Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1577 E. 2020/2139 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1577 Esas
KARAR NO : 2020/2139
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/01/2017
NUMARASI : 2014/683 2017/46
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/12/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 30/07/2008 tarihli satım sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme gereğince satıma konu makinelerin müvekkilinine 60 gün içerisinde teslim edilmesi gerektiğini, müvekkilinin makinelerin 60 gün içerisinde teslim edileceğine güvenerek dava dışı firmadan sipariş aldığını, müvekkilinin peşinat olarak 23,600,00 TL’yi davalı hesabına ödediğini, aradan 90 günlük süre geçmesine rağmen davalının sözlü uyarılara rağmen makineleri teslim etmediğini ve müvekkili ile üçüncü kişi arasındaki sözleşmenin de bozulduğunu, davalının makinelerin teslim alınmaması nedeniyle sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, bu arada davalının sözleşme konusu makineleri üçüncü kişiye sattığını, müvekkilinin makineleri almaktan kaçınmasının haklı sebebe dayandığını, müvekkilinin bu konuda bir kusuru bulunmadığını, davalının müvekkiline ihbar etmeden makineleri sattığını, müvekkilince ödenen peşinatın istenmesine rağmen davalının ödeme yapmadığını, alacağın tahsili için başlattıkları davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili, 24/11/2016 tarihli dilekçesiyle; işlemiş faiz yönünden eksik harcı tamamladıklarını belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takipte belirtilen borcu faiziyle ödemesi ve %20 inkar tazminatıyla ödenmesine karar vermesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin sözleşme gereğince makineyi ürettiğini teslim alması için davacı tarafa bildirim yapıldığını, ancak davacının bildirime rağmen makineleri teslim almadığını bunun üzerine 04/12/2008 tarihli ihtarnamenin davalıya gönderilerek makineleri teslime hazır olduklarının bildirildiğini, ancak davacının makineleri teslim almadığını, müvekkilince 18/02/2009 tarihli ihtarname ile bakiye semeni ödeme ve satılanı kabz için davacıya 30 günlük süre tanınarak eğer borçlarını ifa etmez ise sözleşmenin fesh edileceğini ve uğranan zararların kısmi ödemeye mahsup edileceğinin bildirildiğini, ancak davacı alıcının malları teslim almadığını, satım parasını da ödemediğini, bu nedenle 19/03/2009 tarihli sözleşmenin fesh edildiğini, müvekkilinin TBK’nun 236/2 maddesi gereğince ikame satım ile sözleşme konusu malları üçüncü kişilere sattığını, müvekkilinin bu satımdan kaynaklı 3.800,00 USD zarara uğradığını, hiç kimsenin kendi kusurundan kendi lehine sonuçlar çıkartamayacağı kuralı gereğince davacının müvekkilinden herhangi bir alacağı bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında makine alım satımına dair sözleşme imzalandığı ve davacı tarafından davalıya 23.600,00 TL ödeme yapıldığı, sözleşmede belirtilen bedeli davacının süresinde ödememesi nedeniyle davalının sözleşmeyi fesh ettiği ve alıcıyı temerrüte düşürdüğü, davalının sözleşmeden dönme nedeniyle ödenen peşinatı zarar ve ziyan karşılığı saydığını ileri sürmüş ise de, davalı satıcının makinelerin üçüncü kişilere satılması nedeniyle toplam zararının 5.448,87 TL olduğu, bu zararın davacının ödediği peşinattan düşülmesi soncu davacının isteyebileceği toplam alacağın 30.492,44 TL olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının kısmen iptali ile 30.492,44 TL üzerinden takibin devamına karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; sözleşme konusu makinelerin davacıya satış bedelinin KDV dahil 70.800,00 USD olduğunu, müvekkilinin bu makineleri dava dışı firmaya 59.940,00 USD’ye sattığını, dolayısıyla müvekkilinin KDV dahil 10.860,00 USD zarara uğradığı ayrıca sözleşme konusu uç şekillendirme makinesinin davacıya satım bedelinin