Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2223 E. 2019/1344 K. 20.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2223 Esas
KARAR NO : 2019/1344
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2016
NUMARASI : 2016/270 E. – 2016/670 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/06/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacının davalılardan … ve … ile ortak börek imalatı yaptıkları işyerinin resmi olmayan ortağı olduğunu, davacının işyerinin ortaklarından …’in ortaklıktan ayrılması karşılığında kendisinin ve diğer ortak …’nın imzasına havi bir adet 26/05/2015 düzenleme tarihli ve 20/06/2015 ödeme tarihli, 15.000,00 TL bedelli bonoyu davalılardan …’e verdiğini, ancak söz konusu ortakların anlaşamaması ve bu sefer davacının ortaklıktan ayrılması durumunun ortaya çıkması karşısında bu kez ortaklardan davalı … ve diğer davalı …’nın imzasına havi dört adet bonunun davacıya verildiğini, davacının daha önce 26/05/2015 tarihinde düzenleyip davalı …’e vermiş olduğu bonoyu kendisine iade edilmesini talep etmesine rağmen söz konusu bonunun kaybolduğunu söylediğini ve bonunun davalı … tarafından davacıya kötü niyetle iade edilmediğini, bononun davalı …’a kötü niyetli olarak ciro edildiğini ve İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/365 D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı alındığını ve işbu kararın İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, icra takibinin haksız ve kötü niyetli olarak yapıldığını, bu nedenle öncelikle icra dosyasına davacı tarafından itirazi kayıtla yatırılacak paranın davalılara ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesini, davacının İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında belirtildiği kadar borçlu olmadığının tespitine ve davalıların asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde; Davacının beyanlarının tamamen yasal dayanaktan uzak ve haksız olduğunu, görevli mahkememenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğundan davanın görev yönünden reddini, davacı tarafın davalı … aleyhine huzurda açmış olduğu davada kötü niyeti ispat külfetinin kendisine düştüğünü, asıl olanın meşru hamilin iyi niyetli olması olduğunu, kötü niyetin varlığını ifade edenin bunu ispatlaması gerektiğini, davacı tarafın kötü niyeti ispatlayamadığını, davacı tarafın icra dosyasında belirtilen miktar kadar borcu olmadığını beyan ettiğini, anlaşıldığı üzere davalı … dışındaki davalılara davacının reel bir borcu bulunmadığını, davacının açmış olduğu davanın tamamen kötü niyetli olduğunu, davalı …’ın alacağına kavuşması engellendiğinden davacı tarafın %20den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini ve davanın reddini talep etmiştir.Davalılardan … cevap dilekçesinde; Davacının iddialarını kabul etmediğini, davacı …’ın kendisinden aldığı elden 15.000 TL’ye karşılık senedi tarafına verdiğini, davacı tarafından senedin neden verildiğine karşı herhangi bir yazılı delili bulunmamakta olduğunu, sadece yapılan beyanlar ve tanıklar olduğundan bahsettiğini, dava konusu senet olduğundan, tanık dinletilmesine rızası bulunmadığını beyanla, haksız ve kötü niyetli davanın reddini talep etmiştir.Davalı … cevap dilekçesinde; Davacı tarafından …’e verilmiş olan söz konusu senette kefil sıfatıyla imzası bulunduğunu, davacı tarafından …’ten alınan nakit borç nedeniyle ve …’ı tanımasından dolayı güvence sebebiyle senede imza atmış bulunduğunu ve …’ın borcunu ödemediği için senedin icraya konulduğunu ve şahsının da borçlandığını, bu nedenle iddiaları kabul etmediğini, mağdur edilmekte olduğunu, … tarafından verilmiş olan para ile hiçbir ilgisi bulunmadığını, parayı alanın … olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.12.2016 tarihli 2016/270 E.