Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1549 E. 2018/2763 K. 28.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1549 Esas
KARAR NO : 2018/2763 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/10/2016
NUMARASI : 2013/45 E., 2016/985 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/12/2018
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili firmanın uzun yıllardan beri Konya ve İzmir çevresinde döküm imalatı ve ticareti konularında faaliyet gösterdiğini, kullandığı döküm cihazları nedeni ile uzun yıllardan beri yüksek meblağlarda elektrik faturası ödemek zorunda kaldığını, müvekkil firmanın iş yerine müvekkilinin hiçbir bilgisi ve talebi olmadan Emren Ticaret elemanları …n ve … isimli iki şahısın enerji cihazı pazarladıklarını söyleyerek elektrikte %25 enerji tasarrufu sağlayacağını söyledikleri cihazı müvekkilin satın almasını sağladıklarını, iş yerine 7.900,00 TL bedelinde 25 adet cihaz monte ettiklerini, müvekkilinin cihazlara ait ödemeyi 400,00 TL peşin kalanı her ayın sonuna denk gelecek şekilde 1.500,00 TL lik senet olmak üzere 5 senet düzenleyerek firma yetkililerine verdiğini, müvekkilinin hiçbir tasarruf sağlayamadığı bu cihazların iade alınmasını istediğini ancak davalı firma yetkililerinin enerji tasarrufu sağlanması için 3 ay geçmesi gerektiğini beyan ettiğini, müvekkilinin 3 ay daha bu cihazları kullanmasına rağmen olumlu sonuç elde edemediğiini, davalı firma ile tekrar iletişime geçildiğinde ürünlerin iade alınacağını senetlerin iade edileceğini söylemelerine rağmen müvekkilin aleyhine senetlerden ötürü icra takibine geçildiğini, bunun üzerine müvekkilince mahkemeden tespit yaptırıldığını ve rapor alındığını, garanti belgesinde tasarruf sisteminin tasarruf sağlamaması halinde ödenen peşinatın ve evrakların geri iade edilip sistemin söküleceğinin belirtildiğinin buna rağmen takip yapıldığını belirterek öncelikle icra takibinin durdurulmasına yine senetler ile ilgili icra takibine konu edilmemesi amacıyla tedbir kararı verilmesine, bu senetlerin iptaline ve ödenen 400,00 TL nin istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 25 adet cihazın 19.09.2012 tarihinde satın aldığını, satın aldığı elektrik tasarruf cihazları hakkında hiçbir iddiasını kabul etmemekle birlikte davacının tacir olması sebebiyle TTK/23/1-c maddesi gereği kendisine yüklenen 2-8 günlük ayıp ihbar sürelerine riayet etmediğini, davacının iddia ettiği ayıp ihbarını müvekkili şirkete bildirmediği satışa ilişkin senetleri vadesinde ödemediğini, ödenmeyen senetlerden 30.10.2012 vade tarihli 1.500,00 TL Tutarlı olanı için Konya … Noterliği kanalı ile 01.11.2012 tarihli protesto gönderildiğini akabinde 28.11.2012 tarihinde Kocaeli .. icra Müdürlüğü nde icra takibi başlatıldığını, ancak davacı taraf hiçbir bildirimde bulunmadan satış sözleşmesinden 3 ay sonra Konya 3. Sulh Hukuk mahkemesinin 2012/76 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını, tespit sonucu alınan bilirkişi raporuna müvekkili şirket tarafından ilgili mahkeme nezdinde itirazda bulunulduğunu ancak yapılan itiraza ilişkin herhangi bir karar verilmediğini, bu nedenle öncelikle davacı taraf süresinde ve usulüne uygun herhangi bir bildirimde bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, satılan ürünlerde gizli/aşikâr hiçbir ayıbın bulunmadığını, Konya 3. Sulh Hukuk Mahkemesince bu hususta alınan rapora itiraz edildiğini, raporda cihazların düzgün takılmadığından bahsedildiğini, direk olarak malın ayıplı olduğunun açıkça izah edilmediğini, davacı tarafın ödemeden kaçmak amacıyla menfi tespit davasını açtığını, borca konu senetlere ilişkin takibe geçildikten sonra tespit yaptırmasının ve dava açmış olmasının bu durumu kanıtladığını, dava dilekçesinde belirtilen cihazlar için müvekkili tarafından garanti verilmiş olması durumunun yasada yer alan ihbar süreleri içinde ve usulüne uygun yapılması zorunluluğunu ortadan kaldırmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Konya 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/76 D.İş sayılı dosyası ile yapılan tespit sonucu düzenlenen raporda; “…Döküm Sanayi Tesisinde zaten bir kompanzasyon sisteminin mevcut olduğu,fazla kondansatör ilavesi olduğu için, hesabı yapılmadan rastgele takılan bu cihazların bu defa aktif değil kapasitif cezaya girmesini sağladığını,bu şekilde tek tip üretilen cihazların kompanzasyon rölesi olmadan hiçbir yarar sağlamayacağı ” beyan edilmiştir.
