Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2097 E. 2019/751 K. 05.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2097 Esas
KARAR NO : 2019/751
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2016
NUMARASI : 2015/576 E. – 2016/882 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/04/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde; Taraflar arasında şifahen kurulmuş olan kumaş alım satım sözleşmesinin bulunduğunu, davalıya 13 adet fatura karşılığında mal teslimlerinin yapıldığını ve toplam fatura bedellerin toplamının 275.339,94.-TL olduğunu, davalının bu fatura bedellerine karşılık toplam 90.000,00.-TL ödeme yaptığını, ayrıca 2 adet fatura karşılığında 16.312,05,-TL kumaş iadesinde bulunduğunu, bakiye kalan 169.027,89.-TL’nin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyası ile 169.027,89.-TL asıl alacak için ilamsız takibe geçildiğini, davalının, takibe haksız yere itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalıya teslim edilen kumaşların tamamı aynı özelliğe sahip olan kumaşlar olmadığını, davalının icra takibine itirazındaki ayıplı olduğunu iddia edilen malın davalıya satımından önce … nezdinde testleri yapılan ve alınan rapora karşılık davalının kabulünde olan mallar olduğunu, bu nedenle davalının ayıplı mal iddiasının yerinde olmadığını, davalının TTK 23. maddesi hükümlerine göre ayıp ihbarında bulunabileceği sürelerin belli olduğunu ve davalının bu sürelere de riayet etmediğini belirterek, davalının icra takibine vaki haksız itirazının iptali ile icra takibinin devamına alacağımızın ticari faizi ve %20 den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacıdan alınan kumaşlardan bayan pardösü imalatının yapıldığını, kumaşlardaki ip atması nedeniyle birçok müşteriden iade mal geldiğini, davacı ile yapılan görüşmede iade edilen malların %50-50 zarar olarak paylaşılması konusunda anlaşma yapıldığını, ancak davacıya ilk iade mal faturaları düzenlediğini ve davacının bu faturaları kabul ettiğini, davacının sonradan iade gelmesi muhtemel mal iadelerini beklemeden bakiye alacağı için icra takibine giriştiğini ve davalının haklı olarak takibe itiraz ettiğini, davacının teslim ettiği kumaşlardan imal edilen ürünlerden iade edilenlerin davalının deposunda mevcut olduğunu ve keşfen yapılacak incelemede iade ürün miktar ve değerinin tespit edilmesi gerektiğini, bu tespit neticesinde borç alacak ilişkisinin netleştirilmesi gerektiğini ve bu işlem neticesinde davalının borçlu değil alacaklı olduğunun tespit edilebileceğini, davacının ayıbın varlığını bildiğinden satıştan önce test ettirmesinin davacının ayıbı gizlediğinin ispatı olduğunu, davacının ayıbı kabul ettiğini ve kendisine düzenlenen iade faturalarını da defterlerine kaydettiğini belirterek, davacının icra takibinin haksız olduğunu, davacının %20 kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/12/2016 tarihli 2015/576 E. -2016/882 K.sayılı kararıyla; Türk Ticaret Kanunu’nun 21.maddesinin ikinci fıkrasında yer alan açık hükümlere göre davalının, davacı faturalarına alındığı tarihten itibaren 8 gün içerisinde itiraz etmediği, Türk Ticaret Kanununun 23.maddesinin üçüncü fıkrasına göre davacının ayıplı imalatı konusunda herhangi bir ihbar, ihtar ve somut bir tespit yaptırmadığı, icra takip tarihi ile dava tarihine kadar hesaplanacak faiz toplamının 6.113.18.-TL olduğu belirtildiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, takibe konu alacak hesaplamayı gerektirdiğinden davacının kötü niyet tazminat isteminin reddine karar verildiği görülmüştür.Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Takibe ve davaya konu alacağın cari hesap ekstresinden kaynaklanan alacak kalemi olduğu, Yargıtay uygulaması ile cari hesap alacağına, faturaya dayalı alacakların likit, belirlenebilir alacak kalemi olduğunun kabul edildiği, davalının 169.027,89 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, davalının ayıp ihbarında bulunmadığını, iade faturaları tebliğ etmediğini, mal iadesi yapmadığını, mahkemenin kararının “kötüniyet tazminat isteminin reddine” yönündeki kısmının kaldırılarak, dava değerinin %20’si oranında 33.805,57 TL tutarında kötüniyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine” karar verilmesini istemiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin hiçbir savunmalarına itibar etmediğini, davacının ilk iade edilen mallar üzerine kesilen faturaları kabul etmesine rağmen, sonradan gelecek iadelere karşı kesilecek faturaları kabul etmemek adına haksız olarak iş bu takibi yaptığını, -Ürünlerin piyasaya verilmesi dönemsel olduğundan ürünün kullanımı ve tüketiciden dönmesinin aylar süren süreç gerektirdiğini, -Müvekkilinin ve davalı şirketin anlaşmaya varmasına rağmen ve iade faturaları alınmasına rağmen anlaşmaya aykırı davranarak bütün alacağın tahsili yoluna gidildiğini, davacının ayıptan haberdar olup ayıbı saklayarak müvekkiline verdiğini, -Davacı vekilinin kötüniyet tazminatı talebinin haksız olduğunu, beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyasından; davacı alacaklının davalı borçlu aleyhine 169.027,89.-TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren avans faizi birlikte tahsilini talep ettiği, ilamsız takibin dayanağının cari hesap alacağı olduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durdurulduğu, davalı vekilinin 09.02.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, alacaklı davacıyla devam eden ticari ilişkide, davacının hatalı kumaş imalatından kaynaklanan sıkıntılar nedeniyle iade faturalarının düzenlendiğini ve halen iadeye konu malların davalı şirkete geldiğini, iadeler sonucunda davalının alacaklı hale geleceğini, davacıya borçlarının olmadığı beyan ederek itiraz ettiği anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesince alınan 21.09.2016 tarihli bilirkişi raporunda; 21.09.2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Tarafların 2014-2015 yıllarına ait yasal defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu açılış tasdikleri yasal süresinde olduğu, yevmiye defterlerinin kapanış tasdikinin yasal süresinde yapıldığı, netice olarak her iki tarafın yasal defterlerinin kendi lehlerine delil olma özelliğine sahip olduğu, davacı şirketin, davalı şirketten takip tarihi olan 29.01.2015 tarihi itibarı ile toplam 169.027.89.-TL alacaklı olduğu, söz konusu tutarın davacı şirketin icra takip tarihi itibarı talep ettiği asıl alacak miktarı ile paralellik gösterdiği ve her iki taraf defterlerinin birbirini teyit ettiği,” beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E :İtirazın iptaline konu davada; davacı alacaklının cari nesaba dayalı alacağının tahsili talebiyle ilamsız takip başlattığı, borçlunun itirazı üzerine itirazın iptali ve inkâr tazminatı talebiyle istinaf başvurusuna konu davanın açıldığı, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının iptalinin, inkâr tazminatı talebinin reddine karar verdiği, davacı vekilinin inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunduğu, davalı vekilinin de, faturalara konu malların ayıplı olduğunu, takibin haksız olduğunu beyanla istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür. İstanbul ….İcra Müd. …. E.sayılı dosyasına konu alacağın, faturalara dayalı cari hesap alacağı olduğu, davalı tarafın, taraflar arasındaki alım satım ilişkisine konu kumaşların ayıplı olduğunu iddia ettiği anlaşılmış ise de, ayıp ihbarına bulunduğuna dair dosya da delil sunmadığı, tacir olan davalının TTK 23/1-c.madde gereğince, açık ayıplarda 2 gün içerisinde, gizli ayıplarda ise teslimden itibaren 8 gün içinde ihbar yükümlülüğünün bulunduğu, davalı tarafın, ürünlerin ayıplı olduğunu iddia etmesine rağmen, ürünlerdeki ayıbın tespiti yönünde bilirkişi raporu almadığı gibi ayıplı ürünlere ilişkin karşılıklı imzaları içeren tutanak sunmadığı, davacı tarafa ayıbın ihbar edildiğine dair delil ibraz etmediği, takibe konu cari hesap alacağının, davalı defterlerinde borç olarak kayıtlı olduğu, her iki taraf defterlerinin birbirini doğruladığı anlaşılmakla, davalı vekilinin ayıp iddiasını ve süresinde ihbarda bulunduğunu ispatlayamadığından istinaf talebinin esastan reddine, cari hesaba dayalı alacağın likit olduğu, davalı tarafın borç miktarını tek başına tespit edebileceği gözönüne alınarak, davacı tarafın istinaf talebinin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ve itirazın iptaline yönelik mahkeme kararının aynen muhafazasına, icra inkâr tazminatı talebinin kabulü ile takibe konu alacağın %20’si oranında (33.805,57 TL) inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-3 maddesi gereğince İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/12/2016 tarihli 2015/576 E. -2016/882 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,-Açılan davanın kabulüne, -Davalının, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile; icra takibine asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işletilecek değişen oranlarda avans faizi üzerinden devam olunmasına, -Takibe konu alacak likit bulunmakla, % 20 oranında (33.805,57 TL) inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, İlk derece yargılaması yönünden;Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 11.546,30 TL nispi karar harcından peşin alınan 2.041,58 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.504,72 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 16.091,67 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacı tarafından yapılan, 27,70 TL başvurma harcı, 2.041,58 TL peşin harç, 600, 00 TL bilirkişi ücreti, 135,00 TL (posta, teb-müz) gideri, olmak üzere toplam, 2.804,28 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine, 3-İstinaf yargılaması yönünden; -Davalı tarafın istinaf talebi yerinde görülmediğinden, Harçlar Kanunu Tarifesince alınması gereken 11.546,30 TL harcın, (peşin alınan harç olmadığı için) davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, -İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 55,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 140,70 TL’nin, davalıdan alınıp davacıya verilmesine,-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu işbu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 05/04/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.