Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1900 E. 2019/756 K. 05.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1900 Esas
KARAR NO : 2019/756
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2016
NUMARASI : 2014/1263 E. – 2016/727 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/04/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dilekçesinde; davalı tarafça İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … sayılı dosyasından 14/03/2011 keşide, 14/09/2012 vade tarihli 1.000.000 TL bedelli bonoya istinaden müvekkili hakkında icra takibi başlatıldığı, icra mahkemesine imzaya itirazda bulunduklarını, imzanın şirket yetkilisi … ait olduğu yönündeki tek bir bilirkişi raporuna dayanılarak davanın reddine karar verildiği, takibe konu bono altında mevcut imzalar ile imzalı imzalar kıyaslandığı zaman bonoda mevcut kaşe üstünde bulunan ve taklit edilen imzaların ikisinin dahi birbirinden çok farklı olduğunu, emsal imzalarla kıyaslandığında da çıplak gözle bile bu farklılığın çok net anlaşılacağını, bonodaki mevcut kaşe ile müvekkil şirket kaşesinin de birbiriyle uyuşmadığını, şirket kaşesinin taklit edildiğini, davalı şirket ortağının bonoyu sahte olarak tanzim ettiğini, davalı ile müvekkili arasında bu tutarda bir ticari ilişkinin varlığının mümkün olmadığını, bu büyüklükteki paranın resmi yollardan transferi gerektiğini, davalı şirket ile bu miktarda bir alışverişi veya ticareti, herhangi bir dönemde dahi bu tutarda parasının olduğunu bir banka hareketi ile ispat edemeyeceğini, davalının 1.000.000 TL borç verecek maddi bir imkana haiz olmadığını, davalı hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, şirket hakkında başlatılan takipte satış işlemlerinin başlatıldığını, satışın yapılması neticesinde telafisi imkansız zararlar doğacağını, satış ve malvarlığının paraya çevrilmesi neticesinde istirdada karar verilse dahi alacaklı adına takip tutarı değerinde kayıtlı bir malvarlığı olmadığından bunun davalıdan tahsili de mümkün olmayacağından bahisle icra takibinin ve satış işlemlerinin durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesi, davanın kabulü ve borçlu olmadıklarının tespiti ile icra takibine konu bononun iptali talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi; takibe konu bonoyu davacı şirket yetkilisi … tarafından müvekkilinin abisinin alacağı ve müvekkilinin kendisine elden ödediği nakit paraya karşılık olarak müvekkiline verildiğini, senedin vade tarihinde ödenmemesi üzerine senet borçlusu şirket hakkında takibe geçildiğini, davacı borçlu tarafından imzaya itiraz edildiğini, Kadıköy 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/389 E – 2012/997 K sayılı dosyası ile imza inkarı davanın reddine karar verildiğini, iş bu karar yargıtayca onandığını, daha sonra müvekkili hakkında Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunarak icra işlemlerinin durdurulması yönünde tedbir talep ettiklerini, menkul satışının sürüncemede bırakılması amacıyla icra takibinden 1.5 yıl sonra huzurdaki davayı açtıklarını, tedbir ile satış işlemlerinin durduğunu, huzurdaki davanın hukuki dayanaktan yoksun, kötü niyetli olduğundan bahisle davanın reddini, davacı aleyhine % 20’den az olmayacak tazminata hükmedilmesi talep edilmiştir. Dava, İstanbul Anadolu …. İcra müdürlüğünün … takip dosyası dayanağı bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve bononun iptaline ilişkin olup, takip dosyasıyla; davalı …’ın davacı … ve… San. ve Tic. Ltd. Şti. Aleyhine 1.000.000,00 TL asıl alacak, 114.821,92 TL işlemiş faiz, 3.000,00 TL % 3 komisyon olmak üzere toplam 1.117.821,92 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, Davacı şirket yetkilisinin, davalı aleyhine sahte bono düzenlemek iddiasıyla suç duyurusunda bulunulduğu, yapılan soruşturma sonucu Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/72413 soruşturma no, 2013/50598 Karar No’lu ilam ile Kovuşturmaya Yer olmadığına karar verildiği,İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.10.2016 tarihli, 2014/1263 E. – 2016/727 K.sayılı kararıyla; Takip ve dava konusu bononun 14.03.2011 tanzim tarihli 14.09.2011 vade tarihli, … lehine davalı … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti. Tarafından ” nakden ” düzenlendiği, bono borçlusu davacının imzasını inkar ettiği ancak bunu kanıtlayamadığı, Adli Tıp Kurumu raporuyla keşideci imzasının davacı şirket yetkilisine ait olduğunun belirlendiği, Bono sebepten mücerret olup, ihdas nedeni olarak nakden kaydı bulunduğu, davalı tarafın beyanlarında talil anlamında açıklamada bulunmadığı, lehtar olan davalının davacıya verdiği borç para karşılığı bu bononun düzenlenerek kendisine verildiğini iddia ettiği, ispat yükünün bononun bedelsiz olduğunu iddia eden davacı tarafta olduğu, davacının HMK 201 madde gereği iddiasının yazılı belge ile ispatlayamadığı, davacının delilleri arasında açıkça yemin deliline dayandığı, yemin delilini kullanıp kullanmayacağı hususu davacıya hatırlatıldığı ancak davacının yemin delilini kullanmadığı, davacının davasını kanıtlayamadığı,Mahkemenin 25.09.2013 tarihli ara kararı ile İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının HMK 209 maddesi gereği tedbiren durdurulmasına karar verildiği, davalının alacağına geç kavuşması nedeniyle İİK’nun 72/4 maddesi gereği davalı- alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; Tek itirazlarının imza itirazı olmadığını, kaşenin de sahte olduğunu iddia ettiklerini, ticari defterlerinin de incelenmesini istedikleri halde incelenmediğini, -Davacı şirket yetkilisi … aynı zamanda kayınpederi olan ve ekonomik olarak çok zor durumda olan davalıya çoğu zamanda maddi yardımda bulunduğunu, -İmzaya ilişkin çekince ve itirazları saklı kalmak kaydıyla, gelen raporlar neticesinde müvekkilinden söz konusu bononun davalı tarafça müvekkilinin cezaevinde olduğu dönemlerde imzalı ve boş olarak çalınmış olabileceği, şüphesinin uyandığını, takibin müvekkilinin cezaevinde olduğu dönemde başlatıldığını, -Davacının yaptığı araştırmada, davacı cezaevine girdikten sonra kayınpederi olan davalının kendisine ait olduğunu iddia ettiği bonoları rakam kısımları boş vaziyette 40.000 TL bedelle üçüncü kişilere pazarlamaya çalıştıklarını tespit ettiğini ve Bakırköy C.Başsavcılığının 2016/98999 Soruşturma dosyası ile suç duyurusunda bulunduğunu, soruşturmada dinlenen tanıkların olayı doğruladığını, bu delilin yeni elde edildiği için yargılama sürecinde sunumunun mümkün olmadığını, bu aşamada dikkate alınması gerektiğini,-Bononun sebepten mücerret olma ilkesinin iyiniyetli hamiller için geçerli olduğunu, beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.Adli Tıp Kurumunun 25.11.2015 tarihli raporunda; İnceleme konusu senedin borçlu imza bölümünde imzaları sol yanına, altına ve sağ yanına gelecek şekilde yapıştırıcı bakiyesi olması muhtemel hatların görüldüğü soldaki imzanın alt ucunun kesintiye uğradığı görüldüğü; istem doğrultusunda imza yönünden yapılan değerlendirmede inceleme konusu imzalar ile …ait mukayese imzalar arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların … ürünü olduğu belirtilmiştir. Bakırköy C.Başsavcılığının 2013/72413 Soruşturma, 2013/50598 Karar sayılı soruşturma dosyasında; davacı şirket yetkilisi … ifade verdiği görülmüştür.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin müvekkili şirket ile davalı arasında ticari ilişki bulunmadığını, davalının müvekkili şirket yetkilisi … kayınbiraderi olduğunu, davaya konu 14.03.2014 keşide 14.09.2012 vade tarihli 1.000.000 TL bedelli senetteki imza ve kaşenin davacı şirkete ve yetkilisine ait olmadığını beyanla, davacı şirketin borçlu olmadığının tespiti ile takibe konu bononun iptalini talep ettiği, ilk derece mahkemesinin Adli Tıp Kurumundan alınan 25.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda; imzanın davacı şirket yetkilisine ait olduğu tespit edildiğinden ve bononun bedelsiz kaldığı yazılı belge ile ispatlanamadığından davanın reddine karar verdiği görülmüştür. 25.11.2015 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda; bono üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisi … eli ürün olduğunun tespit edildiği, raporda, imzanın sol ve sağ yanı ile altına gelecek şekilde yapıştırıcı bakiyesi olması muhtemel hatlar görüldüğü ve soldaki imzanın alt ucunun kesintiye uğradığı tespit edilmiş ise de davacı tarafın senetteki imzanın hile ile alındığının iddia ve ispat edilmediği, senedin …. hapiste olduğu sırada boş ve imzalı olarak çalınmış olabileceğinin ileri sürüldüğü, davalının İstanbul Anadolu C.Savcılığında yürütülen 2013/14011 sayılı soruşturma dosyasında alınan ifadesinde; … verilen 1.000.000 TL nakit para ve alacak bedeli karşılığında bononun verildiğini söylediği, bonoda “nakden” bedel kaydının bulunduğu, bonodaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olduğunun, İcra Hukuk Mahkemesinde ve menfi tespit davasında alınan bilirkişi raporları ile sabit olduğu, davalı alacaklının alacağını ispatladığı, davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; bahsi geçen senedin “boş ve imzalı şekilde” çalınmış olabileceğine yönelik iddialarını savcılık dosyasında da ileri sürdüğü, davacı şirket muhasebecisi … daha önce Bakırköy CBS tarafından yürütülen ve takipsizlikle sonuçlanan soruşturma dosyasında da ifadesinin alındığı, ifadenin davanın sonucunu etkiler mahiyette olmadığı anlaşılmakla, mahkeme kararı usul ve yasaya uygun görülmekle, davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 15,20 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 05/04/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.