KDV dahil 31.170,00 USD iken, dava dışı firmaya KDV dahil 31.769,13 USD’ye sattıklarını, müvekkilinin bu satıştan dolayı 5.400,87 USD zarara uğradığını, müvekkilinin ayrıca bu makinelerin üretimi için KDV hariç 10.800,00 USD tutarında kalıp ürettiğini, bu kalıplar özel nitelikte olduğundan ve üçüncü kişilere satılamadığından müvekkilinin KDV hariç 10.800,00 USD zarara uğradığını, yine sözleşmenin 4. Maddesi gereğince müvekkiline gönderilen 150 adet borunun ölçümlerinin müvekkili tarafından yapıldığını bundan dolayı müvekkilinin 12.000,00 USD zarara uğradığını, 25/12/2014 tarihli raporda müvekkilinin sözleşmeden haklı olarak döndüğünü belirtildiğini ancak zararın 5.448,87 TL olarak belirtildiğini, zarar miktarını kabul etmediklerini, hükme esas alınan 23/11/2015 tarihli raporun objektiflikten uzak ve soyut olduğunu, bu raporun dosyadaki delilleri değerlendirme dışı tuttuğunu, bu raporun hazırlanmasında yer alan teknik bilir kişi makine mühendisi … kalıpların başka bir makine için kullanılmasının mümkün olmadığını belirttiğini, bu makineler üçüncü kişilere satılamadığı için ve davacıda teslim almadığı için müvekkilince imha edildiğini sırf bunlardan dolayı müvekkilinin 10.800,00 USD zarara uğradığını, sonuç olarak müvekkilinin gerek ikame satıştan gerekse kalıplardan dolayı toplam KDV dahil 29.004,87 USD zarara uğradığını, bu nedenle bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığını, davacı alıcının talep hakkının zaman aşımına uğradığını, ilk derece mahkemesinin zaman aşımı def’ini reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı borçlunun sözleşmedeki ifa imkansızlığını, subjektif imkansızlık olduğunu, dolayısıyla kusursuz imkansızlığın olmadığını, davacının leasing firmasıyla sözleşmeyi akdedememesinin kendi kusurundan kaynaklandığını bildirmiştir.İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya fotokopisinin incelenmesinde; davacının davalı aleyhine 28/08/2012 tarihinde 23.600,00 TL asıl alacak, 17.272,13 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 40.872,13 TL üzerinden takip başlattığı, davalı borçlunun 06/09/2012 havale tarihli dilekçesiyle borca itiraz ettiği görülmüştür.Taraflar arasında düzenlenen 30/07/2008 tarihli sözleşmede davacının alıcı, davalının satıcı olarak yer aldığı boru bükme makinesinin 60.000,00 USD + KDV, uç şekillendirme makinesinin 31.500,00 USD + KDV, sözleşmenin 2.maddesinde kalıpların bedelinin toplam 10.800,00 USD + KDV olarak belirtildiği, sözleşmenin 3.maddesinde ise makinelerin ve takımlarının toplam fiyatının 102.300,00 USD + KDV olduğu, 4.maddede davacı tarafından gönderilecek 150 adet borunun ölçümlerinin davalı tarafından yapılacağı, 6.maddede makinelerin toplam teslim süresinin maksimum 4 ay olduğu, ödemenin %20 peşin, kalanın leasing olacağını, makinelerin teslim yerinin davalı fabrikası olduğu belirtilmiştir.Davacı tarafından davalıya, 25/08/2008 tarihinde 23.600,00 TL ödeme yapıldığı görülmüştür. Yargılama sırasında alınan, Nisan 2014 tarihli bilirkişi raporunda; davacı defterlerinin incelendiği, dava dilekçesinde belirtilen ödemeye ilişkin dekonta, davacı defterlerinde rastlanılmadığı, taraflar arasında başkaca bir ticari işlemin varlığının da olmadığı yolunda görüş bildirilmiştir.Yargılama sırasında alınan 25/12/2014 günlü 2 kişilik bilirkişi raporunda ise, davacının sözleşmedeki peşinatı ödediği ancak geri kalan kısmın leasing şirketi arasında ifa etmesi gerekirken ifa edemediği bu nedenle temerrüde düştüğü, davacının temerrüdü nedeniyle davalı şirketin sözleşmeden döndüğü bu nedenle davalının uğradığı zararı talep edebileceği, uğranılan zararın 818 Sayılı BK’nun 212.maddesi uyarınca somut metoda göre hesaplanması gerektiği ancak dosyadaki bilgi ve belgelerden davalının dava dışı şirkete satışı ile bilgi ve belgelerin dosyada bulunmadığı, bu satışın dürüstlük kuralına