Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1776 E. 2019/1190 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1776 Esas
KARAR NO : 2019/1190
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2016
NUMARASI : 2015/825 E. – 2016/931 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/05/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …tarafından 14/10/2003-2004 vadeli … sayılı KTK Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı işleten/dava dışı … ait … plakalı aracın 26/08/2004 olay tarihinde sürücü …’nın sevk ve idaresinde seyir halinde iken olay mahallinde … sevk ve idaresindeki … plakalı araçla çarpışması sonucu meydana gelen çift taraflı trafik kazasında …plakalı araçta yolcu konumunda bulunan davacının desteği …’nın vefat ettiği; davacıların desteğini yitirmelerinden kaynaklı olarak destekten yoksunluk zararına uğradıklarını; ayrıca, cenaze ve defin masrafı ile desteğin geçici iş göremez kaldığı süre içerisinde zararların oluştuğunu; bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 4.000,00 TL destekten yoksun kalma, 500,00 TL cenaze ve defin masrafı ve 500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam: 5.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini; talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı talebinin zamanaşımına uğradığını; davalı şirketin sorumluluğunun sigorta poliçesi kapsamında kendi sigortalısının kusuru oranında zarar görenin uğradığı gerçek zararın tazmini noktasında bulunduğunu; bu nedenle gerçek zararın saptanması ve bu zarardan sigorta şirketinin temerrüde düşürülmediğinden yasal faizle sorumlu bulunduğu dikkate alınarak davanın esası yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.12.2016 tarihli 2015/825 E. – 2016/931 K. Sayılı kararıyla; Davalı vekilinin davanın zamanaşımına yönelik talebinin; 2918 sayılı Kanunun 109.maddesinin 2.fıkrasının cezai gerektiren bir fiilden doğması ve Ceza Kanunun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağı hüküm altına alındığından 765 Sayılı TCK.nun 455 ve 5237 Sayılı TCK.nun 85.maddesi ve aynı Kanunun 66.maddesi uyarınca 15 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan işbu davanın açıldığı gerekçesiyle, zamanaşımı itirazının reddine, yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan, denetime elverişli olduğu mahkemece değerlendirilen rapor içeriklerine göre; … plakalı aracın sürücüsü …’nın, olayda 8/8 oranında kusurlu bulunduğu; davacının, desteğinin vefatı nedeniyle 89.424,67 TL destekten yoksunluk zararına uğradığının hesaplandığı; talep edilen bu zararın, ölenin değil 3.kişilerin üzerinden doğan dolaylı ve yansıma yolu ile meydan gelen zarar niteliğinde bulunduğu; bu nedenle, sürücü/işletenin kusuru ile oluşan zararın sorumluluğunu üstlenen davalı trafik sigortacısından davacının, destekten yoksun kalma zararlarını ve cenaze defin masrafının poliçe limiti dâhilinde talep haklarının bulunduğu kaza tarihi itibariyle poliçe limitinin 40.000,00 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; 40.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 04/04/2008 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; davaya konu kazanın 26.08.2004 tarihinde meydana geldiğini, 765 sayılı TCK’ya göre 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, mahkemenin 5237 sayılı Kanunun 85 ve 66.maddeleri uyarınca, 15 yıllık zamanaşımı süresi uygulamasının yerinde olmadığını, kazada Hikmet …’nın kendisinin ölümüne birden fazla kişinin yaralanmasına sebep olduğundan sadece “birden fazla kişinin yaralanması” suçunun oluştuğunun kabul edilmesi gerektiğini, buna göre 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağını, birden fazla kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet veren fiil olduğu düşünülürse dahi uzamış zamanaşımı süresinin, TCK 455/2 mad. ve TCK 102/3 fıkrasına göre zamanaşımının 10 yıl olduğunu, dava açıldığı tarihte 10 yıllık sürenin dolduğunu, biran için 5237 sayılı TCK uygulansa dahi kazada davacının desteği …’nın tek kusurlu olduğundan, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun oluşacağını, 8 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, zamanaşımı süresinin dolduğunu, -KTK 86/2 maddesi gereğince zarar görenin kusurunun indirilmesi gerektiğini, -Faiz dönem hesaplaması AGİ indirimi yapılmış Asgari ücret üzerinden yapılması gereken indirim yapılmadan net asgari ücret üzerinden hesap yapılmasının hatalı olduğunu, -Maluliyet hesabının Hazine Müsteşarlığınca yetkilendirilen Aktüerler Listesine kayıtlı, Lisanslı Aktüerler tarafından ve TRH 2010 Ulusal Mortalite tablosunda yer alan verilere göre yapılması gerektiğini, -SGK tarafından rücuya tabi gelirin bildirildiğini, peşin sermaye değeri rakamının SGK’ya sorularak hesaplanan tazminattan düşülmesi gerektiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. Davacı vekilinin istinafa cevabında; davalı vekilinin cevap dilekçesinde 2 yıllık zamanaşımından bahsettiğini bilirkişi raporu alındıktan sonra itiraz dilekçesinde 8 yıllık zamanaşımı ileri sürdüğünü, savunmanın genişletilmesi yasağı çerçevesinde itirazın yok sayılması