Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1494 E. 2019/348 K. 19.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO : 2017/1494 Esas
KARAR NO : 2019/348
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/11/2016
NUMARASI: 2014/532 2016/513
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/02/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, taraflar arasında tekstil ürünü alım satımına ilişkin ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili tarafından davalıya ürün siparişinde bulunulduğunu ve sipariş edilen ürünlerin ödemesinin çekle peşin olarak yapıldığını, müvekkilinin her bir 10.000 TL bedelli 2 adet çeki davalıya avans olarak verdiğini, davalı yetkilisi tarafından imzalanan 06/11/2012 tarihli belgeye göre davalıya sipariş edilen malların 11 ay içinde teslim edileceği ve kalan hesabın yedinci aydan sonraya çek alınacağı, 40.000 TL çek alındığının belirtildiğini, dava konusu çekin de içinde bulunduğu çeklerin davalı tarafa avans olarak verildiğini, bu durumun 06/11/2012 tarihli belgede mevcut olduğunu, ancak davalının söz konusu çeklere ilişkin malları müvekkiline teslim etmediği gibi söz konusu çeklere dayalı olarak müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını belirterek müvekkilinin çekler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında 01/04/2012’de başlayan bir ticari ilişki bulunduğunu, çeklerin teslim alındığı 06/01/2012 tarihi itbiariyle davacının müvekkili şirkete 21.215,00 TL borcu bulunduğunu, bu durumun ticari defterlerde kayıtlı olduğunu, müvekkilinin toplam 4 adet çeki teslim aldıktan sonra ekte fotokopileri bulunan faturalarla istenilen ürünleri teslim ettiğini, davacının 1 Ocak 2013 tarihi itibariyle 14.207,95 TL borcu bulunduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının davaya konu çekler ve dava konusu edilmeyen 2 adet çek ile cari hesaptan davalıya borçlu olduğunun tespit edildiği, çekleri davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı defterlerinin usule uygun olup lehine delil teştkil ettiği, taraflar arasında sipariş edilen malların davalıya teslim edildiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; yerel mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini, raporun hüküm kurmaya elverişli olmayıp hatalı ve eksik olduğunu, davalı taraf ile aynı ticari ilişkiden kaynaklanan diğer iki çekle ilgili olarak İstanbul 5.ATM’nin 2013/341 esas sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporuna itirazları olmakla birlikte bu bilirkişi raporunda davaya konu 10.000 TL bedelli çekin 10.663,98 TL cari hesap borcuna mahsuben verildiğini, bu sebeple avans mahiyetinde bir çek olmadığını, 11.343,00 TL bedelli çekin avans olarak verildiğini ve yaklaşık bir ay sonra düzenlenen fatura bedelleriyle davacının 636,24 TL borçlu kaldığının beyan edildiği, buna göre alınan raporlar arasında çelişki bulunduğunu, dolayısıyla bu raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda malların müvekkiline teslim edildiği kanaatinnin belirtildiği, mahkemenin de bunu kabul ettiiğini, oysa asıl ihtilaflı kısmın bu husus olduğunu, malların teslim edildiğini, kesin bir biçimde ispatı gerektiğini, davalının malların kargo yoluyla teslim edildiğini iddia ettiğini, o halde kime teslim edildiğinin kargo firmasından sorulması gerektiğini, yine faturaların davacı defterlerinde yer almadığını ve tebliğ edilmediğini, kargo fişlerinin malların teslimi için yeterli olmadığını, delil listesinde sundukları çek teslim bordrolarında taraflar arasında avanslı çalışma şeklinin mevcut olduğunu, yine mal teslimine dair sunulan belgelerde kargo firmasının ismi ve davalının malı teslim ettiği nakliye aracının plakasının yer aldığını, bu belgenin malların teslimini ispata yeterli olmadığını, Yargıtay’ın çeşitli dairelerinin bu konuda kararlarının bulunduğunu, çek teslim bordroları incelendiğinde teslim edilen çek tutarının 60.000 TL olduğunu, teslim alınan ancak ticari defterlere işlenmeyen 20.000 TL tutarındaki çekle ilgili bilirkişi