Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1985 E. 2019/495 K. 08.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1985 Esas
KARAR NO : 2019/495
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2016
NUMARASI : 2015/124 E. – 2016/908 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/03/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalıdan Büyükçekmece ilçesinde bulunan bir adet villayı satın aldığını, villanın satım bedeli olan 731.600-USD nin satış sözleşmesinde belirtilen tarih ve kur üzerinden ödendiğini, taksitler sona erdikten sonra davalı tarafın 731.600-USD bedelli bir adet fatura gönderdiğini, döviz kuruna da 20/12/2013 tarihine göre ortalama 1.9006 Krş olarak faturaya yazdığını, bu fatura bedelinin ise Türk Lirası olarak karşılığının 1.390.478,96 TL olduğunu, müvekkili şirketin çalışanlarının da defter kayıtlarında gözüken ödenmiş döviz taksitlerinin TL karşılığı olan toplam 1.365.887,76 TL karşılığı olan 1.390.478,96 TL çıkardıklarında 24.591,20 TL borçlu olduklarını zannederek bu farkı davalıya ödediklerini, bu şekilde davalının faturaya yanlış döviz kuru yazarak sebepsiz zenginleştiğini, müvekkili şirketin yanlışlıkla ödemiş olduğu 24.591,20 TL den davalıya ödenmesi gereken 9.948,53 TL iskan harcını mahsup ettikten sonra bakiye 14.642,00 TL’nin ödenmesi için davalıya ihtarname gönderdiğini, bu ihtarnameden sonuç alınmaması nedeniyle İstanbul 28. İcra Müdürlüğünün 2015/648 Esas sayılı dosyasında takip başlattığını, davalının takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, bu nedenle itirazın iptaline, davalı tarafın%20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; Taraflar arasında yapılan sözleşme ile müvekkilinin davacı tarafa bir adet villa sattığını, ödemelerin taksitlerle yapılması halinde ne miktarda USD olarak ödeneceği, satış bedelinin KDV ile birlikte 731.600 TL olduğu, taraflar arasında herhangi bir anlaşmazlığın bulunmadığını, davacının müvekkili şirketten aldığı villayı sözleşmede belirtilen şekilde döviz olarak taksitlendirerek ödediğini, davacı tarafın satış bedelini düzenlemiş olduğu faturadan hareketle kur farkı sebebiyle fazla ödemede bulunduğunu beyan etmesinin sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Alacaklısının …San. ve Tic. Ltd.şti, borçlusunun … olduğu, toplam 14.740,32 TL alacak yönünden ilamsız takiplerde ödeme emri düzenlendiği, 26/01/2015 tarihinde davalının itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi 27.12.2016 gün ve 2015/124 E.-2016/908 K.sayılı kararıyla; davalıdan Büyükçekmece ilçesinde bulunan bir adet villanın satın alınması nedeniyle satım bedeli olan 731.600 USD nin satış sözleşmesinde belirtilen tarih ve kur üzerinden ödendiğini, taksitler sona erdikten sonra davalı tarafın 731.600 USD bedelli bir adet fatura gönderdiğini, döviz kuruna da 20/12/2013 tarihine göre ortalama 1.9006 krş olarak faturaya yazdığını, bu fatura bedelinin ise türk lirası olarak karşılığının 1.390.478,96 TL olduğunu, ancak davacı çalışanlarınca defter kayıtlarında gözüken ödenmiş döviz taksitlerinin TL karşılığı olan toplam 1.365.887,76 TL karşılığı olan 1.390.478,96 TL çıkardıklarında 24.591,20 TL borçlu olduklarını zannederek bu farkı davalıya ödediklerini, bu şekilde davalının faturaya yanlış döviz kuru yazarak sebepsiz zenginleştiğini, davacı şirketin yanlışlıkla ödemiş olduğu 24.591,20 TL den davalıya ödenmesi gereken 9.948,53 TL iskan harcını mahsup ettikten sonra bakiye 14.642,00 TL nin ödenmesi gerektiğinden bahisle icra takibi başlatıldığı, davalı taraf ise, davacının satış bedelinin düzenlemiş olduğu faturadan hareketle kur farkı sebebiyle fazla ödemede bulunduğunu beyan etmesinin sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu beyan ettikleri, dosya kapsamına ve hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, 20.712,96 TL kur farkı oluştuğu, bu miktardan davacı tarafın iskan harcı borcu olan 9.960,42 TL düştükten sonra 10.752,54 TL tutarındaki miktar için kur farkı faturası kestiği, bu miktarın KDV ve kurumlar vergisi olarak vergi dairesine ödendiği, bu nedenle davacının, davalı taraftan alacağı olmadığı, kaldı ki bilirkişi raporunun ekinde dosya kapsamına giren “ibraname” başlıklı belgede de davacı tarafın “… San. Tic. A.Ş.’ den başka bir hak talebinde bulunmayacağımı kendisini gayrikabili rücu ibra ettiğimi beyan ve taahhüt ederim.” şeklinde ibra ettiği, davacı taraf her ne kadar bu ibranamenin davalı tarafça yargılamanın hiç bir safhasında ileri sürülmediği ve taşınmazın teslimi ve yapımındaki eksikliklerle ilgili olduğu iddia edilmişse de; ibraname borcu sona erdiren bir sözleşme olduğundan davalı defterlerinin incelenmesi sırasında dosya kapsamına alınmasına engel bir durum bulunmadığı gibi yalnızca taşınmazın teslimine ilişkin olduğuna dair bir belirleme de bulunmamaktadır. Davacı taraf fazla ödeme yaptığından bahisle davalının sebepsiz zenginleştiğini iddia etse de; taraflar arasında düzenlenmiş geçerli bir ibraname vardır. İbraname, alacaklı ile borçlu arasındaki borç ve yükümlülükleri doğuran kaynağı kesin olarak kurutan bir sözleşmedir. Davacı tacir olduğu için basiretli davranmak zorundadır. İbranamenin varlığı davacının alacağı kalmadığını ortaya koymaktadır. Aksi durumu davacının yazılı belgelerle kanıtlaması gerekirken iddiasını kanıtlayamadığından davanın reddine karar vermiştir.Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin bilirkişi ek raporunda beyan edilen ” Park Village Konut Teslim / tesellüm tutanağı” başlıklı belgeye göre müvekkilinin davalıyı ibra ettiği görüşünü benimseyerek karar vermiş ise de, ibranamenin taşınmazın teslimi ve yapımındaki eksikliklerle ilgili olduğunu, mahkemenin uyuşmazlık konusuna ait olmayan ibranameyi dikkate almasının hatalı olduğunu, davalı tarafın yargılamanın hiçbir aşamasında ibra edildiğini ileri sürmediğini, -Ek raporun 6.sayfasında müvekkilinin başka bir kuru, davalının ise başka bir kuru esas alması nedeniyle 20.712,96 TL fark doğduğunu ve bu farkın davalının iskan harcını mahsubundan sonra bakiyesi 10.725,54 TL tutarını 03.12.2014 tarihli fatura ile faturalandırıldığını ve bu farkının bu kambiyo kârı olarak değil, vergilendirmek suretiyle KDV ve Kurumlar Vergisine ödendiğini, alacağın bulunmadığını, beyan ettiğini, mahkeme bu beyanı gerekçe yapmış ise de, ileride ödeyeceği vergiden mahsup ederek sebepsiz zenginleşeceğini, -Bu faturanın da yeni delil olup, ek incelemede dikkate alınmasının sonradan delil sunulması yasağına aykırı olduğunu, dava ve cevap dilekçelerinin verilmesinden sonra tarafların iddia ve savunmaları yönünden yeni delil bildirmelerinin mümkün olmadığını, -Davalının tek taraflı olarak düzenlediği ve müvekkilinini defterlerine işlemediği faturanın alacağı ortadan kaldırmayacağını, -Kök ve ek raporda çelişki bulunduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiştir. Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; -Davacı tarafın istinaf aşamasında iddiasını genişlettiğini, muvaffakatlarının bulunmadığını, daha önce ileri sürmediği, istinaf aşamasında “731.000,00 USD’nin TL karşılığı hesaplanırken 20 adet taksitten her bir taksitin ödendiği günlük cari kurların mı? yoksa cari kurların ortalamasının mı? esas alınması gerektiği, ticari defterlerin lehe delil niteliğinde olup olmayacağının araştırılması gerektiğini” ileri sürdüğünü,-76 no’lu villanın satış bedelinin KDV dahil karşılığının 731.600 Amerikan Doları olduğunu ve döviz olarak davacı tarafça ödendiği konusunda herhangi bir anlaşmazlık bulunmadığını, fatura vergi mevzuatına göre faturanın döviz olarak tanzim edildiğini, mecburen kurunda gösterildiğini, (V.U.K. 215/2-a maddesi) 3065 sayılı KDV Kanunu döviz ile yapılan işlemler başlıklı 26.maddesinde de “Bedelin döviz olarak hesaplanması halinde döviz, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrilir. Cari kuru belli olmayan dövizlerin Türk Parasına çevrilmesine ilişkin esasları Maliye Bakanlığı belirler” şeklinde düzenlendiğini, -Faturada yer alan döviz tutarının TL karşılığının gösterilmemesinin VUK 352/1-6 maddesi gereğince, birinci derecede usulsüzlük cezasını gerektirdiğini, -20.12.2013 tarihinde 620.000,00 USD (satış bedeli) + 111.00,00 USD (KDV) olmak üzere toplam 731.600,00 USD’lik fatura kesildiğini, fatura tanzim tarihinde davacı ödemelerinin tamamlandığını, 30.000,00 USD bedelin ve KDV’nin ödenmediğini, daha sonra ödendiğini ve ödeme tarihinde kur’un 2.086,2 TL olduğunu, satış bedelinin muhasebe kayıtlarında satış bedelinin intikal eden kurunun 1.900 TL ile KDV’nin intikalinde baz alınan 2.082 TL kur arasında 20.712,96 TL kur farkı çıktığını, davacının 9.960,42 TL iskan borcu bulunduğunu,Yeni delil sunulmadığını, ek raporla müvekkilinin borcu bulunmadığının tespit edildiğini, istinaf talebinin reddi gerektiğini beyan etmiştir.
GEREKÇE: İtirazın iptali talepli davada, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile, davacı alacaklının, davalıya fazla ödediğini iddia ettiği, 14.740,32 TL alacağının tahsilini talep ettiği, borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulduğu, ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki “ibraname ” başlıklı belgede davacının davalı tarafı ibra ettiğinden bahisle davanın reddine karar verdiği, davacı vekilinin istinaf talebinde bulunduğu görülmüştür.İlk derece mahkemesinin kararında hükme esas aldığı belgenin taraflar arasındaki satış sözleşmesine konu villanın tam ve eksiksiz olarak anahtarıyla teslim alındığına, bu nedenle davalı şirketten başka bir alacak ve hak talebinde bulunmayacağına ve davalının ibra edildiğine yönelik olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığa etkisinin bulunmadığı, mahkemenin ibranamenin taraflar arasındaki borç ve alacakları doğuran kaynağı kuruttuğu ve davacının alacağının kalmadığına dair gerekçesinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Taraflar arasında, satışa konu villanın, satış bedelinin 620.000 USD olarak ödendiği, ödemelerin bitiminde davacı şirkete fatura kesildiği, 111.600 USD KDV bedeli ile birlikte toplam 731.600 USD bedelli faturada gösterildiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır, dosyada alınan bilirkişi raporundan; davalı şirketin VUK hükümlerine göre faturada ortalama USD kurunu 1.9006 olarak gösterdiği ve davacının KDV dahil 1.365.887,76 TL ödediği oysa ortalama kura göre 1.390.478,96 TL ödemesi gerektiğinden bahisle 24.591,20 TL daha davacıdan tahsil ettiği anlaşılmıştır.Davacı şirketin taksitlerini süresinde ve USD olarak yaptığı, tüm satış bedelini USD olarak ödediği anlaşılmakla, davalı şirketin VUK hükümlerini gerekçe göstererek davacıdan kur farkı nedeniyle fazladan ödeme talep edemeyeceği kanaatine varılmakla, davacının ödediği 24.591,20 TL’dan, davalıya ödemesi gereken 9.948,53 TL iskan harcının mahsubundan sonra bakiye 14.642,67 TL’yı talep etmekte haklı olduğu, davalının itirazının haksız olduğu kanaatiyle, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-3 maddesi gereğince İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi 27.12.2016 gün ve 2015/124 E.-2016/908 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,DAVANIN KABULÜNE,Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına itirazının iptaline, takibin 14.642,00 TL asıl alacak ve 98,32 TL işlemiş faiz üzerinden, takip tarihinden itibaren asıl alacağa %10,50 oranında ve değişen oranlarda avans faizi yürütülerek devamına,Takibe konu alacak likit bulunmakla, asıl alacağın %20’si oranında (2.928,00TL) inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,1.007,00TL nispi karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 251,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 755,00TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,Davacı tarafça yapılan 284,00 TL harç, 656,40 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 940,00TL’nın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,Davacı lehine hüküm tarihinde yürürlükte olan …Ü.T.’ne göre 2.745,00TL vekalet ücreti taktirine davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan avansın iadesine,İstinaf yargılaması yönünden; Davacı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmekle, istinaf harcının talep halinde iadesine, İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan, 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 51,70 TL tehir-i icra karar harcı, 49,40 TL (posta-teb-müz.) gideri olmak üzere toplam 186,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 08/03/2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.