Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1596 E. 2019/734 K. 05.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1596 Esas
KARAR NO : 2019/734
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/10/2016
NUMARASI : 2015/18 2016/762
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/04/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile dava dışı … arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinin davalı tarafından kefil sıfatıyla imzalandığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine iki ayrı dosyada başlattıkları icra takiplerinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin işletme veya şirketle ilgili bir kefalet sözleşmesi imzaladığına dair iddianın doğru olmadığını, müvekkilinin kredisine kendi mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak kefil olmadığını, TBK’nun 584.maddesi kapsamına giren bir kefalet sözleşmesi imzalandığını, ancak eşinin yazılı rısazının bulunmadığını, bu nedenle kefaletin geçersiz olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davalının 21/06/2013 tarihli kefaletinin davacı bankadan kredi kullanan …’a esnaf olarak kefil olduğu, TBK’nun 584.maddesine ek olarak çıkarılan 6455 Sayılı Kanunun 77.maddesi hükmü gereğince dava dışı …’a davacı banka tarafından kullandırılan krediye kefalet için davalının eşinin rızasının aranmayacağı gerekçeleriyle davalının her iki takip dosyasına itirazının iptali ile takiplerin devamına karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; kefaletinde eşinin yazılı rızasının alınmadığını, burada eş rızasının kişinin kendi ticari işletmesi veya kendi mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak verilecek şahsi kefaletlerde kolaylık sağlamak amacıyla bu düzenlemenin yapıldığını, yani başka bir gerçek veya tüzel kişiye kefil olunması durumlarında kanun gereği eşin rızasının bulunması gerektiğini, müvekkilinin kendi ticari ve mesleki faaliyetiyle ilgili olarak kefil olmadığını bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasında toplam 24.332,62 TL’nin tahsili için takip başlatıldığı, davalının borca itiraz ettiği ve takibin durduğu, yine davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında toplam 7.287,82 TL için icra takibi başlatıldığı, davalının süresinde borca itiraz ettiği ve takibin durduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; davacının, davalıdan bir dosyada toplam 21.874,86 TL, diğer dosyada ise 6.922,70 TL alacaklı olduğu, kefaletin geçerli olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Aynı bilirkişiden alınan 10/06/2016 tarihli bilirkişi raporunda ise; davacının bir takip nedeniyle toplam 23.195,95 TL, diğer takip nedeniyle 6.841,35 TL alacaklı olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Dava dilekçesine ekli sunulan belgelerden taksitli kredi ödeme tablosunun hem davalı hem de dava dışı … tarafından imzalandığı, ticari kart sözleşmesinin ise dava dışı … tarafından imzalandığı, yine genel kredi sözleşmesinin … tarafından imzalandığı, yine Temel Bankacılık Hizmet Sözleşmesinin de …. tarafından imzalandığı, ayrıca kefaletname başlıklı bir belge bulunduğu, bu belgede müşteri…’ın banka ile akdettiği genel kredi sözleşmesine atıf yapıldığı, bu krediden dolayı kullandığı veya kullanacağı nakdi ya da gayri nakdi kredilerden asaleten veya kefaleten doğmuş veya doğacak borçlara kefil olunduğunun belirtildiği, sözleşmenin son kısmında 21/06/2013 tarihli ve … numaralı genel kredi sözleşmesini okudum, hükümlerini kefil olarak kabul ediyorum şeklinde bir kısım bulunduğu ve son kısmında davalının adı, kefalet limiti, kefalet tarihi ve müteselsil kefil olduğuna ilişkin ibare ile imzanın bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık davalının kefil olduğu sözleşmede eşin rızasının gerekip gerekmediğine ilişkindir. 6098 Sayılı TBK’nun 584/1 maddesi uyarınca eşlerden biri ancak diğerinin yazılı rızası ile kefil olabilir. Yine aynı maddenin 2. ve 3.fıkrasında ise eş rızasının gerekmediği haller sayılmıştır. Davacı taraf, davalının esnaf olduğunu ve buna ilişkin belgeyi sunarak işletmeci olarak kefil olduğunu ileri sürmüştür. Gerçekten de dava dilekçesine ekli sunulan belgeler arasında davalının esnaf ve sanatkar sicil tasdiknamesinin dosyaya sunulduğu ve bu şekilde krediye kefaletinin alındığı anlaşılmış olup davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde değildir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 1.138,33 TL harçtan peşin alınan 285,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 853,33 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/04/2019