Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2252 E. 2019/2066 K. 11.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2252 Esas
KARAR NO : 2019/2066
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/09/2016
NUMARASI : 2015/1634 2016/665
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin abisi … dava dışı … faizli olarak 145.000,00 USD aldığını, … müvekkilini kandırmak suretiyle 170.000,00 USD miktarlık açık senetle imzasını aldığını, faizli borcun teminatı olarak … adına kayıtlı taşınmazın … devredildiğini, … aldığı 145.000,00 USD’yi ödeyemeyince 2009 yılında teminat olarak alınan bu senedin 2012 tanzim tarihi yazılmak suretiyle 2013 yılında takibe konulduğunu, takibi davalının başlattığını, oysa senedin davalıya verilmediğini, bu nedenle başlangıçta imza itirazı yapılmışsa da bu itirazdan feragat edildiğini, ayrıca davalı ile dava dışı … hakkında tefecilik suçundan şikayette bulunduklarını, soruşturmanın devam ettiğini, müvekkili ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, davalının aylık 1.000 TL gibi bir ücretle çalıştığını, hazırlık soruşturması sırasında …ın … borç para verdiğinin ifade edildiğini, ayrıca senedin tanzim tarihinde müvekkilinin yurt dışında bulunduğundan imzalamasının fiilen mümkün olmadığını, bu durumun davalının sonradan ileri tarihli olarak senedi doldurduğunu gösterdiğini belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, senedin ve takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının abisi … davacı ve aile üyelerine ait hisseli taşınmazın tamamının satışı hususunda müvekkili ile irtibata geçildiğini, müvekkilinin de dava dışı … bu taşınmazı alması için teklif götürdüğünü, taşınmazın tamamının 600.000,00 USD’ye alınmasının kararlaştırıldığını, taşınmaz üzerinde hacizler bulunduğunu, … ile … ait hisseleri 400.000,00 USD karşılığında aldığını, diğer hisse üzerindeki hacizler devam ettiği için satın almadığını, daha sonra müvekkilinin yaptığı işin yarım kalmaması için taşınmazın kalan hisselerinin alımı için davacı ve kardeşleri ile 170.000,00 USD’ye anlaştığını, bu nedenle 170.000,00 USD’yi davacı ve diğer hisse sahiplerine verdiğini ve karşılığında dava konusu senedi aldığını, ancak davacı ve ailesinin hacizleri kaldırmadığını, satışın da gerçekleşmediğini, bunun üzerine müvekkilinin alacağını tahsil etmek için icra takibi başlattığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; davacının muvazaa iddiasında bulunduğu, senede karşı senetle ispat kuralı gereğince davacının takibe konu bononun muvazaa sebebiyle verildiğini, boş olarak tanzim edilip ödeme ve vade tarihlerinin daha sonra doldurulduğu iddialarını yazılı delille ispatlaması gerektiğini, bono metninden muvazaa iddiasının anlaşılamadığını, davacının yazılı delil sunmadığı, davacıya yemin teklifi için muhtıra çıkarıldığı, ancak herhangi bir beyanda bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; davalının taşınmaz satışı ile ilgili sözleşme akdedildiğini iddia ettiğini, ancak herhangi bir belge ibraz etmediğini, dolayısıyla senede karşı senetle ispat kuralının bu aşamada müvekkili aleyhine yorumlanamayacağını, muvazaanın olduğu durumlarda senede karşı senetle ispat kuralının uygulanmayacağını, aksi iddianın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, delil listelerinin 5.sırasında yer alan müvekkilinin yurt dışı giriş çıkış kayıtlarının dikkate alınmadığını, bunlar dikkate alınmış olsaydı müvekkilinin tanzim tarihinde yurt dışında olduğunu, dolayısıyla senedin gerçek bir borca ait olmadığının ispatlanacak olduğunu, davalının İstanbul Anadolu C. Başsavcılığının 2015/57968 sayılı soruşturma dosyasından emlakçılık yaptığını, aylık ortalama 1.000-1200 TL ücret aldığını beyan ettiğini, bu miktarda ücret alan birisinin 170.000,00 USD gibi bir miktarı tek seferde müvekkiline ödemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, delil listelerinin 6.sırasında “Emlakçılar odası kayıtları” , 7.sırasında “davalı tarafça vergi dairesine yapılan bildirimler” ve 8.sırasında “davalı tarafın banka kayıtları” gibi davalının sosyal ve ekonomik durumlarının tespitine yönelik delillerin toplanmadığını, dava dışı … yaptığı işlemlerin 2009 yılına ilişkin olmasına rağmen davaya konu senedin tanzim tarihinin 2012 olmasının senedin gerçek bir borç için verilmediğini gösterdiğini, davalının Süleyman adına kendilerine