Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1670 E. 2019/2619 K. 25.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1670 Esas
KARAR NO : 2019/2619
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/11/2016
NUMARASI : 2015/511 2016/824
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, dava dışı … Grubu ile müvekkili banka arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, kullandırılan krediler nedeniyle müvekkilinin alacaklı hale geldiğini, dava dışı borçlu şirketin davalıdan olan alacağının 1.000.000,00 USD’lik kısmını 11/04/2013 tarihli temlik sözleşmesiyle müvekkili bankaya temlik ettiğini, davalının 11/04/2013 tarihli yazı ile temlik sözleşmesinin kendilerine ibraz edildiğini ve her türlü takyidattan ari olarak kayıtlarına işlediklerini bildirdiğini, davalı tarafça bu temliknameye istinaden 689.633,00 USD karşılığı toplam 1.322.024,98 TL ödeme yapıldığını, ancak kalan miktar olan 310.367,00 USD’nin ise ödenmediğini, çekilen ihtarın sonuçsuz kaldığını, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalının temlik sözleşmesine konu herhangi bir borcu bulunmadığını, zira müvekkili davalı ile dava dışı … arasında 04/03/2013 tarihli iş ortaklığı sözleşmesi ve 25/07/2013 tarihli cari hesap sözleşmesi imzalandığını, cari hesap sözleşmesinin 4.maddesi uyarınca davalı ile dava dışı … arasındaki alacak ve borçların karşılıklı olarak birbirine takas ve mahsubunun yapılması ve ortaya çıkacak sonuca göre alacağın tasfiye edileceğinin hükme bağlandığını, yine aynı sözleşmenin 5.maddesi gereğince 31/12/2013 tarihi itibariyle hesap mukabatı yapıldığında, müvekkilinin … 52.619,00 USD alacağı kaldığını, tarafların işbu tutar dışında karşılıklı olarak birbirlerinden herhangi bir hak ve alacakları kalmadığını kabul ve beyan ettiklerini, dolayısıyla davacı bankanın müvekkilinden talepte bulunduğu tarih itibariyle dava dışı … şirketinin müvekkili nezdinde bir alacağı bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davalının icra takip ve dava tarihleri itibariyle dava dışı firmalara borcunun bulunmadığı, davacının talebinin yerinde olmadığı, davalının, dava dışı firmalara borçlu duruma düşmesi halinde davacının talepte bulunabileceği, davacının temlikten kaynaklanan bir alacağının bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; davalının temlik sözleşmesini tebliğ aldığını ve müvekkiline hitaben 11/04/2013 tarihli yazı ile temlikin kayıtlarına işlendiğini ve temlik konusu alacağın bankaya ödeneceğinin belirtildiğini, bu durumun alacağın ikrarı anlamına geldiğini, davalının süresinde cevap vermediğini, dolayısıyla davayı inkar etmiş sayılması gerektiğini, ancak mahkemenin davalının sunduğu vakıalara dayalı adi nitelikteki delillere dayanmak suretiyle davanın reddine karar verdiğini, yine davalının sunduğu belge ve işlemlerin davalı ile dava dışı … şirketi arasında müvekkilinin alacağını sonuçsuz bırakmaya yönelik danışıklı bir takım işlemler olduğunu, müvekkilini mağdur etmeye çalıştıklarını, müvekkilinin alacağının genel kredi sözleşmesine dayandığını ve dava dışı … A.Ş’nin de davalıdan olan alacağını müvekkiline temlik ettiğini, davalının 11/04/2013 tarihli bildiriminin ikrar niteliğinde olduğunu, dolayısıyla bu tutarı ödemesi gerektiğini, davalının borcu ödemekle sorumluluktan kurtulabileceğini, BK’nun 186 ve 187.maddelerinin bunu gerektirdiğini, davacının dayandığı 25/07/2013 tarihli belgenin adi nitelikte olup her zaman hazırlanabilecek nitelikte bir belge olduğunu, bilirkişi raporlarının eksik inceleme ve hatalı kabullere dayandığını, yine raporda hukuki değerlendirmelerde bulunulduğunu bildirmiştir. İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacının, davalı aleyhine 29 Mayıs 2014 tarihinde 310.367,00 USD alacağın tahsili için icra takibi başlattığı, davalının süresinde itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Noterde düzenlenen 11/04/2013 tarihli temliknamenin incelenmesinde; temlik edenin … Sanayi ve Ticaret A.Ş, temlik alan ise davacı …, temlik borçlusunun ise davalı şirket olduğu, temlik miktarının 1.000.000,00 USD olduğu görülmüştür. Davalı tarafından davacıya hitaben yazılan 11/04/2013 tarihli yazıda; …. A.