Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1558 E. 2018/2762 K. 28.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1558 Esas
KARAR NO : 2018/2762 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2016
NUMARASI : 2014/1232 E., 2016/795 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 28/12/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının sahip olduğu … plakalı aracın 21.06.2013 günü Erzurum ili Aziziye ilçesi Kuzgun köyü yakınlarında kaza geçirdiğini, aracın park halinde ve kilitli durumda bulunmasına rağmen hareket ettiğini ve meyilli arazide olduğu için durmadığını ve kazaya çarparak kullanılamaz hale geldiğini, aracın davalı şirkete 6598501 no.lu poliçeyle kasko sigortalı olduğunu, davalı şirketçe zararının karşılanmadığını belirtmiş ve bilirkişi incelemesi yapılmasına ve 20.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, 1.000,00 TL işçilik giderinin faiziyle ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; aracın … Bankası Çemişkezek şubesine Dain ve Mürtehin olduğunu, bu şubeden muvafakat almaları gerektiğini, bu nedenle dava açma ehliyetinin olmadığını, husumet yönünden davanın reddini istediklerini, … plakalı aracın .. no.lu kasko poliçesi ile 14.06.2014 tarihinden itibaren kasko sigortalı olduğunu, 17.06.2014 tarihinde meydana geldiği iddia edilen kaza ile ilgili tetkik yaptırıldığını, düzenlenen raporda Kaza Tutanağının olay yerinde düzenlenmediğinin, aracın sigorta ettirilmeden önce dava dışı banka tarafından görülmediğinin ve kaza tarihi ile poliçe tanzim tarihine bakıldığında, kazanın poliçe tanzim tarihinden önce meydana geldiği şüphesiyle araştırma yaptırıldığını, düzenlenen araştırma raporunda, dava dışı … tarafından kendisine ait başka bir aracı takas yaparak satın aldığı ancak 27.05.2013 tarihinde tescil işleminin dava dışı …adına değil davacı adına yapıldığının, tescilden 17 gün sonra kasko poliçesi yaptırıldığının, üstelik banka tarafından aracın görülmeyip sadece ruhsat fotokopisi ile poliçe tanzim edildiğinin, 17.06.2013 tarihli kaza tutanağında, havanın aşırı yağışlı olması nedeniyle kaza tutanağının kaza yerinde düzenlenmediğinin, aracın Komutanlık önüne getirilerek düzenlendiğinin belirtildiğinin tespit edildiğini, TRAMER kaydına göre davacı tarafından sahip olunan önceki araçların hiçbirine kasko sigortası yaptırılmadığının, ayrıca aracın hasarlı fotoğraflarına bakıldığında, hasarlı kısımların paslanmış olduğunun görüldüğünü, ayrıca iddia edilen hasarların kaza yerinde meydana gelmesinin mümkün olmadığının tespit edildiğini, görüldüğü üzere tespit edilen hususların, kazanın poliçe tanzim tarihinden daha önce gerçekleştiği şüphesini doğruladığını, TTK’nın 1458. Maddesine göre riziko gerçekleştikten sonra poliçe tanzim edildiğinden sigorta sözleşmesinin hükümsüz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesinin Elazığ Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla aldığı 19/11/2015 tarihli raporda; dava konusu aracın 2013 yılı 2. El piyasa fiyatının 27.000,00 TL, 2015 yılı 2. El piyasa fiyatının ise 30.000,00 TL olacağı, piyasa fiyatı 27.000,00 TL olan araçta yapılacak 41.590,75 TL lik onarımın mantıklı ve ekonomik olmayacağı, gerek dosyasında bulunan kaza sonrası çekilmiş araç fotoğrafları, gerek ekspertiz raporu ile tutarı ve gerekse aracın piyasa fiyatı göz önünde bulundurularak aracın pert sayılabileceği, kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kusur ve hasar yönünden almış olduğu 10/06/2016 tarihli raporda; meydana gelen hasarın beyan edilen şekli ile poliçe teminat kapsamında olmadığı, davalı … şirketinin düzenlediği kasko sigorta poliçesi dolayısıyla sorumluluğunun bulunmadığı, sigortalı aracın poliçe düzenlendiği sırada sigorta acentesi tarafından görülmediği ve sağlam olduğunun bizzat sigorta ettiren tarafından telefonla kasko sigortası yaptırıldığı ifadesi dikkate alındığında, aracın poliçe düzenlendiği sırada hasarsız olduğunun ispat edilemediği, davacı tarafından rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar yükümlülüğü kasten yerine getirilmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir husus sanki teminat içinde imiş gibi ihbar edilerse ispat külfeti yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfeti sigortalıya geçmekte olduğu, davacı sigortalının kazanın olduğu zaman ve yer konusunda doğru beyanda bulunma yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve bu şekilde ispat yükünün yer değiştirdiğinin tespit edildiği, mevcut belge ve delillere göre davacının kazanın beyan ettiği yer ve koşullarda meydana geldiğini ispat edemediği ve bu nedenle dava konusu hasarın kasko poliçe teminatı dışında olduğunu belirtmişlerdir.
İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/11/2016 tarihli 2014/1232 esas 2016/795 karar sayılı kararıyla; davacının kazanın beyan ettiği yer ve koşullarda meydana geldiğini ispat edemediği ve Sigortalının doğru beyanda bulunma yükümlülüğüne aykırı davrandığı, kazanın meydana gelişiyle ilgili olarak doğru beyanda bulunmadığı tespit edilmekle kazanın ve hasarın poliçe kapsamında olmadığı ve davalı şirketin poliçeden doğan bir ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin istinafa dilekçesinde; kazanın meydana geldiği yerin yayla olduğu, yaylaların eğimli alanlar olması nedeniyle yağış neticesinde kayganlaştığı, el freninin çekilmemesi sonucunda da kazanın oluştuğu, tanık ifadelerinin açık olduğu, araç park edildikten sonra hareket ediyorsa el freninin çekilmediğinin anlaşılacağı, tanık …’ın tüm aşamalarda “kapılarını kilitledim. El frenini çekip çekmediğimi hatırlamıyorum.” dediğini, Tanık …’ın ise aracı hareket halinde gördüğünü söylediğini, dosyaya sundukları kaza yerini gösterir fotoğrafların kazanın orada olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, kırılmış far parçaları, cam kırıklarının da kaza mahalinde hasarlı aracın çevresinde açıkça görüldüğünü, davalı … şirketinin kaza sonrasında yapılan incelemede çekilen fotoğraflarda pas izlerinin bulunduğunu, bu durumun kazanın daha önce meydana geldiğini gösterdiğini iddia ettiğini, fotoğrafların kazadan sonra aracın götürüldüğü Erzurum ilindeki…Bayii’nin önündeki arazide çekildiğini, inceleme ve fotoğraf tarihinin 05/08/2013 tarihi olup kazadan 50 gün sonra çekildiğini, İdris Yıldırım’ın hayvanları yaylaya götüren çadırda kalan geçimini bu işle sağlayan bir kişi olduğunu, sigorta şirketini aradığını, telefonda görüştüğü kişilerin fotoğraf çekmesini söylemesi üzerine yağmurun biraz azalmasını fırsat bilip cep telefonu ile çektiğini, hem jandarmaya hem de kasko firmasına haber verdiğini beyanla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
İstinaf dilekçesine karşı davalı vekilinin cevap dilekçesinde; davaya konu araçta meydana geldiği iddia edilen hasar ile dava konusu kaza arasında illiyet bağı bulunmadığını beyanla istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Elazığ Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla dinlenen davacı tanığı …’ın ifadesinde; davacının kendisinin iş ortağı olduğunu, aracın davacı adına kayıtlı olmakla birlikte olay döneminde kendisi tarafından kullanıldığını, kazanın olduğu gün hava muhalefeti nedeniyle şehre inemediğini, çadırın önüne aracı park ettiğini, kapıları kilitlediğini, el frenini çekip çekmediğini hatırlamadığını, henüz çadıra girmiş ve açık olan perdesinden dışarıyı gördüğü bir sırada aracın hareket ettiğini gördüğünü, yer yayla arazi meyilli olduğu için aracın hareket etmeye devam ettiğini, 70 metre aşağıya hareket ettikten sonra taşa çarpıp takla attığını, sonra yine dört tekerinin üzerinde kaldığını, kendisinin yetişemediğini, sonra hemen jandarma ve kasko şirketini aradığını, hava muhalefeti nedeniyle askeriyenin gelemediğini, kasko şirketinin çekici göndereceğini söylediğini ancak yol durumunu bildiği için gelemeyeceğini söyleyince kendi imkanları ve traktörle aracı indireceğini söylediğini, aynı gün gece saatlerinde kaza yapan aracı traktörle jandarma önüne götürdüğünü söylemiştir.
