Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2130 E. 2018/2539 K. 26.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2130 Esas
KARAR NO : 2018/2539
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2017
NUMARASI : 2016/67 E. – 2017/19 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/11/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, “müvekkilinin ET sektöründe … markasıyla tanındığını ve 2014 yılında bu markayı tescil ettirdiğini, davalının ise İstanbul Küçükçekmece’deki adresinde bu markayı haksız olarak kullandığını ve 2015 yılında da … no’lu … markasını haksız olarak tescil ettirdiğini ve tecavüz nedeniyle kendisini oyaladığını, isim değişikliği için süre verilmiş olmasına karşın et ve et ürünleri için tescil ettirdiğini, davalının kullanımının marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, davalı hakkında ceza davası da açıldığını, davalı markasının, müvekkilinin markası ile çok yüksek karıştırma ihtimali yarattığını” iddia ile davalının … markasının hükümsüzlüğünü, ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde, “müvekkilinin 2000’li yılların başından bu yana 2011 yılına kadar farklı zamanlarda davacının da işyerinin bulunduğu, resmi açılışın 2013 yılında yapıldığını, asker kaçakçılığı nedeniyle zaman zaman bu işyerinin 3.kişilere bırakılıp tekrar alındığını, müvekkilinin piyasada … markasıyla özdeşleştiğini ve tanındığını, davacı-karşı davalı … isimli şahsın ise 2003 yılı sonlarında bizatihi müvekkili tarafından memleketten getirtilip, kasaplık öğretilerek, kendisine iş verilip çalıştırıldığını, kötüniyetli olan tarafın karşı taraf olduğunu, bu konuda davacı şirket ortağı …’ın isticvabını istediklerini, 556 sayılı KHK’nın 42/son maddesi gereği, kullanım sonucu ayırd edici hale gelen markanın hükümsüz sayılamayacağını, kendilerinin “markayı kullanmayacağını beyan edip süre istedikleri iddiası”nın abesle iştigal olduğunu, aslında markanın kullanılmaması için süre tanıyan tarafın kendileri olduğunu, kendilerinin konuyu görüşme yoluyla çözmek istemelerine rağmen karşı tarafın bunu suistimal ettiğini, … markasını tecilden önce kullanan ve . … biçiminde tescil ettirilip kullanmaya devam eden tarafın da müvekkili olduğunu, asıl davanın zamanaşımına uğradığını” savunarak asıl davanın reddini istemiş, karşı davasında ise “müvekkilinin 2000’li yılların başından beri … isimli işletmenin sahibi olduğunu, o dönem asker kaçağı olduğu için işyerini kendi adına işletemediğini ve 2004 yılında … isimli kişiye devrettiğini, sonra 2007 yılında … adına devraldıklarını, akabinde ise 2011 yılında şu an yanında sigortalı çalışan …’in burayı …’tan devraldığını, 2012 yılında bedelli askerlik dönüşü tekrar burayı devraldığını, müvekkili ile davacı – karşı davalı şirket ortağı …’ın 2007 yılında Zeytinburnu’ndaki işyeri ile Bahçelievler deki işyerini beraber açtıklarını, ancak 2011 yılında Zeytinburnu’ndaki dükkanın, müvekkili adına …’de kaldığını, Bahçelievler’deki dükkanın ise … ve …. kardeşlerin …Ltd şirketini kurarak, müvekkillinden habersiz biçimde … + şekil markasını tecil ettirdiklerini ve hemen sonra kötüniyetli baskılarda bulunduklarını, oysa bu markayı 2015/34437 no’lu .. … biçiminde müvekkilinin tescil ettirdiğini, sadece müvekkili adına tescilli olması gereken markanın, kötüniyetli olarak davalı tarafından tescilin iptali gerektiğini, …markasını kim duysa müvekkilini bildiğini, karşı taraf bir dönem müvekkili ile birlikte çalıştığından ve müşterileri tanıdığından, haksız kazanç sağladığını, hatta müvekkilinin Mega Center’de … adıyla işyeri açtığı zaman, yıllar sonra karşı tarafın da aynı yerde aynı isimli işyeri açtığını, davacı-karşı davalı eylemlerinin haksız rekabet ve marka hakkı ihlali oluşturduğunu, buna rağmen davacı – karşı davalının Mega Center’deki yer ile Bakırköy’deki yer için suç duyurularında bulunduğunu ve müvekkili aleyhine İstanbul 4.FSHC Mahkemesi 2016/26 E., Bakırköy FSH Ceza Mahkemesinin 2016/168 E.sayılı ceza davaları açıldığını” iddia ile, asıl davanın reddini, markanın davacı-karşı davalı tarafından kullanılmasına yönelik tecavüzün tespitine, davacı-karşı davalının tescilli markasının hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini, kararın ilanını, markaya tecavüzün durdurulmasını, önlenmesini, ithal edilen ve üretilen ürünlere el konulmasını, tedbir kararı verilmesini, davacı-karşı davalının marka kullanım nedeniyle müvekkilinin yoksun kalınan kazanç kalemlerinin her biri için hesaplama yapılarak, şimdilik 1.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, kararın ilanını istemiştir.
Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevaben, “davalı-karşı davacının iddialarının hayal ürünü olduğunu, müvekkilinin 2003’te değil 2002’de İstanbul’a geldiğini ve davalı – karşı davacının kendisine ortaklık teklif etmesi üzerine kendisiyle iletişime geçtiğini, hiçbir zaman karşı tarafın işçisi olarak çalışmadığını, kasaplığı öğrettiği iddiasının da asılsız olduğunu, işlerin yoğun olduğu zamanlarda kesim yaptıkları sırada Jandarma’nın gelerek, kesilen hayvanların çalıntı olduğunu söyleyip müvekkilini gözaltına aldığını ve daha sonra da tutuklandığını, cezaevinden çıktıktan sonra da başka bir firmada çalışıp askere gittiğini, davacının hak sahipliği iddiasının doğru olmadığını, o zamana kadar … adında bir kasap bulunmadığını, markanın tanıtımına davacının bir katkısının bulunmadığını, müvekkilinin uyarıldığı iddiasının doğru olmadığını, müvekkillerinden … askerden döndükten sonra 2007 yılında … – … adında şirket kurduğunu, diğer müvekkili, İlhan …’ın da 2009 yılında İlhan … adında şirket kurduğunu, 2011 yılında kurumsallaştıklarını ve davacı şirketi kurduklarını, davacının …. markasını kullanmasını istemediklerini, çünkü sabıkası iyi olmadığından markaya zarar vermesinden endişe ettiklerini, davacıya ihtar çektiklerini ancak davacının ihtara cevap vermediğini, davacının araya müvekkilinin kıramayacağı kişileri koyarak süre istediğini ve süre sonunda tabelalarını değiştireceklerini beyan ettiğini, müvekkilinin davacıdan tabelasını değiştirmesini beklerken davacının güvenilmeyecek birisi olduğunu ispat edercesine …. markası için marka tescilinde bulunduğunu, gerçek bu iken nasıl olup da karşı tarafın, “markamı kullanmayın” diye kendilerini uyardığını anlamadıklarını, karşı tarafın kötüniyetli olarak müvekkilinin markalaştırdığı ismi kullanarak hak elde etme peşine düştüğünü, aynı ya da ayırd edilemeyecek kadar benzer markaların tescilinin mümkün olmadığını, müvekkilinin markasıyla benzerlik teşkil eden ve kötüniyetle alınmış markanın iptali gerektiğini, zamanaşımı iddiasının yersiz olduğunu, çünkü markayı kullanan kişinin müvekkili olduğunu, başlangıçta asker kaçağı olduğu için davalı-karşı davacının polislerden uzak kaldığını zannettiklerini, hatta zaman zaman sivil polislerin gelerek davalı-karşı davacıyı sorduklarını, yaşanan 2004’tek tatsız olaydan sonra davalı-karşı davacıdan uzak durmaları gerektiğini anladıklarını, olaylarla ilgili tanıklar bulunduğunu” savunarak kendilerine karşı açılan davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince taraflara ait marka kayıtları celp edildiği, TÜRKPATENT kayıtlarına göre, davacı tarafa ait … markasının 2014/31342 sayıyla 29 ve 35.sınıflarda 16.04.2014 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle tescil olduğu, tescilin geçerliliğini koruduğu, … … isimli markanın 29 ve 35.sınıflarda 2015/34437 sayıyla 20.01.2016 tarihinden itibaren markanın tescilli olduğu görülmektedir.
