Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2264 Esas
KARAR NO : 2019/2155
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/01/2017
NUMARASI : 2015/61 2017/14
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine bonoya dayalı takip başlattığını, müvekkili ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, müvekkili şirket yetkilisi … takibe konu senedi incelediğinde, imzanın eski ortağı …’ün imzasına benzerliğinin görüldüğünü, bunun üzerine bu kişi ile davalı aleyhine suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın devam ettiğini, davalının ifadesinde müvekkili yetkilisi … tanımadığını, senedi … ona verdiği paralar karşılığında aldığını beyan ettiğini, … ise davalıdan peyder pey borç aldığını, aldığı paraları .. havale ettiğini, ancak davalıya ödeme yapamadığını, bu nedenle şirket adına bonoyu imzalayıp davalıya verdiğini, borcun şirketin borcu olduğunu beyan ettiğini, buna göre hem davalının hem de davacı şirketin eski ortağının davacı şirkete borç verilmediğini kabul ettiklerini, eski ortağa verilen borçlardan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının doğru olmadığını belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmadığını, … ifadesinde senetten … haberi olduğunu belirttiğini, bu kişinin şirketin finansal ihtiyaçları için davalıdan para aldıklarını beyan ettiğini, davacının dava dilekçesinde … zaman zaman para aldığını kabul ettiğini, bu beyanın ikrar niteliğinde olduğunu, sundukları belge ve yazışmalardan davacı şirket ve ortaklarının devamlı borç para bularak şirketi fonladıklarını, ancak daha sonra borcu inkar yolunu seçtiklerini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacı şirket ile davalı lehtar arasında herhangi bir akdi ilişki olmadığı, dolayısıyla davacı şirketin herhangi bir borcunun ödenmesi için bononun düzenlenmediği, senedin tanzim tarihinde davacı şirketin ortağı olan dava dışı … tarafından kendi şahsi ihtiyaçları için almış olduğu borçların ödenmesi için bononun düzenlendiği kanaatine varıldığı, bu tür bir borcun ödenmesi amacıyla şirket adına senet düzenlenebilmesi için o tarihte şirketin diğer ortağı olan … de onayının alınması gerektiği, dava dosyası içeriğinden böyle bir onayın bulunmadığının anlaşıldığı, senedin geçersiz olduğu, davacıyı bağlamayacağı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının dava konusu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasından tahsil edilen 43.100,00 TL’nin davacıya iadesine, hükmolunan tutarın %20’si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; şirket ortağı olarak gösterilmesine rağmen şirketin kuruluş sermayesi dahil tüm yatırımın … tarafından yapıldığını, zira adı geçenin Amerikada yaşaması nedeniyle … ve eşini ortak olarak gösterdiğini, bu durumun …. karakol ifadesinden de anlaşıldığını, … şirketin kuruluşundan itibaren şirkete para gerektiği gerekçesiyle … kişisel hesabına yatırılmak üzere para istediğini, bu paraların da … hesaplarına gönderildiğini, bu durumun …i’nin 13/10/2009 tarihli muhasebecisine gönderdiği mailden de anlaşıldığını, bahsi geçen parayı isteme ve ödeme ilişkisinin … şirket ortaklığından ayrılmasına kadar devam ettiğini, dava dışı eski ortağı müvekkilinden şirket adına borç para aldığını ve şirketin münferiden imza yetkilisi sıfatıyla söz konusu senedi düzenlediğini, kararın gerekçesinde ise davacı lehine delil teşkil etmeyecek şirket defter ve kayıtlarıyla bu kayıtlar üzerinde gerçeğe aykırı tespitler içeren bilirkişi raporunun gösterildiğini, ayrıca dava dışı eski ortağı … senet düzenleyebilmesi için ortaklar kurulu kararının olması gerektiğinden bahsedildiğini, oysa bu kişinin şirketi en geniş anlamda temsil ettiğini, bu yetkinin borçlandırıcı ve kazandırıcı işlemlerin tamamını kapsadığını, bu durumda mahkeme tarafından ayrıca bir ortaklar kurulu kararı alınmasının hayatın olağan akışına ve hukuk mantığına aykırı