Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1923 E. 2019/755 K. 05.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1923 Esas
KARAR NO : 2019/755
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2016
NUMARASI : 2015/32 E. – 2016/231 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 05/04/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; … sözcük ve şekil markasının 2000/27197 sayılı ile 15.12.2000 tarihinden itibaren 9, 35, 37, 38. sınıflarda TPE de müvekkili adına tescilli olduğunu, müvekkilinin markasının aynısını veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini taşıyan taklit ürünlerin davalılardan…tarafından kullanıldığını bunun İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/50 D.iş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, tespitten sonra davalı …’e gönderilen ihtarnameye cevaben söz konusu ürünleri diğer davalı … Tic. Ltd. Şti’ nden fatura karşılığı satın aldığını beyan ettiğini, ihtarnameye rağmen taklit ürünleri kullanmaya devam ettiğini, davalıların müvekkiline ait … markasının aynısını veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini, müvekkilinden izin almaksızın FM radyo ve TV vericileri neviden ürünler üzerinde kullanarak müvekkilinin markası ile davalılar arasında ilişkilendirme ihtimali dahil karışıklığa sebebiyet vermeleri ve müvekkilinin sektördeki tanınmışlığından faydalanarak kendilerine haksız fayda sağlamalarının, müvekkilinin markasının tanınmışlığını ve itibarını zedelemelerinin müvekkilinin marka tescilinden doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğini, müvekkilinin markadan doğan haklarına tecavüz teşkil eden fiillerin durdurulmasını, tecavüzün giderilmesini, davalının müvekkilinin … markası ile aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer iltibasa sebebiyet veren ibareler kullanmasının yasaklanmasını, davalıların internet ortamındaki tanıtım faaliyetlerinde … ve benzeri ifadeleri kullanımının yasaklanmasını, taklit ürünlere Türkiye sınırları içerisinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi olanlarda daha bulundukları her yerde el konulmasını ve imhasını, davalıların eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun tespitini, önlenmesini, yasaklanmasını, maddi durumun ortadan kaldırılmasını, hükmün masrafı davalıdan alınarak Türkiye çapında baskı sayısı yüksek … ve … Gazetelerinden birinde ilanını talep ve dava etmiştir. Davalı …vekili cevap dilekçesinde; İtalya da bulunan … firmasının marka üzerindeki tüm haklarını devrettiği … firmasının müvekkiline … markalı ürünlerin yetkili satıcısı olduğuna dair yetki verdiğini, müvekkilinin bu meşru hak ve yetki ile … markalı ürünü ithal ederek sattığını, davacının 2000 yılında markayı kendi adına kötü niyetli ve haber vermeksizin tescil ettirdiğini, davacının haksız çıkar sağlamak için kötü niyetle markayı kendi adına tescil ettirdiğini, dava konusu markanın sicile tescilinden çok daha önce kullanıldığını, kullanılma süresince ayırt edici özellik kazandığını ve uluslararası toplumda tanınır hale gelerek isim yaptığını, müvekkilinin markanın gerçek sahibi bulunan firmanın yetkilisi olarak bu ürünleri Türkiye ye meşru bir şekilde getirerek sattığını, ürünlerin orjinal markalı ve seri nolu ürünler olduğunu, ürünlerin resmi yollardan ve hukuka uygun bir şekilde getirildiğini, davacı tarafından haksız ve kötüniyetli marka siciline dayanarak asılsız iddialarla açtığı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı …vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin diğer davalı şirketten fatura karşılığı İtalyan malı bir ürün satın aldığını, müvekkilinin ürünlerin ithalatçısı, imalatçısı ya da ticari olarak alım satımını yapmadığını, müvekkilinin davacının marka hakkını ihlal eden herhangi bir eyleminin olmadığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 1 FSHHM’ nin 2014/50 D.iş sayılı dosyanın incelenmesinde; davacı tarafın talebi üzerine yapılan delil tespiti neticesinde düzenlenen bilirkişi raporuna göre; davalı …’in adresinde yapılan incelemede, … Radyo sisteminin bulunduğu ve kullanmakta olduğu tespit isteyen tarafa ait … markasının tespit mahallinde bulunan ürünler üzerinde kullanıldığı beyan edildiği, delil tespit dosyası delil