Mahkeme, tarafların kullanım delilleri ile diğer iddialarıyla ilgili ibraz ettiği delilleri, celp edilen TPE kayıtlarını inceleyip, …, … … ve … adlı sanıkları dinledikten sonra, 09.02.2017 tarihinde, davacının davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalıya ait … … markasının, davacıya ait … + şekil markasına benzer oluşu nedeniyle, davacı tarafa ait tescilli markanın, tescil olduğu et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri, kuru bakliyat, hazır çorbalar, bulyonlar, zeytin, zeytin ezmeleri, süt ve süt ürünleri, tereyağı dahil) yenilebilir bitkisel yağlar, kurutulmuş konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar, kuruyemişler, fındık ve fındık ezmeleri, tahin, yumurtalar, yumurta tozları, patates cipsleri, reklamcılık pazarlama, halkla ilişkilerle ilgili hizmetler, ticari amaçlı sergi ve fuarların organizasyon hizmetleri, büro hizmetleri, sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin değerlenmesi, büro makineleri kiralanması hizmetleri, bilgisayar web tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri, iş yönetimi, iş idaresi bu konularla ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat, acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri, ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri, açık arttırmanın düzenlenmesi ve gerçekleştirmesi hizmetleri, müşterinin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri, kuru bakliyat, hazır çorbalar, bulyonlar, zeytin, zeytin ezmeleri, süt ve süt ürünleri, (tereyağı dahil) yenilebilir bitkisel yağlar, kurutulmuş konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar, kuruyemişler, fındık ve fındık ezmeleri, tahin, yumurtalar, yumurta tozları, patates cipsleri, tarım ürünleri, bahçecilik ürünleri ve tohumlar, ormancılık ürünleri, canlı hayvanlar, (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil), canlı ve kurutulmuş bitki ve otlar, hayvan yemleri, malt (insan tüketimi için olmayan), malların biraraya getirilmesi hizmetleri, belirtilen hizmetler perakende toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog diğer benzeri yöntemler ile sağlanabilir hizmet ve emtialar yönünden, davalı tarafa ait … … …. sayılı markanın bu mallar yönünden hükümsüzlüğüne, TPE kayıtlarından terkinine, diğer kısımlar yönünden talebin reddine, karşı dava yönünden markada öncelik hakkı ispat edilemediğinden tüm talepler yönünden karşı davanın reddine, karar vermiştir.
Davalı – karşı davacı vekili istinafında, önceki iddia ve savunmalarını tekrarla, “müvekkilinin … markası daima 2-3 farklı adres ve şubede kullandığını, karşı tarafın ise markayı müvekkilinin elinden almaya çalıştığını, müvekkilinin yıllarca emek verip markayı bu günlere taşıdığını, önce elaman olarak müvekkili yanında çalışıp sonrasında ortaklık ilişkisine giren şahısların markayı ellerinden almaya çalıştıklarını, 02.04.2015 tarihli … markasının kötüniyetli olduğunu, … şirketi ortağı …’ın isticvabı talebinin mahkemece gerçekleştirilmediğini, markanın hak sahibinin müvekkili olduğunu, müvekkilinin ….markasıyla özdeşleştiği için, markayı tescil ettirirken adını – soyadını da eklediğini, ayrıca zamanaşımı itirazlarının dahi dikkate alınmadığını, müvekkilinin müktesep hakkının korunmadığını, kaldı ki hükümsüzlük davası açılabilmesi için 5 yıllık sürenin dolduğunu, müvekkilinin 2000 yılından beri … isimli işletmenin sahibi olduğunu, davacının ise, müvekkili tarafından memleketten getirilen ve kendisine iş olanağı sağlanan şahıs olduğunu, bu hususun Jandarma ifadesinde de yer aldığını, devir ilişkisini şemalandırdıklarını, bilirkişi incelemesi taleplerine rağmen bu hususun mahkemece kabul görmediğini, bir an için markanın hak sahibinin davacı olduğu, kabul edilse bile, müvekkilinin iptaline karar verilen markasının . … olduğunu, sözde çalıntı hayvan kesimi olayında nasıl ki aynı şekilde yargılanmış ve suçsuz bulunmuş ise müvekkilininde aynı şekilde suçsuz olduğunu, tanık deliline muvafakat etmediklerini, ancak mahkemenin bunu da dikkate almadığını, defter ve kayıtlar incelenmeden, keşif yapılmadan, bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verildiğini, tanıklardan …’in “Nisan 2004 yılında işyerini devraldıklarında, işyerinde …olarak tabela durduğunu, bu işyerini 2009 veya 2010 yılında tekrar devrettiklerini, … ile kardeşi …’ın burayı tekrar …olarak işlettiklerini” beyan ettiğini, müvekkili çalışanlarından tanık …’in de müvekkilinin beyanlarını desteklediğini, dükkan açılışına dair CD ve askerlik dekontunu sunduklarını, 14.04.2016 tarihli dilekçe ekinde sundukları MEGA CENTER yazısı konusunda mahkemenin herhangi bir değerlendirmede bulunmadığını, Zeytinburnu’ndaki dükkanın 2009’daki açılışına ilişkin CD’nin incelenmediğini, mahkemenin delilleri incelemediğini, sadece TPE’den gelen kayıtlara baktığını, tanık ifadelerinin de mahkemece hatalı değerlendirildiğini, gerekçeli karar ile hüküm arasında gerçek hak sahipliği konusunda çelişki bulunduğunu” iddia ile kararın kaldırılmasını, bozulmasını, yeniden yargılama yapılarak asıl davanın reddini, karşı davalarının kabulünü talep etmiştir.
