Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2367 E. 2019/1937 K. 01.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2367 Esas
KARAR NO : 2019/1937
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2016
NUMARASI : 2015/144 E. – 2016/1001 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili; müvekkili banka tarafından davalı şirkete diğer davalıların, kefaleti ile kredi kullandırıldığını, ödemelerin yapılmaması üzerine hesabın kat edilerek borcun ödenmesinin talep edildiği, borcun ödenmemesi üzerine başlattıkları icra takibinin davalıların haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek taksitli ticari krediden kaynaklanan alacakları için davalı … Ltd. Şti ve … bakımından toplam 1.598,41 TL üzerinden, esnek ticari hesaptan ve Business karttan kaynaklanan alacak için toplam 26.182,87 TL üzerinden ve gayri nakit alacak bakımından ise, 16 adet çek için 17.920,00 TL’nin davalılar … Ltd. Şti ve … yönünden itirazın iptaline ve takibin devamına karar edilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili; müvekkilinin 16/12/2010 günlü 200.000,00 TL limitli ve 18/04/2013 günlü 200,000,00 TL limitli genel kredi sözleşmelerinde imzası ve kefaleti bulunmadığını dolayısıyla bu sözleşmelere dayalı müvekkilininden talepde bulunulamayacağını ayrıca müvekkilinin imzası bulunan sözleşmelerde ise, imzaların davacı banka tarafından gerekli açıklamalar yapılmadan bir anlamda hile ile bir çok belge arasında boş olarak imzalatıldığını, süre geçtikten sonra üzeri doldurularak takibe konulduğunu dolayısıyla kefaletinde hukuken geçersiz olduğunu, öte yandan 01/06/2010 tarihli sözleşmeyi borçlu …Ltd. Şti adına imzalayanların … ve müvekkilinin görüldüğünü ancak sözleşmenin imza tarihinde müvekkilinin şirket ortağı olmadığı gibi şirket temsilcisi de olmadığını, zira müvekkilinin 11/12/2009 tarihli şirket hisse devir sözleşmesi ile şirketteki hissesinin tamamını … devrettiğini, ayrıca bu tarihte şirket yetkililerin … olduğunu, bu durumun 19 Şubat 2010 tarihli imza sirkülerinden de belli olduğunu, ayrıca Business Kartların müvekkiline verilmediği gibi müvekkilince harcama yapılmadığını, yine çek defterlerinin müvekkiline verilmediği gibi bankaya iade edildiğini, bu nedenle müvekkilinden talepte bulunulamayacağını, ayrıca takipte borçlu gösterilen ve takibe itiraz eden … davanın ihbar edilmesi gerektiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; asıl borçlu şirket yönünden gayri nakit alacağın 17.920,00 TL olduğu ve bu tutarın depo edilmesi gerektiği, yine 26.304,00 TL esnek ticari kredi, 1.608,91 TL taksitli ticari kredi alacağının bulunduğu, asıl borçlu yönünden bu miktarlar itibariyle itizarın iptali gerektiği, kefil davalı …’nun ise her ne kadar şirket ortağı ve imzası olmadığı yolunda itirazda bulunmuş ise de yapılan incelemede 2009 ve 2010 tarihli 60.000,00 ve 25.000,00 LT’lik sözleşmelerde müşterek ve müteselsil kefil olarak imzası bulunduğu ve asıl borçlu ile birlikte borç miktarının değerlendirilmesi gerektiği gerekçeleriyle gayri nakit alacak yönünden davanın kabulüne, esnek ticari kredi alacağı yönünden davanın kısmen kabulüne, takibin 26.304,00 TL üzerinden devamına, asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatı alnmasına, taksitli ticari kredi sözleşmesi yönünden ise; davanın kısmen kabulüne, davalıların itirazının 1.608,91 TL üzerinden iptali ile takibin devamına ve %20 inkar tazminatına karar verilmiş, kararı davalı … vekili ile diğer davalılar … ve … Ltd. Şti vekili ayrı ayrı istinaf etmiştir.Davalılar …Ltd. Şti ve … vekili,istinaf sebebi olarak; müvekkillerinin bankadan kredi kullanmadığını, çek defterinin kullanılmadan bankaya iade edildiğini, ayrıca kredi kartlarının da herhangi bir borçlandırıcı işlem tesis edilmeksizin davacıya iade edildiğini, kaldı ki eldeki davanın diğer davalı … müvekkili …Ltd. Şti’nden ayrıldıktan sonra şahsı için başvurduğu, davacı nezdindeki işlemleri gerçekleştirirken şirket adına imzalanan evrakları ibraz etmesinden vuku bulduğunu bildirmiştir.Davalı … vekili, istinaf sebebi olarak; mahkemenin savunmalarını incelemediğini, raporun dosya içeriğine aykırı olduğunu, ayıca raporu verenin muhasebeci olduğunu, rapora itirazlarının dikkate alınmadığını, kararın gerekçesinde davanın kabulünün ve itirazlarının reddine dair nedenlerin gösterilmediğini, çek karnesiyle ilgili savunmalarının dikkate alınmadığını, 23/12/2009 tarihli sözleşmeye göre çek karnesinin müvekkiline verilmediğini, bir kısım çekleri içeren 20/12/2010 teslim tarihli çek karnelerinin … isimli bir kişiye verildiğinin dosyadaki teslim-tesellüm belgesiyle sabit