ödeme yapmasının dikkate değer bir husus olduğunu, soruşturma sırasında dava dışı süleyman’ın davalı ile herhangi bir fiili bağlantısı olmadığını iddia etmiş ise de, davalının iş mahkemesinde tanık olarak verdiği ifadesinde davalının 18-19 yıldır işlerini takip ettiğini, aylık 1000-1200 TL ücret aldığını beyan etmesi karşısında tek seferde 170.000,00 USD gibi bir para vermesinin imkan ve ihtimalinin bulunmadığını, 19/07/2012 tarihinden 10/06/2013’e kadar müvekkilinin yurt dışında olduğunun resmi kayıtlar ile ispatlandığını, dolayısıyla müvekkilinin 15/10/2012 tarihinde davalıya senet vermesinin fiilen mümkün olmadığını, her ne kadar imza hususunda icra mahkemesinde dava açmış iseler de, daha sonra bu husustan feragat ettiklerini bildirmiştir. Davalı tarafından davacı ve diğer kişiler aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında dava konusu senede dayalı olarak toplam 315.554,95 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı dosyadaki fotokopi belgelerden anlaşılmıştır. Dava konusu bononun 15/10/2012 tanzim, 15/12/2012 vade tarihli, 170.000,00 USD bedelli, nakden kaydı ile düzenlenmiş ve davacı tarafından kefil sıfatıyla imzalanmış olduğu, keşidecinin ise dava dışı … A.Ş oldğu, davalının ise senette lehtar olarak yer aldığı görülmüştür. Dava dilekçesine ekli tapu resmi senet fotokopilerinden … hissesini 15/08/2009 tarihinde 150.000,00 TL bedelle dava dışı … sattığı, … ise hissesini 26/06/2009 tarihinde 100.000,00 TL bedelle dava dışı … sattığı görülmüştür. Hazırlık soruşturması sırasında … 400.000,00 USD nakit para verdiğini, …’in de … 170.000,00 USD para verdiğini ve karşılığında senet aldığını, senetle kendisinin ilgisinin olmadığı yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür. Hazırlık soruşturması sırasında … dava dışı … 2009 yılında 145.000,00 USD borç aldığını, bu miktara karşılık şahsa 170.000,00 USD’lik borç senedi kardeşleri … ve …’la birlikte imzalayıp verdiğini beyan ettiği görülmüştür.Hazırlık soruşturması sırasında davalı … 5 katlı evi 600.000,00 USD ‘ye satacak olduğunu, dava dışı … annesi ve kardeşi … hisselerini 400.000,00 USD’ye satın aldığını, geri kalan 200.000,00 USD için …, davacı ve … kendisine 170.000,00 USD’lik senet imzalayıp verdiklerini, bu kişilerin ev üzerindeki hacizleri kaldırmayınca 170.000,00 USD’lik senedi takibe koyduğunu beyan ettiği görülmüştür.Hazırlık soruşturması sonunda takipsizlik kararı verildiği, yapılan itirazın da reddedildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf davalıya borcu bulunmadığını ve senedin tanzim tarihinin 2009 olması gerekirken, 2012 olarak tarih atıldığını iddia etmiş, davalı taraf ise davacı tarafa taşınmaz hissesi alımı için ödeme yaptığını, ancak devir gerçekleşmeyince senedi takibe kyduğunu savunmuştur. Somut olayda ispat külfeti davacı yandadır. Davacı taraf, senetteki imzasını kabul etmiştir. HMK’nun 200 vd. maddeleri uyarınca senede karşı yapılan iddiaların yine yazılı delillerle ispatlanması gerekir. Senedin muvazaalı düzenlendiği iddiasına dayalı olarak tanık dinletilebilir ise de, davacı taraf abisi … kendilerini kandırarak bu senedi imzalattığını iddia etmiş ise de, senette kefil olarak yer alan … hazırlık ifadesinde dava konusu senedin dava dışı … aldığı borç karşılığında aralarında davacının da bulunduğu kardeşleriyle birlikte imzalayıp verdiği yolunda beyanda bulunduğundan, davacı tarafın bu yöndeki iddialarına itibar edilmemesinde usule aykırılık yoktur. Ayrıca davacının, abisi … tarafından kandırıldığına dair iddiaları iç ilişkiye ilişkin olup davalıya karşı ileri sürülemez. Öte yandan senedin tanzim tarihi itibariyle davacı taraf yurt dışında olduğunu, bu tarihin doğru olmadığını ileri sürmüş ise de, senetteki tanzim tarihi 2009 olsa dahi bu durum davacının senet nedeniyle borçlu olmadığının kabulü anlamına gelmeyecektir. Bir başka ifadeyle senetteki tanzim tarihi 2009’da olsa, 2012’de olsa davacı senet nedeniyle borçlu durumundadır. Öte yandan senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu hususunun da senede karşı senetle ispat kuralı gereğince yazılı olarak ispatlanması gerekir. Yapılan bütün bu açıklamalardan davacının davasını usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı, ilk derece mahkemesince bu hususun isabetle karar yerinde belirtildiği kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/10/2019