Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2184 E. 2018/2419 K. 12.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2184 Esas
KARAR NO : 2018/2419
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2017
NUMARASI : 2016/207 E. – 2017/31 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 12/11/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili, “müvekkilinin 2006 yılından beri …ibareli markayı 3,9,14,16,29,30,35,43,24,18 ve 25.sınıflarda tescil ettirilip tekstil sektöründe kullandığını, önceleri dokunmamış kumaş üretim ve satışı ile iştigal ederken 2016 yılından itibaren hazır giyim sektörüne de girdiğini, davalının ise… markasını erkek koleksiyonunda kullandığını, tüm satış mağazalarında ve internet sitesinde bu markalı ürünleri satışa sunduğunu, internet sitesindeki satışlarla ilgili Noterler Birliği Bilişim Sistemi aracılığıyla e-tespit yaptırıldığını, ayrıca davalının mağazalarından birinde noter aracılığıyla tespit yaptırılarak numune alındığını, davalının eylemlerinin marka hakkına tecavüzün oluşturduğunu, karıştırma ihtimalinin ve tanınmışlıktan haksız yararlanmasının söz konusu olduğunu, eylemin aynı zamanda suç oluşturduğunu” iddia ile marka hakkına tecavüzün tespitini, bu ürünlerin satışının durdurulmasını ve bunların toplatılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili süresinde cevap dilekçesi vermemekle birlikte 06.01.2017 havale tarihli beyan dilekçesinde, “bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, müvekkilinin… ibaresini,… markası ile birlikte kullandığını, İspanya başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde faaliyet gösterdiklerini, dava konusu orjinal ürünlerin ithal edildiğini, WIPO nezdinde müvekkilinin tescilli… markası bulunduğunu, marka hakkına tecavüzün söz konusunun olmadığını,… ibaresini markasal olarak kullanmadıklarını, tescilli bir makanın kullanılmasının marka hakkına tecavüz oluşturmayacağını, kaldı ki davacının… markasını kullanmadığını ve kötüniyetli olduğunu, geçmişte de davacının kötüniyetli olarak yaptığı … . YATIRIM, …BANK, …BANKASI gibi kötüniyetli marka tescillerinin reddedildiğini ya da müddet olduğunu, davacıya ait Blacaksmith markası hakkında hükümsüzlük davası açacaklarını, bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini” savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme, TÜRKPATENT’den marka tescil örneği, celp edip bilirkişi raporu da aldıktan sonra dosyada mevcut ithalat belgeleri ve diğer delillere göre davanın kabulüne, davalının ürünlerinde… ibaresini kullanmasının, davacının marka hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitine karar vermiştir.
Mahkemenin gerekçesi, “davalının … ünvanlı işyerinde toplam 524 adet giysi üzerinde… markasının kullanıldığının tespit edildiği, bu kullanımların, 556 sayılı KHK kapsamında marka hakkına tecavüz oluşturduğu” biçimindedir.
Yargılama sırasında davalının, davacıya ait … ibareli markanın hükümsüzlüğü talebiyle Bakırköy 2.FSHHM’de 2017/25 E., sayılı dava açtığı ve bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılmasını istediği, ancak gerekçeli kararda, “2017/25 E.sayılı hükümsüzlük davasının, bu davadaki yargılama süresini uzatmaya matuf olduğu” gerekçesiyle bu hükümsüzlük davasının sonucunun bekletici mesele yapılmadığı görülmektedir.