yapılıp yapılmadığı hususunun uzmanlık alanı dışında kaldığı, davalının uğradığı zararın kendisine yapılan ödeme kadar ve bundan fazla ise davalının iade borcunun bulunmadığı aksi durumda zarar aşan oranda peşinat bedelinin iadesi gerektiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.Heyete makine yüksek mühendisi bilirkişinin eklenmesiyle oluşturulan 3 kişilik heyetten alanın 23/11/2015 günlü raporda ise; sözleşme bedelinin toplam 102.300,00 USD + KDV olduğu, davacı alıcı için üretilen kalıpların başka firmalara satılmasının ve kullanılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle davacı için üretilen kalıpların davalı tarafından başka firmalara satılmasının mümkün olmadığı, davalı satıcının kalıpları imha ettiği beyanının ise inandırıcı olmadığı işe yaramayan kalıbın yağlandıktan sonra rafa konulacağını, bu kalıbın eninde sonunda bir şekilde değerlendirileceğini, sözleşmenin 4.maddesi uyarınca ölçüm yapıldığı konusundaki beyanların inandırıcı olmadığı, davalının makinelerin üçüncü kişilere sattığı, bu satışın toplam tutarının 84.913,00 USD olduğu, kalıp fiyatları düşüldüğü taktirde sözleşmedeki geçerli rakamın ise 88.800,00 USD olduğu, davalının sözleşmeye göre uğradığı zararın 3.884,00 USD olduğunu, KDV eklendiğinde bu tutarın 4.583,12 USD’ye denk geleceğini, ödeme tarihindeki USD kuru dikkate alındığında davalının mahsup edebileceği tutarın 5.448,87 TL olduğu, buna göre bu tutarın davacı ödemesinden düşülmesi sonucu davacının talep edebileceği tutarın 17.551,13 TL olduğu, 17.551,13 TL’ye ödeme tarihi olan 25/08/2008’de icra takip tarihi olan 28/08/2012’ye kadar olan dönem için işlemiş avans faiz tutarının 12.941,31 TL olduğu, toplam davacının isteyebileceği tutarın ise 30.492,44 TL olduğu yolunda görüş bildirilmiştir.Davalı vekilinin rapora itiraz ettiği ve yeni bir heyetten bilirkişi raporu istediği görülmüştür. 25/02/2016 günlü duruşmada verilen 1 no’lu ara karar ile takip dosyasında işlemiş faiz istendiği, dava dilekçesinde ise tüm itirazın iptalinin istendiği harcın ise ana para üzerinden yatırıldığı, bu nedenle davacı vekiline eksik harcı dava değeri üzerinden tamamlamak üzere süre verildiği, davacı vekilince 25/02/2016 tarihinde ise harcın tamamlandığı görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, davalıdan bir kısım makineler satın almak için ödeme yaptığını, ancak makinelerin teslim alınmadığını, davalı tarafın bu makineleri üçüncü kişilere sattığını belirterek ödenen tutarın tahsili için davaya konu icra takibi başlatmış, davalının itirazı üzerine de eldeki itirazın iptali davasını açmıştır. Davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dosya içeriğinden, davalının sözleşme konusu makineleri hazır ettiği ve davacıya makineleri teslim alması için ihtarname gönderdiği, ancak davacının makineleri teslim almadığı, sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği anlaşılmıştır. Davalı taraf, satıcı olup davacı alıcıyı makineleri teslim alması konusunda usulüne uygun bir şekilde temerrüde düşürmüştür. Dolayısıyla sözleşmeyi feshetmesinde davalı taraf haklıdır. Bu nedenle de sözleşmenin feshi nedeniyle uğradığı zararları davacıdan isteyebilecektir. Sözleşmenin içeriğinin incelenmesinde, iki adet makine ve takımlarının toplam fiyatının 102.300,00 USD + KDV olduğu görülmüştür. Davalı taraf, davacının bu makineleri almaması nedeniyle dava dışı şahıslara düzenlediği faturalarla satmış olup faturaların bedeli boru bükme makinesi için 59.940,00 USD, boru uç şekillendirme makinesi için ise 48.988,00 TL’dir. Sözleşmenin içeriğinde ayrıca kalıplar da bulunmaktadır. Davalı taraf bu kalıpları imha ettiğini beyan etmiştir. Her ne kadar yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda, bu beyanın inandırıcı olmadığı, kalıbın bir şekilde değerlendirileceği yolunda görüş belirtilmiş ise de, somut olay