Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1699 E. 2018/1185 K. 17.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/1699 Esas
KARAR NO : 2018/1185
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY(KAPATILAN) 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/01/2017
NUMARASI : 2014/133 E. – 2017/1 K.
DAVANIN KONUSU : Patent (Buluşun İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ : 17/05/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, “müvekkilinin 1963 yılından beri çorap parmak kapama makinesi üretimi yaptığını, 2004 yılında profil sistemi adlı patenti aldığını, 2013 yılında ise bu alandaki tüm patentleri devraldığını ya da kiraladığını, 2004/01840 sayılı patentin sahibinin devralma ve ünvan değişikliği nedeniyle müvekkili şirket olduğunun, davalının ise müvekkilinin geliştirdiği ve patent sahibi olduğu üretim yöntem ve tekniğine ilişkin buluşu izinsiz kullanarak üretim ve satış yaptığını, bu eylemlerin patent hakkına tecavüz oluşturduğunu, bu durumun Bakırköy 1.FSHHM 2014/19 Değ.iş dosyasıyla sabit olduğunu, tespit sonucu alınan raporda, davalının… markalı çorap dikiş makinesinin, müvekkiline ait 2004/01840 sayılı patenti ihlal ettiğinin belirlendiğini” davalının eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğunu” iddia ile tecavüzün men’ini, kaldırılmasını, haksız rekabet nedeniyle şimdilik 10.000 TL maddi, 5.000 TL manevi tazminatın tecavüz tarihinden itibaren en yüksek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, verilecek kararın gazetede ilanını, … markalı ürünlerin ithal ve satışının engellenmesi amacıyla Bakırköy 1.FSHHM tarafından verilen tedbir kararının devamını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevaben, “davaya dayanak bilirkişi raporunun Yargıtay kıstaslarına ve hukuka aykırı olduğunu, ürünler ve yöntemler arasında bir benzerlik ve taklit olmadığını, yapılacak incelemede anlaşılacağını, her iki ürünün de çorap ucu dikme dışında bir benzerliği bulunmadığını, benzer olduğu iddia edilen metodun, çorabın imalatına ilişkin olup, çorap imali yapan tüm makinelerin tamamına yakınının aynı metod ve prensiple çalıştığını, bu metodun bir kişinin tekeline verilemeyeceğini, müvekkilinin, bu ürünün hak sahibi ya da üreticisi olmayıp sadece ürün teşhir ettiğini, ürünün sahibinin Çin’li bir şirket olduğunu, bu ürünün ithalatını, bayiliğini ya da ticaretini yapmadıklarını” savunarak husumet yönünden ve esastan davanın reddini istemiştir.
Mahkemece alınan 22.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda, “TÜYAP fuarında tespit edilen … markalı çorap dikiş makinesiyle ilgili 2014/19 Değ.iş sayılı dosyadaki rapora istinaden bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığını, incelenmiş olan mahkemenin davacıya ait patentin 1 no’lu istem kapsamında kalıp kalmadığını söylemenin mümkün olmadığı, değişik iş raporuna esas oluşturan … sayılı inceleme patentteki istemler ile dönüştürülen TR 2004 / 01840 B sayılı incelemeli patent istemlerinin farklı olduğu” görüşü açıklanmıştır.
Aynı heyetçe düzenlenen 27.04.2015 tarihli ek raporda, “makinenin kataloğu ve resimleri üzerinden, istemdeki unsurları var olup olmadığının anlaşılamayacağı, makina üzerinde bir inceleme yapılmadan ve makinenin işleyişi görülmeden hükme esas bir rapor düzenlenmesinin mümkün olmadığı, TR 2004/1840 A2 belgesi ile TR 2004/01840 B belgesindeki istemler arasında önemli farklar bulunduğu” görüşü ifade edilmiştir.
Değ.iş tespit dosyasındaki raporu düzenleyen bilirkişiden alınan 14.10.2015 tarihli ek raporda “kök raporda belirtildiği gibi 27.03.2014 tarihinde davalı standında incelenen … markalı çorap dikiş makinesinin, …B no’lu patent belgesinin koruma kapsamında olduğu” görüşü açıklanmıştır.
2.rapora ek 01.12.2015 tarihli raporda, “tecavüzden söz edebilmek için suçlanan makine üzerinde patent istemindeki tüm asli unsurların birlikte bulunması gerektiği, mevcut yeni rapordaki son duruma göre istemdeki tüm asli unsurların, suçlanan çorap makinesindeki bulunduğu ve patente aynen tecavüz olduğu, makinenin patentin koruma kapsamında kaldığı” belirtilmiştir.
Yeni oluşturulan bir heyetten alınan 24.10.2016 tarihli raporda ise sonuç olarak, “davalı ürünün dosyada mevcut belgeler ve değişik iş raporunda belirtilen isimler ile birlikte incelenmesi sonucunda …markalı dikiş makinesinin, TR 2004/01840 B no’lu incelemeli patent koruma kapsamında olmadığı” görüşü açıklanmıştır.
