Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1492 E. 2019/480 K. 07.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1492 Esas
KARAR NO : 2019/480
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2016
NUMARASI : 2015/19 2016/1120
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 07/03/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, dava dışı … A.Ş’nin maliki olduğu ve yine dava dışı … idaresindeki … plakalı aracın davalı … şirketince zorunlu taşımacılık sigorta poliçesinin düzenlendiğini, aracın Sungurlu’dan Çorum’a giderken önündeki kamyona çaptığını, çarpma sonucunda meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün 8/8 oranında kusurlu olduğunu, müvekkilinin maluliyet oranının ise %11 olduğunu belirterek şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, ıslah dilekçesiyle davasını 22.411,03 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili, KTK’nun 109 ve Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Genel Şartlarının C.7 maddesi uyarınca talebin zamanaşımına uğradığını, zira talebin öğrenmeden itibaren 2 yıl ve her halde olaydan itibaren 10 yılda zamanaşımına uğrayacağını, TCK’nun 66.maddesine göre 5 yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda zamanaşımı süresinin 8 yıl olduğunu, maluliyetin adli tıp tarafından belirlenmesi gerektiğini, trafik kazasının 2004 yılında meydana geldiğini, ayrıca davanın trafik sigortacısı … Sigorta’ya ihbarını istediklerini bildirerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; davacının Alaca Asliye Hukuk Mahkemesi’nde aldırılan maluliyet raporuna göre %11 oranında malul kaldığı, iyileşme süresinin de 6 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, olay nedeniyle maddi gerçek zararın 22.411,03 TL olduğu, olayda uzamış ceza zamanaşımı söz konusu olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, 22.411,03 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; kazanın 07/12/2004 tarihinde meydana geldiğini, davacının da yolcu olarak yaralandığını, davalının 08/01/2015 tarihinde, yani olaydan 11 yıl sonra açıldığını, eski ceza kanununda zamanaşımı süresinin yaralanmalarda 8 yıl, ölümlerde ise 10 yıl olduğunu, uygulanacak ceza zamanaşımı süresinin işbu dava için sona edrdiğini, eski 765 Sayılı TCK ‘nun 455-459.maddelerindeki eylemler nedeniyle 102.maddeye göre zamanaşımının 10 yıl olduğunu, 5237 sayılı yasadan sonra 15 yıla çıktığını, dolayısıyla talebin zamanaşımına uğradığını bildirmiştir. Alaca Asliye Hukuk Mahkemesi’nde alınan 21 Mayıs 2012 tarihli adli tıp kurumu raporunda; davacının %11 oranında sürekli maluliyetinin olduğu ve iyileşme süresinin 6 aya kadar uzayacağı belirtilmiştir. Sungurlu Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamada; davacının mağdur olarak yer aldığı, dosyanın 26/07/2006 tarihinde karara çıktığı, sanık ….’nin cezalandırılmasına karar verildiği, kararın taraflarca temyiz edildiği, Yargıtay 9.Ceza Dairesi’nce hükmün 20/10/2009 tarihinde vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verildiği görülmüştür.Ağır ceze mahkemesine sunulan bilirkişi raporunda; otobüs sürücüsü …8/8/ oranında kusurlu olduğunun bildirildiği görülmüştür. Kaza yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk poliçesinin davalı … şirketi tarafından 23/03/2004 ile 23/03/2005 tarihleri için düzenlendiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 19/09/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacının nihai ve gerçek maddi zararının 22.411,03 TL olduğunun bildirildiği görülmüştür. Kazanın 07/12/2004 tarihinde meydana geldiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklanan daimi ve sürekli işgöremezlik nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.Olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir. Buna karşılık, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. Fıkrasında ise, “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir.2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK’nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kaza 07.12.2004 tarihinde gerçekleşmiş, davacı vekilince davanın 08.01.2015 tarihinde açıldığı ıslah dilekçesi ve ıslah harcının 23.09.2016 tarihinde yatırıldığı anlaşılmıştır. Davaya konu trafik kazası sonucunda birden fazla kişi ölmüş ve yaralanmış olup, eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 Sayılı TCK’nın 455/2. ve 102/4. maddelerine göre ceza zamanaşımı süresi 10 yıldır. Dosya kapsamında alınan hesap bilirkişi raporu uyarınca davacı vekili tarafından dava 23.09.2016 tarihinde ıslah edilmiş, davalı … vekiline ıslah dilekçesi 03.10.2016 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen zamanaşımı itirazında bulunmadığı anlaşılmıştır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCk nın 104. Maddesine göre ceza mahkemesinde mahkumiyet kararı verilmesinin zamanaşımını keseceği mahkumiyet kararı tarihinde itibaren yeniden ceza zamanaşımı süresinin işlemeye başlacağı belirtilmiştir Eldeki davada dosya içerisinde örneği bulunan Sungurlu Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/99 E ve 2006/106 K sayılı ilamının 26.07.2006 tarihli olduğu davalının ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı itirazında bulunmadığından davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı dava tarihine göre belirleneceğinden somut olayda mahkumeyit karar tarihi ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 10 yıllık ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı bu haliyle davalı vekilinin davanın zamanaşımına uğradığı yönüdeki istinaf isteminin yerinde olmadığı anlaşılmakla davalının istinaf başvurusunun reddine oy çokluğu ile karar vermek gerekmiştir.Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 1.530,89 TL harçtan peşin alınan 383,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.147,89 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, Üye Hakim …’nın muhalefetiyle oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.07/03/2019
MUHALEFET ŞERHİ
Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat davasıdır. Dava konusu olayda birden fazla kişi ölmüş ve yaralanmıştır. Kaza tarihi 07/12/2004 olup kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 Sayılı TCK’nun 102/3 ve 455/2 maddeleri uyarınca ceza zamanaşımı süresi 10 yıldır. Kaza tarihi az öncede belirtildiği üzere 07/12/2004 olup davacı tarafından istinafa konu maddi tazminat davası ise 08/01/2015 tarihinde açılmıştır. Bir başka ifadeyle kaza tarihinden itibaren 10 yıllık ceza zamanaşımı süresi dolduktan sonra işbu dava açıldığından, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği halde yanılgılı değerlendirme sonucu işin esasına girilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir.