Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1945 E. 2018/980 K. 12.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/1945 Esas
KARAR NO : 2018/980
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2016
NUMARASI : 2009/45 E. – 2016/226 K.
DAVANIN KONUSU : Endüstriyel Tasarım (Manevi Tazminat İstemli)
Endüstriyel Tasarım (Tecavüzün Ref’i İstemli)
KARAR TARİHİ : 12/04/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, “müvekkillerinin 2003/01294 tescil numaralı beş adet avize tasarımları bulunduğunu, bu avize tasarımlarının davalı tarafından izinsiz olarak üretilip satıldığını, böylece tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabette bulunulduğunu, davalının izinsiz ürettiği avizeleri birçok camiye sattığını, taklit avizelerin satılıp takıldığı camilerden birisinin de Ihlamurkuyu Merkez Camisi olduğunu, taklit avizelerin evsaf olarak çok kalitesiz olduğunu, ayrıca davalının piyasada müvekkiline karşı mesnetsiz ve kötüleyici beyanlarda bulunduğunu” iddia ile tasarım hakkına tecavüzün önlenmesini haksız rekabetin men’ini, müdahalenin men’ini, taklit ürünlerin toplatılmasını, araç ve gerece el konularak ortadan kaldırılmasını, her bir müvekkili için 5.000’er TL’den toplam 10.000 TL maddi, 25.000’er TL’den toplam 50.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari avans faiziyle tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevabında, “bu tür cami avizelerinin yıllardır pek çok firma tarafından yapıldığını ve pek çok camiye takıldığını, bu modellerin kamuya mal olduğunu, bu avizelerin sadece Türkiye’de değil, Medine’de bulunan Mescidi Nebevi camisinde de bulunduğunu, yeni olmadıklarını, davacı …’in gerçekte tasarımcı ya da avize ustası da olmadığını, bu kişinin müftülükte görevli bir devlet memuru olduğunu, davacıların cami hocalarına baskı yaparak kendilerinden avize almalarının sağladıklarını, ayrıca davacıların avize tasarımları ile müvekkillerinin ürettiği avizelerin farklı olduğunu, bu modellerin Osmanlı camilerinde kullanılan sarkıt kandilli avize modellerinin günümüze uyarılanmış halleri olduğunun, cami avizeleri içinde haksız rekabetin söz konusu olmayacağını, çünkü cami yaptırma derneklerinin yöneticilerinin halktan insanlar olup, mimariden ve avize tasarımından anlamadıklarını, herhangi bir zararın da söz konusu olmadığını” savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme, TÜRKPATENT’ten tasarım sicil kayıt örneklerini celb ettikten sonra, Ihlamurkuyu Camisindeki avizenin fotoğrafını da içeren bilirkişi raporu ve ek raporlar aldıktan ve İstanbul 4.FSHHM’nin 2010/34 E.sayılı tasarım hükümsüzlüğü dosyasını bekletici mesele yaparak, verilen kararın Yargıtay’ca onandığının bildirilmesinden sonra 13.12.2016 tarihinde davanın kısmen kabulüne, davacının 2003/01294-1 ve 2 sayılı tasarım tescilinden doğan hakkına tecavüzün tespitine ve haksız rekabetin önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, tecavüze konu avizelerin toplatılarak imhasına, 554 sayılı KHK’nın 52/a maddesine göre her bir davacı için 5.000’er TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte, her bir davacı için 5.000’er TL manevi tazminatın ise dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişin manevi tazminatın ve araç-gereçlere el koyma talebinin reddine karar verdiği, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Davalı vekili istinafında, “dava konusu tasarımları yapan kişinin müvekkili olmadığını, avizelerin yapıldığı iddia olunan tarihte müvekkilinin bir devlet ilkokulunda öğretmen olduğunu, Ihlamurkuyu Merkez Camii avizelerinin 2007 yılında yapıldığını, buna ilişkin 30.11.2007 tarih ve 8982 sayılı irsaliye fatura dosyaya sunulduğunu, avizelerin … işletmesinin sahibi … tarafından yapıldığını, davanın bu kişiye karşı açılması gerektiğini, yargılamanın her aşamasında ileri sürülen dava şartı yokluğunun mahkemece dikkate alınmadığını, husumet itirazına hiç değinilmediğini, maddi tazminat hesabının da hatalı olduğunu, İstanbul 4.FSHHM’nin 2011/133 sayılı dosyasındaki caminin ve avizelerin farklı olduğunu, bunların fiyat ve maliyetlerinin de farklı olduğunu, dolayısıyla zarar hesabında mahkemenin izlediği yolun hatalı olduğunu, davacının defter sunmaktan imtina etmesinin iyiniyetli olmadığını, cami yaşatma derneğinde, avizelerin 6.165 TL olduğunun yoksun kalma kâr rakamının bu rakam üzerinden hesaplanması gerektiğini, takdir olunan manevi tazminatın rakamının da farklı olduğunu” iddia ile kararın kaldırılmasını istemiştir.
Dosyada, davacının istinafa cevabına rastlanmamıştır.
Mahkemece alınan 08.07.2015 havale tarihli kök raporda sonuç olarak, “Ihlamurkuyu Merkez Camisinde bulunan avize tasarımının davacının 2003/01294-1 ve 2 no’lu tasarımına tecavüz oluşturacak kadar benzer olduğu, 3, 4, 5 no’lu tasarımlar yönünden değerlendirme yapılacak görsel bulgu bulunmadığı, seçenek özgürlüğü bulunduğu” görüşü açıklanmış, 19.06.2016 tarihli ek raporda, davacının defter ve faturalarını ibraz etmemesi nedeniyle maddi tazminat hesabı yapılamadığı belirtilmiş, 28.09.2016 tarihli 2.ek raporda ise, İstanbul 4.FSHHM’nin 2011/133 E.sayılı kararı baz alınarak, davacıların yoksun kaldığı kâr tutarının 5.000 x 2 = 10.000 TL olduğu görüşü açıklanmıştır.
Davalı taraf, 10.12.2009 günlü delil dilekçesinde avizeyi kendisinin yaptığını kabul ettiği gözetilerek tüm dosya kapmasına göre husumet itirazının yerinde olmadığı, tazminat rakamının tespitinde tarafların defter ve kayıtları bulunmadığından, sektör bilirkişilerince ve rayiçlere göre de değerlendirme yapıldığından tazminat rakamının da dosya kapmasına uygun olduğu, kararda bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiş ve istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
Harçlar kanununa göre alınması gereken 1.366,90 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.335,50 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 12/04/2018 tarihinde oy birliğiyle ve işbu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.