Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1521 E. 2018/193 K. 07.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/1521 Esas
KARAR NO : 2018/193 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY(KAPATILAN) 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2016
NUMARASI : 2014/172 E., 2016/153 K.
DAVANIN KONUSU : Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarım Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 07/02/2018
BAKIRKÖY(KAPATILAN) 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nden verilen 24/10/2016 tarihli kararına karşı davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine dosya dairemize intikal etmekle, incelendi.
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin TPE’de 2011/05834 numarasıyla tescilli iç çamaşırı kutusu tescili bulunduğunun, bu kutulardaki şeffaf bölüm sayesinde müşterilerin kutuyu açmadan iç çamaşırının rengini ve desenini görerek karar verebildiğini, davalının … markalı ürünlerinin, müvekkiline ait tasarımı taşıyan kutularda satışa sunulduğunun tespit edildiğini, davalının, .. markaları ürünlerin Türkiye Distribütörü olduğunu, davalı şirketin İstanbul Başakşehir ve Ataköy mağazaları ile Bodrum mağazalarından satın aldıkları ürünleri mahkemeye sunduklarını, davalı ürünlerin satıldığı kutuların müvekkilinin tasarımının birebir taklidi olduğunu, davalının ürünlerinin tasarım hakkına tecavüz ve aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğunu” iddia ile davalı tarafça satışa sunulan ürünlerin ambalajında kullanılan iç çamaşırı kutularının, müvekkilinin tasarım hakkına tecavüz oluşturduğunun tespitini, bu tecavüzün durdurulmasını ve önlenmesini, belirsiz alacak davası olarak şimdilik 1.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, tecavüz suretiyle üretilen ürünlere ve üretim araçlarına el konulmasını ve bunların imhasını, kararın iki gazetede ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin süresi içinde cevap dilekçesi vermediği ancak 04.11.2015 tarihli beyan dilekçesinde, “davacının 2011/05834 numaralı tasarım tescil belgesinin, Bakırköy 1. FSHHM’nin 2012/197 Esas sayılı dosyasınd hükümsüzlüğüne karar verildiğini, hükümsüzlük kararının geçmişe etkili olacağı için davanın reddi gerektiğini bildirmiştir.
Birleşen Bakırköy 1. FSHHM 2015/1 Esas sayılı dosyasında davacı tarafı, asıl dosyadaki aynı iddiaları tekrar ederek, ….Şirketi hakkında tasarım hakkına tecavüz iddiasıyla, tecavüz tespitine, durdurulmanın önlenmesini, HMK. 107.maddesi gereği 1.000 TL maddi tazminatı ve 25.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini, ürünlere ve üretim araçlarına el konulmasını ve imhasını, verilecek kararın gazetede ilanının talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı … .. vekili cevap dilekçesinde, “davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekilinin bir sorumluluğunun bulunmadığını, … markalı ürünlerin, … Şirketince satıldığını, bu şirketin ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olduğunu, ürün kutularının …. Şirketince belirlenip temin edilerek kullanıldığını, insiyatifin … şirketinde olduğunu, müvekkilinin, tasarım hakkına tecavüz oluşturan bir fiilinin bulunmadğını” savunarak davanın reddini istemiştir.
Bakırköy 1. FSHHM, 11.06.2015 tarihinde birleştirme kararı vererek dosyayı Bakırköy 2. FSHHM 2014/172 Esas sayılı dosyası ile birleştirmiştir.
Davacı vekili 05.10.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile, tasarım hükümsüz kaldığı için davasını haksız rekabete dayandırarak hem asıl dava yönünden, hem birleşen dava yönünden davalıların haksız rekabetinin tesptini, davalıların haksız rekabetinin durdurulmasını, önlenmesini, HMK 107. maddesindeki belirsiz alacak davasının hükümlerine göre davalı … Şirketinden 1.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminat, birleşen davadaki … Şirketinden ise 1.000 TL maddi, 25.000 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte tahsilini, ürünlere ve üretim araçlarına el konularak imhasını, kararın gazetede ilanını talep etmiştir.