olduğunu, müvekkilinin iyiniyet göstergesi olarak vade tarihini ileri bir tarih olarak belirlediğini, eksik inceleme yapıldığını, dosya içinde davacının beyanları ve şirket defterleri dışında herhangi bir delil sunulmadığını, yukarıda bahsettikleri maillerin mahkemece değerlendirilmediğini, raporun hatalı olduğunu, senette imzası olan … tanıklığına başvurulmadığını, tek taraflı sunulan şirket defterlerinin sahibi lehine delil özelliği bulunmadığını, borcun şirket için alındığını, ancak bu paraların şirket defterlerine işlenmediğini, yazışmaların ve para transferlerinin mahkemece dikkate alınmadığını, şirket defterlerinin gerçeği yansıtmaması nedeniyle bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, şirketin kuruluş yılı olan 2009 yılından tüm defterlerin incelenmesi gerekirken 2010-2013 yılı defterlerinin incelenmesinin doğru olmadığını, müvekkilince takibe geçilmesinden sonra davacıya ait sigorta poliçesi sundukları aracın satıldığını, bu araç satımına ilişkin ortaklar kararı olmadığı gibi satışla ilgili ticari defterlerde bir kayıt da bulunmadığını, … şirketten şahsi işleri için de para çektiğini, davacı tarafından tek taraflı sunulan defterlerin dosya içindeki belgelerle makul olarak denetiminin yapılmasının mümkün olmadığını, kararın ceza yargılaması beklenmeden verilmesinin doğru olmadığını, zira İstanbul 3.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/197 esas sayılı dosyasında davacı şirket ortağı… şikayetçi sıfatıyla yer alırken müvekkili ile … sanık sıfatıyla yargılandığını, dolayısıyla bu yargılamanın sonucunun beklenmesi gerektiğini bildirmiştir. Gaziosmanpaşa ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının bir kısmının fotokopisinden davalının davacı şirket aleyhine 117.000,00 TL asıl alacak olmak üzere toplam 122.850,00 TL’nin tahsili için bonoya dayalı olarak 21/11/2014 tarihinde kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığı, takibe konu senedin 05/03/2013 tanzim, 25/08/2014 vade tarihli, 117.000,00 TL bedelli olduğu, keşidecisinin davacı şirket, lehtarın ise davalı olduğu, senedin nakden düzenlendiği görülmüştür. Hazırlık soruşturması sırasında … kendisinin Türkiye’ye döndükten sonra geliri olmadığından ve şirketten de bir gelir alamadığından … isimli kişiden peyder pey para aldığını, aldığı paraları … hesabına havale ettiğini, ayrıca kendisine elden nakit olarak verdiği paralar da olduğunu, …’dan aldığı paraları peyder pey ödediğini, ancak 2013 yılında ödeyemediği için ve şirketin işlerinin de iyi gitmemesi nedeniyle senet düzenlediğini, senede şirket kaşesini vurduğunu, borcun şirketin borcu olduğunu beyan ettiği görülmüştür. Hazırlık soruşturması sırasında müşteki …’dan ve … şikayetçi olduğu, …’ı tanımadığını, şirketin muhasebe kayıtlarında böyle bir borcun olmadığını beyan ettiği görülmüştür. Hazırlık soruşturması sırasında beyanda bulunan … ise … tanımadığını, … tanıdığını, bu kişinin şirket kurduktan sonra para ihtiyati olduğunda 2013 yılına kadar değişik miktarlarda para aldığını, borcu ödemesini istediğinde kendisinin şirketin işlerinin iyi gitmediğini söylediğini, senedi düzenlediğini ve şirket kaşesini kullandığını, yanında şirket yetkilisi olduğuna dair belgeyi de sunduğunu, senetten dolayı şirketten alacağı olduğu için takip başlattığını beyan ettiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan iki kişilik bilirkişi raporunda; davacı şirket defterlerinde senetle ilgili bir kayda rastlanılmadığı, davacının ortakları olan…. ve … 2011, 2012 ve 2013 yıllarında herhangi bir borç bakiyelerinin olmadığı, buna göre şirket ortaklarının davacı şirkete borç verdiklerine ilişkin herhangi bir hesap hareketinin olmadığının anlaşıldığı, yine davacı şirketin 2011, 2012 ve 2013 kayıtlarında davalının alacağı olduğuna dair bir kayda da rastlanılmadığının belirtildiği, davalının davacı şirkete borç verdiğine dair herhangi bir makbuz, belge vs ibraz