Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1517 E. 2019/666 K. 28.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1517 Esas
KARAR NO : 2019/666
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2016
NUMARASI : 2015/134 E. – 2016/245 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/03/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacılar vekili dava dilekçesinde: Müvekkili şirketin kurulduğu 1964 yılından bu yana …. markası ile üretim yaptığını, hem tüketici nazarında hem ticari çevresinde haklı bir itibara ve güven algısına sahip olduğunu, müvekkili … A.Ş nin ürünlerinin taklit edildiğini, diğer davacı … müvekkil … A.Ş.’nin yetkili bayisi olduğunu ve … ürünlerini satan … ünvanlı mağazanın sahibi olduğunu, davalı firmanın müvekkili firma ile aynı sektörde faaliyet göstererek ayakkabı terlik imalatı işi ile iştigal ettiğini, davalı firmanın müvekkil firma ürünlerini çok sık taklit ettiğini, tüm uyarılara rağmen eylemine devam etmesi nedeniyle İstanbul 38. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/172 E. sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonunda davalının haksız rekabet fiilinin tespiti ve men’i ile müvekkil firmaya maddi-manevi tazminat ödenmesine hükmedildiğini, davalının haksız rekabet fiilini işlediği ikrarını içeren 2006 tarihli protokol imzalandığını, ancak tüm buna rağmen davalının müvekkil firma ürünlerini taklit etmeye devam ettiğini, davalının, müvekkili firma bayisi … … markalı ürünlerin yanında kendisinin ürünlerini de satmasını talep ettiğini, ancak bu teklife olumsuz yanıt aldığını, ve taciz niteliğindeki ihtarnameler gönderdiğini, davalı adına tescilli olan 2013 … no.lu tasarımdan yola çıkarak müvekkil firmanın bu tasarımı ve davalının marka hakkına tecavüz edildiği iddiasında bulunduğunu, davalının haksız ve hukuk dışı ihtarnameler göndermek şeklindeki bu haksız fiili sebebiyle müvekkillerin tazminat hakkı doğduğunu, bu ihtarnameler ile müvekkilleri rencide edildiğini, müvekkillerin kişilik haklarının zedelenerek maddi ve manevi zarara uğrattığını, yeni ve ayırt edici özelliğe sahip olmayan 2013 … no.lu endüstriyel tasarım tescilinin hükümsüzlüğü ve sicilden terkini fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere … A.Ş. lehine 1.000 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminata diğer davacı … lehine 5.000 TL manevi olmak üzere toplan 21.000 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilin 1994 yılından beri ayakkabı ve terlik sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilin ticaret unvanı ve markası olan “….” ibaresinin TPE nezdinde tanınmış marka olduğunu, müvekkilin dava konusu olan tasarımının birçok firma tarafından taklit edilmekte olduğunu, iltibas yaratacak kadar benzerlerinin sürekli piyasaya sürüldüğünü, 2006 tarihli protokolün karşılıklı mutabakat ile imzalanmış olduğunu, ancak davacının iyiniyetle imzalanmış olan bu protokol içeriği ve imzalanış amacından farklı bir şekilde sunduğunu, İstanbul 38. ATM’nin 2011/172 E. 2014/82 K. sayılı kararının müvekkili lehine Yargıtayca bozulduğunu, müvekkilin tescilli dava konusu tasarımının yenilik ve ayırt edicilik özelliklerine sahip olduğunu, müvekkilin ayak rahatlığını sağlamak için kullanılan malzemeden bir doku oluşturarak, bu dokudaki jelin de saydam olmasını sağlayarak tüketicinin dokunun içeriğiyle ilgili şüphelerini izole etmeyi amaçladığını, müvekkil tasarımının yeni ve ayırt edici özelliklere sahip olmadığı iddiasının hakkaniyete aykırı olduğunu, usul ve yasaya aykırı davanın reddini beyan ve talep etmiştir.Davacı vekilinin 17/12/2015 tarihli dilekçesiyle; maddi tazminat taleplerini atiye bıraktıklarını beyan ettiği görülmüştür. Türk Patent Enstitüsü’den gelen cevabi yazıda davalı adına 2013 … no ile 02-04 Locamo sınıfında tescil edilmiş olan ‘‘…” başlıklı tekli tasarım başvurusunun, 13.03.2013 tarihinde yapıldığı ve halen koruma altında olduğu anlaşılmıştır.