olarak dosya içinde muhafaza edildiği görülmüştür. Davacı tarafa ait marka kaydından; 2000/27197 sayıyla, 09, 35, 37, 38.sınıflarda 15.12.2000 tarihinde tescil edildiği, 15.12.2010 tarihinden itibaren on yıl müddetle yenilendiği, sahibi adına geçerliliğini koruduğu anlaşılmıştır.Mahkemece alınan üç kişilik bilirkişi heyet raporda; davalı tarafın … markası üzerinde hak sahipliğinin ispatlanamadığı, cihazlar üzerinde … ibaresinin 556 sayılı KHK 12.madde anlamında değerlendirilemeyeceği, davalı … yurtıdışından dava konusu markaya yönelik 5 adet cihaz ithal ettiği, cihazların satışından 30.167,11 TL kazanç elde ettiği, davalı … radyo şirketinin dava konusu cihazları diğer davalı … Şirketinden satın aldığı ve dava konusu markaya yönelik cihazları yayıncılık hizmetinde kullandığı, satışa sunmadığı ve herhangi bir kazanç elde etmediği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.Bakırköy 1.FSHHM’nin 15.12.2016 tarihli, 2015/32 E. -2016/231 K.sayılı kararıyla; davalı Vizyon şirketinin söz konusu ürünleri gerçek hak sahibi olan marka sahibinin hakkına dayanarak ithal ettiğini savunduğu, daha önce kullanım ile markayı ayırt edici hale getirene karşı markaya tecavüz davası açılamayacağı ve markayı eskiden beri kullanan kişinin markayı tescilsiz olarak, aynı markayı tescil eden kimseyse tescilli olarak kullanma hakkı kazandığı, Türkiye de tescil edilmiş bir markayı taşıyan malların Türkiye deki tescil başvuru tarihinden önce yurtdışından Türkiye ye ihtal ederek Türkiye de satılması durumunda KHK 8/3 maddesiyle tescilsiz hak sahibinin hükümsüzlük davası açmaya zorlanamayacağına dair Yargıtayın kabulü karşısında tescilsiz marka sahibi veya ithalatçı firma yönünden Türkiyede tescilsiz de olsa bir sınai hak elde edilmiş olacağından böyle bir durumda yurtdışından Türkiye ye ithal edilen orjinal malların satışının Türkiye de sonradan tescil elde eden marka sahibi tarafından engellenmemesi gerektiği, Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 2011 yılında vermiş olduğu DERAN kararında bu markayı taşıyan orjinal malların İtalya dan Türkiye’ye ithal edilerek satılması üzerinde Türkiye de tescil sahibi marka hakkına yönelik tecavüz iddiasıyla açtığı davada, davalı tarafın ithal edilerek satışı yapılan ürünlerdeki marka üzerinde davalının davacıya nazaran üstün hak sahibi bulunup bulunmadığının tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği biçiminde içtihatta bulunduğu, tescilden önce fiili kullanım yoluyla elde edilmiş sınai hakların korunmasına dair hakkının korunduğu, söz konusu davalı tarafın ithal ettiği ürünlerin … firmasına ait olduğu, söz konusu firmanın daha önceden davacı tarafla da ticari ilişkisinin olduğu ve firmanın Türkiye de bir çok kez ticari ilişkide bulunduğu, şirketin fuarlarda ve ticari işlerde … markasını davacının tescilinden daha evvel Türkiye de kullandığı dikkate alındığında, davalı tarafın ithal ettiği ürünlerin bu firmaya ait olup, daha önceki üstün hak sahipliği nedeniyle kullanım hakkı olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar vermiştir.Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; müvekkili şirketin, tescilli ‘…’ sözcük+ibaresinden oluşan markası bulunduğunu, markanın 15.12.2010 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile yani 2020 yılına kadar müvekkili şirket adına tescilli bulunduğunu, iştigal alanı kapsamında yurt dışında, kendi adına tescilli iş bu marka adı altında radyo ve televizyon verici cihazları ürettirdiği ve yetkili makamların vermiş olduğu yetki ve izne istinaden mevzuata uygun bir şekilde ithal ettiğini, söz konusu cihazların, FM Radyo ve TV verici cihazları olup, Telsiz ve Telekomünikasyon Terminal Ekipmanları Yönetmeliği Kapsamında frekans ve/veya lisans kısıtlaması olan ürünler arasında bulunduğunu, bu cihazların telsiz kapsamında değerlendirilmeleri ve verici cihaz olmaları, konuyu milli güvenlik ile de ilişkili kılındığını, verici cihaz niteliğindeki bu ürünlerin ithalatının, Bilgi Teknolojileri Kurumu’nun özel iznine tabi olduğunu, müvekkili adına tescilli ‘…’ markasını taşıyan cihazların ithalinde tek ithalat yetkilisi olup söz konusu cihazların şirket dışında bir 3. kişi ya da firma tarafından ithaline olanak bulunmadığını, müvekkili