Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1998 E. 2018/2421 K. 12.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1998 Esas
KARAR NO : 2018/2421
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2017
NUMARASI : 2013/40 E. – 2017/73 K.
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
KARAR TARİHİ : 12/11/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili, “müvekkili firma çalışanı ile …Ltd şirketi yetkililerinin karıştığı suça konu haksız eylem sonucu müvekkili firmaya ait birtakım çek’lerin tedavülü çıkarıldığını, bazı çeklerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, bu çeklerden bir tanesinin de …bank Bayrampaşa şubesine ait 05.02.2013 tarihli, keşide yeri İstanbul olan ve 59.000 TL bedelli çek olduğunu, bu çek’in davalıda olduğunun öğrenildiğini, müvekkili ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını ve müvekkilinin davalıya borçlu olmadığını, müvekkilinin ticari hayatını kaybetme tehlikesi bulunduğunu” iddia ile öncelikle çek’in bankaya ibrazının durdurulmasını için ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve çek’in bedelsiz olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevaben, “davacının borçlarında kurtulmak için ve kötüniyetli olarak bu davayı açtığını, davacı ile Triko şirketi yetkilisi …ı’nın akraba olduğunu, davacının …ya ait…şirketinin çekleri yetersiz kaldığından kendi çeklerinin imzalayıp …’a vermek suretiyle tedavüle çıkardığını, dava konusu çek’in davacı tarafından değil, 3.kişi …yetkilisi …ı tarafından müvekkiline verildiğini, … ve … ile müvekkili şirket arasında uzun yıllar ticari ilişki olduğunu ve birbirlerine çekler verdiklerini, dava konusu çek’in de davacı tarafından … talimatıyla doğrudan müvekkili şirket emrine düzenlendiğinden, …ın cirosunun alınamadığını, bunun beyaz ciro olduğunu, kaldı ki dava konusu çek bedelinin davacı tarafından müvekkiline ödendiğini, davacının farklı tarihlerindeki çekler için aynı tarihlerde farklı şirketler hakkında davalar açarak ve savcılığa müracaatta bulunarak haksız davalarına kılıf bulmaya çalıştığını, davacının diğer davalarda da imza itirazında bulunduğunu, ancak imzaların neden kendine ait olmadığını ve çeklerin ne surette kim tarafından imzalandığını izah edemediklerini, davacı ve … şirketinin ortak hareket ederek, çekleri ödememek için senaryo gereği davalar açtıklarını” iddia ile davanın reddini istemiştir.
Mahkemenin davacı sicil kaydı, imza örnekleri, çek aslı gibi delilleri celp ettikten sonra Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor aldığı, Adlı Tıp raporunda çek’teki imzanın kuvvetli muhtemel ..’in eli ürünü olduğunun belirtildiği ve mahkemece 06.02.2017 tarihinde, “çekteki imzanın davacı şirket yetkilisi …’e ait olduğunun tespit edildiği” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Bu red kararına karşı davacı vekili istinafında, “dava konusunun hem çek’teki imzanın müvekkili şirket yetkilisi eli ürünü olmadığına, hem de taraflar arasında alacak-borç ilişkisi doğuracak herhangi bir ticari ilişki olmadığına ilişkin olduğunu, imza incelemesine dair bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, raporda “kuvvetli muhtemel” dendiğini ve olasılık beyanı ile görüş açıklandığını, ayrıca müvekkili şirketin başvurusu üzerine Bakırköy 6.Ağır Ceza Mahkemesi 2015/259 E.sayılı dosyada, resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlamalarıyla görülen davada sanıklar hakkında ceza kararı verildiğini, taraflar arasında alacak-borç ilişkisi doğuran herhangi bir ticari alışveriş olmadığını, imza incelemesi dışında bu hususta da inceleme yapılması ve tanıkların dinlenmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verildiğini” iddia ile kararın kaldırılmasını, davanın kabulünü istemiştir.
Her ne kadar davacı vekili yukarıda yazılı biçimde istinaf isteminde bulunmuş ise de, istinaf dosyasında bahsi geçen ceza dosyası ile ilgili herhangi bir karar örneği ibraz edilmediği, bir an için davacı şirket çalışanının mahkum olduğu kabul edilse dahi, davacının sorumluluğunun bu yolla ortadan kalkmayacağı, dava konusu çek’teki imzanın, davacı şirket yetkilisi Kürşad Sönmez’in eli ürünü olduğuna dair Adli Tıp Kurumu raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin istinaf istemi yerinde görülmeyerek reddi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:
1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,50 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 12/11/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.