Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1666 E. 2019/163 K. 25.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1666 Esas
KARAR NO : 2019/163 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2016
NUMARASI : 2015/156 E., 2016/153 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/01/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf dava dilekçesinde; müvekkilinin her türlü tekstil ve deriden mamul spor malzemeleri ürünleri üretim ve satışı işleri ile iştigal ettiğini merkezinin İtalya’da olduğunu, davalıya ait … tescil numaralı şekilden oluşan markasına … tescil nolu markasına ve …tescil numaralı markasına “iltibas oluşturacak derecede benzer olması”, “kötüniyetli tescil ” ve “tanınmış marka sebeplerine dayalı olarak hükümsüzlüğüne, ihtiyati tedbir olarak dava konusu markanın kaydına, başkalarına devrinin önleyici mahiyette ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; müvekkilinin davaya konu olan markasının iç içe geçmiş karşılıklı iki ” c” harfinden oluşmuş bir şekil markası olduğunu, müvekkilinin kendi sektöründe özellikle ” crater” ibareli markası ile bilindiğinden müvekkilinin bu markadan mülhem karşılıklı iki ” c” harfinden oluşan markasının birden fazla şeklini TPE nezdinde gerçekleştirdiği muhtelif tescillerle korunduğunu, dava dilekçesinde müvekkilinin markası davacı tarafa ait markalarla kıyaslanırken müvekkilinin markasını oluşturan harfler ihmal edilerek bu iki harfin oluşturduğu şekli çevreleyen dış formun dikkate alındığını, davacının ispatlanmamış tanınmışlık iddiasının doğru olsa bile açıklanan ilkeler çerçevesinde bu tanınmışlık yalnız başına müvekkilinin marka tescilinin hükümsüzlüğünü gerektirmemekte olduğunu, davanın esasa ilişkin tüm talepler bakımından reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep ve beyan etmiştir.
Taraflara ait marka tescil kayıtlarından, davacı tarafa ait … nolu şekil markasının 25 ve 28 sınıfta 10.07.1995 tarihinde tescil edildiği, 10.07.2015 tarihinden itibaren 10 yıl müddet ile yenilendiği yine 85432 Lotto şekil markasının 25 ve 28 sınıfta 21.05.1995 tarihinden itibaren tescilli olduğu, … lotto şekil markasının 09, 18 sınıfta 20.08.2014 tarihinden itibaren 10 yıl müddet ile yenilendiği geçerliliğini koruduğu,
Davalı adına tescilli davaya konu, … şekil markasının 25. Sınıfta 18.04.2012 tarihinden itibaren 10 yıl müddet ile tescilli olduğu geçerliliğini koruduğu görülmüştür.
Bakırköy 1. FSHHM’nin 29/09/2016 tarihli 2015/156 Esas 2016/153 Karar sayılı kararıyla; davacı tarafa ait daha önceki tescilli şekil markası dikkate alındığında; davalı tarafın tescilli markası 25. Sınıfta olup aynı sınıfta yer alan ürünleri kapsadığından yine her iki marka karşılaştırıldığı farklı renk unsurlarını taşısalar bile şekillerin ana unsuru dikkate alındığında; ürün üzerinde kullanımda farklı bir algılama yaratmadıklarından ortalama tüketici nezdinde bir bütün olarak bakıldığında davacı taraf ve davalı taraf markasının birbirine benzer şekilde algılanan görüntüye sahip olmaları dikkate alındığında markaların tüketici nezdinde karıştırılma ve bağlantı kurulma ihtimali bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, davalıya ait … sayılı markanın hükümsüzlüğüne TPE kayıtlarından terkinine karar vermiştir.