Kocaeli 3. İcra Müdürlüğünün 2012/12404 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından borçlular …San. Ltd. Şti ile … aleyhine 19/09/2012 tanzim, 30/10/2012 vade tarihli 1.500,00 TL bedelli senede istinaden toplam 1.651,17 TL sının tahsili için kambiyo senetlerine mahsus takip yolu ile takip yapıldığı, ödeme emrinin her iki borçluya tebliğ edildiği, kesinleştiği, herhangi bir ödeme bulunmadığı, görülmüştür.
İlk derece mahkemesi tarafından alınan 26/01/2016 tarihli bilirkişi raporunda; dosyasında bulunan Elektrik faturalarındaki bilgiler ve bilirkişi tespit raporundan edinilen bilgilere göre davaya konu işletmenin elektrik devresinde yasal zorunluluk gereği kompanzasyon sisteminin mevcut olduğunu, var olan kompanzasyon sisteminin işletmenin (kör güç) olarak tanımlanan “Reaktif Enerji” yi sisteme geri vererek, toplam elektrik üretiminde yaratacağı gereksiz artışı önlediğini, diğer bir ifadeyle zaten kayda girmeyen ve dolayısıyla elektrik kurumu tarafından bedeli alınmayan bu “reaktif enerjiye” yönelik küçük kompanzasyon aleti olarak nitelendirilebilen, ancak içindeki kondansatörlerin üzerinde hiçbir teknik değer bulunmayan davaya konu BRIGHT USE -X5 adlı cihazın elektrik tasarrufuna yönelik herhangi bir yarar sağlamadığını, cihazın içinde montajlı olan kondansatörün üzerinde hiçbir değer bulunmaması durumunun, kompanzasyon sisteminin tesisinde kademe ayarlarını kumanda eden kantaktör, röle ve kondansatör gibi elemanların seçimi için yapılması gereken mühendislik hesaplamasında esas alınabilecek bir veri veya değer taşımaması nedeniyle mevcut kurulu güç dikkate alınarak kademe ayarlarına göre seçilen kondansatörlere paralel şekilde bağlanan cihazların kurulu olan kompanzasyon sisteminin kademe ayarlarını bozarak sistemin sağlıklı çalışmasını engeller nitelikte olduğunu, bu durumun. TBK m. 219 çerçevesinde davalı tarafından malda bulunduğu belirtilen ve “ekonomik bir niteliğin sağlanmasının söz verildiği (vaad edildiği)” bir vasıfta eksikliğin bulunduğu, dolayısıyla bu durumun AYIP olarak değerlendirilmesinin gerektiğini, dava konusu cihazların günlük ortalama tüketim değerlerinde azalma değil, aksine fahiş bir artış meydana getirdiğini, davalı tarafından zikir ve vaad edilen niteliğin cihazlarda bulunup bulunmadığının kullanımla ortaya çıkabilecek nitelikte olduğunu, bunun için de 2 veya 3 aylık karşılaştırma yapılabilecek süreye ihtiyaç olduğunu, bu sürenin makul süre olarak kabul edilebileceğini, söz konusu süre içerisinde davacı tarafın 18.12.2012 