Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2297 E. 2019/1933 K. 01.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2297 Esas
KARAR NO : 2019/1933
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2016
NUMARASI : 2015/629 E. – 2016/865 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili, davalının 21/08/2014 tarihli taahhütname uyarınca; çiğ sütün litresini 1.50 TL’den almayı kabul ettiğini, müvekkili tarafından davalıya satılıp teslim edilen sütlerden dolayı müvekkilinin bakiye alacağının 345.198,42 TL olmasına rağmen davalının müvekkiline toplam 245.234,81 TL ödeme yaptığını kalan 99.963,61 TL’nin halen ödenmediğini, davalının müvekkiline çiğ süt fiyat farkı ve katkı su bedeli isimleri altında fatura düzenlediğini, bu şekilde fatura düzenleneceğine dair taraflar arasında anlaşma yada tahammül bulunmadığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 99.963,61 TL’nin davalının temerrüte düşürüldüğü tarihten itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını, söz konusu taahhütnamenin müvekkilinin vasıfsız bir çalışanı tarafından imzalandığını, bu taahhütnamenin müvekkilini bağlamadığını, bu işleminde müvekkili şirketçe onaylanmadığını, davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davalının 21/08/2014 tarihli yazı ile 01/09/2014 ila 31/01/2014 tarihleri arasında çiğ sütün litresini 1.50 TL’den almayı taahhüt ettiğini, yapılan bilirkişi incelemesinde bu sözleşme yükümlerinin uygulandığını ve adet haline getirildiğinin anlaşıldığı, davacının kestiği tüm faturaların davalı tarafından kabul edilip defterlerine kaydedildiği, davanın çiğ süt fiyat farkı ve su katkı bedeli ismiyle düzenlediği faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının bu şekilde alacağı olduğunu kanıtlayamadığı, 21/08/2014 tarihli yazının yetkisiz kişi tarafından imzalandığı itirazının yerinde olmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne, 99.963,61 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.Davalı vekili istinaf sebebi olarak; mahkemenin davalı savunmalarını dikkate almadığını, davalı şirketin yetkisiz çalışanı tarafından imzalanan taahhütnamenin geçerli sayılmasının doğru olmadığını, litre başına 1.50 TL’nin yüksek olduğunu, … Süt Konseyinin belirlediği taban fiyat dikkate alındığında bu durumun anlaşılacağını ve davacının bakiye alacağının kalmadığının ortaya çıkacağını, dosyada bir tek rapor olduğu halde raporlar ifadesinin kullanılmasının doğru olmadığını, raporda hukuki değerlendirmeler yapıldığını, davacının sattığı sütün kalitesinin düştüğüne dair laboratuvar sonuçlarını içeren e-postaların içeriğinden kararda bahsedilmediğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin kriterlerinin yazılı şekilde belirlenmediğini, belgeyi imzalayan kişinin tanık olarak dinlenmediğini ve uyuşmazlığın aydınlatılmadığını, ortada geçerli ve bağlayıcı bir sözleşme bulunmadığını, fiyatın mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi gerektiğini, … Süt Konseyi tarafından belirlenen taban fiyatın litre başına 1.15 TL olduğunu, buna göre müvekkilinin bakiye borcunun kalmadığını, davacının başka firmalara yaptığı satışların fiyatlarının sorulmasını talep etmelerine rağmen mahkemenin bunu dikkate almadığını, müvekkilince yapılan ödemelerin satın alınan sütün kalitesine göre piyasa rayiçlerine ve taraf iradelerine uygun olup herhangi bir borcun kalmadığını, faturalara itiraz edilmemesinin faturaların içeriğinin ve miktarının kesin bir şekilde doğru olduğu anlamına gelmeyeceğini, müvekkilince ürün teslim ve incelenmesini takiben karşı tarafla yapılan şifahi görüşmelerin sonuçsuz kalması üzerine iade faturalarının düzenlendiğini, davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını bildirmiştir.Dava dilekçesine ekli 21/08/2014 tarihli taahhütname başlıklı belge fotokopisinin incelenmesinde; “… San. Tic. A.