Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2225 E. 2019/874 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2225 Esas
KARAR NO : 2019/874
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2016
NUMARASI : 2015/1195 E. – 2016/894 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/04/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili; Davalının müvekkilinden değişik tarihlerde fatura karşılığı yemek aldığını, bir kısım ödeme yaptığını, ancak bakiye borcunu ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün… E.sayılı icra dosyasına itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; takip konusu alacağın Cari Hesap Alacağı olduğunu, mutabakat bulunmadığını, alacaklının davada talebini genişleterek fatura ve sair belgelere dayandığını, ifade ettiğini, alacaklının takip dayanağını değiştiremeyeceğini ve genişletemeyeceğini, alacaklının cari hesap alacağını ispatlamak zorunda olduğunu, gösterilecek faturaların borçlu firma yetkilisi tarafından alınıp alınmadığının araştırılması gerektiğini, beyanla davanın reddini istemiştir. İstanbul Anadolu 8.Ticaret Mahkemesinin 22.12.2016 tarihli 2015/1195 E. – 2016/894 K.sayılı kararıyla; “Davalının gerek icra takibine itirazında gerekse bu dosyaya sunduğu beyan dilekçesinde taraflar arasında cari hesap mutabakatı yapılmadığını, davacıya borcunun olmadığını savunarak davanın reddini istediği, davalının akdi ilişkiyi kabul etmiş olmasının cari hesap alacağını da kabul ettiği anlamına gelmeyeceği ve defterlerini ihtarata rağmen ibraz etmemiş olması nedeniyle ispat yükünü üzerine aldığının kabul edilemeyeceği, dolayısıyla raporun bu yönüne itibar edilmediği, ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, ancak davacının yemeklerin teslimine ilişkin belge sunmadığı, davacı defterinde kayıtlı olan ve herhangi bir açıklama içermeyen 1.000,00 TL tutarındaki 13/02/2015 tarihli tahsilat makbuzunun da faturalara konu malların tesliminin kabulü anlamında yorumlanamayacağı, dolayısıyla davacının iddiasını ispat edemediği” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.İlk derece mahkemesi tarafından alınan 14.10.2016 tarihli bilirkişi raporunda; “Davacının sunmuş olduğu yevmiye ve kebir defterlerinin gerekli onamalarının yapılmış olduğu, envanter defterinin sunulmadığı, davacı kayıtlarında davalı adına düzenlenen toplam 5.942,16 TL tutarındaki faturaların ve 13/02/2015 tarihli 1.000,00 TL bedelli tahsilatın kayıtlı olduğu, buna göre davacının 4.942,16 TL alacaklı olduğu, davalının defterlerini sunmadığı, faturalara konu malların davalıya teslimine ilişkin belge sunulmadığı, ancak davalının icra dosyasındaki itiraz dilekçesinde taraflar arasındaki ticari ilişkiyi reddetmediği, taraflar arasında cari hesap mutabakatı yapılmamış olduğunu ve borcu olmadığını belirttiği, davalının borcu olmadığına dair bir belge sunmadığı gibi defterlerini ibrazdan da kaçındığı, bu durumda davacının 4.942,16 TL alacaklı olduğu” belirtilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemenin eksik ve yetersiz inceleme sonucu karar verdiğini, davalı şirketin, davaya cevaplarını süresinde bildirmediğini, -Bilirkişi raporunda müvekkilinin ticari defter ve dayanak belgelerinin incelenmesi sonucunda; davaya konu alacağın kayıtlarda yer aldığının tespit edildiğini, davalının ticari defterlerini ihtara rağmen sunmadığını, -Davalının icra dosyasına itirazında ticari ilişkiyi reddedemediğini, cari hesap mutabakatı olmadığını iddia eden davalı tarafın müvekkili şirkete borçlu olmadığını ispat edecek geçerli deliller sunmadığını, ticari defterlerini ibrazdan kaçındığını, TTK’nın 222.maddesine göre müvekkili şirketin iddialarını ispatladığını, beyanla kararının kaldırılmasını istemiştir.Davalı vekilinin istinafa cevabında; itirazın iptali davasında davacının alacağını ispatlamak zorunda olduğunu, faturaların kime teslim edildiği ve irsaliyeli olup olmadığını ispatlaması gerektiğini, Yasal şekilde tutulmamış tasdikleri yapılmamış defterlerin her iki taraf bakımından delil olma özelliğini taşımadığını, TTK’nın 222.maddesinde, “Bu hüküm taraflardan birinin delilini, tacir olan karşı tarafın ticari defterlerine hasretmesi halinde uygulanır.” Denildiğini, davacının ise kendi defterlerine dayandığını beyanla istinaf talebinin reddini istemiştir.
G E R E K Ç E :İtirazın iptaline konu davada, borçlu vekilinin dayanak takibe süresinde itiraz ettiği; “Ödeme emrinde cari hesap alacağı olarak gösterilen alacak için cari hesap mutabakatı sağlanmadığını, dolayısıyla ilamsız takibe dayanak yapılmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin borçlu olmadığını” beyan ettiği, yargılama sırasında ibraz edilen cevap dilekçesinin iki haftalık cevap süresinden sonra olduğu ve davanın inkârı dışındaki beyanın dikkate alınamayacağı anlaşılmışsa da, cevap dilekçesindeki; “ispat yükünün davacıda olduğu, ve faturaların tesliminin araştırılmasına” yönelik beyanların yargılama usulüne yönelik olduğundan dikkate alınabileceği kanaatine varılmıştır. İlk derece yargılaması sırasında davacı tarafın ticari defterlerinin incelendiği, davacının envanter defterini sunmadığı, yevmiye ve kebir defterlerini ibraz ettiği, davacı defterlerinde, davalının 5.942,16 TL bedelli faturalardan davalının 13.02.2015 tarihli 1.000,00 TL ödemesinin mahsubundan sonra 4.942,16 TL borçlu olduğunun kayıtlı olduğu anlaşılmışsa da; davacının envanter defterini ibraz etmediği, davacı defter kayıtlarının davalı defter kayıtlarıyla doğrulanmadığı, davalının fatura konusu yemek hizmetini almadığını savunduğu, davacının fatura konusu hizmeti davalı tarafa verdiğini ispatla yükümlü olduğu, davacının davalı defterlerine HMK 222.madde de düzenlendiği şekilde münhasır delil olarak dayanmadığı, davalı defterlerinin ibraz edilmemesinin aleyhine yorumlanamayacağı kanaatiyle, ispatlanamayan davanın reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğuna, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 86,00 TL harçtan mahsubu ile artı bakiye 41,60 TL’nin talebi halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 18/04/2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.