İlk derece mahkemesinin bilirkişiler …. alınan 25/04/2016 tarihli raporda; 2013 … no.lu “…. başlıklı tasarımın 13.03.2013 tarihinde davalı adına tescil edilmiş olup 554 sayılı KHK’ya uygun olarak davalı lehine hukuki koruma sağladığı; jel silikonun … …, …, … ve benzeri Türk, yabancı markalarda daha önceki yıllarda jel silikon olarak kullanılmış olduğundan “yeni” tasarım özelliğine sahip olmadığı belirtilmiştir.Davalı vekilinin itirazı üzerine mahkemenin yeni bir bilirkişi heyetinden 06/09/2016 tarihli raporu alınmış, raporda; hükümsüzlüğü talep edilen 2013/02076 numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 13.03.2013 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olduğu, kanaatini bildirdikleri anlaşılmıştır.Davacı vekilinin dosyaya Bakırköy 1. FSHHM nin 2015/221 ve 2009/222 esas sayılı dosyalarında alınan rapor suretlerini dosyaya sunarak davaya konu tasarım için bilirkişi …. emsal davalarda tasarımın yeni olmadığına ilişkin raporlar sunduğunu ve dosyaya sunulan Dünyaca ünlü markalara ait dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan ürün numunelerinin raporda değerlendirilmediğini, belirtmiş dosya bilirkişilere tevdi edilerek yeniden ek rapor alınmış, bilirkişilerin 18/11/2016 tarihli ek raporda; Dava dışı … ürünlerine ilişkin 2011 tarihli http://…, .com.tr/….html web adresinde bulunan görsel karşılaştırılmış ve şu değerlendirilme yapılmıştır “Dava konusu benzerlik ve ayırt edici nitelik yönünden değerlendirilen tasarımlar, bir yöne doğru daralan elips biçiminde kontura sahiptir, Tasarımların üst yüzeyleri üzerinde taraflara ait kurum bilgileri ve logoları görünür bir biçimde yer almaktadır. Her iki tasarımda da üst yüzeyde bulunan grafik öğelerin altında, ikinci bir katmanda desenler olup, 2013/02076 numaralı tasarımda desenler daire biçiminde iken diğer tasarımda desen farklıdır. Davacı tarafa ait tasarımın üst yüzeyi üzerinde, dış kontura yakın ve kontur ile aynı biçimde aşağı doğru daralan ve incelen bir kontur ve alt kısmında aynı renkte dairelerden oluşan ters üçgen biçiminde bir form bulunurken davalı tarafa ait üründe bu kontur ve form bulunmamaktadır. İncelenen tasarımlarda bulunan farklar grafik anlatımların oluşturduğu farklar ve ayrıntılar olup, tasarımlara ayırt edici nitelik kazandırmamaktadır. Hükümsüzlüğü talep edilen 2013/02076 numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 13.03.2013 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip değildir.” görüşünü belirtmişlerdir. İstanbul 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 30/12/2016 tarihli 2015/134 Esas 2016/245 Karar sayılı kararıyla maddi tazminata yönelik talep atiye bırakıldığından karar verilmesine yer olmadığına, davalı adına TPE nezdinde tescilli 2013/02076 tescil numaralı 13/03/2013 tescil tarihli bir adet ayakkabı hava yastığı isimli endüstriyel tasarımının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine , manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; davalının rekabette kötü niyetle hareket etme yolunu seçtiğini, hiçbir hakkı olmadığı halde tescil ettirdiği tasarımdan doğan hakkını kötüye kullanıp gönderdiği ihtarnameler ile müvekkilini taciz ederek yıldırmayı amaçladığını, ticari ahlak kurallarına aykırı davranarak müvekkilinin kişilik haklarına saldırdığını, ihtarnameler vasıtasıyla haksız rekabet yürüttüğünü ve manevi zarara uğramasına sebep olduğunu, tazminat talep hakkı doğduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılarak manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; mahkemenin 09/06/2016 tarihli duruşmasında bilirkişiden rapor alma yönünde karar oluşturduğunu, raporun düzenlenerek taraflara tebliğ edildiğini, davacı tarafça bu aşamada Bakırköy 1. FSHHM’de görülen davada alınan raporu dosyaya ibraz ettiğini, mahkemenin duruşmaya 5 gün kala ara karar oluşturarak ek rapor alınmak üzere dosyayı bilirkişiye gönderdiğini, bu aşamada dosyaya delil sunulmasının mümkün olmadığını, savunmanın genişletilmesi yasağına uyulmadığını, delilin hükme esas oluşturamayacağını, ayrıca bilirkişiden ek rapor alınmasına ilişkin ara kararın savunma hakkının kısıtlanarak verildiğini beyanla usul yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini,-Müvekkili firmanın ayakkabıların topuk kısmında bulunan ve rahatlık sağlayan dokuyu farklı bir tasarımla oluşturup oval bir görüntü verdiğini, bu dokuda kullanılan jelin de saydam olmasını sağlayarak tüketici nezdindeki şüpheleri izole etmeyi amaçladığını, dışarıdan görülebilir bir şekil verdiğini, ayrıca rahatlığı ve konforu görsel olarak da ortaya çıkararak hava yastığına özgün bir hal verdiğini, orijinal bir tasarım meydana getirdiğini, ilgili dokunun müvekkili firmanın tasarımına benzer şekilde kullanılma hususunda teknik bir zorunluluk bulunmadığını, tasarımın ayırt edici olduğunu beyanla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından dosya kapsamında alınan 18/11/2016 tarihli ek raporda; Dava dışı … ürünlerine ilişkin 2011 tarihli http://…, .com.tr/…..html web adresinde bulunan görsel karşılaştırılmakla, yenilik giderici