olduğu, bu kişinin … Ltd. Şti’nde hissesi veya ortaklığı olmadığı gibi temsilci, müdür sıfatının da bulunmadığını, bu kişiye hangi gerekçeyle çek karnesi verildiğini belli olmadığını, çek karnesinin ilgisiz kişiye verilmesinin sonuçlarından davacının sorumlu olduğunu, ayrıca çek karnelerinin verildiği tarihte müvekkilinin davacı şirketle herhangi bir ilgisinin kalmadığını, zira müvekkilinin 11/12/2009’da şirketteki hissesini devrettiğini, devir işlemlerinin 14/01/2010 tarihinde ticaret sicil gazetesinde yayınlandığını, 23/12/2009 tarihli sözleşmeye göre verildiği ileri sürülen çek karneleri yönünden davacı bankanın ödemiş olduğu yada ödeme riskinin olduğu bir durumun söz konusu olmadığını, o tarih itibariyle çeklerdeki zaman aşımı 6 ay olup çekler çoktan zaman aşımına uğradığından davacının kimseye karşı bir ödeme mükellefiyetinin olmadığını, ayrıca Çek Kanununun 2/7-d, geçici 1/2 ve 3/9 maddelerine göre davacının kimseye karşı mükellefi bulunmadığını, teknik bilgi gerektirmeyen bu konularda hakimin bilirkişiye gitmesine gerek olmadığını, yine 01/06/2010 tarihli 25.000,00 TL limitli sözleşmeye dayalı business kartlarla ilgili olarak müvekkilinden alacak istenemeyeceğini, zira bu tarihte müvekkilinin şirkette hissedar olmadığı gibi herhangi bir temsil yetkisinin de bulunmadığını, sözleşmenin yetkili kişinin imzasını taşımadığını, asıl borçlu açısından sözleşmenin geçersiz olduğunu dolayısıyla kefaletin de geçersiz olduğunu, ayrıca müvekkiline verilmiş herhangi bir kartta bulunmadığını, bankanın kötü niyetli olduğunu, yine 25.000,00 TL’lik kefalet limitininde aşıldığını, aleyhe inkar tazminatının da doğru olmadığını bildirmiştir.Davacı tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya fotokopisinin incelenmesinde; davacının, davalılar ile dava dışı … aleyhine A- Esnek Ticari Kredi ve Business Kart borcundan dolayı 24.822,48 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 26.736,24 TL’nin davalı akit dışındaki diğer davalılardan B- Taksitli Ticari Kredileri nedeniyle 1.501,06 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 1.614,08 TL’nin davalılar …Ltd. Şti ve …, C- gayri nakit alacak yönünden ise 17.920,00 TL’nin depo edilmesinin davalı … dışındaki diğer davalılardan depo edilmesi için 10/10/2014 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı, davalılar … ile dava dışı …’ın bankaya borçlarının olmadığını, konuyla ilgili 08/08/2014 tarihli ihtarnameye cevap verdiklerini ayrıca 11/12/2009 tarihinde hisse devrini sunduklarını bildirmişlerdir.Davalılar … Ltd. Şti ve … vekili; davacı bankaya herhangi bir borçlarının bulunmadığını bildirerek itiraz etmişlerdir.İcra dosyası içerisinde bulunan sözleşme fotokopilerinin incelenmesinde; 29/12/2009 tarihli 60.000,00 TL limitli kredi sözleşmesinin asıl borçlusunun davalı … Ltd. Şti, kefillerinin ise … ve … olduklarını, 01/06/2010 tarihli 25.000,00 TL bedelli sözleşmenin asıl borçlusunun davalı …Ltd. Şti, kefillerinin … ve … oldukları, 16/12/2010 tarihli sözleşmenin borçlusunun davalı … Ltd. Şti, kefilinin ise … olduğu, 09/04/2013 tarihli 200.000,00 TL’lik sözleşmenin borçlusunun …. Ltd. Şti, kefilinin ise … olduğu görülmüştür.Yargılama sırasında alınan ve banka E baş Müfettiş/Müdür/SMMM/Bağımsız Denetçi sıfatıyla rapor düzenleyen bilirkişiden alınan 20/09/2016 tarihli raporda dosya içeriği bilgi belgeler banka kayıtları üzerinde inceleme yapıldığının belirtildiği, sözleşme kapsamında kredi borçlusuna 2 adet Business Kartın verildiği, kat ihtarıyla toplam 26.323,54 TL’nin istenildiği, davalıların temerrüde düştüğü, kat tarihi olan 31/07/2014 tarihi itibariyle davacı bankanın toplam nakdi kredi alacaklarından 26.323,54 TL alacaklı olduklarını 16 adet çek yaprağı için gayri nakti riskin ise 17.920,00 TL olduğu, sözleşmenin 11.maddesi uyarınca temerrüt miktarının %36.36 olarak tespit edildiği, davacının Business Kartlar için %30,24 oranında temerrüt faizi uyguladığının belirlendiği buna göre taksitli ticari kredi alacağının toplam 1.608,91 TL, esnek ticari kredi ve business kart alacağının ise 26.304,34 TL olarak belirlendiği buna göre davacının toplam alacağının 27.913,25 TL olduğu ayrıca 359,34 TL’de noter masrafının bulunduğunun anlaşıdığı, davacı bankanın verdiği çek yapraklarında 16 adedinin meri olduğu, buna göre 17.920,00TL’nin davacı tarafından talep edilebileciği, davalı … 01/06/2010 tarihli 25.000,00 TL ve 29/12/2009 Tarihli 60.000,00 TL sözleşmede de kefaleti bulunduğu, şirketi temsille ilgisinin olmamasının kefaleti hükümsüz kılmadığı, sorumlu olan miktarın kefalet miktarında kaldığı yolunda görüş bildirilmiştir.