şirket adına tescilli markanın, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından FSMH (Fikri Sınai Mülkiyet Hakları) programı kapsamında korunduğunu,Müvekkilinin davalı; … Radyo’nun yayıncılık faaliyetlerinde kullandığı teknik cihazların bakım ve onarım işlemleri için cihazlarının bulunduğu adrese gittiğinde, cihazların … markasını taşıdığını ve cihazların BTK listesine göre, …onika markalı ürünlerden Sınıf 2 bildirim formu ile onay alınmış teknik özelliklerde olmadığını fark ettiğini, İstanbul Anadolu 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nın 2014/50 D. İş sayılı dosyası ile Davalı … Radyo adresinde mahkeme kanalıyla delil tespiti yaptırdığını, tespit dosyası kapsamında yapılan bilirkişi incelemesinde; Davalı … adresinde Müvekkil Davacı’ya ait markalı vericiler bulunduğu ve kullanıldığı, cihazların açıkça … marka isimli olduklarının tespit edildiğini,Ayrıca BTK listesine göre, davalı … Radyo’nun söz konusu cihazları, diğer davalı … satın aldığını, bu cihazların faturada 20000 Watt ve 2500 Watt olarak göründüğünü ancak yapılan tespitte, söz konusu vericilerden faturada 20000Watt olarak gösterilenin esasen 15000 Watt, 2500 Watt olanın ise esasen 3000 Watt olduğunu (ki bu özellikteki ürünlerin ithaline BTK tarafından onay verilmediğinin tespit edildiğini, davalı …, söz konusu cihazları BTK’nın listesinde onaylı bulunan güç ve modelde cihazlarmış gibi göstererek yasal mevzuata aykırı şekilde ithal ederek ülkeye girişini sağladığını, müvekkilinin eski müşterisi davalı … Radyo’nun ise söz konusu cihazların esasen sahip olduğu özellikler ile beyan edilen ve faturada belirtilen özellikleri arasında fark olduğunu ve müvekkili tarafından üretilip satıldığını bildiği halde bunları diğer Davalı … satın aldığını,davalının taklit markalı cihazları yayıncılık faaliyetinde kullandığını,Davalıların; müvekkiline ait … markasının aynısını veya yanına hiçbir ayırt edicilik sağlamayan ‘…’ gibi eklemeler yapmak suretiyle benzerini, müvekkilinin izni bulunmaksızın FM RADYO ve TV vericisi türünde ürünler üzerinde kullandığını, müvekkilinin markası ile Davalılar arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil karışıklığa sebebiyet verecek eylemlerde bulunduklarını, müvekkilinin sektördeki tanınmışlığından faydalanarak kendilerine haksız fayda sağladıklarını, markanın itibarını zedelediklerini, tescilden doğan haklarına tecavüz ettiklerini,Davalılar’ın markayı kullanımlarının dürüstçe olmadığını KHK 12. maddede belirtilen ya da cihazları niteleyici şekilde bir kullanımlarının da söz konusu olmadığını,Ne Davalı …ne de Davalı … tek satıcılık yetkisi veren dava dışı firmaların; dava konusu markayı Türkiye’de kullanma hakları bulunmadığını, marka hakkı bulunmayan bir firmanın salt unvanında bu ismi barındırması ya da bu ismi tescil dışı olacak şekilde kullanmasının o firmayı, marka hakkı tescile dayanan bir firma karşısında üstün hak sahibi haline getirmeyeceğini, mahkemenin müvekkili Şirket lehine tespit ve değerlendirmeler içeren bilirkişi raporlarını göz ardı ederek karar verdiğini, Söz konusu markanın AB ticari markası olarak tescilinin dava dışı firmaya Türkiye’de ‘tescile dayalı marka hakkı’ sağlamayacağını, Dava dışı (… haklarını devralan) … firmasının ve yetkili satıcı konumundaki Davalı …; 2000 yılı öncesinde de sonrasında da, Türkiye’de … markası üzerinde tescile dayalı koruma haklarının bulunmadığını, aynı durumun 3. Şahıs konumundaki … ve … firmaları için de geçerli olduğu, markalarını tescil ettirmeden kullananların da KHK hükümlerinden yararlanamayacakları bilirkişi raporuyla kesin bir şekilde netlik kazandığını,Dava dışı firmanın 2000 yılından önceki tescil dışı kullanımlarının, müvekkilinin 2000 yılındaki tescilinden sonraki Davalı… kullanımlarını hukuka uygun hale getirmediğini,Müvekkili Şirket ile dava dışı … arasında imza altına alınmış bir distribütörlük/satıcılık sözleşme metninin mevcut olmadığını, bu iki firmanın ticari işbirliğinin 2000 yılındaki tescilden sonra yani marka Müvekkil Şirket adına tescilli iken söz konusu olduğunu Müvekkil Şirket’in, markanın 2000 yılındaki tescilinden önce dava dışı firma ile alım satımı olmadığının ve dava dışı firmanın 2000 yılından önce Türkiye’de bu marka ile satış