Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2182 E. 2019/1920 K. 27.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2182 Esas
KARAR NO : 2019/1920
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/01/2017
NUMARASI : 2016/9 E. – 2017/16 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 27/09/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil …’in İsviçre’de sahibi olduğu tekstil işletmesinin başında kendi adına markasını yaratmış olduğunu, müvekkilin “…” isminin marka haline geldiğini, müvekkilin… tescil no’lu “… ”, … tescil nolu “qp” ve … tescil nolu kuru kafa şekil markalarının TPE nezdinde tescil edilmiş olduğunu, markaların kullanım hakkının başka birine lisans verilmediği, markalarının Türkiye’de kullanılması, satımı, dağılımı, ithali veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkarılması konusunda tek yetkinin müvekkiline ait olduğunu, davalının haksız markasal kullanımının tespiti edilince yapılan şikayet başvurusu üzerine İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 2015/1897 Diş sayılı ve 25.03.2015 tarihli arama kararı gereğince davalı şahsın işyerinde arama yapıldığını, yapılan aramada üzerinde takılı “…’ ibareli siyah renkli karton etiketler olan 500 adet tişört ürününe rastlandığını ürün etiketlerinden bir adet numune alındığını; müvekkil markası ile aynı tür ticari emtialarda kullanılan davalının tescilli markasındaki “kuru kafa şekil’ unsurunun ve sırt sırta vermiş “P” harfinin benzer olduğundan MarKHK. m.7, 8/b, 42 uyarınca markanın hükümsüz kılınması gerektiğini, davalı eyleminin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, davalı adına tescilli … şekil markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinini, haksız rekabetinin tespiti önlenmesini davalının eyleminin müvekkilinin itibar kaybına sebebiyet vermesi nedeni ile 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi ve hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili adına tescilli olan marka ile davacı markası arasında bir iltibasın söz konusu olmadığını, markalar bir bütün olarak incelendiğinde, müvekkil markası olan “…’ ibaresinin İtalyanca’ da “…” anlamına geldiğini, markada grafik şeklinde bir kuru kafa yer aldığını; … kelimesini temsil eden “P” harfinin kuru kafa içinde göz ve burun fonksiyonunu yerine getirdiğini, müvekkili markasının bir slogan markası olup, şekil ve çizimde bu hususun anlatılmış olduğunu, davacı markası isim baş harflerinden oluşmuş iki harfin altıgen içinde bir şekil olduğunu, davacı markasının herhangi bir anlatımı, hikayesi olmadığını, kuru kafa temasının tüm dünyada, her türlü üründe, kendine özgün tasarımlarla kullanılmakta olduğunu, müvekkil işyerinde yapılan aramada, davacının etiketini kullandığı satışa arz edilmiş herhangi bir ürüne rastlanılmadığını; davacı markasının tanınmış marka olmadığını, davacının Türkiye’de her hangi bir satış noktası bulunmadığını, müvekkilin sadece iç piyasada satışını yaptığı ürünler ile, davacının ürünleri arasında hiçbir benzerlik olmadığını; ürünlerin dağıtım yollan ve pazarlama konusunda hiçbir benzerlik bulunmadığını, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddini beyan ve talep etmiştir.İstanbul 2.FSHHM’nin 26.01.2017 tarihli 2016/9 E. – 2017/16 K.sayılı kararıyla; Toplanan deliller hüküm kurmaya elverişli ve yeterli bilirkişi raporu kapsamında davalının markasının hükümsüzlüğü şartlarının oluştuğu gerekçesiyle hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının markasını tescili kapsamında kullanması ve korumadan yararlanması nedeniyle tecavüz ve haksız rekabete ilişkin taleplerinin ve tazminata ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş, davacı … tarafından davalı aleyhine açılan davanın Kısmen kabulü ile, davalının TPE nezdinde tescilli 2014/101047 tescil nolu 19.08.2015 tescil tarihli …+şekil markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davacının marka hakkına tecavüz, haksız rekabetinin, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin 23.03.2017 tarihli istinaf dilekçesinde; davalının haksız marka kullanımının tespit edilerek, yapılan şikayet başvurusu üzerine İstanbul 5.SCM’nin 2015/1897 D.