G E R E K Ç E :Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. Davacı ile davalı asıl borçlu şirket arasında 4 adet kredi sözleşmesi imzalanmış olup, bu sözleşmelerden 29.12.2009 tarihli ve 60.000 TL bedelli kredi sözleşmesi ile 01.06.2010 tarihli 25.000 TL bedelli kredi sözleşmesinde kefiller dava dışı … ile davalı …’dur. Diğer 16.12.2010 tarihli 200.000 TL bedelli kredi sözleşmesi ile 18.04.2013 tarihli 200.000 TL bedelli kredi sözleşmesinde ise sadece davalı …’dır. Davalı … dışındaki davalılar davaya cevap vermemişlerdir. Bir başka ifade ile bu davalılar davayı inkâr etmiş sayılırlar. Davalı … ise, sonraki sözleşmelerde kefaletinin bulunmadığını, önceki sözleşmelerde ise, şirket yetkilisi olmadığından sözleşmenin geçersiz olduğunu, ayrıca Business kartların kendisine verilmediğini, çek defterinin de bankaya iade edildiğini savunmuştur.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; dosya içeriği, bilgi ve belgeler ile davacı banka kayıtları üzerinde inceleme yapıldığı belirtilmiş ise de, dava konusu alacak kalemlerini oluşturan kredi borcunun hangi sözleşmelerden kaynaklandığı rapordan anlaşılamamaktadır. Kredinin hangi sözleşme yada sözleşmeler nedeniyle nasıl ve ne miktarda kullandırıldığı, rapor içeriğinde gösterilmemiştir. Öte yandan, çek karnelerinin iade edilip edilmediği, hangi çekler yönünden depo edildiğinin rapor yerinde tartışılmadığı, kredi kartlarıyla harcama yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa ne kadar yapıldığı hususlarında bilirkişi raporu ayrıntılı incelemeyi içermediği gibi istinaf denetimine de elverişli değildir. Bu itibarla mahkemece dosyanın, bankacılık konusunda uzman bir bilirkişi yada bilirkişi heyetinden banka kayıtları üzerinde de inceleme yaptırılmak suretiyle takip ve dava konusu kredi borçlarının hangi sözleşme yada sözleşmelerden kaynaklandığı, kredi yada kredilerin nasıl ve ne miktarda kullandırıldığı, çek karnelerinin iade edilip edilmediği, depo talebine ilişkin çeklerin hangi çekler olduğu, çek karnelerinin hangi sözleşme yada sözleşmelere dayalı olarak borçluya verildiği, kredi kartlarıyla harcama yapılıp yapılmadığı, yapılan harcamaların tutarının ne olduğu, borçlu veya kefiller tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı, kat tarihindeki ve takip tarihindeki banka alacağının ve davacı bankanın isteyebileceği temerrüt faizi miktar ve oranlarının ne olduğu hususlarında, dayanakları da rapor yerinde açıkça gösterilmek ve belirtilmek suretiyle ayrıntılı incelemeyi içerir ve istinaf denetimine elverişli bilirkişi raporu alınıp, tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dahilinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca, davalıların istinaf taleplerinin kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davalı … vekili ile davalılar … ve … Ltd.Şti vekilinin istinaf istemlerinin ayrı ayrı kabulü ile, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/12/2016 gün ve 2015/144 Esas, 2016/1001 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya yukarıdaki gerekçede belirtilen hususlarda devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harçlarının talepleri halinde davalılara ayrı ayrı iadesine,4-İstinaf yargılama gideri olarak; a)Davalı … vekili tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, b)Davalı … ve … Ltd.Şti vekili tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 01/10/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.