Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1509 E. 2019/453 K. 05.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R
DOSYA NO: 2017/1509 Esas
KARAR NO : 2019/453
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2016
NUMARASI : 2015/1482 2016/1356
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/03/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, davalının 3 adet her biri 1000 TL bedelli bonoya dayalı olarak müvekkili aleyhine takip başlattığını, takibe konu senetlerde müvekkilinin ciranta olarak gösterildiğini, ancak ciranta imzalarının müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin adresinde yapılan haciz sırasında müvekkilince 4873,50 TL ödeme yapıldığını belirterek müvekkilinin bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davalı vekili lehine doğan 500,00 TL vekalet ücretinin mahsubiyle bonolardan dolayı ödenen 4.373,00 TL’nin istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili …………. Tic ve San A.Ş hakkındaki davanın husumetten reddi gerektiğini, zira dosya alacaklısının müvekkili ……Ltd. Şti olduğunu, ayrıca davacı tarafın icra hukuk mahkemesinde açtığı davanın sonuçlandığını, bu davayı açamayacağını, yine taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu ve davacının bu ticari ilişki nedeniyle davaya konu ve konu olmayan bonoları verdiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; dava konusu bonolardaki davacı adına atılan ciranta imzalarının davacının eli ürünü olmadığı, davacı tarafından ihtirazi kayıtta masraflarla birlikte 5000 TL ödeme yapıldığı, dosya kapak hesabının 4.873,50 TL olup Bursa …İcra Hukuk Mahkemesi’ndeki davanın davacı aleyhine sonuçlandığını ve davacı aleyhine 500,00 TL vekalet ücretine hükmedildiği gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının davaya konu bonolardan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalıya ödenen 4.373,50 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, kararı davalı … Ltd. Şti vekili istinaf etmiştir. Davalı … Ltd. Şti vekili istinaf sebebi olarak; dava dilekçesinde husumetin ….. A.Ş’ye yöneltildiğini, oysa bahsi geçen şirketin müvekkili şirketten farklı tüzel kişiliği bulunduğunu, davanın Bursa ….İcra Müdürlüğü’nün ……… esas sayılı icra takibinden kaynaklandığını, bu dosyada alacaklının müvekkili ….. Ltd. Şti olduğunu, kaldı ki icra hukuk mahkemesinde açılan davanın da müvekkiline yöneltildiğini, buna rağmen mahkemenin ön inceleme duruşmasında pasif husumet yokluğunu HMK 124 kapsamında maddi hata olarak değerlendirmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda davacı taraftan alacaklı oldukları konusunda görüş belirtilmesine rağmen davanın kabulünün doğru olmadığını, davacı kayıtlarında müvekkiline 7.275,55 TL borç gözüktüğünü, senetlerin borca mahsuben verildiği miktar ve tarihi itibariyle açık olduğunu, bonoların davacı tarafından imzalanmamasının sorumluluğunun iyi niyetli müvekkile yükletilmesinin iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, kaldı ki davacı tarafın senetlerin müvekkilinin eline nasıl ulaştığına dair herhangi bir beyanda bulunmadığını, dava konusu senetlerin müvekkili çalışanlarına davacı çalışanları tarafından teslimine dair tanık deliline dayanmalarına rağmen tanık dinlenilmeden eksik inceleme ile karar verildiğini bildirmiştir. Davaya konu Bursa …..İcra Müdürlüğü’nün ….. sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davalı … Ltd. Şti tarafından davacı ve dava dışı …… aleyhine dava konusu bonolara dayalı olarak toplam 3.336,03 TL üzerinden kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, davacı tarafından 28/12/2015 tarihinde 5000 TL ödeme yapıldığı, dosya borcunun 4.873,50 TL olduğu ve 30/12/2015 tarihinde davalıya reddiyat yapıldığı görülmüştür. Takibe konu bonoların incelenmesinde; her biri 1.000 TL bedelli, tanzim tarihlerinin 17/02/2015 , vade tarihlerinin sırasıyla 15/03 – 17/04 ve 15/05/2015 oldukları, keşidecinin dava dışı ….., lehtarın davacı, davacıdan sonraki cirantanın ….. Ltd. Şti, ondan sonraki cirantanın ….. A.Ş olduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan tek kişilik grafolog bilirkişi raporunda; dava konusu bonalardaki ciranta imzasının davacının eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davacı vekili tarafından verilen 27/06/2016 tarihli dilekçede 4.373,50 TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle tahsilinin istendiği görülmüştür. Yargılama sırasında taraf defterleri üzerinde yapılan inceleme sonunda alınan bilirkişi raporunda; davacının davalıdan aldığı 2 adet fatura nedeniyle davalıya 7.275,55 TL borçlu bulunduğu, davalının ise kayıtlarında faturalara dayalı olarak 9.139,61 TL alacaklı göründüğü, davalının takip tarihi itibariyle faturalara dayalı olarak davacıdan 7.275,55 TL alacaklı olduğunun bildirildiği görülmüştür. Mahkemece icra edilen 26/05/2016 tarihli ön inceleme duruşmasında; dava dilekçesindeki davalı sıfatındaki hatanın HMK’nun 124.maddesi kapsamında maddi hata kabul edilerek davalı sıfatının talep gibi ………. Ltd. Şti olarak düzeltilmesine karar verildiği görülmüştür.Dava dilekçesine ekli dekontta davacının icra dosyasına ihtirazi kayıtla 5.000,00 TL ödeme yaptığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, takibe konu bonolardaki ciranta imzasının müvekkiline ait olmadığını ileri sürmüş, davalı ise davacının taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davaya konu bonoları verdiğini savunmuştur. Yargılama sırasında alınan grafolog bilirkişi raporunda takip ve dava konusu bonolardaki ciranta imzasının davacının eli ürünü olmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla mahkemece bu gerekçeye dayalı olarak davanın kabulü kararı doğrudur. Her ne kadar muhasebeci bilirkişi tarafından düzenlenen raporda davalının, davacıdan alacaklı olduğu belirtilmiş ve davalı vekili bu yönü istinafa getirmiş ise de, raporda da belirtildiği üzere bu alacak faturaya dayalı alacaktır. Eldeki dava ise bonolara dayalı bir takip nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespitine yöneliktir. Bir başka deyişle davaya konu takibin dayanağı faturalar değildir. Dolayısıyla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Öte yandan davacı vekili, dava dilekçesinde davalı olarak ” …..Tic. Ltd. A.Ş” göstermiş ise de, başlangıçta A.Ş yerine ŞTİ yazdığı, daha sonra davacı vekilinin ŞTİ kısmının üzerine A.Ş yazarak parafladığı, zaten takip alacaklısı şirketin de “….. Tic. Ltd. Şti” olduğu, nitekim mahkemece de 26/05/2016 günü icra edilen ön inceleme duruşmasında da bu durumun HMK’nun 124.maddesi kapsamında maddi hata kabul edilerek davalı sıfatının düzeltilmesine karar verilmiş olup bu karar usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Öte yandan davalı vekili bonoların davacı tarafından verildiğine dair tanık dinletmek istemiş ise de, bonolardaki ciranta imzası davacıya ait olmadığından bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir.Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 298,75 TL harçtan peşin alınan 75,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 223,75 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/03/2019