Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1570 E. 2019/2893 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1570 Esas
KARAR NO : 2019/2893
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2016
NUMARASI : 2014/1141 2016/856
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 17/04/2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin borcu bulunduğu araçta yaralandığını, sürücü … kazanın meydana gelmesinde tam ve asli kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı tarafa 28/12/2011 tarihinde 7.361,00 TL ödeme yapıldığını ve müvekkilinin ibraname aldığını, bu nedenle sorumluluğunun kalmadığını, davanın ise 16/09/2014 tarihinde açıldığını, buna göre 2 yıllık ibraname zamanaşımı süresinin dolduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davacının ıslahı da gözetilerek davanın kabulüne, 33.830,55 TL’nin 28/12/2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiliyle davacıya ödenmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; davacıya 28/12/2011’de 7.361,00 TL ödediklerini, davanın 16/06/2014’de açıldığını, davacıdan alınan ibranamenin banka şubesi nezdinde bulunduğunu, defalarca belirtmelerine rağmen mahkemenin ibranameyi banka şubesinden celbetmediğini, bu itirazlarının değerlendirilmediğini, 2918 Sayılı kanunun 111.maddesi uyarınca tazminat miktarına ilişkin olup yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmaların veya uzlaşmaların yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebileceğini bildirmiştir. Dava konusu araçla ilgili trafik sigortasının davalı … şirketince düzenlendiği, poliçenin 17/05/2008 – 17/05/2009 tarihlerini kapsadığı görülmüştür. Davalı vekilinin cevap dilekçesi ekinde sunduğu belgede davacıya 7.361,00 TL ödeme yapıldığının belirtildiği, bu belgede bu tazminatı almakla söz konusu olaydan dolayı … Sigorta Şirketinden hiçbir hak ve alacağın kalmadığından adı geçen sigorta şirketinin zimmetinin tamamen ibra ettiğini …. şeklinde beyan bulunduğu, ancak sunulan belgede davacı tarafın imzasının olmadığı görülmüştür. Davalının sunduğu beyan dilekçesinde bu belgenin … Bankası Bakırköy Şubesinde bulunduğu belirtilerek celbinin istendiği, mahkemece 12/10/2016 tarihinde bankaya yazı yazıldığı, ancak banka tarafından herhangi bir cevap verilmediği, mahkemenin 13/12/2016 günlü celsede ibranameye yönelik dosyada belge olmadığı, bu hususun tartışmasız olduğu, celbine ilişkin ara karardan dönülmesine dair ara karar verildiği belirtilerek dosya karara çıkarıldığı görülmüştür. Mahkemenin gerekçesinde davanın TCK’nun 66/e maddesi gereğince hak düşürücü süre içinde açıldığı, davalının ödeme savunmasına itibar edilmediği ve bilirkişi raporundaki ibranamenin ödeme makbuzu olarak benimsenmesi ve yapılan ödemenin mahsubu suretiyle maddi tazminat hesaplanmasına ilişkin seçeneğin esas alındığı gerekçesine yer verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davasıdır. 17/04/2009 günü dava dışı sürücü ….n sevk ve idaresindeki aracın tek taraflı yaptığı trafik kazası sonucu araçta bulunan davacının %30.15 oranında malul kalacak şekilde yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından trafik sigortası yapılan aracın sürücüsü dava dışı …’in %100 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinafı, davacıya ödeme yaptıkları ve ibraname aldıkları, buna rağmen davanın ibranameden itibaren iki yıl içinde açılmadığına ilişkindir. Dosya içerisinde davalı vekili tarafından ibraname diye sunulan belgede davacı tarafın imzası bulunmadığından, istinaf aşamasında bu husus yönünde araştırma yapılmış, bu bağlamda dosyaya gelen cevabi yazıda; söz konusu işlemlerin üzerinden 10 yıl geçtiği ve belgelerin saklama yükümlülüğünün 10 yıl devam ettiği, bu nedenle belgeye ulaşılamadığının bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilinin ödeme yaptıkları tarihi 28/12/2011 olarak bildirdiği, ibranamenin de bu tarihte alınması gerektiği gözetildiğinde, 10 yıllık saklama süresinin dolmadığı anlaşılmıştır. Zaten davalı vekilince 29/04/2015 tarihli dilekçesi ekinde sunulan ibraname başlıklı belgenin en alt kısmında 28/12/2011 tarihi yazmaktadır. Somut olayda davalı taraf, davacının imzaladığı herhangi bir ibranameyi ibraz edemediğinden, bu yöndeki savunmalarına ve istinaf talebine itibar edilmemiştir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 2.310,96 TL harçtan peşin alınan 578,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.732,96 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.30/12/2019