gerektiğini, -Müvekkilinin eşinin 3.kişi konununda olup, eşi Hikmet …’nın 8/8 tam kusurlu olsa dahi Yargıtay HGK 22.02.2011 tarih, 2011/17/787 E. – 2012/92 K.sayılı karara binaen müvekkiline affedilemeyeceğini beyanla kararın onanmasını istemiştir. Amasya Ağır Ceza Mahkemesinin 02.02.2006 tarihli 2005/221 E. – 2006/24 K.sayılı kararıyla; müşteki ….’nın şikayeti üzerine sanık … aleyhine, ” Tedbirsizlik ve dikkatsizlik neticesi bir kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet vermek” suçundan açılan ceza davası açıldığı, sanığın beraatine karar verildiği, kararda kesinleşme şerhi bulunmadığı görülmüştür. SGK Amasya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’nün 14.05.2015 tarihli yazı cevabında; “…iş kazası sonucunda 26.08.2004 tarihinde ölen …’nın hak sahiplerine 40.490,38 TL değerinde peşin sermaye işlemi yapıldığı, 5510 sayılı kanunun 39.maddesine göre peşin sermayenin yarısı değil 1479 sayılı kanunun 82.maddesine göre peşin sermaye işlemi yapıldığının bildirildiği, görülmüştür. İlk derece mahkemesi tarafından alınan 09/05/2016 tarihli rapora göre; 26/08/2004 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıların murisinin 8/8 oranında kusurlu bulunduğu kabul edilerek; davacının desteği …’nın vefatı nedeniyle 89.424,67 TL destekten yoksunluk zararına uğradığı; kaza tarihi itibariyle cari limitin 40.000,00 TL olduğunu; hasar dosyası içeriğine nazaran davacının 24/03/2008 tarihinde başvuru yaptığı (dosyada mevcut …nin 25/12/2015 gün ve 2012/1286 referans sayılı yazısı), buna göre temerrüt için ilk günün 04/04/2008 tarihi olduğu yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
G E R E K Ç E :Maddi tazminat talepli davada, davacının desteği …’nın 26/08/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vefat ettiği, davanın 15/07/2015 tarihinde açıldığı, davalı vekilinin cevap süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, ilk derece mahkemesinin davanın 15 yıllık uzamış ceza zamanaşımına tabi olduğu gerekçesiyle zamanaşımı itirazını reddettiği, destek tazminatı konusunda aktüer bilirkişiden rapor alarak davanın kabulüne karar verdiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesinin kararında , 5237 Sayılı TCK 85. Madde ve aynı Kanun’un 66. Maddesi gereğince davanın 15 yıllık uzamış zamanaşımı süresine tabi olduğunu beyan ettiği anlaşılmışsa da; kazanın meydana geliş tarihi itibariyle davanın Mülga 765 sayılı TCK hükümlerine tabi olduğu,TCK’nın 455/2 maddesine göre kaza da bir kişinin ölümü ile birkaç kişinin yaralanmasına sebebiyet verildiğinden fiilin cezasının 4 seneden 10 seneye kadar hapis ve 1.000,00 TL’den aşağı olmamak üzere ağır para cezasını gerektirdiği, TCK 102/4 maddesine göre zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, zamanaşımını kesen sebeplerin TCK’nın 104.maddede “yakalama, tevkif, celp veya ihzar müzekkereleri, adli makamlar huzurunda maznunun sorguya çekilmesi, maznun hakkında son tahkikatın açılmasına dair karar veya iddianame düzenlenmesi” olarak gösterildiği, Dairemizce Amasya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/221 Esas , 2016/24 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; sanık … görevli mahkemede sorgusunun 27/10/2005 tarihinde yapılarak beraat kararı verildiği, zaman aşımını kesen son işlem tarihinin 27/10/2005 tarihi olduğu ve 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde dava açıldığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin zarar gören desteğin kusurunun indirilmesi gerektiğine yönelik istinaf talebinin yerinde olmadığı, HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas- 2012/92 Karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 Esas- 2013/74 Karar sayılı içtihatları uyarınca, davacıların ölenin mirasçısı sıfatına dayanmayan, doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusurunun davacılara yansıtılamayacağı, sürücü desteğin tam kusurlu olmasının, onun desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği ,davalı vekilinin AGİ indirimi yapılmış asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasına yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde ; dosya kapsamında alınan aktüerya raporunda, aktif dönemde asgari ücret üzerinden, pasif dönemde ise AGİ hariç asgari ücretinin net tutarlarına göre hesaplama yapıldığı, SGK tarafından 14/09/2015 tarihli yazı cevabında “vefat eden Himmet …’dan dolayı hak sahiplerine 1479 sayılı yasanın 82.maddesine göre 40.490,38 TL peşin sermaye işlemi yapıldığının bildirildiği”, bilirkişi tarafından davacının destek zararının aktif ve pasif dönem toplamının 89.4243,67 TL olarak hesaplandığı SGK tarafından bildirilen peşin sermaye miktarın düşüldükten sonra dahi davalının 40.000,00 TL sigorta limitinin üzerinde alacağının bulunduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı kanaatiyle davalı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 2.732,40 TL harcın, peşin alınan 685,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.047,40 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 23/05/2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.