Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1604 E. 2019/813 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1604 Esas
KARAR NO : 2019/813
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2016
NUMARASI : 2015/964 2016/995
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/04/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, alacaklı oldukları İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına istinaden dosya borçlusunun mallarının muhafaza altına alındığını ve malların davalıya yediemin olarak bırakıldığını, davalının ise Küçükçekmece …İcra Müdürlğü’nün … esas sayılı dosyada yediemin ücreti alacağının tahsili için müvekkili aleyhine 12.666,00 TL üzerinden ilamsız takip başlattığı, takibe itiraz ettiklerini, ancak itirazın süresinden olmadığından bahisle reddedildiğini, takibin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yediemin prosedüro tamamlanmadan ilamsız takip yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki takip giderlerinden borçlunun sorumlu olduğunu, ayrıca yediemin ücretinin fahiş ve kanuni hükümlere aykırı olduğunu, Adalet Bakanlığı’nın tarifesi üzerindten hesaplama yapılması gerektiğini, yine yönetmelik gereğince yediemin ücretinin mahcuz malın satışa esas alınacak değerinin %30’unu geçemeyeceğini, mahcuz malların değerinin 30.000 TL olduğunu, buna göre talep edilebilecek yediemin ücretinin 5.430,00 TL olduğunu, davalının fazladan 7.230,00 TL ücret talep ettiğini belirterek müvekkilinin yediemin ücretinden sorumlu olmadığına tespitine, takibin iptaline, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde ise 7.230,00 Tl’den borçlu olmadıklarının ve davalıya borçlarının 5.430,00 TL olduğunun tespitine, bu talepleri de kabul görmez ise 2/3 oranında hakkaniyet indirimi uygulanarak davalıya borçlarının 7.220,00 TL olduğunun ve takibin 8.440,00 TL’lik kısmının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre; taraflar arasındaki sözleşmede günlük 60 TL yedieminlik ücreti belirlenmiş olsa da her ay peşin depo ücretinin talep edilmeyerek alacaklı tarafın talep edilen alacağın çoğalmasına sebep olduğu, hak ve nesafet kuralları gözetildiğinde, belirlenen ücretin 211 günlük ücret olan 12.660,00 TL’den takdiren %25 oranında indirim yapılması gerektiği, takip dosyasında borcun ödendiği, bu tutarın ödenen miktardan mahsubu yapıldığında davacının 9.495,00 TL ödemesi gerektiği halde fazladan 3.165,00 TL ödeme yaptığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davacının takip nedeniyle 9.495,00 TL borçlu olduğunun tespiti yapıldığından, dosya infaza edilmekle istirdada dönüşen ve fazladan ödendiği belirlenen 3.165,00 TL’nin yasal faiziyle davalıdan istirdadına karar verilmiş, kararı davacı asıl ile davalı vekili istinaf etmiştir. Davacı asıl istinaf sebebi olarak; verdiği dilekçelerde özetle; kendisinden depo ücretinin her ay peşin olarak istenmiş olsaydı makinenin buradan alacağını, ancak 211 gün geçtikten sonra ücret istendiğini, davalının asıl amacının tamamen kötüniyetli olarak müvekkilini borçlandırmaya yönelik olduğunu, Adalet Bakanlığının tarifelerinin uygulanması gerektiğini, yine yasal olarak avukatı olmayan stajyer öğrenci Av. … sözleşmede imzasının olduğu, bundan dolayı şahsının sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay 13. ve 3.Hukuk Daireleri kararlarına göre Adalet Bakanlığı tarifelerinin esas alınması gerektiğini bildirmiştir. Davacı vekili tarafından 27/10/2017 tarihinde UYAP’tan gönderilen istinaf dilekçesinde ise; yediemin teslim zaptının hukuki geçerliliğinin bulunmadığını, İİK’ya göre düzenlenen tutanakların altının icra müdürlüğü ya da yardımcısı veya katibince imza edilmesinin geçerlilik koşulu olduğunu, dolayısıyla bu tutanaklardaki taraf beyanlarının muteber sayılamayacağını, icra müdürlüğü adına zaptı kimin düzenlediğinin, beyanların kim tarafından alındığının ve kim tarafından ücret takdir edildiğinin belli olmadığını, …’nın zabıtta imzasının olmadığını, … isimli kişinin imzasının bulunduğunu, bu kişinin …’yı temsile yetkili olduğuna dair dosyada bir belgede bulunmadığını, dolayısıyla bu belgedeki ücretlerin taraflarından alınamayacağını, bu itibarla Adalet Bakanlığı’nın tarifeleri üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini bildirmiştir.Davalı vekili, sözleşmede günlük 60,00 TL yedieminlik ücreti belirlendiğini, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde kararın hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay’ın bu konuda kararı bulunduğunu, hak ve nesafet indirimi altında sözleşmeye müdahale edildiğini, kararın hatalı olduğunu bildirmiştir. Küçükçekmece ….İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyasında düzenlenen yediemin teslim zaptı başlıklı 31/10/2011 tarihli belgenin alacaklı vekili olarak Stj. Av…., yediemin … yerine… tarafından imzalandığı, alacaklı vekilinin söz alarak yediemin ile anlaştıkları, şartları kabul ettiğini ve günlük 60,00 TL yedieminlik ve depo ücreti takdir edildiği, alacaklı vekilinin bu ücrete bir itirazı olmadığını belirttiği, ücretlerin her ay peşin ödeneceğinin kabul edildiği, bu sayfada icra memuru ya da yetkililerine ait herhangi bir imza bulunmadığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, yedieminlik ücreti alacağı için başlatılan icra takibinden dolayı borçlu bulunulmadığının tespitine ilişkindir. Davacı taraf, yedieminlik ücretinin fahiş olduğunu, sözleşmenin geçersiz olduğunu ve Adalet Bakanlığı tarifelerinin esas alınması gerektiğini ileri sürmüş, davalı taraf ise sözleşmedeki ücretin esas alınması gerektiğini savunmuştur. İcra müdürlüğü dosyasında düzenlenen ve fotokopisi dosyamız arasında bulunan Küçükçekmece ….İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyasında düzenlenen 31/10/2011 tarihli yediemin teslim zaptında haczedilen malların 60,00 TL ücret karşılığı davalı tarafa bırakıldığı görülmüş olup bu zabıtta icra müdürü ya da memurunun imzasının olmaması, yine avukat yerine stajyerin imzalamış olması ve yine davalı yerine de …de imzalamış olması sözleşmenin geçerliliğine etki eder nitelikte görülmemiştir. Zira bu metin sözleşme niteliğinde olup sözleşme iki taraf arasında akdedilmiş olup icra müdürü ya da memurunun katılımı geçerliliğe etki eden bir unsur değildir. Yine avukat stajyerleri, stajın belli bir süresinden sonra icra müdürlüğünde işlem yapabilme yetkileri bulunduğundan bu husus da yerinde değildir. Ayrıca … isimli kişi de davalının isim ve kaşesini kullanmış “yerine” anlamına gelen “Y” harfi yazarak sözleşmeyi imzaladığından sözleşmenin geçersizliğine ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Davalı vekilinin istinaf taleplerinin değerlendirilmesine gelince; yukarıda belirtildiği üzere sözleşme geçerli olup hak ve nesafet indirimi yapılamayacağı yolundaki istinaf talebi yerinde değildir. Zira her ne kadar taraflar arasında sözleşme imzalanmış ve Adalet Bakanlığı’nca çıkarılan ücret tarifeleri sadece bakanlıkça işletilen yediemin depoları için geçerli ise de, özel yediemin depolarına ilişkin ücret uyuşmazlıklarında da bu tarifedeki kurallardan yararlanılarak sonuca ulaşılmasının hakkaniyete uygun düşeceği, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin içtihatları ile kabul edilmiş durumdadır. Nitekim Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 2015/38418 Esas – 2017/2929 Karar sayılı ilamı bu yöndedir. Bu itibarla davalı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir. Somut olay bakımından değerlendirme yapılacak olunursa, haciz tutanağında muhammen bedelleri 30.000 TL olarak gösterilen mahcuz malların 211 gün süre ile yediemin deposunda kaldığı, buna göre hacizli eşyanın değeri, depoda kaldığı sürenin uzunluğu, ortaya çıkan yediemin ücretinin fazlalığı gözönüne alındığında 6098 Sayılı TBK’nun 51.maddesi (818 Sayılı BK’nun 43.maddesi) uyarınca ücretten hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerektiği kabul edilmelidir. Nitekim mahkemece de %25 oranında bir indirim yapılması yoluna gidilmiş ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Mahkemece yapılan bu indirim dairemizce yapılan değerlendirmede gerek mahcuzların değeri, gerek depoda kaldığı sürenin uzunluğu ve ortaya çıkan yediemin ücretinin fazlalığı gözetildiğinde uygun bulunmuştur. Davacı asılın istinaf dilekçesini süresinde verdiği, ancak istinaf harcının alınmamış olduğu, davacı asılın verdiği istinaf dilekçesi süresinde olmakla istinaf talepleri değerlendirilmiş olup dosyanın dairemizde beklediği süre ve usul ekonomisi gözetilerek yatırılmayan harçların kararda tamamlanması yoluna gidilmiştir. Davacı vekili olarak dilekçe veren Av. …’ın istinaf dilekçesinin ise süresinden sonra verildiği görülmekle istinaf talepleri değerlendirilmemiştir. Hal böyle olunca davacı ve vekili ile davalı vekilinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı ve vekilinin istinaf talebinin hem usulden, hem de HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,3-Davacı tarafından istinafa gelirken yatırılmayan 31,40 TL maktu istinaf harcı ile 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı toplamı olan 117,10 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 4-Davalının istinaf talebi reddedildiğinden alınması gereken 216,20 TL harçtan, peşin alınan 53,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 163,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 5-Davacı ve davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.11/04/2019