Ş’nin kendi nezdinde doğmuş ve/veya doğacak alacaklarından 04/03/2013 tarihli modem alım ihalesi işi nedeniyle 1 milyon USD’lik kısmının temlik edildiğine ilişkin 11/04/2013 tarihli temliknamenin kendilerine ibraz edildiği ve bu tarih itibariyle her türlü takyidattan ari olarak kayıtlarına işlendiğini, temlik konusu alacak üzerinde daha önceden tesis edilmiş haciz, rehin gibi takyidat mevcut olmadığını, temlik konusu alacağın ödeme tarihlerinde bankanın hesabına ödeneceğinin bildirildiği görülmüştür. Dava dilekçesinin davalıya 01/06/2015 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı vekilinin 11/06/2015 tarihinde ek süre verilmesini talep ettiği, mahkemenin ise süre talebini reddettiği, redde ilişkin kararın 06/07/2015 tarihinde davalı vekiline tebliğ edildiği, davalı vekilinin ise cevap dilekçesini 07/10/2015 tarihinde sunduğu, davalı vekilinin davaya cevap dilekçesini süresinde vermediğinin ön inceleme duruşma tutanağına geçtiği görülmüştür. Cevap dilekçesi ekinde sunulan iş ortaklığı sözleşmesinin davalı ile … A.Ş arasında düzenlendiği, yine cari hesap sözleşmesinin de 25/07/2013 tarihli olup davalı ile … A.Ş arasında düzenlendiği, cari hesap sözleşmesinin 4.maddesinde tarafların alacak ve borçlarının karşılıklı olarak birbirine takas ve mahsubu yapılması ve ortaya çıkan sonuca göre alacağın tasfiye edileceğinin belirtildiği, 5.maddesinde ise tarafların dönem içinde hesap mutabakatı yapmamaları halinde her yıl 31 Aralık tarihi itibariyle karşılıklı hesap mutabakatı yapılacağı ve varsa alacak ve borçların ödenmesi suretiyle tasfiye edileceğinin belirtildiği görülmüştür. Davacı tarafından davalıya çekilen 02/04/2014 tarihli ihtarname ile bakiye 310.367,00 USD’nin aynen veya fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kuru TL karşılığının 7 gün içinde ödenmesinin istendiği görülmüştür. İhtarnamenin 04/04/2014 tarihinde davalıya tebliğ edildiği ve davalının gönderdiği 08/04/2014 tarihli cevabi ihtarname ile borçlu … A.Ş’nin şirketleri nezdinde doğmuş veya doğacak herhangi bir alacaklarının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 07/01/2016 tarihli üç kişilik bilirkişi heyeti raporunda; davacı bankanın 1 milyon USD’lik temlik sözlemesinden kaynaklanan bakiye alacağının 310.367,00 USD olup bakiye alacağın temlikine ve tahsiline imkan verecek davalının, dava dışı … A.Ş’ye bir borcunun oluştuğunun belgelendirilmediği, davacının talebinin yerinde olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. İtiraz üzerine alınan 27/06/2016 tarihli ek bilirkişi raporunda ise; davalının kayıtlarının incelenmesinde; icra takip tarihi itibariyle dava dışı … A.Ş’nin davalıya 2.045.115,05 TL borçlu olduğu, aynı tarih itibariyle dava dışı … A.Ş’nin de davalıdan 1.315.578,48 TL alacaklı olduğu, her iki firmanın muavin defter kayıtlarında bu tutarın olduğu, ancak iki firma arasınadki takas mahsup kayıtlarının sehven işlenmediğinin yetkililerince ifade edildiği, takas mahsup işleminin yevmiye ve defteri kebir kayıtlarında bulunmadığı, icra takip tarihi itibariyle tasas mahsup işlemi yapılmasa bile temlik eden … A.Ş’nin davalıdan temlik edilecek bir alacağı bulunmayıp bilakis borçlu olduğu, davalının borcundan bu tutar mahsup edildiğinde, davalının, 729.536,57 TL alacaklı olduğu, dolayısıyla temlik edilebilecek bir meblağ bulunmadığı, İstanbul ….İcra Müdürlğü’nün … esas sayılı dosyasında takip konusu yapılan İstanbul …İcra Mahkemesi’nin … esas sayılı osyasında 52.619,40 USD tutarındaki davalı firmanın temlike konu edilecek bir borcunun bulunmadığına dair kesinleşmiş kararının 31/12/2013 tarihindeki borç alacak ilişkisi ile ilgili bir karar olduğu, 15/05/2015 dava tarihi itibariyle de davalının, dava dışı …. 55.070,00 TL alacaklı, ….A.Ş’ye ise 20.6131,28 TL borçlu olduğu, bu borcunun takas edilmesi halinde davalının 34.438,72 TL alacaklı olduğu, dolayısıyla temlik edilecek bir borcun bulunmadığı, temlik sözleşmesinin 3.maddesi ile tahsilat oranında borçlardan bir indirim yapılabileceği, bunun dışında borçlarda herhangi bir azalma olmayacağının beyan ve taahhüt edildiği, davacının talebinin temlik ve diğer sözleşmeler çerçevesinde yerinde olmadığı, davalının dava dışı firmalara borçlu duruma gelmesi halinde davacının talepte bulunabileceği, kök rapordaki görüşlerinde bir değişiklik olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Dosyanın 24/11/2016 tarihinde karara çıktığı, dava konusu alacağın ise 09/12/2016 tarihinde davacı banka tarafından … A.