tarihinde Konya 3. Sulh Hukuk mahkemesinin 2012/76 D. İş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını, bu tespitin davalıya bildirildiği ve davalının da 21.01.2013 tarihli dilekçesi ile tespite itiraz etttiği olgularının tümü birlikte değerlendirildiğinde, davacının TBK m. 231/1 hükmünde belirtilen çerçeve süre içinde ve TBK m. 223/II’de ifade edilen zamanda bildirim külfetinde bulunduğunu, dolayısıyla da yasada kendisine tanınan ayıptan doğan haklan kullanma imkanına sahip olduğunu, bu çerçevede, davacı alıcının ticari satımlarda da uygulanması gereken TBK m. 227’de düzenlenmiş seçimlik hakları kullanabileceğini, davacının, ayıplı cihazların davalı tarafından geri alınması ve … senetlerin iptali yönünde karar verilmesi.. ” yönündeki talebinin “Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme” şeklindeki seçimlik hakkını kullandığı şeklinde yorumlanmasının gerektiğini, dolayısıyla söz konusu ayıplı ürünler nedeniyle alıcının “..ayıplı cihazların davalı tarafından geri alınması ve … senetlerin iptali yonünde karar verilmesi..” yönündeki talebinin yerinde olduğunu bildirmişlerdir.
Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/10/2016 tarihli 2013/45 Esas 2016/985 Karar sayılı kararıyla; satım konusu cihazların, TBK 219. Madde kapsamında beklenen faydayı sağlamadığı, vadedilen vasıfta olmadığı ve ayıplı olduğu, bu doğrultuda alınan tespit raporu ile mahkemece alınan raporların birbirini desteklediği, ayıp ihbarının TBK madde 223 te belirtilen şekilde ayıp niteliğine uygun sürede yapılmış olduğu, davacı talebinin TBK 227. Maddede belirtilen sözleşmeden dönme ve bedeli iade şeklindeki talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle, davalı tarafından satış ve montajı yapılan 25 adet BRIGHT USE-X5 markalı cihazların davalıya iadesine, davanın KISMEN KABULÜNE; davacının Kocaeli 3. İcra Müdürlüğünün 2012/12404 esas sayılı takip dosyası dayanağı 19/09/2012 tanzim tarihli 30/10/2012 vade tarihli 1.500,00 TL tutarlı bono ve 19/09/2012 tanzim tarihli 30/11/2012 vade tarihli 1.500,00 TL tutarlı bono, 19/09/2012 tanzim tarihli 31/12/2012 vade tarihli 1.500,00 TL tutarlı bono, 19/09/2012 tanzim tarihli 31/01/2013 vade tarihli 1.500,00 TL tutarlı bono, 19/09/2012 tanzim tarihli 28/02/2013 vade tarihli 1.500,00 TL tutarlı bonolar sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının istirdatını talep ettiği 400 TL’nin davalıya ödendiğine dair belge sunulamadığından, 400,00 TL nin iadesine yönelik talebin reddine karar vermiştir.
