Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2227 Esas
KARAR NO : 2019/1935
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/11/2016
NUMARASI : 2016/5 E. – 2016/790 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili ve diğer borçlar hakkında çeke dayalı takip başlatıldığını, takibe karşı borcun ödendiğinden ve çekin yetkili hamili olmayan davalı tarafından takibe konulduğundan bahisle İcra Hukuk mahkemesinde dava açtıklarını, söz konusu çekin müvekkilince dava dışı … Ltd. Şti.müvekkilin aldığı mala karşılık keşide edildiğini, çekin satıcı ve lehtar olan bu şirkette iken meydana gelen hırsızlık sonucu çalındığını, bu nedenle dava dışı lehtar tarafından açılan zai nedeniyle çek iptali davasında iptal kararı verildiğini kararın kesinleştiğini bunun üzerine müvekkilince “Çalınan çeklere istinaden” açıklamasıyla dava dışı lehtarın banka hesabına ödeme yapılıdğını dava konusu çekin daha sonra bir başka şirket tarafından cirolanarak davalı bankaya devredildiğini, çekteki lehtar … Ltd. Şti.’nin cirosunun sahte olduğunu, buna göre davalının yetkili hamil olmadığını bildirerek müvekkilinin takibe konu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitini ve çekin iptaline karar vermesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili bankadan kredi kullanan dava dışı …. Ltd. Şti. Tarafından söz konusu çekin ödeme amacıyla müvekkiline ciro edildiğini, icra hukuk mahkemesinde takibin … Ltd. Şti. yönünden iptaline, davacının şikayetinin reddine karar verildiğini, davacının itirazlarının icra hukuk mahkemesince reddedilmesi nedeniyle eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacının ödeme hususunu ispatlayamadığını, davacı ile dava dışı … Ürünleri Ltd. Şti arasındaki borcun sona erdirilip müvekkiline karşı ileri sürdürüleyemeceğini çek iptal kararının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğini, davacının müvekkiline karşı sorumlu olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacının keşideci olup dava dışı lehtarın imzasının sahteliğine dayanamayacağı, çekte bulunan ciro silsilesine göre davalı bankanın yetkili hamil durumunda olduğu, dolayısıyla davacı keşidecinin imzasından sorumlu olduğu, davacının 09/10/2014 tarihinde lehdara ödeme yapmış ise de, çek iptali davasının 10/12/2014 tarihinde kabul edildiği, kararın 02/01/2015 tarihinde kesinleştiği dolayısıyla çek iptali davasının karara bağlanmadan ve kesinleşmeden ödeme yapıldığı, dava konusu çekin yetkili hamil tarafından 30/09/2014 tarihinde ibraz edildiği, buna göre davacı keşidecinin çekin davalı elinde olduğunu bu tarihte öğrendiğinin kabulü gerektiği, bu ödemenin iyi niyetli hamil olan davalı bankayı bağlamayacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.Davacı vekili, istinaf sebebi olarak; çeklerin çalınmasıyla ilgili soruşturmanın Küçükçekmece C. Başsavcılığının 2014/30818 sayılı dosyasında halen devam ettiğini, İcra Hukuk Mahkemesinin yaptığı incelemede çekdeki lehtar ciranta imzasının şirket yetkilisine ait olmadığının anlaşıldığını, çekten düzgün ciro silsilesinin bulunduğunun söylenemeyeceğini, müvekkilinin borcun yetkili hamile ödediğinin bu nedenle TTK’nun 646/2 maddesi uyarınca borcundan kurtulduğunu, dava konusu çekin iptal edilmesi sonucu kıymetli evrak niteliğini kaybettiğini, iptal kararının kesinleşmesinden sonra kambiyo senetlerine özgü yolla yapılan takibin müvekkilin etkilemeyeceğini, bilirkişi incelemesi talebinin reddinin doğru olmadığını, davalının çeki teminat olarak aldığını, dolayısıyla yetkili hamil kabul edilemeyeceğini, davalının icra takibinde kötü niyetli olduğunu, bu konudaki delillerin mahkemece değerlendirilmediğini, iptal davası devam eden çekin ibraz edilmesinin ve takibe konu edilmesinin doğru olmadığını bildirmiştir.Davacı tarafından sunulan ödeme belgelerinin 09/10/2014 tarihli 40.000,00 TL ve 11.920,00 TL bedelli oldukları ödemelerde “Çalınan çeklere istinaden gönderilen” açıklamasının bulunduğu,Davalı tarafından davacı diğer borçlular aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğnün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.Dava konusu çekin 30/09/2014 tarihli 26.720,00 TL bedelli keşidecinin davacı, lehtarın dava dışı …i Ltd. Şti, sonraki cirantanın …Ltd. Şti., hamilin ise …bank olduğu, çekin 30/09/2014 tarihinde ibraz edildiği, mahkeme kararına istinaden işlem yapılmadığı belirtilmiştir.İstanbul Anadolu 14. İcra HM’nin 26/11/2015 tarihli kararıyla; davacı …Ltd. Şti yönünden imza inkarının kabulü nedeniyle takibin durdurulmasına, davacı … yönünden ise talebi kısmen kabul ederek işlemiş faize yönelik 2.256,36 TL yönünden takibin iptaline, diğer taleplerinin reddine karar verildiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra menfi tespit davasıdır.
Davacı taraf takip ve dava konusu çekin lehtarı elindeyken çalındığını, lehtar ciranta imzasının lehtara ait olmadığını, ciro silsilesinin kopuk olduğunu ve müvekkilince lehtara ödeme yapıldığını iddia etmiş, davalı taraf ise müvekkilinin iyi niyetli meşru hamil olduğunu savunmuştur. 6102 sayılı TTK’nun 677.maddesinde düzenlenen imzaların istiklali prensibi uyarınca, davacı keşideci lehtar ciranta imzasının bu kişiye ait olmadığından ciro silsilesinin koptuğunu ileri süremez. Zira davacı keşideci kendi imzası nedeniyle çek bedelinden sorumludur. Öte yandan davacı keşideci, lehtar cirantaya ödeme yaptığını iddia ederek borçtan sorumlu kalmadığını iddia etmişse de, lehtar ciranta … Ltd. Şti. tarafından çek iptal davasının 14/07/2014 tarihinde açıldığı ve mahkemece aralarında dava konusu çekin de bulunduğu çeklerin 10/12/2014 tarihinde iptaline karar verildiği bu kararında 02/01/2015 tarihinde kesinleştiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davacı taraf, dava dışı lehtar cirantaya 09/10/2014 tarihinde ödeme yapmıştır. Oysa, dava konusu çek davalı banka tarafından 30/09/2014 tarihinde bankaya ibraz edilmiştir. Dolayısıyla davacı keşidecinin dava konusu çekin davalı banka elinde bulunduğunu en azından 30/09/2014 tarihi itibariyle bildiğinin kabulü gerekir. Bu itibarla, bu tarihten sonra ki bir tarih olan 09/10/2014 tarihinde yapılan ödeme çekte düzgün bir ciro silsilesi ile yetkili hamil olan davalı bankaya karşı ileri sürülemeyecektir. Anılan bu hususlar ilk derece mahkemesi kararında isabetle değerlendirilmiştir. Öte yandan, davalının çeki teminat olarak aldığı ve takibinde kötü niyetli olduğu hususları dosya kapsamında ispat edilememiştir. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir.Hal böyle olunca, usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;
1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL harctan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 01/10/2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.