edemediği, icra dosyasından davalıya 41.300,00 TL ödeme yapıldığı, davalının ağır ceza mahkemesindeki duruşmada peyder pey davacı şirketin eski ortağı … nakit paralar verdiğini beyan ettiği, davalının varsa bir alacağı bunu davacı şirketten değil eski ortağı olan dava dış …yöneltmesi gerektiği, … kendi şahsi ihtiyaçları için aldığı borçları ödemek maksadıyla bu senedi düzenlediği kanaatine varıldığı, böyle bir durum için ise diğer ortağın, yani … onayının alınması gerektiği, senedin geçersiz olduğu, davacıyı bağlamadığı, bu senetten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığı yolunda görüş ve kanaat belirtildiği görülmüştür.İstanbul 3.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/197 esas sayılı dosyasında davalı ile davacı şirketin eski ortağı …. hakkında kamu davası açıldığı, bu kişilerden davalının 24/11/2015 tarihli duruşmadaki ifadesinde; … çocukluğundan beri tanıdığını, nakit para aldığını, … tanımadığını, 2013 yılı Mayıs ayında paraları ödemesini istediğini, kendisinin de bir yıl sonraya senet verebileceğini söylediğini ve senedi şirket kaşesiyle kaşeleyerek verdiğini, paraları şirket adına aldığını söylediğini, tefecilik yapmadığını belirttiği, sanık … ise; şirkete finansal destek sunduğunu, yetmediğinden diğer sanıktan borç alıp şirkete verdiğini, bu durumdan … de haberi olduğunu, borç parayı verdiğinin e-postalarda geçtiğini beyan ettiği görülmüştür. Dosyada yapılan yazışmadan İstanbul 3.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/197 esas sayılı dosyasının halen derdest olup duruşmasının 16/01/2020 tarihine bırakıldığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, dava konusu senedin şirket borçları için düzenlenmediğini, davalı ile davacı arasında da ticari ilişki bulunmadığını, senedin davacı şirketin önceki ortağı tarafından düzenlendiğini iddia ederek borçlu bulunmadığının tespitini istemiştir. Davalı taraf ise davacının iddialarının doğru olmadığını, verilen paraların davacı şirketin finansmanında kullanıldığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Dosya içerisinde bulunan Gaziosmanpaşa C. Başsavcılığı’nca düzenlenen 13/08/2015 tarihli fezleke içeriğinden; davacı şirketin temsilcisi … davalı ile davacı şirketin önceki ortağı olan … hakkında şikayette bulunduğu, davacı şirketin defterlerinde borca ve bonoya dair bir kayıt bulunmadığı, şüpheli … ortaklık payını müştekiye devrettikten sonra davacı şirketin borçlu davalının ise alacaklı gözüktüğü senedin hisse devrinden önceki bir tarihe tekabül edecek şekilde şüphelilerin bono düzenledikleri ve şüpheli … eliyle icra takibi başlatıldığı, senedin sahte olarak oluşturulduğu, sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarının işlendiğinin iddia edildiği, bu fezleke üzerine İstanbul C. Başsavcılığı’nca 02/09/2015 tarih ve 2015/32533 esas sayılı iddianame ile İstanbul 3.Ağır Ceza Mahkemesi’ne kamu davası açıldığı ve yargılamanın devam ettiği, en son olarak duruşmanın 16/01/2020 tarihine bırakıldığı görülmüştür. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK’nun 74.maddesi uyarınca, ceza mahkemesince maddi vakıanın tespitine ilişkin kararlar hukuk hakimini bağlayacağından, anılan ceza dosyasının sonucu beklenerek tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup açıklanan bu yön itibariyle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/01/2017 tarih, 2015/61 esas, 2017/14 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği üzere ceza dosyasının sonucu beklenip tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-Bu aşamada sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 5-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 6-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 19,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 104,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uayrınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.16/10/2019