Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2017/1491 E. 2019/969 K. 03.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1491 Esas
KARAR NO : 2019/969
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/11/2016
NUMARASI : 2015/543 2016/947
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/05/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH: 03/05/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili müvekkilinin “dava dışı …. San. ve Tic. Ltd. Şti,’ne 17.03.2011 tarihli GKS ile 1.250.000 TL, 09.04.2012 tarihli GKS ile 1.500.000 TL ve 10.04.2012 tarihli GKS ile 1.500.000 TL kredi kullandığını, davalıların ise bu GKS’ni müşterek borçlu-müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, 09.12.2013 tarihli noter ihtarnamesi ile kredi hesabının kat edildiğini, borçluların süresi içinde borcu ödememeleri nedeniyle ihtiyati haciz kararı alınarak genel haciz yoluyla icra takibi başlattıklarını, borçlulardan …. ve … borcu kabul ederek sadece 100.000 TL’lik kısmına ve temerrüt faizine itiraz ettiğini, borçlu … ise borcun tamamına itiraz ettiğini” iddia ile İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün …. numaralı dosyasında davalıların borca tamamen ve kısmen itirazları ile faiz ve fer’ilerine itirazlarının iptalini, takibin devamını, en az % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı asil …. cevaben, “eşinin ölümü üzerine, … Şirketi’ne miras nedeniyle ortak olduklarını, 2012 yılındaki ekonomik sorunlar nedeniyle bankalardan kredi kullanıldığını, şirket ortaklığının yıllar önce sona erdiğini, ipotek işlemleri sırasında bankanın kendisini kandırarak imza aldığını ve iş yerini ipotek verdiğini, ancak bankanın ipotek dışında da kendisini kefil yaptığını, oysa kefil olma ifadesinin bulunmadığını, itirazının kötü niyetli olmadığını, hem faiz hem kalan borç yüzünden hakkaniyetli inceleme yapılmasını istediğini” beyanla davanın reddini istemiştir. Davalı … cevaben, “…. Şirketi’nin 1/2 ortağı olan babasının ölümü sonrasında miras nedeniyle şirkete ortak olduklarını, şirketin müdürlüğünü amcası … yaptığını, 2012 yılındaki ekonomik sorunlar nedeniyle ipotek vererek bankadan kredi kullandıklarını, hem ipotek verirken, hem de bankada kredi sözleşmesi imzaladıklarını, öğrendiklerine göre şirketin kredi borçlarına karşılık bankaya birtakım müşteri çekleri verdiğini ancak bankanın bunları takibe koymayarak şirketi zarar uğrattığını, oysa bu çeklerin banka borçlarından mahsubu gerektiğini, şirket tarafından bankaya verilen çeklerin ve tüm kambiyo senetlerinin celbini istediklerini, davacı bankanın hem GKS nedeniyle hem de senetler nedeniyle iki ayrı icra takibi yaptığını, davalılardan … şirketteki ortaklığının uzun yıllar önce sona erdiğini, ipotek işlemleri sırasında bankanın bu kişi kandırdığını, icra takibine kısmi itirazda bulunduklarını” savunarak davanın reddini istemiştir. Dosyada bulunan 01.09.2016 tarihli hesap bilirkişisi raporunda sonuç olarak, “davacı bankanın 12.05.2014 talep tarihi itibarıyla davalı müşterek borçlu müteahhit kefiller …. ve … 223.000 TL kabulü dışında, 45.215 TL asıl alacak, 64.507 TL temerrüt faizi % 5’ten 3.225 TL BSMV ve 300 TL ihtiyati haciz ve vekalet ücreti olmak üzere toplam 113.501,10 TL alacaklı olduğu, aynı tarih itibarıyla davalı müşterek borçlu-müteselsil kefil ….. ise 268.215 TL asıl alacak, 57.433 TL temerrüt faizi, % 5’ten 2.871 TL BSMV, 252,98 TL masraf, 300 