- 2016/670 K.sayılı kararıyla; Taraflar arasında bir ortaklık ilişkisinin bulunduğu, bu nedenle davalı … tarafından davacı …’a 15.000 TL para verildiği, bunun karşılığında davaya konu bononun davalı …’e davacı tarafça verildiği, davacı tarafça her ne kadar bu bononun davalı …’in şirketten ayrılması karşılığında verildiği iddia edilmişse de, gerek senede senet kuralı, gerekse bononun miktarı dikkate alındığında, bu iddianın ancak yazılı delille ispatlanabileceği, davacı tarafça bono altındaki imzanın inkar edilmediği gibi, bononun kendisi tarafından düzenlendiğinin de kabul edildiği, bononun ödendiği yada geçersiz olduğuna ilişkin iddianın ise, senede karşı senetle ispat kuralı uyarınca davacı tarafça ispat edilemediği anlaşıldığından, davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekili süresinde ibra ettiği istinaf dilekçesinde; Müvekkilinin …’e verdiği bono’nun 26.05.2015 tarihli olup, kefilin … olduğunu, davalıların kendisine verdiği 4 adet bonu’nun düzenleme tarihinin 08.06.2015 tarihli olup, kefilin … olduğunu, bu hususların yazılı delil başlangıcı kabulü gerektiğini, davalıların iş ortaklığını açıkça inkar etmediklerini, senedin klasik anlamda senet olmadığını, tarafların iş ortaklığının sonlanması neticesinde verilen senet olduğunu, -İlk başta ortaklıktan ayrılacak …’in vazgeçip, ortaklıktan ayrılacak müvekkiline, ortaklık payı olarak ilk senetten sonraki tarihli 4 adet senet verdiğini, sonrada müvekkilinin verdiği senedi kaybettiğini iddia ederek iade etmediğini, davacı müvekkili borçluysa neden senet verildiğini, -Ciranta …’ın Avukat …’nın yanında çalışan kişi olduğunu, yasanın 3.kişilere sağladığı hukuki himayeden faydalanmak için cirosunun atıldığını, beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı … vekili istinafa cevabında; Beyanları kabul etmediklerini, müvekkilinin senedi iyiniyetli olarak alacağına karşılık aldığını, tüm borçlulara karşı takip başlattığını, borçlu …’i koruma yoluna gitmediğini, -Müvekkili ile kendisi arasında işçi işveren ilişkisi olduğu yönündeki beyanların asılsız olduğunu, kaldı ki; avukat yanında çalışan kişilerin davasının da takip edilebileceğini beyanla, istinaf talebinin reddini istemiştir.İstinaf dilekçesi … ve …’ya tebliğ edilmediği görülmüştür. İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası celp edilmiş olup, tetkikinde; alacaklı … tarafından davalılar …, …, … aleyhine 20/06/2015 vade tarihli 15.000 TL bedelli senede dayalı olarak 15.000,00TL asıl alacak, 1.146,25 TL işlemiş faiz, 45,00 TL % 0.3 komisyon, 481,60TL ihtiyati haciz masrafı olmak üzere toplam 16.672,85 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapıldığı görülmüştür.Davaya ve takibe konu 26.05.2015 tanzim 20.06.2015 vade tarihli 15.000 TL bedelli bono’nun borçlu … tarafından … lehine düzenlendiği, …’nın kefil olduğu, hamilin … olduğu ve bedel kaydının boş bırakıldığı görülmüştür. İlk derece mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin davalılar … ve …’e tebliğ edilmediği sadece davalılardan … vekiline tebliğ edildiği anlaşılmakla, Dairemizce davalılara tebligatlar yapılarak katılma yoluyla istinaf başvuru sürelerinin dolması beklendikten sonra dosya incelemeye alınmıştır.
G E R E K Ç E :Menfi tespit davasına konu İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası dayanağının; 26/05/2015 tanzim, 20/06/2015 vade tarihli 15.000,00 TL bedelli bono olduğu, bononun davacı … tarafından davalılardan … lehine düzenlendiği, davalı …’nın kefil, davalı …’ın ise hamil olduğu, senette bedel kaydının boş bırakıldığı, davacı vekilinin senedin davalı …’ın ortaklıktan ayrılması karşılığında verildiğini ancak daha sonra anlaşamadıklarını bu kez ortaklardan … ve diğer davalı … imzasını havi 4 adet bononun davacıya verildiğini, …’in bononun kaybedildiğinden bahisle iade etmediğini ileri sürdüğü ancak iddialarının ispatı yönünde yazılı belge sunmadığı, sunulan 4 adet bonoda iddianın ispatı yönünden herhangi bir kayıt bulunmadığı, davacı vekili 19/12/2016 tarihli duruşmada tanık dinletmek istediklerini beyan etmişse de, 6100 sayılı HMK’nın 201/1 maddesinde senede karşı senetle ispat kuralının düzenlendiği, karar tarihinde senetle ispat zorunluluğunu düzenleyen HMK 200/1 maddedeki parasal sınırın 2.590 TL olduğu, dava konusu uyuşmazlığın yazılı belge ile ispatının gerektiği, davacı vekilinin 4 adet bononun yazılı delil başlangıcı olduğuna yönelik iddiasının yerinde olmadığı, HMK’nın 202/2 maddesinde delil başlangıcının “iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.” şeklinde açıklandığı 4 adet bononun aynı borç ilişkisi kapsamında düzenlendiğinin dosya kapsamından anlaşılamadığı gibi HMK’nın 200/2 maddesinde düzenlenen delil başlangıcı koşullarını taşımadığı, davacının davasını ispat edemediği kanaatiyle ilk derece mahkemesinin kararının yerinde olduğuna, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13,00 TL eksik harcın davacı alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 20/06/2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.