Ş’ye temlik edildiği görülmüştür. İstinaf aşamasında bilirkişiden davacının isteyebileceği faiz alacağı yönünden ek rapor alınmıştır.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalının temlikname uyarınca ödemesi gereken tutarı ödemediğini iddia etmiş, davalı taraf ise davacının müvekkilinden talepte bulunduğu tarih itibariyle dava dışı … şirketinin müvekkili nezdinde bir alacağı bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, icra takip ve dava tarihi itibariyle davalının dava dışı firmalara borcunun bulunmadığı, temlikten kaynaklanan bir alacağın olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de bu red kararı doğru değildir. Zira davalı tarafından davacıya hitaben yazılan 11/04/2013 tarihli yazıda; … A.Ş’nin kendi nezdinde doğmuş ve/veya doğacak alacaklarından 04/03/2013 tarihli modem alım ihalesi işi nedeniyle 1 milyon USD’lik kısmının temlik edildiğine ilişkin 11/04/2013 tarihli temliknamenin kendilerine ibraz edildiği ve bu tarih itibariyle her türlü takyidattan ari olarak kayıtlarına işlendiğini, temlik konusu alacak üzerinde daha önceden tesis edilmiş haciz, rehin gibi takyidat mevcut olmadığını, temlik konusu alacağın ödeme tarihlerinde bankanın hesabına ödeneceği bildirilmiştir. Söz konusu yazı içeriği davalıyı bu miktarı ödeme yükümlülüğü altına girdirir. Dolayısıyla davacı bu miktarı istemekte haklıdır. Mahkemece, söz konusu yazı içeriğindeki kabul gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Öte yandan istinaf aşamasında işlemiş faiz talebi yönünden bilirkişiden rapor aldırılmış ise de, davacının dava dilekçesinde harca esas değer olarak 310.367,00 USD (814.371,97 TL) asıl alacağı gösterdiği ve “işleyecek mahrum kalınan kar payı ve masraflar hariç” demek suretiyle açıkça işlemiş faizi dava konusu etmediği gözetildiğinde, işlemiş faiz hüküm altına alınmamıştır. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/11/2016 gün, 2015/511 Esas, 2016/824 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın kabulü ile; davalının İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasındaki itirazının kısmen iptali ile takibin 310.367,00 USD asıl alacak üzerinden bu asıl alacağa 3094 Sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca %6 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda devlet bankalarınca USD mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı işletilmek suretiyle takip talebindeki diğer koşullarla devamına, 4-İİK’nun 67/2 maddesi uyarınca alacak likit olduğundan hüküm altına alınan tutarın takip tarihindeki kur üzerinden TL karşılığı 651.460,33 TL’nin %20’si olan 130.292,06 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Alınması gereken 55.629,74 TL harçtan, peşin alınan 10.619,74 TL harcın mahsubu ile bakiye 45.010,00 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydına, 6-Davacı tarafından yatırılan peşin harç tutarı olan 10.619,74 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,7-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 27,70 TL başvuru harcı, 2.250,00 TL bilirkişi ücreti ve 71,00 TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 2.348,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 9-Davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 46.524,88 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 11- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 51,70 TL tehiri icra harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti ve 30,40 TL posta ve tebligat ücreti olmak üzere toplam 767,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 12-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 13-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı yönünden kesin, davalı yönünden ise HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.25/11/2019