bakımından sözleşmeye konu kalıbın davalı tarafından bir şekilde kullanıldığı hususu ispatlanamadığı gibi, davalının belirsiz bir gelecekte bu kalıbı kullanabileceği ihtimalinin davalının ürettiği kalıplar nedeniyle zarara uğramadığı şeklinde yorumlanamayacağı kanaatine varılmıştır. Dolayısıyla davalı taraf, kalıplar nedeniyle de zarara uğramıştır. Bu açıdan ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporu bu yönden hatalı değerlendirme içermektedir. Ne var ki, söz konusu kalıpların hurda da olsa bir bedeli olduğundan bunun zarar kapsamında değerlendirilmemesi gerekir. Bu yönlerden istinaf aşamasında dairemizce bilirkişi raporu alınmış ve kalıpların hurda bedelinin 450,00 USD olduğu görülmüştür. Bu nedenle dairemizce alınan bilirkişi raporunda kalıpların sözleşmedeki bedelinden kalıpların hurda değerinin düşülerek ilk derece mahkemesinde alınan 23/11/2015 tarihli raporda davacı alacağı olarak belirlenen 17.551,13 TL’den mahsubu yoluna gidilmiştir. Açıklanan bu yönler itibariyle davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiştir. Öte yandan dairemizce istinaf aşamasında iki kez ek rapor alınmış olup en son alınan 15/06/2020 tarihli ek raporun dairemizin benimsemesine uygun olduğu görülerek dairemizce yeniden kurulan hükümde hükme esas alınmıştır. Öte yandan ilk derece mahkemesince itirazın iptali hükmü kurulurken asıl alacak ve işlemiş faizin toplamı üzerinden asıl alacak ve işlemiş faiz ayrımı yapılmaksızın ve faize faiz işletilmesi sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulması usule aykırıdır. Yukarıda yapılan açıklamalar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermek gerekmiş ve kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,2-İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/01/2017 gün, 2014/683 Esas, 2017/46 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE, 4- Davalının İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında itirazının kısmen iptali ile takibin 2.035,99 TL asıl alacak ve 1.511,71 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.547,70 TL üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 5-Her ne kadar alacak likit olup davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekiyor ise de, ilk derece mahkemesince bu talebin reddedildiği ve davacı tarafça da bu red kararına karşı istinaf yoluna başvurulmadığından kazanılmış haklar gözetilerek davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine, 6-Alınması gereken 242,34 TL harcın, peşin alınan 403,05 TL harç ile 295,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 698,05 TL harçtan mahsubu ile artan 455,71 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine, 7-Davacı tarafından yatırılan peşin harçtan mahsup edilen 242,34 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 24,30 TL başvurma harcı, 3,75 TL vekalet harcı, 233,00 TL posta ve tebligat gideri ile 2.585,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.846,05 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 247,03 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 9-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, 10-Kabul edilen kısım üzerinden davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.547,70 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 11-Reddedilen kısım üzerinden davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.598,66 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 13- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 51,70 TL tehir-i icra karar harcı, 400,00 TL bilirkişi ücreti ile 81,20 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam TL posta masrafı olmak üzere toplam 618,60 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 14-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 15-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.10/12/2020