise çekleri keşide tarihleri değiştirilmiş ve paraflanmış şekliyle elinde bulundurduğunu, bunun da çeklerin davalı tarafından müvekkilinden teslim almadığını ispatladığını, mahkemenin ciro silsilesinin kopuk olup olmadığını ve davalının çekleri işçilik alacakları nedeniyle aldığı savunmasını ispatlayıp ispatlayamadığı hususunu değerlendirmediğini, %20 tazminata mahkum edilmeleri konusunda şartların gerçekleşmediğini, kötüniyetli olsalardı borcun tamamını icra dosyasına yatırmayacaklarını bildirmiştir. Davaya konu İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası fotokopisinin incelenmesinde; davalı tarafından davacıya diğer kişiler aleyhine 221.650,00 TL’si asıl alacak olmak üzere 256.004,52 TL’nin tahsili için 14/05/2015 tarihinde kambiyo senetlerine özgü yolla 5 adet çeke dayalı olarak takip başlatıldığı, mahkemece 27/05/2015 tarihinde %15 teminat mukabilinde icra veznesine yatacak paranın ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verildiği, borçlu vekilince teminat mektubunun ibraz edildiği ve ihtiyati tedbir kararının infaz edildiği görülmüştür. Takip ve dava konusu çeklerin 15/12/2014 tarihli – 45.450,00 TL, 15/12/2014 tarihli – 45.450,00 TL, 14/12/2014 tarihli – 45.450,00 TL, 13/12/2014 tarihli – 45.450,00 TL, 13/12/2014 tarihli – 45.450,00 TL bedelli oldukları, çeklerin keşidecisinin dava dışı … Ltd. Şti, lehtar cirantanın davacı olduğu, sonraki cirantanın … Bankası cirosu olup üzerinde iptal edilmiştir kaşesinin basılı olduğu, daha sonra davalı cirosunun geldiği, çeklerin bankaya ibraz edildiği, bankaya ibrazdan sonra tekrar davalı cirosunun bulunduğu, yine çeklerin keşide tarihlerinin değiştirilip bu değişikliğin paraflandığı görülmüştür.Hazırlık soruşturması sonunda konunun hukuki ihtilaf olduğu gerekçesiyle takipsizlk kararı verildiği görülmüştür. … Bankasından gelen cevabi yazıda; aralarında dava konusu çeklerin bulunduğu çek karinesinin 03/11/2014 tarihinde dava dışı … Ltd. Şti yetkilisine teslim edildiğinin belirtildiği görülmüştür. …Bankası A.Ş tarafından mahkemeye verilen cevabi yazıda; davacının hesabına alacak kaydedilen söz konusu çeklerin teslimine dair talimat örneği, iade çeklerin müşteriye teslim tutanağının ve nüfus cüzdan fotokopisinin gönderildiği görülmüş olup cevabi yazı ekindeki davacı tarafından verilen 12/12/2014 tarihli talimatta çeklerin … tesliminin talep edildiği, bu talebe ekli 5 adet dava konusu çeklerin ön yüz fotokopilerinin incelenmesinde, keşide tarihlerinde herhangi bir düzeltme yapılmamış olduğu ve keşide tarihlerinin 2015 yılına ilişkin olduğu, çeklerin 12/12/2014 tarihinde tutanakla … isimli şahsa teslim edildiği ve alan kişinin nüfus cüzdan fotokopisinin olduğu görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunmadığını, çeklerin bankadan alındıktan sonra keşidecideyken çalındığını iddia etmiş, davalı taraf ise usulüne uygun düzgün ciro silsilesiyle çeki devraldığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Dava konusu çekler incelendiğinde, düzgün bir ciro silsilesiyle davalı tarafın eline geçtiği görülmüştür. Davacı taraf, çeklerin keşideciye döndüğünü ve keşidecideyken çalındığını dava dilekçesinin 4 numaralı bendinde belirtmiş ise de, çeklerin çalındığı hususu dosya içeriğiyle sabit olmamıştır. Öte yandan dava konusu çeklerin bankadan … isimli şahsa teslimini davacı taraf istemiştir. Davacı taraf çeklerdeki cirosunu iptal etmemiştir. Dolayısıyla söz konusu çekleri düzgün ciro silsilesiyle elinde bulunduran davalıya karşı ciranta olması nedeniyle sorumludur. Ayrıca mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının da infaz edildiği anlaşılmış olup mahkemece davacı aleyhine tazminata hükmedilmesi yasaya uygundur. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/10/2019