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti toplam 329.073,56 TL alacaklı olduğu, davacı bankanın borçlulardan talebinin 323.421,56 TL olduğu, takip tarihinden borç ödeninceye kadar 268.215,48 TL’lik talep üzerinden % 72 yıllık temerrüt faizi ve % 5 BSMV istenebileceği, GKS’nin 8.maddesi kapsamında dava bankanın davalılardan toplam yirmi iki adet çekin iade talebine, iade edilememesi halinde toplam 22.990 TL’nin davacı bankada faiz getirmeyen bir hesapta bloke edilmesi talebine yeterli olduğu, depoya konu 7150443 seri numaralı çek için 07.01.2015’te banka sorumluluk tutarı olan 1.000 TL’nin (sorumluluk tutarı 1.200 TL) çek hamiline ödenmiş olduğu, ödeme tarihinden tahsiline kadar % 72 temerrüt faizi ve faizin % 5’i kadar BSMV talep edebileceği” görüşü açıklanmaktadır. Mahkemece 17.11.2016’da “davanın kısmen kabulüne, nakdi alacaklar açısından; davalılar …. ve …. açısından itirazın iptaline, takibin itirazsız kesinleşen 223.000 TL ile itiraza uğrayan 100.421,56 TL olmak üzere toplam 323.421,56 TL üzerinden devamına, asıl alacağa (268.215,48 TL) takip tarihinden itibaren % 72 temerrüt faizi ve % 5 BSMV uygulanmasına, davalı …. açısından itirazın iptaline, takibin 323.421,56 TL üzerinden devamına, asıl alacak olan 268.215,48 TL’ye talep tarihinden itibaren % 72 temerrüt faizi, % 5 gider vergisi uygulanmasına, dava açıldıktan sonra yapılan 129.480,07 TL’lik ödemenin icra müdürlüğü tarafından infazda dikkate alınmasına, nakdi alacaklar için kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 64.684,31 TL % 20 tazminatın davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, gayri nakdi alacaklar açısından; nakde dönüşen 1.000 TL’nin ödeme tarihi olan 07.01.2015 tarihinden itibaren % 72 temerrüt faiziyle birlikte ve % 5 BSMV ile birlikte davalılardan tahsiline, yirmi bir adet çek’e ilişkin depo talebinin reddine karar vermiştir. Bu karara karşı davacı banka vekili kısmi istinaf dilekçesinde, ” yirmi bir adet çek’e ilişkin depo talebinin reddi kararının yanlış olduğunu, davalılarca imzalanan GKS’de bankanın depo talebinde bulunabileceğinin net olarak kararlaştırıldığını, Yargıtay kararlarının da gayri nakdi krediler için depo talebinde bulunulabileceği yönünde olduğunu” iddia ile karardaki yirmi bir adet çeke ilişkin depo talebinin reddine” kısmının kaldırılmasına ve davanın tüm talepler yönünden kabulünü istemiştir. Dosya içerisinde davalıların istinafına ya da istinafa cevabına rastlanılmamıştır.
GEREKÇE: Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Kararı davacı banka istinaf etmiştir. Davacı vekilinin istinafı, mahkemece gayrinakdi alacaklar yönünden 21 adet çeke ilişkin depo talebinin reddi kararına yöneliktir. Davalılar kefil olup Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin uygulamalarına göre (Bakınız. Yargıtay 19.HD’nin 2015/17529 Esas – 2016/14887 Karar; 2017/2550 Esas – 2018/3626 Karar) çek karnesi ile ilgili depo talebi yönünden kefiller hakkında sözleşmede açık bir sorumluluk hükmü bulunması gerekir. Davacı vekilince dayanak olarak gösterilen sözleşmenin 8.maddesi bankanın müşteriden kullandırılan kredi karşılığında teminat olmak üzere nakdin depo edilmesi talebine ilişkin olup söz konusu madde içeriğinden, kefillerden kullandırılan çek bedelleri ile ilgili gayrinakdi alacağın depo edilmesi talep edilebileceği yolunda bir sonuca ulaşmak mümkün değildir. Dolayısıyla davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.03/05/2019