yaptığına ilişkin belge bulunmadığının da raporda belirtildiğini,her iki raporda da davalı vizyon’un marka üzerindeki hak sahipliğinin ispatlanamadığının belirtilmiş olmasına, rağmen raporların tamamen aksi yönünde karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu,Mahkemenin konuyu yalnızca marka hakkına tecavüz açısından değerlendirmesinin ve haksız rekabete ilişkin talepler bakımından olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapmamasının, buna gerekçeli kararında yer de vermemesinin hatalı olduğunu,Aleyhe kabul anlamına gelmemek kaydı ile; davalılar lehine bir tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin usule aykırı olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı .. A.Ş. vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın hukuki dayanaktan yoksun istinaf başvurusunun reddedilmesi gerektiğini, dosyada mevcut savunma ve bilirkişi raporu da dikkate alınarak, davacı tarafın istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir. Davalı …Tic. Ltd.Şti vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; Mahkeme kararının hukuka uygun olduğunu, davacının hukuki mesnetten yoksun istinaf başvurusunun reddi gerektiğini, davacının davalılar hakkında başlatmış olduğu Ceza Soruşturması da kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilerek reddedildiğini, kararın kesinleştiğini, markanın gerçek sahibi bulunan … firmasının müvekkilini tek yetkili distribütörü olarak tayin ettiğinden, müvekkilin faaliyetlerinde herhangi bir kanuna veya hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı tarafın istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E : Davacı vekili 2000/27197 başvuru numaralı 15.12.2000 başvuru tarihli 09/35/37 ve 38.sınıflarda tescilli … markasından kaynaklanan haklarına tecavüz edildiği ve haksız rekabette bulunulduğundan bahisle tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i talepli dava açtığı, ilk derece mahkemesinin davalıların tescil tarihinden önce kullanım yoluyla hak sahibi olduğundan bahisle davanın reddine karar verdiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür. Dava tarihinde, yürürlükte olan 556 sayılı KHK 3/1 maddesinde bu KHK’nın ön gördüğü korumadan Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ikametgahı olan veya sınai veya Ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişilerce veya Paris Sözleşmesi yahut Dünya Ticaret Örgütü kuruluş anlaşması hükümleri dahilinde başvuru hakkına sahip kişilerce yararlanılabileceğinin ve karşılıklılık ilkesi uyarınca yabancı devletlerin gerçek veya tüzel kişiliklerinin de yararlanabileceğinin düzenlendiği görülmüştür. Davalı şirketlerin Türkiye de tescilli markalarının bulunmadığı, davalı …Ltd’nin diğer davalının adresinde tespit edilen ürünleri yurtdışından ithal ederek, davalı ……AŞ’ye sattığı, davalı … şirketinin, İtalya’da bulunan … firmasının marka üzerindeki tüm haklarını devrettiği … firmasının yetkili satıcısı olduğunu ve müvekkiline … markalı ürünlerin satışına dair yetki verdiğini, müvekkilinin bu meşru hak ve yetki ile … markalı ürünü ithal ederek sattığını savunduğu, “Markaların Ülkeselliği” prensibi gereğince, İtalya menşeili firmanın yurtdışında tescilli marka kayıtlarının ve davalı tarafın markaları Türkiye’de kullanıp kullanmadığı, markaların Türkiye’de kullanımı yoluyla hak elde edip etmediklerinin incelenmesi gerekmiştir. Dosya kapsamında bulunan kayıtlardan 009839515 sayılı … markasının 30.08.2011 tarihinde OHIM nezdinde Topluluk Markası olarak …. şirketi adına tescil edildiği, 19.12.2013 tarihinde, … Firmasına markanın 3 yıl süre ile Avrupanın bütün bölgelerinde kullanılmak üzere münhasır lisans verildiği, Elettronika America Inc. Şirketinin ticaret ünvanının 19.07.2002 tarihinde tescil edildiği, sunulan dergilerden, İtalya’da Elettronika ibaresinin markasal olarak televizyon ve radyo vericileri vs.