Tanık … yeminli ifadesinde; “davacının eşi İdris’in iş ortağı olduğunu, olay günü aracı eşinin kullandığını, yayladaki çadırın içindeyken eşinin araçla geldiğini, eşinin konuşmasından aracın hareket ettiğini anladığını, dışarı çıktığında aracı aşağı doğru hareket ederken gördüğünü, tüm hareketi son ana kadar görmediğini, ancak bir süre sonra çarpma sesi duyduğunu, gidip baktıklarında taşa çarpıp takla attığını anladıklarını, akşam saatlerinde eşinin aracı traktör ile merkeze doğru götürdüğünü” söylemiştir.
… Bankası Çemişkezek Şubesinin 30/03/2015 tarihli yazı cevabında … plakalı … adına kayıtlı aracın herhangi bir rehin kaydına rastlanılmadığı bildirilmiştir.
GEREKÇE:
Davacı vekili müvekkili adına tescil edilen ancak iş ortağı dava dışı …’ın kullanımında bulunan … plakalı aracın 21/06/2013 günü Erzurum ili Aziziye ilçesi Kuzgun Köyü yaylasında park halinde iken muhtemelen el freninin çekilmemesi nedeniyle kendi kendine hareket ederek taşa çarpmak suretiyle takla attığını ve hasarlandığını beyanla meydana gelen hasar bedelinin tahsilini talep etmiştir.
Davalı … şirketi ise, kazanın poliçe tanzim tarihinden önce meydana geldiği şüphesinin bulunduğunu, yapılan araştırmada aracın dava dışı … tarafından başka bir araç ile takas yapılarak satın alındığı, ancak 27/05/2013 tarihinde tescil işleminin davacı adına yapıldığı, kasko sigortasının tescilden 17 gün sonra yapıldığı, sigorta tarihinden 3 gün sonra da kaza meydana geldiği, olay günü tutanak tutulmadığı, davacının tramer kayıtlarından hiçbir aracını kasko sigorta yaptırmadığının anlaşıldığı, ayrıca aracın hasarlı fotoğraflarından hasarlı kısımların paslandığının görüldüğünü, bu hususlardan hareketle aracın davacının anlattığı şekilde hasarlanmadığı sonucuna varıldığını ve hasarın poliçe kapsamında olmadığını savunduğu görülmüştür.
TTK 1409/1 maddesi uyarınca sigortacının geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1409/2 maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışı kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerektiği, olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin kasko sigortası genel şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerektiği, Hukuk Genel Kurulu’nun 10/12/1997 tarihli ve 1997/11-772 esas 1043 karar sayılı kararı, 16/12/1998 tarihli 1998/11-872 Esas 905 Karar sayılı ve 22/12/2010 tarihli 2010/17-655 Esas 688 Karar sayılı kararları doğrultusunda; sigortalının rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmemesi veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminatı içinde kalmış gibi ihbar edildiğinin somut delillerle ispatlanması halinde ispat külfetinin yer değiştireceği ve sigortalıya geçeceği göz önüne alınmıştır.
Davaya konu uyuşmazlıkta, davacı vekilinin delil listesinde ” kazadan sonra çekilen 7 adet renkli fotoğraf ” olduğunu beyan ettiği fotoğrafları ibraz ettiği, fotoğraflarda aracın hasarlı kısımlarının paslı olduğunun görüldüğü, 17/06/2013 tarihli tutanağın dava dışı…tarafından aracın jandarma karakolu önüne getirilmesi üzerine tanzim edildiği, kasko sigortasının tescilden 17 gün sonra yapıldığı, kazanın da sigorta tarihinden 3 gün sonra gerçekleştiği göz önüne alınarak somut deliller ışığında yukarıda yer verilen Yargıtay İçtihatlarına göre ispat yükünün davacıda olduğu ancak ispat yönünden dinletilen tanıkların … ve eşi olduğu, ifadelerinin tarafsız ve kanaat verici olarak değerlendirilemeyeceği, sunulan fotoğraflardaki görüntülerin ise kazanın beyan edildiği şekilde gerçekleşmediğini gösterdiği, davacının kazanın kasko sigortası genel şartlarına göre teminat dahilinde meydana geldiğini ispatlayamadığı mahkeme kararının yerinde olduğu kanaatiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların talepleri halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 28/12/2018