Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2395 E. 2019/2065 K. 11.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2395 Esas
KARAR NO : 2019/2065
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/01/2017
NUMARASI : 2015/620 2017/22
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında 10/09/2002 tarihli finansal kiralama sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmeden kaynaklanan borçların sona ermesi nedeniyle finansal kiralama konusu gayrimenkulün mülkiyetinin 17/12/2007 tarihinde davalıya devredildiğini, bu gayrimenkulle ilgili Esenyurt belediyesi tarafından 06/07/2004 tarihinde 3194 Sayılı İmar Kanunun 42.maddesi uyarınca kaçak inşaat nedeniyle 17.000,00 TL para cezası uygulandığını, davalının ödeme emri gereğini yerine getirmediğini, taşınmaz devredilmeden önce borcun bulunmadığına dair belediyeden yazı alındığını, buna göre belediyenin müvekkilini ibra ettiğini, bu cezanın verilmesinden 10 yıl sonra müvekkili şirketin bankalardaki hesaplarına hacizler konulduğunu, haczin kaldırılması için belediyeye başvurmalarına rağmen kaldırılmadığını, haciz baskısı altında 17.000,00 TL’nin belediyeye ödendiğini, para cezasının verildiği tarihte gayrimenkulü kullananın davalı olduğunu, ayrıca sözleşme nedeniyle de bu bedelden davalının sorumlu olduğunu, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin taşınmazı bütün borçlardan ari olarak devraldığını, müvekkili ile alakası olmayan yapı işlemlerinden kaynaklanan sebepler dolayısıyla 06/07/2004 tarihinde idari para cezası kesildiğini, davacının sözleşmeye aykırı, eksik ve ayıplı ifada bulunduğunu, zira taşınmaza ait tüm borçların en geç mülkiyetin devri aşamasında ifa edilmesi gerektiğini, dolayısıyla taşınmazın ayıplı devredilmiş olduğunu, davaya konu para cezasının müvekkilinin kullanımından kaynaklanmadığını ve idari para cezasının bizzat malike kesildiğini, ayrıca bu idari para cezasının zamanaşımına uğradığını, dolayısıyla davacının bu borcu ödemesinin kabul edilemeyecek nitelikte olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; taraflar arasındaki sözleşmenin 5/b maddesi gereğince resmi mercilerce taahhuk edilen cezaların kiracıya ait olacağı, kiracı tarafından ödenmesi gereken para cezasının davacı kiralayan tarafından ödendiği, para cezasına ilişkin ödeme emrinin 27/10/2004 tarihinde düzenlendiği, 05/11/2004 tarihinde tebliğ edildiği, davacının bu cezayı 10/11/2014’de ödediği, 6183 Sayılı AATUHK’nın 102.maddesi uyarınca kamu alacaklarının 5 yıl içinde tahsil edilmediği takdirde zamanaşımına uğrayacağı, dolayısıyla davacının zamanaşımına uğrayan bir borcu ödeyerek basiretli davranmadığı, davacının hacizlere karşı yasal ve yargısal yollara başvurmak suretiyle hacizleri fekkettirebileceği, kendi kusuruyla idari para cezasını ödeyerek davalının durumunu ağırlaştırdığı, bu nedenle davacının rücuya hak kazanmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; belediye tarafından düzenlenen 27/10/2004 tarihli ödeme emrinin müvekkili şirketle ilgisi olmayan adresteki şahsa 05/11/2004’de tebliğ edildiği, davalının bu tebligattan müvekkilini bilgilendirmediğini, ayrıca belediye tarafından da müvekkiline tebligat yapılmadığını, müvekkilinin haciz baskısı altında ihtirazi kayıtla ödeme yaptığını, davalının bilgi vermemesinin kötüniyetli olduğunu, sözleşme nedeniyle davalının sorumlu olduğunu, öte yandan TBK’nun 596/son maddesinin somut olayda kıyasen uygulamasının mümkün olduğunu, davalının icra dosyasına sunduğu itirazında zamanaşımı gerekçesini ileri sürmediğini, davalının davranışının MK 2’deki dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını, bilirkişi raporunda müvekkilin davalıya rücu hakkı bulunduğunun belirtildiğini bildirmiştir. Davacı tarafından 06/03/2015 tarihinde davalı aleyhine 17.000,00 TL asıl alacak olmak üzere toplam 17.592,67 TL’nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının yetkiye ve borca itiraz ettiği ve takibin durduğu görülmüştür. Taraflar