Davalı … .vekili ıslaha karşı beyan dilekçesinde, HMK 180.maddesi gereğince, davanın tamamen ıslahında, davacının bir hafta içerisinde yeni bir dava dilekçesi vererek yeniden harç yatırması gerektiğini, ıslah harcı yatırılmadığı takdirde ıslahın yapılmamış sayılacağını, bir an için ıslahın geçerli olduğu kabul edilse dahi, dava haksız rekabete dayandığı için ticaret mahkemesinin görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, haksız rekabete dayalı davanın zamanaşımına uğradığını, çünkü TTK 60/1-c-1 maddesi gereği bu davanın 1 yıl içinde açılması gerektğini, dava konusu ürünlerin koyulduğu kutunun …. Şirketi tarafından belirlendiği için … Şirketi’nin sorumluluğunun bulunmadığını,” savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ….vekili 21.10.2016 tarihli ıslaha itiraz dilekçesinde, “bir haftalık süreye uyulmadığını, ıslahın usulüne uygun yapılmadığını, dava haksız rekabet davasına dönüştürüldüğüne göre yeniden harç yatırılması gerekirken yatırılmadığını, daha sonra hatasını anlayıp 12.10.2016’da 40 TL harç yatırılmış ise de, 10.10.2016 tarihli celse itibarıyla işlemin süresinde yapılmadığının sabit olduğunun, ıslah usulsüz olduğundan davanın reddi gerektiğini, ayrıca haksız rekabet davaları için bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunun, ürünün yıllardır bilinen ve kullanılan bir ürün olduğunu, haksız rekabetin de söz konusu olduğunu” savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme 24.10.2016’da “dayanak tasarım tescil belgesi, Bakırköy1. FSHHM’nin 2012/197 Esas 2015/83 Karar sayılı kararıyla hükümsüzlüğüne karar verildiğinden ve bu karar kesinleştiğinden tasarıma dayalı belgelerin reddi gerektiği, ıslahın geçerli kabul edildiği ve haksız rekabet yönünden değerlendirme yapıldığı, somut olayda ürünün daha önceden başka firmalar tarafından kullanıldığı, ilk defa davacı tarafın piyasaya sürdüğünün ispat edilemediği, davalı tarafın kendi isim ve markası altında tasarımları kullandığı, tüketiciler nezdinde bir aldatma ve haksız rekabetin söz edilemeyeceği” gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili 16.02.2017 harç tarihli istinaf dilekçesinde,” tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesi nedeniyle davayı tamamen ıslah ederek haksız rekabete göre talepte bulunduklarını, artık ortada yeni bir dava bulunduğunu, ancak mahkemenin yeni bir davanın esasını ve delillerini hiç incelemediğini, hatta yeni delil sunmalarına dahi izin verilmediğini, hukuki dinleme hakkının ihlal edildiğini, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 04.02.1948 Tarih 1944/10 Esas ve 1948/3 Karar sayılı içtihadı gereği, ıslah nedeniyle yeni delil sunma hakkı taşıması gerektiğini, dosyada lehte ya da aleyhte bir delil bulunmadığını, ayrıca tasarımın, müvekkilinden önce piyasaya sürüldüğünün dava ve ispat edilmediğini, bu tasarımın ABD’de tescil edilmiş olmasının haksız rekabete engel oluşturmadığını”iddia ilk ve yeni delillerini bildirerek kararın kaldırılmasını bilirkişi incelemesi yaptırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, “Bakırköy 1. FSHHM’nin 2012/197 Esas 2015/83 Karar sayılı kararıyla davacının tasarımının hükümsüzlüğüne karar verildiğini, davacının haksız rekabet iddialarının da mahkemece değerlendirildiğini ve reddedildiğini, bu ürünlerin ilk defa davacı tarafça piyasaya sürülmediğinin tespit edildiğini, mahkeme kararının doğru olduğunu, haksız rekabet koşullarının oluşmadığını, iddiaların mesnetsiz olduğunu” savunarak istemin reddini istemiştir.
