Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1861 E. 2019/2151 K. 16.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1861 Esas
KARAR NO : 2019/2151
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/11/2016
NUMARASI : 2015/939 2016/931
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/10/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili; müvekkiline ait aracın trafikte seyir halindeyken karşı şeritten gelen davalı … idaresindeki aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek, müvekkil şirkete ait araca çarptığını, kaza sonucu müvekkiline ait araçta ağır hasar oluştuğunu, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün ağır kusurlu olduğu, diğer davalı sigorta şirketinin ise davalı … ait aracın trafik sigortacısı olduğunu, sigorta şirketinin çeşitli bahaneler ileri sürerek müvekkiline 6.000 TL ödeme yaptığını, müvekkilince yapılan tespit sonucunda hasar miktarının 28.264,42 TL olduğunun tespit edildiğini ve araca pert işlemi yapılması gerektiği yolunda görüş bildirildiği, aracın ağır hasarlı olması nedeniyle tamir işlemi yapılmaksızın 5.974,58 TL ye satıldığını belirterek 23.543,42 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …AŞ vekili; müvekkilinin sorumluluğunun 26.800,00 TL ile sınırlı olduğunu, dava açılmadan önce yaptıkları ekspertiz incelemesi sonucunda, aracın onarımının mümkün olduğu gerçek zararın 24.000 TL olduğunu, tespit ettiklerini, sigortalı araç sürücüsünün %25 oranında tali kusurlu olduğu dikkate alınarak 6.000 TL davacıya ödendiğini, sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu yolundaki iddiaları kabul etmediklerini bildirerek davanın reddini istemiştir.Davalı … davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; dava konusu kazanın meydana gelmesinde davalı … %40 oranında, dava dışı ve plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün ise %60 oranında kusurlu olduğu, buna göre davacının talep edebileceği tazminatın 7.200 TL olduğunun anlaşıldığı gerekçeleriyle, bu tutarın davalılardan tahsiline, bakiye istemin reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf isteminde; müvekkilinin kusuru olmadığının raporlarda tespit edildiğini, davalı sürücünün %100 kusurlu olduğunu, zira davalının karşı şeride geçtiğini, her ne kadar trafik tutanağında, … tarafından plakasını tespit edemediği bir aracın kendisine çarpması sonucu kazanın meydana geldiğini belirtmiş ise de; bu konu da davalı beyanı dışında, bilgi, görgü, tanık veya kamera kaydı bulunmadığını, bu hususun ispata muhtaç olduğunu, sonuçta hiçbir kusur olmadığı halde zararın müvekkili üzerinde kalacağını, müşterek ve müteselsil sorumluluk esası gereğince davalı araç sürücüsü ile sigorta şirketinin zararın tamamından sorumlu olacağının, davalının zarardan kısmen sorumluluğuna dair kararının Yargıtay 17.HD’nin 2014/384 E. – 2015/8640 K.sayılı kararına da aykırı olduğunu bildirmiştir.Davalı … A.Ş vekili; davacının, sigortalının %100 oranında kusurlu olduğunu iddia ettiğinden müteselsil sorumluluk ilkesine dayanamayacağını, Yargıtay 17.HD’nin 2009/10134 E. – 2011/3004 K.sayılı ilamının da bu yönde olduğunu, sigortalının % 100 kusurlu olduğu iddiasının doğru olmadığını bildirmiştir. Davalı …’ya ait … plakalı aracın trafik sigortasının davalı … AŞ tarafından yapıldığı anlaşılmıştır. Sigorta poliçesine göre araç başına maddi zararın, 26.800,00 TL limit ile sınırlı olduğu görülmüştür. Olayla ilgili düzenlenen Trafik Kazası Tutanağı fotokopisinin incelenmesinde; kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün KTK’nın 52/1-a maddesini ihlal ettiği, … plakalı araç sürücüsünün ise KTK’nın 47/1-d maddesini ihlal ettiğinin belirtildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; kazanın meydana gelmesinde davalı Murat’ın kusurunun %40 olduğu, dava dışı plakası tespit edilemeyen aracın %60 oranında kusurlu, davacının ise kusursuz olduğu, kaza tarihinde aracın hasarsız değerinin 39.000 TL, hasarlı değerinin ise 6.000 TL, toplam zaranın 33.000 TL olduğu, %40 kusura isabet eden hasar miktarının ise 13.200 TL olup, davadan önce ödenen 6.000 TL düşüldüğünde, 7.200 TL isteyebileceği yolunda görüş bildirdiği görülmüştür. Davacı vekilinin rapora itiraz ederek, ek rapor alınmasını istediği görülmüştür. Davacı tarafından İstanbul Anadolu 7.SHM’nin 2015/52 D.İŞ sayılı dosyasında yapılan tespit raporunda; araçta meydana gelen hasar miktarının 28.264,42 TL olup, pert işlemi yapılması gerektiği, toplam zararın 35.518 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, trafik kazası nedeniyle araçta meydana gelen hasarın tazmini talebine ilişkindir. 06/02/2015 günü meydana gelen trafik kazası neticesinde davacı şirkete ait araçta hasar meydana geldiği, hasar tutarının 33.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü … %40 oranında kusurlu olduğu, yine plakası tespit edilemeyen aracın da kazanın meydana gelmesinde %60 oranında kusurlu olduğu, davacının ise herhangi bir kusurunun olmadığı anlaşılmıştır. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık, davacının uğradığı zararın tamamını davalılardan alıp alamayacağına yöneliktir. Davacı taraf dava dilekçesinde, kazanın meydana gelmesinde davalı olan araç sürücüsü … %100 oranında kusurlu olduğunu iddia etmiştir. Bir başka ifadeyle teselsül karinesine dayanmayarak tüm zararın davalılardan tahsilini istemiştir. Davacı taraf zararının tamamını müteselsil sorumlulardan birinden isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı bir dava ile de isteyebilecektir. Davacı, dava dışı plakası tespit edilemeyen araçtan ve bu aracın sürücüsünün kusur ve sorumluluğundan dava dilekçesinde hiç söz etmemiştir. Talebini sadece sürücü … ile bunun trafik sigortacısından istemiştir. Buna göre davacı 6098 Sayılı TBK’nun 61,62 ve 163.maddelerinde düzenlenen teselsül karinesine açıkça dayanmamıştır. Dolayısıyla olayda %40 oranında kusurlu bulunan davalıların bu orana isabet eden zarardan sorumlu tutulmaları 6100 Sayılı HMK’nun 26.maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine uygundur.Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 123,00 TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 78,60 TL harcın davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.16/10/2019