Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1704 E. 2019/220 K. 04.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1704 Esas
KARAR NO: 2019/220 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2016
NUMARASI: 2016/522 E., 2016/1085 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/02/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının lehtar olduğu, davaya konu 152.000,00 TL bedelli, 30/03/2013 vade tarihli senede dayalı olarak davalının icra takibine giriştiğini, ancak TTK 714/3 maddesi gereğince protesto edilmediğinden lehtar ve ciranta konumunda bulunan davacı aleyhine icra takibinin yapılamayacağını ileri sürerek İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takibe dayanak senetten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığını tespiti ile takibin iptalini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; ödememe protestosunun çekilmemesi nedeniyle müracaat hakkının ortadan kalktığına ilişkin talebin ancak icra mahkemesinde şikayet yolu ile ileri sürülebileceğini, bonoya ilişkin müracaat hakkının ortadan kalkmasının borcun da ortadan kalktığı anlamına gelmeyeceğini, dava dilekçesinde davacının hem borçlu olmadığının tespitini hem de icra takibinin iptalini talep ettiğini, davacının şikayet süresi geçtikten sonra bonoya müracaat hakkının ortadan kalkması sebebine dayalı menfi tespit davası açmasının mümkün bulunmadığını, hak düşürücü sürelerin geçtiğini beyanla davanın reddini istemiştir. Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2016 tarihli 2016/522 Esas 1085 Karar sayılı kararıyla, “30/03/2013 vade tarihli davaya konu bonodan, davacının lehtar ve 1.ciranta konumunda olduğu, davalının davacıdan işbu bonoyu ciro yoluyla aldığı, vadesi geldiğinde keşideciye protesto göndermediği, daha sonra 28/03/2016 tarihinde icra takibine giriştiği, TTK 714 madde uyarınca dava konusu senedin protesto edilmediği, bonoda hamil tarafından ciranta aleyhine takip yapılabilmesi için ödeme protestosunun çekilmesi gerektiği, protesto keşide edilmemesi halinde hamilin cirantaya müracat hakkını kaybettiği(emsal Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 2014/8538 Esas, 2014/11550 Karar sayılı 19/06/2014 tarihli ilamı)” gerekçesiyle davanın kabulüne, İstanbul Anadalu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına dayanak olan 152.000,00 TL’lik bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, bu icra takibinin davacı yönünden iptaline karar vermiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; kabul anlamına gelmemekle birlikte, ödememe protestosu çekilmemesinin kambiyo senedine dayalı takipte ancak müracaat hakkını ortadan kaldırdığını, ancak borcun ortadan kalktığı anlamına gelmediğini, davacının borçlu olmadığının tespiti kararının kaldırılması gerektiğini, mahkemenin ancak protesto edilmeyen dava konusu bono nedeniyle hamilin davacı cirantaya karşı müracaat hakkını kaybettiğine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin alacağının ortadan kalkmadığını, kararın hüküm ve gerekçesinin çelişkili olduğunu, davacının hak düşürücü süre geçtikten sonra itiraz ve şikayet hakkını kullandığını bu yönden de davanın usulden reddi gerektiğini, davanın tümden reddine, bunun kabul edilmemesi halinde maktu vekalet ücreti ve buna göre yargılama giderine hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekilinin istinafa cevabında; yargılama sırasındaki beyanlarını tekrarla istinaf isteminin reddini istemiştir. İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı icra dosyasında; davalı alacaklı … borçlular …, …., …. ve … aleyhine 26/02/2013 tanzim ve 30/03/2013 vade tarihli 152.000 TL bedelli bonoya dayanarak faizi ve komisyon bedeliyle birlikte avans faiziyle tahsili talebiyle ilamsız takip başlattığı, icra takip tarihinin 28/03/2016 tarihli olduğu görülmüştür. Takibe dayanak bonoda keşidecinin …. LTD. ŞTİ., kefillerin … ve …. lehtarın davacı borçlu …. olduğu, davacı tarafından bononun davalı alacaklı ….. ciro edildiği görülmüştür. …. tarafından İstanbul Anadolu 14. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 12/05/2016 tarihli 2016/374 Esas 2016/349 Karar sayılı kararıyla, gecikmiş itirazda bulunduğu, davacının lehtar – ciranta konumunda olduğunu, TTK 661/2 maddesi gereğince 1 yıllık yasal sürede takibin başlatılmadığını, bononun müvekkili açısından zaman aşımına uğradığını, TTK 626, 642/2 maddeleri gereğince senedin protesto edilmediğini, müvekkili hakkında takip yapılamayacağını ileri sürdüğü, mahkemenin davayı süre yönünden reddettiği görülmüştür.
GEREKÇE:Davacı vekilinin dava dilekçesinde;İstanbul Anadolu .. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dayanağı senedin zamanaşımına uğradığını ve protesto edilmediği için müracaat hakkının kaybedildiğini ileri sürerek bono nedeniyle borçlu bulunmadığının tespitini ve takibin iptalini talep ettiği, ilk derece mahkemesinin “senet protesto edilmediğinden hamilin cirantaya müracat hakkını kaybettiği” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verdiği anlaşılmıştır.TTK 730/1 maddesinde hamilin, kabul etmeme veya ödememe protestosunu düzenleme belirli süreleri geçirirse, kabul eden kişi hariç olmak üzere,cirantalara, düzenleyene ve diğer borçlulara karşı sahip olduğu hakları kaybedeceği düzenlenmiştir. İcra takibine konu 26/02/2013 tanzim ve 30/03/2013 vade tarihli 152.000 TL bedelli bonoda, davacının lehtar ciranta, davalı alacaklının ise hamil olduğu, senedin TTK 714. Madde gereğince protesto edilmediği , TTK 730/1 maddesi gereğince davalının davacıya bonodan kaynaklanan müracaat hakkını kaybettiği, davacı borçlu vekilinin senedin zamanaşımına uğradığını ileri sürdüğü anlaşılmışsa da kambiyo senetlerinde zamanaşımı süresinin vadeden itibaren 3 yıl olduğu, senedin vade tarihinin 30/03/2013 tarihi olduğu, üç yıllık zamanaşımı süresi dolmadan 28/03/2016 tarihinde icra takibi yapıldığı, ödememe protestosu çekilmeyen senedin kambiyo senedi vasfını yitirdiği, adi senet hükmünde olduğu, bu durumda borçlu bulunmadığını ispat yükünün davacıda olduğu gözetilerek ( emsal Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 15/02/2017 tarihli 2016/7615 Esas-2017/1177 Karar sayılı kararı) taraflar arasındaki temel ilişki yönünden deliller toplandıktan sonra karar verilmesi gerekirken sırf davalı alacaklının müracaat hakkını kaybettiğinden bahisle davanın kabulü ile davacının borçlu bulunmadığının tespitine ve takibin iptaline karar verilmesi yerinde görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne , mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:6100 sayılı HMK.’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/12/2016 tarihli 2016/522 Esas 1085 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, Yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine,Davalı tarafça yatırılan 3.485,56 TL nispi harç ile 31,40 TLmaktu harcın talep halinde davalıya iadesine,İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 24,30 TL posta masrafı olmak üzere toplam 110,00 TL’nin davacı taraftan tahsili ile davalıya ödenmesine,İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların talepleri halinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 04/02/2019