Ş olarak 01/09/2014 – 31/12/2014 tarihleri arasında süt alımına başlayacağımız … İşletmelerinin üretmiş olduğu çiğ sütün tamamının 1 LT = 1.50 TL’den satın alacağımızı taahhüt eder bilgilerinize sunarız.” şeklinde olup alt kısmında davacı şirket kaşesi ve imza bulunduğu görülmüştür. Davalı tarafından düzenlenen 31/12/2014 tarihli faturanın 1.641,03 TL bedelli olup, katkı su bedeli konulu olduğu, 30/11/2014 tarihli 26.197,26 TL bedelli faturanın ise çiğ süt fiyat farkı konulu olduğu, 31/10/2014 tarihli 72.125,32 TL bedelli faturanın ise çiğ süt fiyat farkı konulu olduğu, davalının söz konusu bu faturalara itiraz ederek 19 Ocak 2015 tarihli ihtarname ile davacıya iade edildiği anlaşılmıştır.Yargılama sırasında alınan 06/06/2016 tarihinde mahkemeye sunulan Mali Müşavir bilirkişi raporunda taraf defterlerinin incelendiği, davacı defterlerinde dava tarihi itibariyle davalıdan 99.963,61 TL alacaklı gözüktüğü, davalı defterlerinin incelenmesinde ise, dava tarihi itibariyle davacıya borç gözükmediği, davacının düzenlediği tüm faturalarının davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, uyuşmazlığının davalı tarafından düzenlenen 3 adet faturadan kaynaklandığı, davacının bu faturaları davalıya iade ettiği, mahkemece süt konseyine yazılan müzekkereye verilen cevapta çalışma dönemi içinde süt fiyatının ortalama 1.15 TL olduğu, davacının ise süt bedelini 1,50 TL’den hesapladığı, davalının düzenlenen faturalara itiraz etmediği, dolayısıyla niye itiraz etmediğinin ve fatura bedellerinin neden ödendiğinin davalı tarafça ispat edilmesi gerektiği, davacının alacak ihtarnamesinin davalıya tebliğinden 7 gün sonrası olan 24/01/2015’den itibaren temel faiz yürütülmesi yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. …Süt Konseyi tarafından mahkemeye verilen cevaptan, Temmuz – Aralık 2014 yılı için ortalama süt bedelinin 1.15 TL olduğu görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili talebine ilişkindir. Taraflar tacir olup, aralarındaki ilişki ticari satım ilişkisidir. Davacı taraf, davalıya süt sattığını, bakiye kısmını alamadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davacının dayandığı taahhütnamenin müvekkilini bağlamadığını, borcunun bulunmadığını savunmuştur. Öncelikle, davacı mal satıp teslim ettiğini, usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır.Somut olayda davacı tarafça düzenlenen bütün faturalar davalı tarafın defterlerinde kayıtlıdır. Bu durum davacının fatura konusu malları aldığını ispatlar. Bu durumda davalının fatura bedellerini ödediğini ispatlaması gerekir. Davalı taraf davacının dayandığı taahhütnamenin geçersiz olduğunu savunmuş ise de; söz konusu belge davalının çalışanı tarafından imzalanmış ve bu belge çerçevesinde süt satımı gerçekleşmiştir. Bir başka ifade ile taahhütname çerçevesinde ilişki yürütülmüştür. Dolayısıyla, davalının bu konuya ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Kaldı ki; davalı taraf tacir olup 6102 sayılı TTK 18.madde uyarınca, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde, basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Bu bağlamda davalı, davacının düzenlediği faturaları almış, faturalara itiraz etmemiş ve defterlerine işlemiştir. Dolayısıyla fatura içeriği kesinleşmiştir. Bu itibarla; fatura içeriğindeki bedelle ilgili istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan, davalı taraf kendilerinin süt almalarını ve incelemesini takiben davacı tarafa durumu bildirdiklerini iddia etmiş ise de; bu husus (satım konusu sütlerle ilgili muayene ve varsa ayıpla ilgili ihbar külfetinin yerine getirildiği) davalı tarafça usulüne uygun delillerle kanıtlanamamıştır. Hal böyle olunca, usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkeesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 6.828,51 TL harçtan, peşin alınan 1.711,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.117,11 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 39,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 01/10/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.