Davalı vekilinin süresinde istinaf dilekçesi ibraz ettiği; TTK 23/1-c maddesinde 2 ve 8 günlük ayıp ihbar sürelerinin düzenlendiğini, satış sözleşmesinin 19/09/2012 tarihli olduğunu, müvekkili şirketin vadesi gelen bonoyu 28/11/2012 tarihinde takibe koymasından yaklaşık 1 ay sonra Konya 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/76 D.İŞ dosyasıyla tespit yaptırmasının kötü niyetli olduğunu,
-TBK 223/1’de “alıcı devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse bunu uygun bir süre içerisinde ona bildirmek zorundadır” denilmekle makul bir süreden bahsedildiğini, bu sürenin davacılar lehine kabul edilmesinin mümkün olmadığını,
-müvekkili ile davacılar arasında satış sözleşmesinin 19/09/2012’de yapıldığını, müvekkilinin 30/10/2012 tarihli bono için 01/11/2012 tarihinde Konya … Noterliğinin … yevmiye numaralı ödememe protestosu çektiğini,
-müvekkilinin takip başlatmasına rağmen davacılarca 25/02/2013 tarihinde dava açtıklarını, bildirim sürelerine riayet edilmediğini,
-bilirkişi raporundaki tespitlerin de doğru olmadığını beyanla davacı tarafın kötü niyetli olduğunu açıkça göstermesine rağmen bu durumun davacılar lehine değerlendirilerek hüküm kurulduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevap vermediği görülmüştür.
GEREKÇE:
Ayıplı mal iddiasıyla açılan menfi tespit ve istirdat talepli davada taraflar arasında tarihsiz sözleşme yapılarak (19/09/2012 fatura tarihi) 7.900 TL bedelli 25 adet cihazın davacı iş yerine monte edildiği, davaya konu bonoların düzenlendiği, sözleşmenin 1.maddesinde “tasarruf sistemi tasarruf sağlanamadığı takdirde ödediği peşinatı ve evrakları geri iade edip sistem sökülecektir. Ek ücret talep edilmeyecektir.” hükmünün düzenlendiği, davalı satıcının cihazların iş yerinde elektrik tasarrufu sağlayacağını taahhüt ettiği, 6098 sayılı TBK 219/1 maddesi gereğince “satıcının alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu” anlaşılmıştır.
Davacının Konya 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/76 D.İŞ dosyasıyla 18/12/2012 tarihinde müvekkilini % 25 enerji tasarrufu sağlayacağı söylenerek satılan cihazların sunulan faturalardan da anlaşılacağı üzere hiçbir tasarruf sağlamadığını beyanla, cihazların ayıplı olup olmadığının ve garanti belgesi ile kullanım klavuzu ve tanıtım kataloglarında belirtilen özelliklere sahip olup olmadığının tespitini istediği, alınan bilirkişi raporu ile “cihazın reaktif değil kapasitif cezaya girmesini sağladığı ve elektirik tasarrufuna fayda sağlamadığının” tespit edildiği, tespit dilekçesi ve raporun tebliği ile davacı tarafın ayıp ihbarının gerçekleştiğini kabul etmenin mümkün olduğu kanaatine varılmıştır.
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; TTK 23/1 -c maddesinde düzenlenen 2 ve 8 günlük ihbar süreleriyle TBK 223/1 maddesinde düzenlenen “uygun sürede” ihbar yükümlülüğüne uyulmadığını ileri sürdüğü görülmüştür.
Hem tespit raporu hem de mahkemede alınan rapor ve elektrik faturalarının karşılaştırılması neticesinde cihazların taahhüt edilen enerji tasarrufunu sağlamadığı, TTK 219/1 maddesi gereğince satıcı davalının sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmışsa da TTK 23/1-c maddesinde düzenlenen ayıp ihbar sürelerinin somut olayda uygulanamayacağı, ayıbın muayene ile ortaya çıkan ayıplardan olmadığı, kullanım ile ortaya çıkacağı, bunun için de kullanım sonucu gelen 2-3 aylık elektrik faturalarının karşılaştırılmasının gerektiği, davacıların TBK 223/1 maddesi gereğince kullanım ile ortaya çıkan ayıba uygun ve makul süre içerisinde bildirdiği kanaatine varılarak mahkeme kararının yerinde olduğuna, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 512,32 TL harçtan peşin alınan 128,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 384,22TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 28/12/2018