İş sayılı arama kararınca; davalı işyeri adresinde “qp” şekline haiz etiketin 500 adet tişört üzerinde bulunduğunun görüldüğü, açılan marka hakkına tecavüz davasında; İstanbul 2.FSHHM’nin 2015/177 E.sayılı dosyada alınan bilirkişi raporunda; “Suça konu etiketlerin üretilecek bir eşya üzerinde kullanılması durumunda ürünü ortalama tüketici bakımından karıştırmaya sebebiyet verecek derecede görsel anlamda benzer hale getireceği” ifadesinin kullanıldığını, tespit edilen “..” ibareli etiketlerin müvekkili … etiketlerinin taklidi mahiyetinde olduğunun tespit edildiğini, -Mahkemenin KHK’nın madde 8’e göre hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğu, gerekçesiyle hükümsüzlük ve sicilden terkin kararı vermişse de, haksız rekabete ilişkin taleplerinin değerlendirilmediğini, davalı adına … + şekil markasının tescilli olması marka korumasından yararlansa bile haksız rekabet içinde olmadığı sonucunu doğurmayacağını, – Marka hakkına tecavüz yönünden bir tespit ve maddi tazminat talepleri bulunmamasına rağmen mahkemenin bu konuda karar verdiğini beyanla, kararın “Marka hakkına tecavüz, haksız rekabetin, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine,” kısmının kaldırılarak, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine ilişkin taleplerinin, davalının eyleminin müvekkilinin itibar kaybına sebebiyet vermesi nedeniyle 100.000 TL manevi tazminata yönelik taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekilinin 21.03.2017 tarihli istinaf dilekçesinde; davacının markasının tanınmış marka olmadığını, Türkiye’de satış noktasının bulunmadığını, -Markaların kapsadığı mal ve hizmetlerin farklı olduğunu, davacının ürünlerinin dış giyim ve aksesuar olduğunu, ürünlerin dağıtım yolları ve pazarlama konusunda benzerlik bulunmadığını, -Her iki marka şeklinin birbiri ile benzerliğinin bulunmadığını, davalının marka şeklinin … (slogan marka) Grafik tasarım, P harfinden oluşan göz fonksiyonu, Hayata bakış ve erteleme (…&…) sonra & sonra, hayatı sonra sonra diyen erteleyen gözlerle bakmayın, bunun gülen bir tasarım kurukafa içinde yer almasınında bir mizansen teşkil ettiğini, davacının şekil markasının herhangi bir anlatımı, hikayesinin bulunmadığını, sadece isim baş harflerinden oluştuğunu, iki harfli altıgen içinde bir şekil olduğunu, müvekkilinin markasının şeklin bütünü ve tamamı ile değerlendirildiğinde davacı tarafın iddialarının haksız yersiz olduğunu, -Davacının sadece fotoğraf kuru kafa figürünün tescil karar tarihinin 02.10.2015 olduğunu, davalının marka tescil tarihinin 19.08.2015 olup daha önce davalının marka tescilinin olduğunu, hükümsüzlük koşullarının oluşmadığını beyanla, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. TPE kayıtlarından; Davacının … tescil no.lu …” markası 03 / 14 / 18 / 20/ 21 / 24 / 25 / 28, sınıflarda 07.05.2004 tescil tarihli, … tescil no.lu “PP” markası 03 / 14 / 18 /20 /21 / 24 / 25 / 28. sınıflarda 06.03.2013 tarihinde tescilli … tescil no.lu şekil markası 03/ 14 / 18 /20/ 21 / 24 / 25 / 28 / 35, sınıflarda 02/10/2015 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. Davalı markasının TPE’den tescil kayıtlarının getirtilmediği ancak davacı tarafça sunulan online kayıt ve bilirkişiler tarafından incelenen online kayıttan 2014 101047 tescil no.lu “… +şekil markası 25 sınıfta davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince alınan 20.12.2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda; “Teknik incelemeye neticesinde kuru kafa içerisine yerleştirilen “…” işaretinin göz ve burun boşluğunu ifade eden bir anlatımdan öte davacı tarafın markasına gönderme yapmayı amaçlayan bir kullanımda olduğu, davacı ve davalı marka ibarelerinin kullanılan şekilleri itibariyle birbirleriyle ilişkilendirilebilecek bir yakınlıkta olduğu kanaatine varıldığı; her iki marka “..” harfi ile başlayan ve aynı sözcüğün tekrarından oluştuğu,hükümsüzlüğü talep edilen marka şeklinin içinde davacı tarafın marka ibaresi aynı şekilde kullanılmış olduğu, kurukafa kullanımı genel bir kullanım figürü olmakla birlikte ve kuru kafanın anlatım dilleri farklı olmasına karşın, kullanılan tasarım öğelerinin bütünleşik kavranmaya müsait olduğu ve ortalama tüketici algısı ile karışıklığa neden olabileceği, taraf markaları aynı veya ayırt edilmeyecek kadar benzer olmamakla, davacının MarKHKm.7/l/b’ye dayalı hükümsüzlük talebi şartlarının mevcut olmadığı ancak davalının 2014 101047 tescil no.lu “…+şekil” markasının davacı markaları ile benzer olduğu tespit edilmiş olmakla, MarKHK m.8’e dayalı hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğu,” beyan edilmiştir. Davacı vekili rapora itiraz dilekçesinde; raporun müvekkilinin tanınmış olmadığına ilişkin kısmına katılmadığını, delil listesi 7 ve 8.bentlerdeki delilleri incelenseydi tanınmışlığın tespit edileceğini, somut olaıyda davalının müvekkilinin markasına tecavüzü nedeniyle haksız rekabette bulunduğunu sabit olduğunu, davalının marka ibaresi ve kullandığı şekil itibariyle itibar kaybına neden olduğunun açık olduğunu, özü itibariyle davayı ispatlar raporun hüküm tesis etmeye yeterli olduğu yönünde mahkemede kanaat oluşmasını istemiştir.