Asıl davada davalı vekili dilekçesinde, “davacı iddialarının doğru olmadığını, mahkemece davacının esasına girilerek inceleme yapıldığını, davacı tarafın HMK’daki ispat yükünden bihaber olduğunu, ispat yükü kendisinde bulunan davacının bir delil sunmadığını, 6.celsede tahkikatın bittiği aşamada yapılan ıslahın kötüniyetli ve davayı uzatmaya yönelik olduğunu, davacının taleplerinin dayanaksız olduğunun, Bakırköy 1. FSHHM’nin 2012/197 Esas 2015/83 Karar sayılı dosya ile birleşen İstanbul 3. FSHHM’nin 2012/182 Esas sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi ispatlarıyla sabit olduğunu” savunarak istinaf isteminin reddini istemiştir.
Davacı taraf başlangıçta tasarım tesciline dayalı olarak talepte bulunmuş, ancak dayandığı tasarım yargılama sırasında hükümsüz kılındığından ve karar kesinleştiğinden, bu kez davasını ıslah ederek davayı İİK’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerine dayandırmış, ancak mahkeme haksız rekabete dayalı davayı da yerinde görmemiş ve tasarımın hükümsüz kılındığı haksız rekabet iddiasının da sabit olmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 181.maddesi gereğince davanın tamamen ıslahında davacı bu bildirim tarihinden itibaren 1 hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Ayrıca Harçlar Kanununa göre ıslah harcının da yatırılması icap eder. Somut davada davacı 12.10.2016 tarihinde ıslah harcı yatırmış, mahkemede ıslahı usule uygun kabul ederek haksız rekabete ilişkin değerlendirme yapmak suretiyle davayı reddetmiştir.
Her ne kadar davacı taraf mahkemenin yeni delil ibrazı için kendisine süre vermediğini, yeni delil sunmasına imkan tanınmadığını, haksız rekabet konusunda bir araştırma, inceleme yapılmadan mahkemece karar verildiğini iddia ile istinaf isteminde bulunmuş ise de, davacının dayandığı 2011/05834 numaralı tasarım tescili hükümsüz kılınmış olup, artık tasarım hukukuna göre korunamayacağından ve davalı taraf dava konusu ürünleri kendi markası altında sattığı için bu görünüme sahip ürünler yönünden bir iltibas söz konusu olmayacağından, yanıltıcı ve hileli davranış iddiası kanıtlanamadığından, davacının istinaf istemi yerinde değildir. Kaldı ki, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09.05.2016 tarih ve 2015/10572 Esas, 2016/5221 Karar sayılı kararında da, davacının aynı tasarım yönünden, dava dışı … Şirketine karşı açılan dava sonucunda, davacının tasarımının, ABD Patent Ofisinde tescilli 2006/USD 526 190 numaralı tasarım nedeniyle, davacıdan önce kamuya sunulduğu, bu nedenle yenilik ve ayırd edicilik vasıfları bulunmadığından hükümsüz kılıdığı, her ne kadar tasarım hükümsüz kılınmış olsa bile tasarımın Türkiye’de ilk kez davacı tarafça tanıtıldığının ve kullanıldığının ispatı durumunda haksız rekabet hükümlerine dayanılabilir ise de, somut olay açısından ürünün daha önceden başka firmalar tarafından kullanılması nedeniyle bu ürünün ilk defa davacı tarafından piyasaya sürüldüğünün de ispat edilememesi nedeniyle haksız rekabetten de söz edilemeyeceği gerekçesine dayalı hükmün onandığı anlaşılmakla, aynı tasarıma dayalı olarak haksız rekabet iddiasının yerinde olmadığına dair bu kararın da, gözetilmesi durumunda ve özellikle dayanılan tasarımın ilk kez davacı tarafından piyasaya sürüldüğünün de ispat edilemediği ve bu ürünün başka firmalarca piyasaya sürülmesinin karara gerekçe yapıldığı dikkate alındığında, davacının haksız rekabete dayalı iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmış bu nedenle dahi istinaf istemi yerinde görülmemiştir.
KARAR:
6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,
Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesince alınması gereken alınması gereken 35.90 TL harçtan peşin olarak alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiyesinin davacıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından istinaf incelemesi sırasında yapılmış yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, harcanmayan gider avansının talebi halinde kendisine iadesine,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve iş bu kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/02/2018