Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1589 Esas
KARAR NO : 2019/732
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2016
NUMARASI : 2014/105 2016/944
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/04/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekillinin cari hesaptan kaynaklanan hesaptan alacağının bulunduğunu, davalıya ihtarname çekildiği ancak borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesine talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin merkeze Eskişehir İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, buna rağmen takibin Bakırköy’de yapılmasının doğru olmadığını, davacının dava dilekçesinde belirttiği fatura ve irsaliyelerin tek başına alacağı kanıtlamadığı, iade faturalarındaki ürünlerin eksiksiz olarak müvekkiline teslim edildiği iddiasının doğru olmadığını, yine irsaliyeler ile faturalarında içerik olarak örtüşmediğini, davacının iddialarının soyut ve haksız olduğunu, taraflar arasında geçerli bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacı tarafın sözleşme ve irsaliylei fatura asıllarını sunması için süre verilmiş ise de bunları sunamadığı, yemin deliline dayandığı, davalı şirket yetkilerin adresleri itibariyle talimat mahkemesince çıkarılan ihtaratlı davetiye tebliğine rağmen davalı şirket yetkililerin yemin için belirlenen günde mazeretsiz olarak hazır olmadıkları buna göre davalı tarafın yemine konu vakıaların ikrar etmiş sayılacağı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalının itirazının asıl alacağın 14.553,16 TL’lik kısmı bakımından itirazın iptaline takipten itibaren bu tutara ticari faiz işletilmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.Davalı vekili istinaf sebebi olarak; mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, takipte icra dairesinin yetkisine itiraz ettiklerini ancak bu konuda mahkemece bir karar verilmediğini, müvekkili şirketin merkezi Eskişehir İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, davacının alacaklı olduğunu ispat etmesi gerektiğini yine iade faturalarına konu malları iade ettiğinin ispatlanması gerektiğini ayrıca fatura içeriği ile ait olduğu irsaliyelerin içerik bakımından birbirini tutmadığını, davacı iddialarının soyut olması nedeniyle reddi gerektiğini, yine sunulan irsaliyelerin müvekkilinin yetkili elemanlarınca atılmış bir imzayı içermediğini, irsaliyelerde imzanın müvekkilinin bağlamayacağını, taraflar arasında geçerli bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, davacının faturaya konu malları müvekkiline teslim ettiğini kanıtlayamadığını, davacı tarafın sözleşme ve irsaliyeli fatura asıllarını verilen sürede ibraz edemediği buna rağmen davanın kabulünün hatalı olduğunu, eksik ve hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının da doğru olmadığını, rapora itiraz ettiklerini ek rapor yada yeni bir bilirkişiden rapor alınmadan karar verilmesinin de doğru olmadığını, iade faturalarındaki malların tam olarak müvekkiline teslim edildiği konusundaki bilirkişi beyanının kabul edilemez olduğu, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirmiştir.Davaya konu Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası fotokopisinin incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 14.553,16 TL asıl alacak olmak üzere 14.675,96 TL üzerinden yıllık %11 oranında ticari faiz yürütülmek üzere icra takibi başlatıldığının, davalı borçlunun Eskişehir İcra Dairelerin yetkili olduğu ve ayrıca borcun bulunmadığı yolunda itirazda bulunduğu görülmüştür.Dava dilekçesinde; 6 adet faturaya dayanıldığı bunların 705,46 TL’sinin ciro primi faturasının 43,31 TL ile 37,95 TL’lik olanların fark faturası, 1.452,51 TL, 1.352,69 TL ve 10.961,03 TL olanların ise iade faturaları olduğu, toplam fatura tutarlarının 14.552,95 TL olarak belirtildiği, sunulan sevk irsaliyelerinde ise bir kısım isim ve imzalar bulunduğu görülmüştür.Yargılama sırasında alınan 19/10/2015 tarihli mali müşavir raporunda davacı defterlerinin incelendiği, bu defterlerin sahibi lehine kesin delil vasfında olduğu, davalı tarafından defterlerin ihtarata rağmen ibraz edilmediği, davacı defterlerinde davalıdan 14.553,96 TL alacaklı olduğunun görüldüğü, sevk irsaliyelerinde 2 tanesinin dosyaya sunulduğu, bunlar üzerindeki isimlerin SGK’dan gelen yazı ekinde yer alan davalı çalışanlarına ait isimlerden olmadığı, davacının düzenlendiği ciro primi faturalarının taraflar arasında imzalanan tedarikçi listeleme formu kapsamında düzenlenmiş faturalar olduğu, davacı tarafından davalıya gönderilen 06/11/2013 tarihli ihtarnamenin 13/11/2013 tarihinde adresin kapalı olması nedeniyle muhtara bırakıldığının görüldüğü, mahkemenin alacağın varlığınının kabul etmesi halinde davacının davadan 122,80 TL işlemiş faiz talep edebileceği yolunda görüş belirtildiği görülmüştür.Mahkemece davacı tarafa tedarikçi sözleşmesinin aslı ile fatura ve irsaliyelerin aslının sunulması için 14/12/2015 ve 14/03/2016 tarihli duruşmalarda süre verildiği ancak davacı tarafın istenilen belgeleri sunamadığı ve 09/05/2016 tarihli celse de karşı tarafa yemin teklif ettikleri yolunda beyanda bulunduğu, mahkemece yemin metni için süre verildiği ve 23/05/2016 tarihinde davacı vekilinin yemin metnini sunduğu Eskişehir İcra Dairesine talimat yazıldığı, davalı temsilcilerine yemin metninin tebliğ edildiği ancak davalı yetkililerinin duruşmaya katılmadıkları ve mazeret bildirmedikleri görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava, cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir. Her ne kadar davacı taraf alacağın ispatı için dayanılan sözleşme ve irsaliyeli fatura asıllarını sunamamış ise de, davacı tarafın delil olarak yemin deliline de dayandığı ve davacı tarafça teklif edilen yeminin edası için davalı şirket yetkililerine çıkarılan ihtarlı davetiyenin usulüne uygun tebliğine rağmen davalı şirket yetkililerinin duruşmaya katılmadıkları gibi mazeret de bildirmedikleri, buna göre HMK’nun 229.maddesi uyarınca yemin konusu vakıaların davalı tarafça ikrar edilmiş sayılacağından, davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 994,13 TL harçtan peşin alınan 248,54 TL harcın mahsubu ile bakiye 745,59 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/04/2019