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davalı adına tescilli 08.12.2014 başvuru tarihli … + ŞEKİL markasının hükümsüzlüğünü, terkinini, davalının eyleminin haksız rekabet olduğunun tespitini, eylemin müvekkilinin itibar kaybına sebebiyet vermesi nedeniyle 100.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini, hükmün ilanına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; davacı tarafın … sayılı kurukafa şekil markasının 02.06.2014 başvuru tarihli olup, davalının 08.12.2014 başvuru tarihli, 2014/101047 başvuru numaralı, davaya konu markasından önce tescil edildiği, davacıya ait … tescil nolu “…” şekil markasının ve “kurukafa” şekil markasının benzerinin davalının hükümsüzlüğüne konu markasında yer aldığı, davalı markasının davacının markasının tescilli olduğu 18,24,25 ve 35.sınıflarda tescil edildiği, emsal Yargıtay 11.HD’nin 07.04.1997 tarihli 1997/659 E. – 1997/2470 K.sayılı kararında açıklandığı üzere; davalı markasının bütünü ile bıraktığı intiba gözönüne alındığında, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, tasarım ögelerinin bütünleşik kavranmaya müsait olduğu ve ortalama tüketici algısında karışıklığa neden olabileceği, …&… ibaresinin … markasının baş harfleri ile başladığı, sonra&sonra anlamına geldiği beyan edilmiş ise de; Türkiye’de İtalyanca’nın çok yaygın olarak bilinen ve konuşulan bir dil olmadığı, markaya ayırt edicilik kazandırmadığı, davalı markasının davacı markalarının devamı gibi algılanacağı, mahkemenin hükümsüzlüğe yönelik kararının yerinde olduğu kanaatiyle davalı istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.İlk derece mahkemesinin 26.01.2017 tarihli kararıyla; davacının talebi bulunmamasına rağmen, marka hakkına tecavüz, maddi tazminat talebinin reddine karar verdiği, hükmün ilanını talebi hakkında hüküm kurmadığı anlaşılmakla, tale aşımı yönünden ayrıca talep hakkında karar verilmemesi yönünden re’sen gözetilecek sebeplerden bulunduğundan davacının usule yönelik istinaf başvurusunun haklı olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; etiketler üzerinde müvekkilinin … etiketlerinin taklidinin bulunduğunu, İstanbul 2.FSHCM’nin 2015/177 E.sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda; “suça konu etiketlerin, üretilebilecek bir eşya üzerinde kullanılması durumunda, ürünü ortalama tüketici bakımından karıştırmaya sebebiyet verecek derecede görsel anlamda benzer hale getireceği” ifadesinin kullanıldığını beyan ettiği, davacının delil listesinde Savcılık Soruşturma Dosyası ve İstanbul 2.FSHCM’nin 2015/177 E.sayılı dosyasına delil olarak dayandığı, dosyaya ürün sunulduğu, ürün ve etiketinin incelenmediği, ceza dosyasının getirtilmediği, davalının tescilli markasını kullanması 556 sayılı KHK’nın yürürlükte olduğu dönemde yasal kullanım kabul ediliyorsa da, tescilli olduğundan farklı şekilde ve davacı markasına yaklaştırılarak kullanım, tescil kapsamında kullanım kabul edilemeyeceğinden, davacının haksız rekabet ve manevi tazminat taleplerinin bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği, esasa yönelik davacı başvurusunun da yerinde olduğu, eksik inceleme ile karar verildiği kanaatiyle davacı istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, eksiklikler giderildikten sonra karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:1-Davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine, 2-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İstanbul 2.FSHHM’nin 26.01.2017 tarihli 2016/9 E. – 2017/16 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-Davalı yönünden alınması gereken 44,40 maktu istinaf harcının, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 5-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı tarafından yapılan; 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 33,00 TL (posta-teb-müz) olmak üzere toplam 118,70 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 27/09/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.