Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2409 Esas
KARAR NO : 2019/2111
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/12/2016
NUMARASI : 2015/1109 2016/873
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili, müvekkillerinden … ile davalının yetkilisi ve ortağı olduğu dava dışı … Ltd. Şti arasında 13/08/2015 tarihli sözleşmeyle bu şirkete ait ikinci el plastik enjeksiyon makinasının 110.000,00 TL karşılığında adı geçen müvekkiline satılmasının ve 50.000,00 TL’nin peşin olarak, bakiyesinin ise bono olarak ödenmesinin kararlaştırıldığını, sözleşme gereğince bononun davalı emrine tanzim edilerek verildiğini, bononun diğer müvekkili … tarafından da kefil olarak imzalandığını, sözleşme uyarınca makinenin Yalvaç’ta kurulumunun yapılmak şartıyla sevkinin yapılacağını, ayrıca makinenin nizami bir şekilde çalıştırılarak teslim edilecek olduğunu, ancak bu işlerin satıcı tarafından yapılmadığını, sadece makinenin adrese nakliyesinin sağlandığını, kurulumun yapılması ve çalıştırılması için dava dışı şirketin müteattit kereler arandığını, ancak müvekkilinin oyalandığını, bunun üzerine müvekkilinin teknik servis çağırarak kurulumu yaptırdığını, ancak makinenin hidro motor, kumanda tablosu, ocak komple rezistans ve valflerinin çalışmadığının tespit edildiğini, teknik servisin makineyi çalıştırma çabalarının sonuçsuz kaldığını, bunun üzerine dava dışı şirkete ihtarname çekilerek makinenin iade alınmasını ve bononun da müvekkiline geri verilmesini talep ettiklerini, ancak davalının bu ihtarnameye kayıtsız kaldığını belirterek bonodan dolayı müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında satım sözleşmesi yapıldığını, sözleşmenin konusunun makinenin satışı olduğunu, makinenin nakliye ve kurulumunun üstlenilmediğini, davacının makineyi çalışır halde görüp beğendiğini ve kendisine bu şekilde teslim edildiğini, davacının isteği üzerine yardımcı olmak amacıyla makineden anlayan … Yalvaç ilçesine gönderildiğini, senede karşı senette ispat kuralı gereğince tanık dinletilmesine muvafakat etmediklerini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davacı ile dava dışı şirket arasında satım sözleşmesi yapıldığı, bu ilişkinin bononun neden verildiği konusunu açıklamaya yönelik olduğunu, dolayısıyla davalıya husumet düştüğü, sözleşmenin 13/08/2015 tarihinde yapıldığı, makinenin satım sözleşmesinden bir gün sonra 14/08/2015 tarihinde tesliminin yapıldığı, ihtarnamenin ise 06/11/2015 tarihinde düzenlendiği, senedin ödeme gününden 9 gün öncesi ihtarname çıkartıldığı, satışın ve teslimin yapıldığı tarih ile ihtarnamenin çekildiği tarih arasında yaklaşık 3 aylık bir sürenin bulunduğu, öncesinde dava dışı şirkete herhangi bir ihtarname gönderilmediği, yapılan incelemede makinenin üretim hatasının olmadığı, kurulumdan kaynaklı bir ayıbın bulunduğu, davacının ayıptan ve bedelsizlikten bahsedemeyeceği, keza satın alma anında makinenin detaylı özelliklerine ilişkin bir tespit olmadığı gibi kurulumun kim tarafından ne zaman yapıldığının da belli olmadığı, sözleşmede davalı tarafça çalışır vaziyette kurulum hususunun kararlaştırılmadığı, varsa bile bu hususun dava dışı şirkete daha önce makul bir sürede ihtar edilmediği, bononun ödenmesine kısa bir süre kala yapılan ihtarın ise hayatın olağan akışına uygun düşmediği, davacının iddialarını ispatlayamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; satılan malın ikinci el