raporunda bir tespitin yer almadığnı, mahkemenin bu hususu gözardı ettiğini, malın tesliminin yazılı delille ispatının gerektiğini, ancak mahkemenin bu konuda kanaat kullandığını, sevk irsaliyesinde müvekkilinin imzasının yer almadığını, 25/02/2013 tarihli faturanın tarafların atebliğ edilmeidiğini, yine davalı defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığını, zira davalıya 60.000 TL değerinde çek verildiğini, bunun 40.000 TL’sini defterlerine işleyip kalan 20.000 TL’sini işlemediğini, bu konuda raporda da bir inceleme bulunmadığını bildirmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; davacının istinaf dilekçesinde bahsettiği, İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce yapılan yargılamada verilen kararın Yargıtay 19.HD tarafından onandığını bildirmiştir. Davalı tarafından davacı aleyhine Denizli ….İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasında çeklere dayalı olarak toplam 19.875,92 TL üzerinden 21/08/2013 tarihinde kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, Denizli 1.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/535 Esas – 681 Karar sayılı ilamıyla borçlunun Denizli İcra Dairesi’nini yetkisine yaptığı itirazın kabulü ile İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olduğuna karar verildiği görülmüştür. 19/09/2013 tarihli haciz tutanağında borçlu şirket vekilinin borcu ödemek istediği yolunda beyanda bulunduğu görülmüştür. Dava konusu çeklerin 30/07/2013 tarihli, 10.000 TL bedelli, … yevmiye nolu, 30/07/2013 tarihli 10.000 TL bedelli …. nolu çekler olduğu görülmüştür. 06/11/2012 tarihli adi yazılı belgede; miktar ve model olarak bir kısım ürün belirtildiği, bu ürünleri hepsinin 11 ay içerisinde teslim edileceği ve kalan hesap 7.aydan sonra çek alınacağı, 40.000 TL çek alındığının … tarafından beyan edildiği görülmüştür. Cevap dilekçesinde malların teslim edildiğine ilişkin fatura dökümlerinin yapıldığı, buna göre faturaların 07/11/2012’den 25/06/2013’e kadar toplam 12 adet fatura olduğunun belirtildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 28/01/2016 tarihli mali bilirkişi tarafıdan düzenlenen raporda; davacının usulüne uygun olmayan 2012 yılı defterlerinin incelenmesinde, 2012 yılı sonu itibariyle davalıya 14.207,95 TL borçlu gözüktüğü, davalının düzenlediği 2013 yılına ilişkin faturaların davacı defterlerinde yer almadığı, yine davaya konu çeklerin davacı defterlerinde kayıtlı bulunmadığı, davalı defterlerinin incelenmesi sonunda ise; 2012 yılı sonu itibariyle davacının 14.207,95 TL borçlu bulunduğu, karşılıksız çıktığı iddia edilen 4 çekin (aralarında dava konusu çeklerin de bulunduğu) ilave edildiğinde davalının hesaplarında davacının borç bakiyesinin 41.975,74 TL olduğunun görüldüğü, davalının söz konusu çeklere ilişkin ürünleri gönderdiği, karşılıksız çıkan çekler nedeniyle davalının defterlerinde davacının bakiyesinin 41.975,74 TL olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesinde bahsettiği Yargıtay 19. HD’nin 2015/12168 Esas , 2016/3348 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacının 2 adet çek nedeniyle menfi tespit talep ettiği, davalının ise davanın reddini istediği, yargılama sonunda davanın reddine karar verildiği ve Yargıtay’ın da bu kararı 2902/2016 tarihinde onadığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, dava konusu çeklerin avans olarak verildiğini iddia etmiş, davalı taraf ise müvekkilinin ürünleri teslim ettiğini savunmuştur. Davacı taraf, dava konusu çeklerin avans olarak verildiğini yazılı olarak ispat edemediği gibi, kendi defterlerinde dahi davalıya borçlu gözüktüğü, ayrıca taraflar arasında İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/341 Esas sayılı dosyasında başka çekler nedeniyle çeklerin avans olarak verildiği iddiasıyla açılan menfi tespit davası sonunda davanın reddine karar verilmesi ve verilen bu kararın Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nce onanması karşısında davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.19/02/201