Davalı vekili istinafında, “mahkemenin önce müvekkilinin savunmaları ve sunduğu delillere göre bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verdiğini, ancak herhangi bir gerekçe göstermeden, 02.02.2017 tarihli celsede bu ara karardan rücû ettiğini, oysa bilirkişi incelemesi yaptırılmasına dair ara kararın müvekkili lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğunu, usuli kazanılmış haktan rücû edilemeyeceğini, dosyada mevcut bilirkişi raporunun ise hukuki olmayan bir bilirkişi tarafından hazırlandığını ve bu rapora itibar edilemeyeceğini, bu raporda bilirkişinin görev tanımını aşarak hukuki görüş bildirdiğini, açılan hükümsüzlük davasının bekletici mesele yapılmamasının, hem HMK’ya hem de yeni yürürlüğe giren SMK’ya aykırı olduğunu, hükümsüzlük davası sonucunda, davacının markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi durumunda, davanın dayanaksız kalacağını, bu nedenle, açılmış bulanan hükümsüzlük davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, öte yandan… ibareli ürünlerde bu ibarenin … markası ile birlikte kullanıldığını ve yurtdışından ithal edilen bu orjinal ürünler nedeniyle markaya tecavüzün söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin bağlı bulunduğu, … şirketinin WIPO nezdinde… ibareli marka tescili bulunduğunu, Paris Sözleşmesi’nin 5/C-2 maddesi uyarınca birlik ülkelerinden birinde tescilli markanın ayırd edici unsuru değiştirilmeksizin kullanılmasının marka hakkına tecavüz oluşturmadığını, davacının marka tescilinin kötüniyetli olduğunu, davacının bu markayı kullanmadığını ve buna rağmen davalının 2016/24692 no’lu yeni bir marka tescil başvurusu yapmasının da hakkın kötüye kullanılması olduğunu, bu davanın kötüniyetli olarak ve sebepsiz zenginleşme amacıyla açıldığını” iddia ile kararın usulden ve esastan bozulmasını, tehir-icra kararı verilmesini ve istinaf incelemesinin duruşmalı yapılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinafa cevabında, “yerel mahkeme kararının doğru olduğunu, istinaf isteminin reddi gerektiğini, davalının kötüniyetli hareket ettiğini, 06.10.2016 tarihindeki tespitle davadan haberdar olduğu halde duruşmaya katılmadığını, cevap dilekçesi vermediğini, ön inceleme duruşmasına gelmediğini, davalının sunduğu gümrük belgelerinde … ibaresi bulunmadığını, bilirkişi incelemesine dair ara karardan rücû edilmesinin hukuka uygun olduğunu, davalı tarafın kesin süre geçtikten sonra beyan dilekçesi verdiğini ve gümrük belgeleri sunduğunu, usuli kazanılmış hak iddiasının doğru olmadığını, davalının yargılamanın başından beri usul kullarını hiçe saydığını, bilirkişi raporuna karşı sessiz kaldığını ve raporun kesinleştiğini, HMK gereğince hukukçu bilirkişi seçilemeyeceğini, hükümsüzlük davasının ise bu davayı uzatmak için ve kötüniyetli açıldığını, markanın kullanılmamasının “hükümsüzlük” değil, “iptal” yaptırımına tabi olduğunu, kaldı ki, KHK’nın 14.maddesinin de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini, bu karardan sonra davalının hükümsüzlük davasını 14.maddeye değil, kötüniyetli tescil iddiasına dayandırdığını, markanın hükümsüzlüğü davasında davalının bir hukuki yararının bulunmadığını, davalının ya da … şirketinin TPE nezdinde herhangi bir marka tescili bulunmadığını, davalının dava konusu ürünleri ithal ediyor olmasının tecavüz fiiline bir halel getirmediğini, SMK’nın 29.maddesi gereği tecavüz konusu ürünlerin ithalinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, müvekkilinin soyadının …olduğunu ve … ibaresinin Türkçe’de nalbant anlamına geldiğini, markayı bu nedenle tescil ettiklerini, müvekkilinin tescilli markayı aktif olarak kullandığını” savunarak istinaf isteminin reddini istemiştir.
Her ne kadar ilk derece mahkemesince hükümsüzlük davasının sonucu beklenmeden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, gerek dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 556 sayılı KHK’nın 44/1 maddesi gereğince bir markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi durumunda bu kararın geçmişe etkili olacağı ve hükümsüzlüğüne karar verilen marka tescilinden doğan hakların hiç doğmamış sayılacağı ve bu kararın herkese karşı hüküm ifade edeceği açık olmasına rağmen ilk derece mahkemesinin hükümsüzlük davasının sonucunun bekletici mesele yapılması talebini hukuka aykırı gerekçe ile reddederek iş bu davayı sonuçlandırması isabetsiz olduğundan, hükümsüzlük davasının sonucu beklenerek, ortaya çıkacak sonuca göre yeniden bir değerlendirme yapılmak üzere kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahalli mahkemeye geri çevrilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile :
1-Davalı vekilinin istinaf isteminin esastan kabulü ile, İstanbul 2.FSHHM’nin 09.02.2017 tarih ve 2016/207 E., 2017/31 K.sayılı kararın, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Bakırköy 2.FSHHM’nin 2017/25 E.sırasında kayıtlı hükümsüzlük davasının sonucu beklenerek, ortaya çıkacak duruma göre yeniden karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,
3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında davalı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı 20,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 105,70 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince 12/11/2018 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.