Mahkeme 11.01.2017’de “davacının patentindeki 1 no’lu istemde tekniğin bilinen durumunu aşan kısmının, çorap burun ucundan eğrisel formda ve daha az ıskartayla dikilebilmesine ilişkin olup, davalıya ait makinenin bu istemi içermediği,” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuş, davalı ise istinafa cevap dilekçesi ile birlikte katılma yoluyla istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, “dosyada 3 adet kök, 3 adet ek rapor olduğunu, 2 kök, 3 ek raporda ihlalin tespit edildiğini, TR 2004/01840 A2 sayılı belgesinin, patente ilişkin başvurunun yayınlanmış hali olduğunu, istemlerin değiştirilebildiğini, TR 2004/01840 B sayılı belgenin ise istemlerin son halini gösterdiğini, davalı tarafın, TÜYAP tarafından incelenen makineyi Çin’e gönderdiğini, artık tespit yapılamayacağını beyan etmesine rağmen, davalının halen bu makineyi kataloğlar ve reklamlar üzerinden Türkiye’de pazarladığını, tecavüzün bilirkişi incelemesiyle tespit edildiğini, mahkemenin gerekçede patentlenebilirlik koşullarını tartıştığını, oysa ihlal davasında bu durumun araştırılamayacağını, davanın bir hükümsüzlük davası olmadığını, raporda buna ilişkin değerlendirmenin yetkisiz ve kapsam dışı olduğunu davalının eylemlerinin, patent hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu,” iddia ile istinaf incelemesi duruşmalı yapılarak yerel mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
Davalı vekili istinafa cevap ve katılma yoluyla istinaf dilekçesinde, “yerel mahkeme kararının doğru olduğunu, değişik iş dosyasındaki raporun tek taraflı olup, delil niteliği bulunmadığını, ek raporunda nereden elde ettiği belli olmayan birtakım resimler ibraz eden bilirkişi … hakkında C.Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını, 22.01.2015 ve 27.04.2015 tarihli raporlarda tecavüz olmadığını belirten bilirkişi heyeti, …’in ibraz ettiği resimler çerçevesinde hazırladıkları 01.12.2015 tarihli raporda bu kez ihlal olduğunu söylediklerinin, bu raporun hukuken bir değer ifade etmediğini, son olarak oluşan 3’lü bilirkişi raporunda patente tecavüz olmadığının belirlendiğini, HMK’nın 348/1 maddesi kapsamında katılma yoluyla istinaf isteminde bulunduklarını, yerel mahkeme kararında davanın reddine karar verildiği halde, kararda “davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıya verilmesine” ilişkin bir hüküm bulunmaması nedeniyle müvekkili tarafından yapılan yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Her ne kadar davacı vekili yukarıda belirtilen nedenlerle istinaf başvurusunda bulunmuş ise de, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan son bilirkişi raporunda dava konusu makinanın davacıya ait TR 2004 01840 B sayılı patent istemlerinin koruma kapsamında kalmadığı, dolayısıyla patent hakkına tecavüz iddiasının dosya kapsamına göre yerinde olmadığı, öte yandan davaya konu edilen çorap makinasının halihazırda incelenmesi imkanı bulunmayıp, fotoğraflar ve kataloglar üzerinden patent ihlali değerlendirilmesi yapılması da mevcut duruma göre mümkün bulunmadığından davacının istinaf istemi yerinde görülmemiştir.
Yargılama sırasında davalı tarafça 2.100 TL bilirkişi ücreti yatırıldığı anlaşılmakta olup, davanın reddine karar verildiğine göre davalı tarafça yapılan bu yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesi gerekirken, bundan imtina ile yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiş bu nedenle davalının istinaf istemi bu yerinde görülerek, istinafa konu karar kaldırılarak, davalı lehine 2.100 TL yargılama giderine de hükmedilmek suretiyle, aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacı vekilinin yukarıda belirtilen nedenle yerinde görülmeyen istinaf isteminin 353/1-b-1 maddesi gereğince REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, ilk derece mahkemesince verilen ve istinafa konu 11.07.2017 tarih ve 2014/133 E., 2017/1 K. sayılı KARARIN KALDIRILMASINA,
3-DAVANIN REDDİNE,
4-İlk derece yargılaması için harç ve yargılama giderleri;
– Alınması gereken 35,90 TL harçtan, peşin alan 256,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 220,30 TL nin talep halinde davacıya iadesine,
– Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT uyarınca tecavüzün tespiti ve haksız rekabet nedeniyle 3.145,00 TL, maddi tazminat nedeniyle 3.145,00 TL, manevi tazminat nedeniyle 3.145,00 TL olmak üzere toplam 9.435,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
– Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
-Davalı tarafça yapılan 2.100 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-İstinaf yargılaması için harç ve yargılama giderleri;
– Davacı vekili yönünden, alınması gereken 35,90 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 17/05/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.