Davacı – karşı davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, “davalı tarafın beyanlarının soyut ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin 2007 yılından beri … markası altında iş yaptığına dair kanıtları, 04.01.2017 tarihli dilekçe ekinde sunduklarını, BEDAŞ ile yapılan sözleşme, 2007 tarihli vergi kaydı, 2007 tarihli Kira Sözleşmesi, 2009 yılına ait vadeli hesap ekstreleri, 03.08.2009 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi vb. tüm delillerin, müvekkilinin iddiasını doğruladığını, Bakırköy 2.FSHCM’nin 2016/168 E.sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunu da 04.01.2017 tarihli dilekçe ekinde sunduklarını, davalının ise 2003 yılından beri ….markasıyla iş yaptığını iddia etmesine rağmen, dosyaya somut delil sunamadığını, davalının kötüniyetli hareket ettiğini, davalının sadece …ibareli 25.12.2012 tarihli fatura sunabildiğini, başka bir evrak sunulamadığını, her ne kadar davalı, yasal nedenlerle işyerini başkasına devrettiğini iddia etmiş ise de, kimsenin kendi muvazaasına dayanamayacağını,… markası üzerinde üstün hakkın müvekkiline ait olduğunu, davalının öncelik hakkı iddiası ve kötüniyet iddiasının ispat edilemediğini” savunarak istinaf isteminin reddini istemiştir.
Her ne kadar ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı olduğu biçimde karar verilmiş ise de, karşı davada, davacının eskiye dayalı kullanıma bağlı olarak … markası üzerinde üstün ve öncelikli hak iddiasında bulunduğu, buna ispata yönelik 2009 yılı mağaza açılış fotoğraflar ve VCD’si gibi delillerin mahkemece dikkate alınmadığı, tarafların defter ve fatura kayıtları üzerinde bir mali muhasip bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılmadığı ve böylece davalı-karşı davacının gerçek hak sahipliği iddiasının yeterince araştırılmadığı, dava konusu markayı taraflardan hangisinin, hangi tarihten beri ve ne şekilde kullandığının tespit edilemediği, karşı davada gerçek hak sahipliği iddiasının sabit görülmesi durumunda davacının dayandığı marka tescilinin baştan itibaren hükümsüzlüğü söz konusu olabileceğinden, böyle bir durumda asıl davanın dayanaksız kalacağı, öte yandan her iki tarafın 2000’li yılların başından beri zaman zaman birlikte çalıştıkları iddia edilmekle, birlikte hak sahipliğinin söz konusu olup olmadığının da mahkemece incelenip tartışılması gerektiği anlaşılmakla, davalı-karşı davacının istinaf isteminin kabulü ile belirtilen hususların araştırılması için yargılamaya devam olunmak üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davalı-karşı davacının istinaf isteminin KABULÜNE, Bakırköy 1.FSHHM’nin 2016/67 E., 2017/19 K. Sayılı 09.02.2017 tarihli kararının, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davalı-karşı davacının eskiye dayalı kullanım nedeniyle gerçek hak sahipliği iddiası ve birlikte kullanım iddialarının yukarıda yazılı olduğu biçimde araştırılarak tarafların defter ve faturaları üzerinde de inceleme yapıldıktan sonra ortaya çıkacak duruma göre gereğinin takdiri için dosyanın ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,
3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı-karşı davacı tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında davalı-karşı davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı 35,30 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 121,00 TL’nin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 26/11/2018 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliği ile kesin olarak karar verildi.