olarak sunulan görselin, internete yüklenme tarihinin, şüphe yaratmayacak şekilde tespit edilmesi gerektiğinden, Dairemizce, bilişim uzmanı bilirkişinin de bulunduğu heyetten rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyetinin 22/02/2019 tarihli raporunda; internet adresinin arşiv kaydının tutulmadığı ancak Google Arama Motorunda internet sayfasının ilk yayın tarihi sorgulandığında; polaris marka önü fiyonklu babet ayakkabının, internet adresinde 16/01/2011 tarihinde yayınlandığı tespit edilmiştir.Davalı vekilinin rapora itiraz dilekçesinde; bilirkişilerin raporunda sitenin arşiv kaydının tutulmadığının tespit edildiğini, arama motorunda sorgulama yaparken kullanılan yöntemin sağlıklı olmadığını, bu tarihin çok kolay değiştirilebileceğini beyan ettiği, mahkemenin ek rapor almasına ilişkin ara kararına yönelik istinaf dilekçesinde beyan ettiği, itirazlarını tekrarlayarak, ek rapor alınmasının usule aykırı olduğunu ve arşiv kaydı bulunmayan internet sitesine ilişkin görsellerin delil niteliği taşımadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep ettiği görülmüştür.
GEREKÇE: Davacı vekilinin, davalı adına tescilli 13.03.2013 başvuru tarihli … başvuru numaralı “…” isimli tasarımın hükümsüzlüğü ve davalının haksız yere ihtarnameler gönderdiğinden bahisle maddi ve manevi tazminat talepli dava açtığı, ilk derece mahkemesinin davacı tarafça atiye bırakılan maddi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının tasarım tescilinin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davacı tarafın manevi tazminat talebinin reddine karar verdiği, reddilen manevi tazminat yönünden davacı vekilinin davanın kabul edilen hükümsüzlük kararı yönünden davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür. Davalı tarafın geçerli ve yürürlükte olan tescilli tasarım belgesi bulunmakla, davacı tarafa ihtarname göndermesinin tasarım tescilinden kaynaklanan hakların kullanılması mahiyetinde olup, hukuka aykırı bulunmadığı, yasal hakların kullanılması kapsamını aşan ve davacı tarafça saldırı ve taciz olarak nitelendirilen mahiyette bir fiilinin bulunmadığı kanaatiyle ilk derece mahkemesinin manevi tazminatın reddi kararının yerinde olduğuna, davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; mahkemenin ek rapor almasına ilişkin sürecin usulsüz olduğunu ileri sürmüş ise de; davacı vekilinin kök rapora itirazında, http://….,..html internet sitesinde 16.01.2011 tarihli paylaşımda, “…. firmasının” ürününde kullanılan tasarımın incelenmediğini ileri sürdüğü, cevaba cevap dilekçesinde de bu internet sitesindeki paylaşıma delil olarak dayandığı, ancak bilirkişiler tarafından incelenmediği, anlaşılmakla, davacı vekilinin başka bir mahkemede, aynı davalı şirket hakkında açılan davada düzenlenen bilirkişi raporunu emsal olarak sunmak suretiyle (kaldı ki, raporu düzenleyen heyetteki bilirkişilerin birinin de aynı olduğu) ek rapor alınmasını talep etmesi üzerine mahkemenin ek rapor almasında HMK’nın 281/1 maddesindeki usule aykırılık görülmemiştir. Dairemizce dosya üzerinde yapılan incelemede; davacı vekilinin delil olarak dayandığı web adresindeki görselin siteye yüklenme tarihinin davalı tarafın tasarım tescil başvurusundan önceye ait olup olmadığının şüphe doğurmayacak şekilde tespitinin önem arz ettiği kanaatine varılmakla, bilişim uzmanı bilirkişinin de bulunduğu, heyetten rapor alınmış, davacı tarafça yenilik giderici delil olarak sunulan ayakkabı görselinin, internet adresinde 16.01.2011 tarihinde yayınlandığı, yayın tarihinin tasarım başvuru tarihinden önceye ait olduğu ve görselin ilk derece mahkemesince alınan ek raporda, davalı tasarımının yenilik ve ayırd edicilik niteliğini ortadan kaldırdığının tespit edildiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin hükümsüzlük kararının yerinde olduğu kanaatiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun da esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacılar vekili ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13,00 TL eksik harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13,00 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,İstinaf yargılama gideri olarak davacılar avansından kullanılan; 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 182,50 TL posta – teb-müz. gideri olmak üzere toplam 1.982,50 TL’nin her iki tarafın istinaf istemi yerinde görülmediğinden, 991,25 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 28/03/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.