ürünler üzerinde 1999-2002 yıllarında kullanıldığı anlaşılmışsa da; markanın Türkiye’de davacının marka tescil başvurusundan önce kullanıldığına dair delil ibraz edilmediği, davalıların marka üzerinde tescilsiz hak sahibi olduğunun ispatlanamadığı görülmüştür.Davacı şirketin 08.03.2006 tarihli … yazısında … firmasından satın aldığı malzemeleri … sattığı, 23.02.2006 tarihli sözleşme ile … ve davacı şirketin yayın techizatı satışı için 2 yıllık sözleşme imzaladığı, davacı şirketin tescil sahibi olarak ve ayrıca yurtdışı firmadan ithal etmek suretiyle markayı ihdas eden ve kullanan kişi olduğu ve hak sahibinin davacı olduğu kanaatine varılmıştır. Dava tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı KHK 9/2-c maddesi gereğince markalı ürünlerin yurda ithali marka sahibinin münhasır hakları arasında olduğundan,…..Ltd’nin marka üzerinde tescil yada kullanım suretiyle hak sahipliği ispatlanamadığından ,davalının yurtdışından … markalı ürünleri ithal ve ticarete konu etmesinin markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği kanaatine varılmıştır. İlk derece mahkemesinin 2014/50 Değ.iş sayılı dosyasında; davalı … … A.Ş.’nin adresinde yapılan incelemede FM radyo sisteminin bulunduğu ve ürünler üzerinde … markasının kullanıldığı tespit edilmiş ise de; ilk derece mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporunda, defter incelemesi neticesinde ürünlerin davalı …tarafından … şirketinden satın alındığı, kullanımının kişisel kullanım mahiyetinde bulunduğu ve markaya tecavüz teşkil etmediği kanaatine varılmıştır. Yukarıda açıklanan gerekçelerle davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine, mahkeme kararının kaldırılmasına, davalı … …A.Ş hakkında açılan davanın reddine, davalı …Ltd şirketi hakkında açılan davanın kabulüne, davalı şirketin markaya tecavüz ve haksız rekabet ettiğinin tespiti ile fiillerinin men’i ve ref’ine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine, 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-3 maddesi gereğince, Bakırköy 1.FSHHM’nin 15.12.2016 tarihli, 2015/32 E. -2016/231 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,-Davalı … …A.Ş hakkında açılan davanın reddine,- Davalı …Ltd şirketi hakkında açılan davanın kabulüne, -Davalı şirketin … markalı radyo vericisi ürünlerine yurtdışından ithal ederek satmak suretiyle davacının tescilli markasından kaynaklanan haklarına tecavüz ve haksız rekabet ettiğinin tespiti ile , markaya tecavüzün ve haksız rekabetin men’i ve ref’ine ,-Davalının … markalı radyo ve televizyon vericisi ürünlerini ithal ve satışının önlenmesine, ürünlerin gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlarda dahi bulunması halinde el konulmasına, hüküm kesinleştiğinde markaların ürünlerden çıkarılması suretiyle tecavüzün ve haksız rekabetin refine,-Karar kesinleştiğinde, hükmün masrafı davalıdan alınarak … ve … gazetelerinden birinde ilanına, 2-İlk derece yargılaması yönünden; -Markaya tecavüz ve haksız rekabet davaları yönünden alınması gereken ayrı ayrı 44,40 TL’den toplam 88,80 TL maktu karar ve ilam harcından peşin yatırılan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 61,10 TL harcın davalı …Ltd’den tahsili ile hazineye irat kaydına, -Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince, markaya tecavüz ve haksız rekabet davalarından ayrı ayrı 3.931,00 TL maktu vekalet ücreti takdirine, davalı …Ltd’den tahsili ile davacıya ödenmesine, -Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı … Ltd şti lehine karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince, markaya tecavüz ve haksız rekabet davalarından ayrı ayrı 3.931,00 TL maktu vekalet ücreti takdirine, davacıdan tahsili ile davalı … Ltd Şti’ye ödenmesine, -Davacı tarafça yapılan; 27,70 TL başvurma harcı, 27,70 TL peşin harç, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 374,50 TL posta, tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 2.730,90 TL’nin (kabul/red) oranına göre takdiren 1.265,45 TL’sinin davalı …Ltd şirketinden alınarak davacıya verilmesine, kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, 3-İstinaf yargılaması yönünden;İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 100,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 185,70 TL’nin, istinafın kısmen kabul edilmiş olması nedeniyle, 139,70 TL’nin 1/2 oranında takdiren 92,85 TL’sinin davalı … TİC. LTD. ŞTİ.’den alınarak davacıya verilmesine, kalan bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, -Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 05/04/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.