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; müvekkilinin tescilli “crater” ibareli markasıyla tanınması nedeniyle, bu ibarenin ilk harfi “c” harfinin iç içe geçmesiyle oluşturulduğunu, davacı markasının “lotto” ibareli markaya istinaden iki “L” harfinin uç uca temasıyla oluşturulmuş, siyah beyaz renk unsurları içerdiğini, bilirkişinin “dış şekil hatlarına yoğunlaşarak” zorlama bir düşünceyle raporunu oluşturduğunu,
-Tasarımcı gözüyle her iki markanın ortak şekil unsurlarının vurgulanmasıyla sonuca gidildiğini, markaların bütün halinde ilgili ürünlerin alıcı kitlesi gözü ile incelenmediğini,
-Taraf markaları arasında bulunan tek ortak noktanın markaların leke ya da gölge görünümlerinin benzer oluşu olduğunu, tüketici gözüyle karşılaştırma yapılmadığını, bilirkişinin uzmanlık alanının da marka kapsamında inceleme yapmasına imkan vermediğini,
-Tüketicilerin bu markaları görüp seçerken figüratif unsurların kağıt üzerindeki siyah beyaz gölgelerine değil, bizzat renk ve detay desenleriyle bütün halinde tüm figüratif unsurları gördüğünü, davacı markasının dış kontür dışında hiçbir detay içermeyen basit ve siyah beyaz şekil markası seçtiğine göre müvekkilinin markasının tesciline katlanmak zorunda olduğunu, müvekkilinin markasında öne çıkan görselliğin iki “c” harfinin oluşmasından ortaya çıkan “S” benzeri şekil olduğunu,
-Tanınmışlık yönünden bilirkişinin sunulan belgeleri incelediğinin şüpheli olduğunu, sunulan delillerin davacı markasının tanınmış olduğunu kabule yeterli olmadığını, tanınmışlığın hükümsüzlüğe esas alınabilmesi için markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlaması gerektiğini, kötü niyet iddiasının da tamamen dayanaktan yoksun olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesine karşı cevap vermemiştir.
GEREKÇE:
Davacı vekillinin davalı adına tescilli … başvuru numaralı şekil markasını müvekkili adına tescilli markaları ile iltibas oluşturacak şekilde benzer olması, müvekkilinin markalarının tanınmış olması ve davalı markasının kötü niyetli tescil edildiğinden bahisle hükümsüzlük kararı verilmesini talep ettiği, mahkemenin davayı kabul ettiği, davacı ve davalı markalarının tüketici nezdinde karıştırılma ve bağlantı kurulma ihtimali bulunduğu gerekçesiyle davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verdiği, davalı vekilinin istinaf talebinde bulunduğu görülmüştür.
İlk derece mahkemesinin güzel sanatlar bilirkişisinden almış olduğu raporda davacı adına tescilli şekil markası ile davalı markasının şekil yönünden benzerlik analizi yapıldığı, davacı markasının tanınmış marka analizi ve kötü niyetli tescil analizi yapıldığı anlaşılmışsa da davacı vekilinin 01/09/2015 havale tarihli dilekçesi ekinde tanınmışlık yönünden DVD şeklinde sunulan delillerin, denetime elverişli olmadığı, bilirkişi tarafından usulüne uygun tanınmışlık incelemesi yapılmadığı, esasen güzel senetler bilirkişisinin uzmanlık alanının da tek başına inceleme yapmaya elverişli olmadığı, ilk derece mahkemesinin yetersiz incelemeye dayalı olarak karar verdiği kanaatiyle davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, tanınmışlık delili olarak sunulan DVD içeriğinin denetime elverişli olacak şekilde, basılı halde dosyaya sunulması sağlandıktan sonra, marka vekili bilirkişi ve sektör bilirkişisinin de içinde bulunduğu heyetten davacı markalarının tanınmışlık kriterleri yönünden incelenmesi ve benzerlik karşılaştırılmasının usulüne uygun yapılarak düzenlenecek rapor alındıktan sonra karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE,
Bakırköy 1. FSHHM’nin 29/09/2016 tarihli 2015/156 Esas 2016/153 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
İstinafa geliş aşamasında davalı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın talebi halinde kendisine iadesine,
İstinaf aşamasında davalı tarafça yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 24,30 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 110,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 25/01/2019