Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1496 E. 2019/422 K. 27.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1496 Esas
KARAR NO: 2019/422
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/12/2016
NUMARASI: 2015/944 2016/1037
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/02/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkilinin 19/12/2013 tarihinden itibaren iflasına karar verildiğini, iflas tasfiyesinin yürütülmekte olduğunu, yapılan bilirkişi incelemesinde müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunun anlaşıldığını, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, dosyada alınan raporun müvekkillerine tebliğ edilmediğini, dosyaya daha önceden davalı … , sonradan … adına vekaletname sunduklarını, ancak raporun kendilerine tebliğ edilmediğini, davacı müflis … A.Ş ile aynı gruba ait Müflis …. Ltd. Şti bulunduğunu, müflis şirketlerin iflas idare memurların aynı avukatlar olup müflis ….Ltd. Şti iflas idaresi tarafından müvekkili aleyhine Bakırköy 1.ATM’nin 2015/816 sayılı dosyasında alacak davası açıldığını, o dosyada alınan rapor içeriğine göre; davacının alacağını ispat edemediğini, yine müvekkillerinden …’in herhangi bir işyeri bulunmadığını, bu nedenle …’in borçlu olmasının mümkün bulunmadığı, husumeti kabul etmediklerini bildirerek davanın reddini istmişlerdir. Mahkemece, davacı şirketin müflis olup HMK’nun 84/1 maddesi uyarınca teminat depo etmesi gerektiğini, bu nedenle davalı …’in vekaletnamesinin bulunduğunu, … lehine takdir edilmesi gereken 1.800 TL vekalet ücretini depo etmesi amacıyla iki haftalık kesin süre verildiği, ancak bu miktarın kesin sürede tamamlanmadığı gerekçeleriyle dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; davanın her ne kadar hem … hem de … aleyhine açılmış ise de, … adına sehven dava açıldığının beyan edildiğini, bununla birlikte yargılamanın … aleyhine devam ettiğini, her iki davalının vekilinin aynı kişi olduğunu, buna rağmen …’in muhtemel zararları için teminat yatırılmadığı gerekçesiyle davanın her iki davalı bakımından da reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın … bakımından devam ettirilmesi gerektiğini, esasa ilişkin kararla birlikte … hakkında da karar verilmesi gerektiğini, bu şekilde dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirmiştir. Davacı vekili tarafından UYAP’tan gönderilen tarihsiz ancak üzerinde mahkemece 10/12/2015 tarihi atılı bulunan beyan dilekçesinde; icra dosyasında …’in sehven taraf olarak gösterildiğini, icra takibi ve huzurdaki davanın tarafının … olup … ile ilgili maddi hata yapıldığını, …’in sehven taraf olarak gösterildiğinin bildirildiği görülmüştür. Mahkemece, 15/01/2016 tarihli ön inceleme hazırlık tutanağında; davacı vekilinin bu beyanı esas alınarak oluşturalan 1 nolu ara kararda; …’in davalı olarak kabul edilmemesine ve taraf değişikliğinin bu suretle kabulüne, bu kişi lehine yargılama giderine hükmedilip hükmedilmeyeceğinin hüküm aşamasında değerlendirilmesine şeklinde ara karar kurulduğu görülmüştür. Mahkemece, 09/12/2016 tarihli duruşmada ise ; davacının iflas eden şirket durumunda olduğu, bu nedenle HMK 84/1 -b bendi uyarınca muhtemel yargılama giderlerini karşılamakla yükümlü olduğu, bu noktada teminatın takdir edilmediği, davalı …’in vekili olmasa da dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen …’in vekilinin bulunduğu, vekaletname sunulduğu, adı geçen davalı hakkında 15/01/2016 tarihli tutanak ile taraf değişikliği talebinin kabul edildiği, fakat bu durumun HMK 124/4 uyarınca davalı … lehine vekalet ücretine hükmedilme durumunu engellemediği, ve vekalet ücretine hükmetme durumu bulunduğu, HMK’nun 114/1-ğ gereği dava şartına ilişkin ara kararın tamanlanması zorunluluğu olduğu gerekçesiyle davalı … lehine takdir edilmesi muhtemel olan 1800 TL vekalet ücretinin depo edilmesi için davacı tarafa 2 haftalık kesin süre verildiği, bu sürede yatırılmaması halinde davanın reddedileceğinin davacı vekiline ihtar edildiği, ancak davacı vekilince ödeme yapılmadığı görülmüştür. Davaya temel oluşturan icra dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından her iki davalı aleyhine 34.979,24 TL cari hesap alacağının tahsili için 12/02/2015 tarihinde icra takibi başlattığı, davalıların ise borca ve yetkiye itiraz ettikleri ve takibin durduğu görülmüştür. Davalılar vekilinin cevap dilekçesini 05/12/2016 tarihinde verdiği, davalılar vekilinin her iki davalı için de vekaletnamesini sunduğu anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir. Mahkemece HMK’nun 84/1 maddesi gereğince verilen kesin süre içerisinde teminat yatırılmadığı gerekçesiyle dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verildiği görülmüştür. Mahkemece oluşturulan 09/12/2016 günlü ara kararda davalı … lehine takdir edilmesi muhtemel vekalet ücretinin depo edilmesi istenilmiş ve verilen kesin sürede teminat yatırılmadığı gerekçesiyle her iki davalı hakkındaki davanın reddi doğru değildir. Zira teminat davalı … yönünden istenmiştir. Oysa davada iki davalı vardır. Davalı … yönünden yatırılması gereken teminatın yatırılmaması nedeniyle ilgisi olmayan davalıyı da kapsar şekilde davanın reddi doğru değildir. Öte yandan mahkemece düzenlenen 15/01/2016 günlü ön inceleme hazırlık tutanağının 1 nolu ara kararında davalının …’i yanlışlıkla ve maddi hata sonucu taraf olarak gösterdiğini bildirmesi ve bu durumun maddi hatadan kaynaklandığı gibi dürüstlük kuralına da aykırı olmadığı ve kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığı gerekçesiyle davalının davalı olarak kabul edilmemesine ve taraf değişikliği talebinin kabulüne, 2 nolu ara kararda ise taraf olmaktan çıkarılan lehine yargılama giderine hükmedilip hükmedilmeyeceğine hüküm aşamasında karar verilmesine şeklinde karar oluşturulması ile yazılı şekilde hüküm kurulması da bir anlamda çelişki teşkil etmektedir. Mahkemece yapılacak iş davalı … yönünden davanın devam ettirilerek tüm deliller toplandıktan sonra varılacak uygun sonuç dairesinde ve davalı … yönünden de nihai kararla birlikte bir karar vermekten ibarettir. Açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/12/2016 tarih, 2015/944 esas, 2016/1037 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıdaki gerekçede belirtildiği gibi yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 27,40 TL posta gideri olmak üzere toplam 113,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.27/02/2019