Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1943 E. 2018/2336 K. 05.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1943 Esas
KARAR NO : 2018/2336
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2017
NUMARASI : 2016/129 E. – 2017/26 K.
DAVANIN KONUSU : Marka (Resmi Makamlarca Açılan Hükümsüzlük İstemli)
KARAR TARİHİ : 05/11/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili, “davalı adına 25.sınıfta tescilli … no’lu markanın müvekkiline ait… ve … davalının bu marka tescilinin, müvekkilinin markasının tanınmışlığından ve yaygınlığından istifade etmek amacıyla kötüniyetli olduğunu, orta seviyedeki kullanıcıları yönünden iltibasa sebebiyet verdiğini” iddia ile davalının hukuka aykırı ve kötüniyetli tescil ettirdiği … no’lu markanın hükümsüzlüğünü ve kararın gazetede ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevaben, “öncelikle davanın süre yönünden reddi gerektiğini, davanın haksız ve kötüniyetli açıldığını, müvekkiline ait …markasının, davacı markasıyla kıyaslanması durumunda markaların benzer olmadığını, görsel benzerliğin söz konusu olmadığını, karıştırma ihtimalinin de bulunmadığını, tarafların …ve …markalarının ve logolarınını ayakkabı ürünlerinde hemen göze çarptığını ve karışıklığı önlediğini, tüketicilerin, müvekkilinin ürünleri ile davacı ürünlerini karıştırmayacağını” savunarak davanın süre yönünden ve esastan reddini istemiştir.
Mahkemece tarafların marka tescil belgeleri ve marka hakkına tecavüz suçuyla ilgili Bursa 3.Asliye Ceza Mahkemesi dosya örneği celbedilip, birlirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alındıktan sonra, “tarafların markalarının şekil markası olduğu, davacı markasının 18, 25 ve 28.sınıflarda, davalı markasının ise 25.sınıfta tecilli olduğu, davalı markasının, davacı markalarıyla ayırd edilemediği, davacı markasının tanınmış marka olduğu ve karıştırma ihtimalinin bulunduğu, davalının davacı markasından haberdar olmamasının mümkün olmadığı ve davalı tescilinin kötüniyetli olduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı adına tescilli … no’lu markasının hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar vermiştir.
Davalı vekili istinafında, “mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda Türk milletinin zeka, kültür ve algılama-ayırd etme seviyesini oldukça hafife alındığını, vasat bir tüketicinin dahi ayakkabılarda … markasını ve davacının …markasını görerek, kolayca birbirinden ayırd edebileceğini, işaretlerin bir bütün olarak ele alınıp incelenmesi gerektiğini, karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, TPE’nin sadece …ibareli markayı tanınmış marka kabul ettiğini ve yan şeritlerin tanınmış marka statüsünde olmadığını, yan şeritlerin oldukça zayıf işaretler olduğunu, tüketicilerin, yan şeritlerden dolayı … markalı ayakkabılar ile … markalı ayakkabıları karıştırmayacağını, ihlalin ve marka hakkına tecavüzün bulunmadığını, tescil başvurusu sırasında TPE’nin figüratif benzerlik araştırması yaptığını, Antalya 3.Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen bir davada, davacıya ait şekil markasıyla müvekkilinin markasının benzer olmadığı yönünde bilirkişi raporu alındığını” iddia ile kararın bozulmasını istemiştir.
Davacı vekili istinafa cevabında, “davalının istinaf dilekçesindeki iddialarını kabul etmediklerinin, davanın hükümsüzlük davası olduğunu ve benzerlik ve karıştırma ihtimali bulunmasının yeterli olduğunu, tüketicinin malları görmesi gerekmediğini, davalı markasının, müvekkili markalarıyla ayırd edilemeyecek kadar benzer olduğunu, davalının aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin tanınmış markasından haberdar olmadığının düşünülemeyeceğini ve kötüniyetli olduğunu” savunarak kararın onanmasını istemiştir.
Dosyada bulunan 28.12.2016 ibraz tarihli bilirkişi heyet raporunda sonuç olarak, “davalının markası ile davacı markaları arasında ayırd edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğu tüketiciler nezdinde bağlantı olduğu izlenimine yol açabilecek benzerlik ve davacı tarafın zarar görme ihtimali nedeniyle dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilebileceği, davalı tarafın başvurusunun kötüniyetli olarak yaptığı sonucuna ulaşılabileceği” görüşünün açıklandığı görülmektedir.
Dosyada bulunan tescil belgelerine göre davacı markalarından birinin 25 ve 28.sınıflarda, diğerinin sadece 25.sınıfta tescilli olduğu, davacının marka tescil başvurusu tarihinin 23.05.2013 olduğu, davalının marka tecil başvuru tarihinin 08.11.2014 olduğu ve 25.sınftaki bir kısım giysi emtiası yönünden tescilli olduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davalı vekili yukarıda yazılı nedenlerle istinaf isteminde bulunmuş ise de, davanın ihlal davası olmayıp, marka hükümsüzlüğü davası olduğu, marka hükümsüzlüğü davalarında davalı tarafın markayı ürünler üzerinde ne şekilde kullandığı değil, markanın TÜRKPATENT sicilinde ne şekilde kayıtlı olduğunun esasa alınacağı, davacı ile aynı sektörde bulunan davalının, davacıya ait markadan haberdar olmamasının, ticari hayatın olağan akışına uygun olmadığı, binlerce farklı şekil tecili imkanına rağmen, davacının Türkiye’de, yurtdışında ve WIPO nezdinde tescilli şekil markalarının ayırd edilemeyecek derecede benzerini tescil ettirmesinin, marka hukuku anlamında bir kötüniyetli tescil olduğu, öte yandan davacının marka tescilleri daha eski olup, taraf markaları arasında sınıfsal ayniyet ve ayırd edilemeyecek derecede benzerlik de bulunduğundan, Mülga 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi gereğince dahi hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu gözetilerek yerinde görülmeyen istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:
1-Davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,50 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 05.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.