Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/2041 E. 2018/1840 K. 18.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/2041 Esas
KARAR NO : 2018/1840
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2016
NUMARASI : 2014/980 2016/764
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 18/09/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, 03/09/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davalı … Sigorta A.Ş’ye ZMMS ile sigortalı… plakalı araç ile diğer davalı …’ye ZMMS ile sigortalı … plakalı aracın karıştıkları çift taraflı trafik kazası sonucu … plakalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin %50.36 oranında malul kaldığını, müvekkilinin kaza tutanağında adı geçmediğini, bu nedenle tutanağa itirazları olduğunu, bu konuda tanık dinletmek istediklerini belirterek şimdilik 2.000 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren davalı … şirketinden avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 25/03/2016 tarihli dilekçesi ile talebini 175.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, dava konusu talepten dava dilekçesi ile haberdar olduklarını, dolayısıyla müvekkilinin temerrüdünün söz konusu olmadığını, … plakalı aracın müvekkili nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortalının kusuru oranında ve poliçedeki limitle sınırlı olmak üzere müvekkilinin sorumluluğunun olabileceğini, davacının kaza sırasında araçta olduğunu ispatlaması gerektiğini, zira gerek ifade tutanaklarında, gerekse kaza tutanağında adı geçmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davacının olay tarihinde kazaya karışan … plakalı araçta yolcu olarak bulunduğu, kazanın meydana gelmesinde …plakalı araç sürücüsü …’nun asli kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı, davacının %35.2 oranında malul kaldığı, toplam maddi zararının 196.166,49 TL olduğu, sigorta limitinin ise 175.000,00 TL ile sınırlı bulunduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, 175.000,00 TL tazminatın dava tarihi olan 28/03/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekili istinaf sebebi olarak, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerek kaza tespit tutanağında, gerekse ifade tutanaklarında davacının adının geçmediğini, davacının kaza sırasında araçta olduğuna dair belge ve ifade bulunmadığını, davacının taraf sıfatının olmadığını, davacının kazayı, maluliyeti ve illiyet bağını ispatlaması gerektiğini, illiyet bağının ispatlanamadığını, bu nedenle kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirmiştir.
03/09/2010 tarihli kaza tutanağında; … plakalı aracın … plakalı kamyonete çarpması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, … plakalı araç sürücüsü …’nun şerit ihlali nedeniyle asli kusurlu olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Elazığ Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nce düzenlenen 04/02/2014 günlü raporda; davacının %50.36 oranında malul olduğunun bildirildiği görülmüştür.
SGK’dan gelen cevabi yazıda; davacıya herhangi bir gelir bağlanmadığının bildirildiği görülmüştür.
… plakalı aracın ZMMS poliçesinin davalı … şirketince düzenlendiği, poliçenin kaza tarihini kapsadığı görülmüştür.
Talimat yoluyla dinlenen tanıklar … ve …; davacının 23 plakalı, Tata marka pikap içerisinde olduğunu, karşı taraftan gelen otomobilin çarpması sonucu …ın yaralandığını, …’ın karakolda ifade verdiğini, ayrıca kazadan sonra görmede sıkıntı yaşadığını belirtmişlerdir. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Bölümü’nce düzenlenen 3 kişilik raporda; davacının maluliyet oranın %35.2 olduğu ve iki ay süresince iş göremezlik halinde kaldığı yolunda kanaat belirtildiği görülmüştür.