olup buna göre makinenin satıcısı tarafından kurulmasının hayatın olağan akışına uygun olduğunu, davalının 18/06/2016 tarihli dilekçede kurulum görevi kendilerine ait olmamasına rağmen Süleyman mert isimli şahsı kurulum yapmak için gönderdiklerini ikrar ettiğini, bu durumun kurulum görevinin davalıda olduğunu ispatladığını, makinenin tonlarca ağırlı olup kurulumu yapılmadan ayıp muayenesinin yapılmasının imkansız olduğunu, dolayısıyla da ayıbın tespiti ve ihbarının yapılmasının imkansız olduğunu, müvekkilinin kendi imkanlarıyla kurulum yapıp makinayı çalıştırmak istemiş ise de çalıştıramadığını, bunun üzerine yasal sürede durumu bildirdiğini, ayrıca yapılan keşif ve bilirkişi raporuyla da makinenin çalışmadığının anlaşıldığını, bu tür bir satışta kurulum görevinin kime ait olduğunun uzman bir bilirkişiden görüş alınarak karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir. 13/08/2015 tarihli sözleşme içeriğinde satıcının dava dışı …, alıcının davacı … olduğu, satıcı adına sözleşmeyi davalı …’ın imzaladığı, bir adet … marka 2014 model plastik enjeksiyon makinesinin 110.000,00 TL’ye satıldığı, 50.000,00 TL’sinin nakit alındığı, kalan 60.000,00 TL’si için ise 15/11/2015 vadeli bir adet senet alındığının yazılı olduğu, sözleşme metninde kurulumla ilgili herhagi bir düzenleme bulunmadığı görülmüştür. Dava konusu bononun dava dilekçesi ekinde sunulan fotokopisinin incelenmesinde; düzenleme tarihinin olmadığı, vade tarihinin 15/11/2015 olup 60.000,00 TL bedelli olduğu, keşidecinin davacı …, kefilin davacı …, lehtarın ise davalı olduğu, senedin malen düzenlenmiş olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; makinanın ikinci el makina olduğu, makinede kalıp baskı kolonlarında eksenel kaçıklık olup düzgün ürün elde edilemeyeceği, bu ayıbın makinanın satan firmanın makineyi uygun şekilde montaj ve kurulumunu yapmamasından kaynaklandığı, ayıbın gözle görülecek bir ayıp olmayıp gizli ayıp olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, davalıdan ikinci el makine satın aldığını, ancak makinenin çalışmadığını, bu nedenle sözleşme nedeniyle verilen bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı taraf ise makinenin nakliye ve kurulumunun üstlenilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir. Taraflar arasındaki satım sözleşmesi ikinci el plastik enjeksiyon makinesine ilişkindir. Taraflar arasında imzalandığı belirtilen sözleşme içeriğinde davalı satıcının kurulum yapacağına ilişkin bir yükümlülük belirlenmemiştir. Davalının kurulumu üstlendiği hususu davacı tarafça usulüne uygun delillerle kanıtlanamamıştır. Davalı tarafın savunmasında davacının isteği üzerine … gönderildiği şeklindeki beyanı, davalının makinenin kurulumunu üstlendiği anlamına gelmez. Dolayısıyla kurulumun davalı tarafından üstlenildiği ve yerine getirilmediği şeklindeki istinaf talepleri yerinde değildir. Her ne kadar makinede bir kısım arızalar ve bozukluklar mevcut ise de, söz konusu makine ikinci el olup sıfır makine gibi değerlendirilmesi mümkün değildir. Öte yandan davacı tarafça satın alınan dava konusu makine ikinci el olduğundan davacının basiretli davranarak söz konusu makineyi muayene ederek alması gerekirdi. Dosya içeriğinden davacının ticari satımlarda uygulanması gereken muayene ve ihbar külfetini yerine getirdiği hususu usulüne uygun delillerle kanıtlanamamıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/10/2019