arasında 10 Eylül 2002 tarihinde finansal kiralama sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmenin 5/b maddesinde resmi merciler tarafından taahhuku veya itası yapılan veya kararlaştırılan her türlü asli/fer’i borç , ceza, tazminat, faiz ve giderler, döviz kurlarında fonlama maliyetlerinde, kredi faizlerinde hangi nedenle olursa olsun meydana gelen tüm artışlar kiracıya aittir hükmünün bulunduğu görülmüştür. Esenyurt Belediye Encümenince alınan 06/07/2004 tarihli kararda davacıya ait kaçak yapıya 3194 Sayılı İmar Kanununun 32.maddesine göre yapı tatil tutanağı düzenlendiği, söz konusu yerdeki yapının kaçak yapı olduğu, buna göre 42.madde uyarınca 17 Milyar lira idari para cezası uygulanmasına karar verildiği, ödeme emrinin 27/10/2004’de düzenlendiği görülmüştür. Davacı tarafından 10/11/2014 tarihinde 17.082,00 TL’nin dava dışı belediyeye ödendiği, ödeme dekontunda ihtirazi kayıt dilekçesi kapsamında ödeme şeklinde bir açıklama bulunduğu görülmüştür.Yargılama sırasında alınan 27/05/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; davacının belediye tarafından düzenlenen cezayı ödediği ve bunu ticari defterlerinde davalı hesabına borç olarak kaydettiği, davalı defterlerinde ise 17.000,00 TL’lik cezaya ilişkin herhangi bir kaydın yer almadığı, TBK’nun 302.maddesine göre kiralananla ilgili zorunlu sigorta, vergi vb yükümlülüklere aksi kararlaştırılmadıkça kiraya verenin katlanacağı, 3194 Sayılı İmar Kanununun 42.maddesinde imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine idari para cezası uygulanacağının belirtildiği, bu durumda sözleşme süresince yapının maliki olarak kiralayanın kaçak yapı nedeniyle sorumlu olduğu, ancak finansal kiralama sözleşmesinin 5/b maddesi uyarınca cezaların kiracı tarafından ödeneceği konusunda anlaşıldığı, buna göre bu cezanın davalı kiracı tarafından ödenmesi gerektiği, ancak davacının davalı lehine olacak hukuki imkanları kullanmamasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davalının başlangıçtaki sözleşmeye aykırı fiilinin korunmaması gerektiği gibi, davacının da hukuka aykırı fiilinin korunmaması, ondan yararlanmaması gerektiği, neticede davacının talebinin hukuki imkanları kullanmayarak zararın ortaya çıkmasına kendi fiiliyle neden olduğu gerekçesiyle reddedilebileceği veya davacının talebinin, davalının sözleşmeye aykırı fiilinden kaynaklanan sorumluluğunu zamanaşımı def’inin ileri sürülerek engellenmemesi nedeniyle kabul edilebileceği yolunda kanaat bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, finansal kiralama sözleşmesine konu taşınmazla ilgili tahakkuk ettirilen idari para cezasının ödenmesi nedeniyle rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Davacı taraf, taraflar arasındaki finansal kiralama sözleşmesinin 5/b maddesi uyarınca bu borçtan davalı kiracının sorumlu olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise borçlu olmadıklarını savunmuştur. Esenyurt Belediyesi’nce alınan encümen kararının incelenmesinde; finansal kiralama konusu taşınmazın bulunduğu yerdeki yapının (bodrum + zemin kattan ibaret) kaçak yapı olduğu ve kaçak alanının 1.666,00 m² olduğu belirtilerek İmar Kanunu’nun 42.maddesi uyarınca yapı alakalısına para cezası uygulanmasının kararlaştırıldığı görülmüştür. Davalı taraf finansal kiralama konusu taşınmazı devralmıştır. Finansal kiralama sözleşmesi sona ermiştir. Davacı belediyeye ihtar çekerek bu alacağın istenebilir olmadığını belirtmiş ise de, zamanaşımına uğramış bir borcu ödeyerek davalı tarafın muhtemel savunma araçlarını kullanmasına mani olmuştur. Her ne kadar taraflar arasındaki sözleşmenin 5/b maddesinde resmi mercilerce kesilecek her türlü borç, ceza, tazminat ve giderlerin kiracıya ait olduğu belirtilmiş ise de, söz konusu cezanın tahakkukunun davalının kullanımıyla ilgisi iddia ve ispat edilemediğinden, sözleşmenin 5/b maddesinin somut olayda uygulanabilir olmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.11/10/2019