Yargılama sırasında alınan 17/03/2016 tarihli bilirkişi raporunda; kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, diğer araç sürücüsü …’ün kusurunun bulunmadığı, davacının meslekten kazanma gücüne ilişkin toplam maddi zararının 196.166,49 TL olduğu, ancak sigorta poliçesinin 175.000,00 TL limitle sınırlı olduğu, bu nedenle davacının bu tutarı isteyebileceği, bu alacağa yasal faiz uygulanabileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
Dosya içerisinde bulunan hazırlık soruşturması evrakının incelenmesinde; … plakalı araç sürücüsü …’ün jandarmada verdiği ifadesinde; yanında arkadaşı …’in olduğunu beyan ettiği, davacının adından bahsetmediği, Jandarma tarafından Cumhuriyet savcılığına yazılan 17/09/2010 havale tarihli yazıda davacının adının geçmediği, yine hazırlık dosyası içerisindeki genel adli muayene raporları içerisinde davacıya ait rapor bulunmadığı, yine diğer hazırlık evrakının incelenmesinde; davacının adının yer almadığı, hazırlık soruşturması sırasında 30/09/2010 tarihinde takipsizlik kararı verildiği görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı taraf davalı … şirketinin sigortaladığı araç içerisinde yolcu olduğu sırada başka bir araçla çarpışması sonucu meydana gelen kazada gözünden malul kaldığını iddia ederek tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı taraf ise kazada illiyet bağının gerçekleşmediğini savunmuştur.
Olayla ilgili hazırlık soruşturması sırasında kolluk tarafından düzenlenen evraklarda davacının şüpheli, mağdur veya tanık sıfatıyla ifadesinin alınmadığı görülmüştür. Öte yandan davacının adı kaza tutanağında da geçmemektedir. Yine kazaya karışan ve davalı … şirketince sigortalanan araç içerisinde bulunan … ve … ilk derece yargılamasında tanık olarak dinlenmiş olup, bu kişilerin kolluktaki ifadelerinde davacının adından hiç bahsetmedikleri görülmüştür. Her ne kadar adı geçenler ilk derece yargılamasındaki beyanlarında davacının kaza sırasında araçta olduğunu beyan etmiş iseler de, kollukta davacıdan bahsetmemeleri nedeniyle illiyet bağının gerçekleşip gerçekleşmediği bakımından istinaf yargılaması sırasında maluliyet raporu veren ve daha öncede davacının bir kısım tedavilerinin ve operasyonlarının yapıldığı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi ile yazışma yapılmış olup, söz konusu kurumca düzenlenen 11/06/2018 tarihli raporun değerlendirme ve sonuç kısmında davacıda meydana gelen yaralanma konusunda birçok risk faktörünün olduğu , bunların a) dejeneratif miyopi olması, b)retraktif cerrahi geçirmiş olması, c) travma geçirmiş olması olduğu belirtilmiş olup, söz konusu yazı içeriği dairemizce davacının gözünde meydana gelen maluliyetin dava konusu kazadan kaynaklandığı hususunda yeterince illiyet bağı kurmadığı kanaatine varılmıştır. Öte yandan dinlenen tanıklardan … beyanında; davacıda gözle görülür bir yaralanma veya kanama görmediğini beyan etmiştir. Ayrıca davacı vekilinden davacının geçirmiş olduğu retraktif ameliyatı ile ilgili ayrıntılı bilgi vermesi kendisinden istenmiş, davacı vekili bila tarihli dilekçesinde; müvekkilinin 1999 senesinde Türkiye Hastanesi’nde ameliyat olduğunu, herhangi bir tedavi evrakının mevcut olmadığını, ameliyatı yapan doktorun sözleşmeli olduğu için tedavi evraklarının hastanede bulunmadığını, dosyadaki raporun illiyet kurmaya yeterli olduğunu ve bu rapor dikkate alınarak karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Gerek Ankara Üniversitesi’nin istinaf yargılaması sırasında Dairemize göndermiş olduğu 11/06/2018 günlü raporu, gerekse kaza tutanağı, hazırlık evrakı, davacının 1999 senesinde retraktif ameliyatı geçirmiş olduğu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacıda meydana geldiği belirtilen maluliyetin dava konusu kaza nedeniyle olduğu hususunda illiyet bağının kurulamadığı kanaatine varılmıştır. Buna göre davacının davasının reddi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın kabulü kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,
2-İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/11/2016 gün, 2014/980 Esas, 2016/764 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Davanın REDDİNE,
4- Alınması gereken 35,90 TL harcın, 25,20 TL peşin harç ve 591,00 TL ıslah harcı toplamı olan 616,20 TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 580,30 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından ilk derece yargılamasına yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı vekili lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi göre hesaplanan 16.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine,
8- İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 51,70 TL tehiri icra karar harcı ve 50,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 187,40 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
10-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/09/2018