Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1804 E. 2018/2340 K. 05.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1804 Esas
KARAR NO : 2018/2340
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/01/2017
NUMARASI : 2015/190 E. – 2017/11 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/11/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili, 13.10.2015 tarihli dava dilekçesinde, “davalının 2006/43853 no’lu … ibareli markasının tescilli olduğu 34.sınıftaki tüm mallar için, 2006/24956 no’lu …markasını ise 34.sınıfın tamamı ile 14.sınıftaki puro ve sigara ağızlıkları, sigara tabakaları, tütün kutuları, küllükler emtiası bakımından tescilden itibaren 5 yıldan fazla süredir kullanılmadığı” iddia ile 556 sayılı KHK’nın 14.maddesi gereğince bu markaların, 2006/43853 no’lu markanın 34.sınıftaki tüm mallar için, … no’lu markanın ise 34.sınıfın tamamı ile 14.sınıftaki yukarıda yazılı emtia için iptalini ve sicilden terkinini istemiştir.
Davalı vekili cevaben, “davanın tefriki gerektiğini, davacının hukuki yararı bulunmadığını, müvekkilinin dava konusu markaları kullandığını, markaların tanınmış ve dünyada pek çok ülkede de tescilli olduğunu” savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme, dava konusu marka tescil belgelerini TÜRKPATENT’ den celp ettikten sonra davalının kullanımına dair delillerini ibrazını istedikten sonra, 09.09.2016 tarihli muhasip bilirkişi raporu da aldıktan sonra 19.01.2017 tarihinde, 556 sayılı KHK’nın 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptali nedeniyle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle “konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar vermiş, ancak dava tarihinde davacının davayı açmakta haklı olduğu, çünkü alınan bilirkişi raporu ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu yazı cevabına göre ispat yükü kendisinde olan davalının dava konusu markaların kullandığını ispat edemediği sonucuna vararak yargılama giderlerini, davalı üzerine yüklemiş ve davalı lehine avukatlık ücretine hükmetmiştir.
Davacı vekili istinafında, “her ne kadar mahkemece davanın konusuz kaldığına karar verilmiş ise de, davanın konusuz kaldığı 556 sayılı KHK’nın 14.maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptaline dair kararın yürürlüğe girmesi ile 6769 sayılı SMK’nın yürürlüğe girmesi arasında 4 günlük bir boşluk bulunduğunu, ancak Anayasanın 90/5 maddesi gereğince, TRIPS anlaşmasının 19.maddesi ile Paris Sözleşmesinin 5/C maddesinin uygulanabilir nitelikte olduğunu, MK 1.madde uyarınca hakimin bu boşluğu doldurabileceğini, davalı yanın, verilen kesin süre içinde kullanım ispatı için hiçbir fatura, belge ve TAPDK yazısı ile de dava konusu markaların kullanılmadığının anlaşıldığını” iddia ile kararını kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevaben, “verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu” savunarak kararın onanmasını istemiştir.
Davacı vekili 27.03.2018 tarihli dilekçe ekinde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11.HD’nin bir kararını ibraz ederek bu kararın emsal göstermiş davalı vekili Antalya BAM kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, Yargıtay 11.HD’nin 2018 tarihli içtihatlarını zikrederek istinaf isteminin reddini istemiştir.
Her ne kadar davacı vekili yukarıda yazılı gerekçe ile istinaf isteminde bulunmuş ise de, davanın dayanağını teşkil eden mülga 556 sayılı KHK’nın 14.maddesinin, Anayasa Mahkemesi’nce 2016/148 E., 2016/189 K.sayılı kararıyla iptal edildiğini, iptal kararının yürürlüğe girdiği 06.01.2017 tarihi ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 10.01.2017 tarihi arasında 4 günlük bir yasa boşluğu bulunduğu, 06.01.2017 tarihinde davanın yasal dayanağının ortadan kalktığı, her ne kadar davacı taraf aksini ileri sürmüş ise de, bu boşluğun TRIPS Anlaşması ya da Paris Sözleşmesi hükümleriyle doldurulamayacağı, marka hakkı, özünde bir mülkiyet hakkı olup, temel haklar arasında yer aldığından, bu hakkın hakimin boşluk doldurması yoluyla değil, ancak yasa ile sınırlanabileceği gözetilerek ve her ne kadar dosya kapsamına göre “davanın reddi” kararı verilmesi gerekirken, “konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş ise de, istinafa gelen tarafın sıfatı ve istinaf sebepleri de dikkate alınarak yerinde görülmeyen tüm istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,50 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 05.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.